DOĞU'DA ZORDUR GAZETECİ OLMAK
''Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde gazetecilik biraz daha çetin ve zordur. Hele geçmişte terörün yoğun yaşandığı 1983'den sonraki yıllar. Haber uğruna kaç kere ölümlerden döndük''... Bu sözler, Erzurum, Diyarbakır ve Van'da uzun süre ulusal basın kuruluşlarının temsilciliğini yapan Gazeteci Macit Gürbüz'e ait.
Kaç Pekekeli ölmüş abe” isimli kitabın yazarı Gazeteci Macit Gürbüz, kitapta yer alan hatıraları hakkında bilgi verdi. İşte Gürbüz’ün aktarımıyla bazı anıları:GÜRBÜZ'ÜN ANILARINDAN-7 Ağustos 1983'de Yüksekova İlçesi Buzul Dağlarındaki sarp kayalıklarla çevrili bölgede kamp kuran ve eylem hazırlığında olan 400 teröristin kuşatıldığı ve çatışmaların sürdüğü yönünde haber geçmesi üzerine bölgeye gönderildiğini anlatan Gürbüz, ''İstanbul'dan, 400 teröristi yan yana diz fotoğrafını çek!'' talimatı üzerine, operasyonu yöneten Tuğgeneral Osman Pamukoğlu'na ulaştığını kaydederek, yaşadıklarıyla ilgili şunları anlatıyor: ''Pamukoğlu Paşa, operasyonla ilgili bilgi veriyordu. Paşa'ya dönerek, (Komutanım, burada görünenler 40-50 teröristi geçmez. Nerede bu 400 teröristin cesedi? Ben buraya onları toplu halde yan yana dizilmiş halde fotoğraflamaya geldim. Amirlerim böyle istedi) deyince, Pamukoğlu (Ben bu arslanlara nasıl kıyar da eşkıyanının leşini toplatırım. Ben askerime leş toplatmam) diye cevap verdi. Haber gazetemde (Askerime leş toplatmam) başlığıyla çıkınca, olay Meclis'te önergeye neden olmuştu.'' Gazeteci Gürbüz, terör örgütünün, bölgedeki gazete bürolarına yönelik tehditleri üzerine Diyarbakır'da bazı büroların kapatıldığını, Erzurum'daki gazetecilerin de o dönemde tedirginlik yaşadığını anlattı. SINIRI GEÇEN 2 DANGALAK SİZ MİSİNİZ?Macit Gürbüz, Saddam Hüseyin'in Türkiye sınırına yığınak yaptığı istihbaratı üzerine, sınırdaki Çayırlı Köyü'nde yaşadığı olayı şöyle anlatıyor: ''O bölgedeki askeri yetkiliden izin alıp, sınır taşlarının olduğu bölgeye gittik. Önce siyah-beyaz, sonra slayt filmlerle bölgenin fotoğraflarını çektik. Ama bu esnada nöbet tutan askerler, devamlı bize bağırarak bir şey anlatmaya çalışıyorlar. Arabamıza bindik, olay yerinden uzaklaşırken, karakol komutanının bizi istediği söylendi. Komutanın yanına gittiğimizde (Sınırı geçen iki dangalak siz misizin?) sorusuyla bozulduk. İzin aldığımızı söyledik. Karakol komutanı asteğmen (Dürbünle sizin ne zaman havaya uçacağınızı gözlüyorduk. Sizin hiç aklınız yok mu kardeşim?) sözleriyle irkildik. Yetkililer, bize bölgenin mayınsız olduğunu söylemişti halbuki.'' UYUŞTURUCU ÜZERİNDE YOLCULUKİran'da yaptıkları bir haberden dönüşte, Yüksekova'ya ait bir köyden ilçeye gelmek için çaba harcarken bir kamyoneti durduğunu ifade eden Gürbüz, araçtaki bir kişinin kendisini tanıdığını ve araca bineceğini belirterek, şöyle devam ediyor: ''Arkası, mavi devasa bidonlarla dolu kamyonete atlıyorum. Bidonların üzerinde, silahlı adamların arasında seyahatim başlıyor. Bidonların içindeki sıvılar, araç çalkaladıkça fokurduyor... Yüksekova'ya 5-6 kilometre kala beni araçtan indiriyorlar. Yürüyerek ilçeye gidip, otel odama çekiliyorum. Daha sonra lobiye inince, otel sahibinin oğlu yanına davet ediyor. (Ağabey orada ne işin var) diye soruyor. Araçta beni tanıyan gencin o olduğunu anlıyorum. (Bidonlarda ne vardı) diye sorduğumda, uyuşturucu hammaddesi asit anhidrit olduğunca öğrencinin şok oluyorum.'' FUTBOLCUNUN FORMA NUMARASI DEĞİŞİNCE Vanspor'un zaman zaman İran'dan takımlarla dostluk maçları yaptığına kitabında yer veren Gürbüz, Tebriz'de yine bir dostluk maçında yaşadıklarını anlattıkları ise fıkralara konu olacak nitelikte: ''Dostluk maçı 0-0 bitiyor. Akşam Vanspor onuruna verilen yemekte, 1 gün sonra yeni bir maç için karar alındı. Maç saatinde kale arkasında yerimizi aldık. İran ekibinin teknik direktörü, Vanspor'un sahaya sürdüğü 11'e bakınca, basıyor yaygarayı. (Olmaz ağa, heç olur? Biz ona göre önlem almışıh, vallah olmaz billah olmaz) diye. Bizim teknik ekip (Ne oldu?) diye sorunca; 1 gün önceki maçta 9 numara giyen Abdülselam adlı oyuncu, o maçta 5 numaralı forma giymiş. İranlı teknik patron 'En yahşi oyuncunuzdu, biz de ona göre tahmin yapmışıh. O nefer 5 numara oynarsa yuduzuruh (kaybederiz)' deyince, hepimiz gülmeye başladık. Maç başlıyor, Vanspor akın üstüne akın gerçekleştiriyor, akınların kahramanı da Abdülselam. Abdülselam topa her sahip oluşunda, İranlı teknik patron 'Mehdi, ay Mehdi, dolan kabağan (arkana) dikkat et, ayı gelir) diye bağırınca, kahkahalar daha da arttı.''