‘Terörizm’ dersi
Erzurum Emniyet Müdürlüğü tarafından düzenlenen "Gençlikte Terörizm" konulu konferansta öğretmenler bilgilendirildi. Emniyet Müdürlüğü brifing salonunda düzenlenen konferansa çok sayıda değişik okullardan öğretmen katıldı.
Konferansta konuşan Erzurum Emniyet Müdürü Tahsin Demir, "Terör örgütleri, ideolojileri uğruna militanlarını ölmeye hazır hale getirebilmek için, o kimsenin kişiliğini bedeninden ayırmaktadır. Diğer bir ifadeyle, onun kendi gerçek kişiliğine sahip olmasını önlemektedir. Unutulmamalıdır ki terör örgütlerinin en büyük kaynağı insandır. Kendisine hedef olarak genç kesimi seçen terör örgütleri, özellikle lise ve üniversite çağındaki gençleri hain emelleri doğrultusunda terörist eylemlere yöneltme amacı taşımaktadırlar. Kendi geleceğin için ülkenin geleceğine sahip çık ve bu halinle yeryüzünde nefretin değil, sevginin temsilcisi ol. Bildiğiniz gibi, ülkemizde terörden hepiniz zarar görmektesiniz. Sizlerden zorla toplanan paralar daha sonra kirli emellerine nail olmak isteyenler tarafından silah-mermi haline dönüştürülerek yine sizlere karşı kullanılmaktadır. Aile, yakın ve hemşehrileriniz arasında mutlaka teröre kurban gitmiş olanlar vardır. İşte bunların önlenmesi yurt içinde olduğu gibi, yurtdışından da sizlerin olaylara hassasiyetle yaklaşmanız neticesinde olacaktır" dedi.
SEVGİYİ ŞEFKATİ GENÇLERDEN EKSİK ETMEYİN
Daha sonra sinevizyon eşliğinde sunuş yapan Terörle Mücadele Şubesi amirleri ise şu bilgileri verdi:
"Gençlik, bir toplumun en enerjik ve dinamik kesimini oluşturmaktadır. Bu özellikleriyle toplumsal gelişmedeki yeri ve toplumun bugününü ve yarınını oluşturmadaki rolü çok büyüktür. Gençlik aynı zamanda, bir toplumun sürekliliğini sağlayan sigortası ve itici gücüdür. Aile, çocuğun dünyaya getirilmesi ve beslenip korunarak yetiştirilmesinin yanında, onun güvenlik, sevgi, saygı, ait olma ve paylaşma gibi psikolojik gereksinimlerinin de en iyi karşılandığı yerdir. Yapılan araştırmalar, ana babaların çocuklarına karşı gösterdiği tutum ve davranışların, onların olumlu ya da olumsuz karakter, kişilik ve kimlik sahibi olmalarında en önemli etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Büyüme aşamalarında başarılı olan çocuklar, iyi aile içi ilişkileri içinde yetişmiş kimselerdir. Aile içinde gerçekleşen başarılı ilişkiler, mutlu, arkadaşça, bunalımdan uzak ve yapıcı bireylerin oluşumunu sağlarlar. Uyum bozukluğu gösteren çocuklar ise genellikle başarısız bir anne-baba-çocuk ilişkisinin ürünüdürler. Anne ve babanın sevgi ve ilgisinden yoksun olarak büyüyen çocuklar, büyük bir sevgi açlığı gösterirler. Bu açlık da, bir takım davranış ve uyum bozukluklarına sebep olabilir. Bu bağlamda, çocukluktan yetişkinliğe geçiş dönemi olarak nitelendirilen ergenlik döneminde de, bir ergenin sorunlarını kolaylıkla çözebilmesi ve bu köprü evresini zorluğa uğramadan aşabilmesi, geçmişte olumlu aile ilişkilerine bağlı olduğu söylenebilir. Çocukluk döneminde anne ve babası tarafından yeterince sevgi, sevecenlik ve güven duygusuyla yetiştirilen ve başarılı bir disiplinin uygulandığı ortamda büyüyen çocuk, mutlu bir ergen adayıdır. Daha o dönemde anne ve babasıyla başarılı bir diyalog kurabilen çocuk, zorlu ergenlik döneminde, aynı arkadaşça ilişkilerini sürdürerek, kişisel sorunlarını kolaylıkla çözebilir. Gençlik döneminde en etkin duygu, otoriteden kurtulma isteğidir. Bu nedenle gençler, başkalarını acımasızca eleştirdikleri halde hiç eleştiriye gelememekte ve otorite figürünü temsil eden ana babadan devlete varana kadar, herkesi eleştirme eğilimi taşımaktadırlar. Gençlerin yetişkin statü ve bağımsızlığına kavuşmak için, anne ve babasının kontrolünden kopma isteğinin en önemli nedeni ise kendine ait bir benlik, kişilik ve kimlik geliştirme isteğidir. Türk toplumunda anne babalar ise kendilerine bağımlı bir çocuk yetiştirme eğilimi taşımaktadırlar. Bu noktada, anne babalarla gençler arasında iletişim kopukluklarına neden olabilecek çatışmalar çıkabilmektedir. Yapılan araştırmalarda, gençlerin anne ve babalardan en büyük şikayeti, adam yerine, yetişkin yerine konmamak, anlayışsızlık, güvensizlik, baskıcı ve katı tutum ile sürekli çocuk yerine konmak olduğu görülmüştür. Bir genç, aile ortamında kendine değer verilerek yetişkin yerine konmadığı için, kendine değer veren, yetişkin yerine koyan ortamları aramaya başlıyor. Terör örgütlerinin tam bu kavşakta gençlerimizin karşısına çıktıkları söylenebilir. Onları kazanana kadar, ileride bedelini fazlasıyla almak üzere sevgiyi, saygıyı ve değeri gençlerimizin arzuladığı bir şekilde verdikleri gözlenmiştir".
ERZURUM TERÖRLE MÜCADELE ŞUBE MÜDÜR YARDIMCISI AKÇAL:
Ülkemizin önünü kesmek isteyenler, terör olaylarını ortaya çıkarıyorlar
Erzurum Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdür Yardımcısı Hakkı Akçal, ''Ülkemizin siyasi, kültürel ve ekonomide rotasını düzelttiği bir dönemde, önünü kesmek için terör olayları ortaya çıkarılmak istenmektedir'' dedi.
Akçal, seminerde yaptığı konuşmada, bazı ülke ve toplumların hedeflerine ulaşmak için araç olarak kullandığı terör propagandalarının özellikle gençler için büyük bir tehlike oluşturduğuna dikkat çekti.
Duygusallığın ağır bastığı ve otoriteden kurtulma isteğinin hakim olduğu gençlerin terör olaylarından uzak tutulmasında rehber öğretmenlerin önemli rol oynayabileceğini kaydeden Akçal, bu konuda rehber öğretmenlerini gönüllü elçi kabul ettiklerini ifade etti.
Türkiye'nin 30 yıldır iç ve dış düşmanların tehditleri ve bu tehditler sonucu ortaya çıkarılan terör olaylarıyla karşı karşıya bulunduğuna dikkati çeken Akçal, şunları kaydetti: ''Türkiye 1968-1980 yılları arasında sağ-sol, 1980'lerden sonra da Türk-Kürt ve laik-antilaik olarak bölünerek, insanlar birbirine kırdırılmak istenmiştir. Özellikle ülkemizin siyasi, kültürel ve ekonomide rotasını düzelttiği bir dönemde sanki önünü kesmek için terör olayları ortaya çıkarılmak istenmektedir.''
Terör örgütlerinin gençler yönelik propaganda çalışmalarıyla ilgili hazırlanan film gösteriminin yapıldığı seminer, basına kapalı olarak devam etti.