EMEKLİ ORGENERAL BAŞER:
TÜRK MİLLETİ’NİN TARİHİNDE SOYKIRIM YOKTUR
Emekli Orgeneral Edip Başer, Birinci Dünya Savaşı yıllarından bu yana Türk ulusu ve Türkiye Cumhuriyeti'nin gündemini işgal eden Ermeni konusunun, bugün de Türkiye'ye yönelik tehditlerden biri olma niteliğini devam ettirdiğini belirtti.
ULUSAL GÜVENLİK ANLAYIŞI VE GLOBALLEŞME
Atatürk Üniversitesinde düzenlenen 2. Uluslararası Türk-Ermeni İlişkileri Sempozyumu'na katılan Başer, günümüzde uluslararası ilişkilerin siyasi, ekonomik, kültürel ve güvenlik çıkarlarının iç içe girdiği bir arena niteliğini kazandığını ifade ederek, ''Böyle bir ortamda artık hiçbir ülke ulusal güvenlik anlayışını sadece kendi hudutları içinde hapsedilmiş değerlendirmelerle tanımlanamaz'' dedi.
ERMENİ DİASPORASI YALANLARLA DÜNYA GÜNDEMİNE ÇIKIYOR
Ermeni diasporasının birçok batılı ülkede, baskı grupları oluşturarak Türkiye'ye yönelik politikalarını kendi diledikleri yöne yönetmeye çalıştıklarını anlatan Başer, şunları söyledi:
''Birinci Dünya Savaşı yıllarından bu yana Türk ulusu ve Türkiye Cumhuriyeti'nin gündemini işgal eden Ermeni konusu, bugün de ülkemize yönelik tehditlerden biri olma niteliğini devam ettiriyor. Türk-Ermeni konusunun güvenlik boyutunda asıl bakmamız gereken, bu sorunun Türkiye'nin genel olarak uluslararası ilişkilerine verdiği zarar, bu ilişkilerin siyasi, ekonomik, kültürel, psikolojik ve nihayet güvenlik sahalarında neden olduğu sıkıntılardır. Ermeni diasporosanın ısrarla sürdürdüğü, Türkiye'yi soykırım gibi bir insanlık suçundan tüm dünya ulusları nezdinde mahkum ettirme çabası, kuşkusuz ülkemizin özellikle batılı ülkeler olmak üzere diasporaya ev sahipliği yapan ülkelerle ilişkilerinde olumsuz etki yapmaktadır. Bu temelsiz çabalar aynı güvenlik ittifakı içinde bulunduğumuz ve çeşitli alanlarda ortak çıkarları paylaştığımız ülkelerle ilişkilerimizde en azından gereksiz gerginlikler, soğukluklar yaratarak, sonuçta ülkemizin ulusal güvenliğine de zarar vermektedir.''
DIŞ İLİŞKİLERDEKİ GERGİNLİKLER VE SORUNLAR
Ermenistan'ın, Azerbaycan'a ait toprakları işgal etmesi ve bu işgali sürdürmesinin Azerbaycan'la birlikte Avrasya bölgesinde bir güvenlik zafiyeti oluşturduğuna işaret eden Başer, ''Bu durum kuşkusuz Türkiye'nin ulusal güvenliği için de bir endişe kaynağıdır'' dedi.
Günümüzde, bir ülkenin dış ilişkilerindeki gerginlik ve sorunların, kaçınılmaz olarak yetersiz olan yönetimlerin çözüm ürütme yeteneklerini daha da sınırlandıracağını kaydeden Başer, ''Türkiye üzerinde hesapları olan bazılarının ülkemizle olan ilişki boyutlarında birinde veya hepsinde düşmanca politikalar uygulamak için birer fırsat kabul ettikleri de bir gerçektir. Bu, Türkiye'nin hiç de yabancısı olmadığı bir durumdur'' diye konuştu.
Bir ülkenin ulusal güvenliğini sağlayabilmesinin temel koşulunun olası tehdit ve tehlikeleri zamanında öngörmesi olduğunu anlatan Başer, bunun demokrasilerde siyasi otoritenin sorumluluğunda olduğunu vurguladı.
ASALA VE PKK
Asala terör örgütünün birçok Türk diplomatının ve Türk vatandaşının canına mal olan eylemler yaptığını hatırlatan Başer, ''Asala terör örgütünün eylemlerine karşı Türkiye'ye destek vermek yerine, aynen bugün PKK konusunda olduğu gibi Türkiye'yi suçlamanın yollarını arayanları herhalde Türk ulusu unutmamış olmalıdır'' dedi.
“SORUNLAR DIŞ KAYNAKLIDIR”
Türk-Ermeni ilişkilerinde yaşanan sorunların tamamen dış kaynaklı ve bazı 3. ülkelerce Türkiye aleyhine siyasi bir baskı aracı olarak kullanıldığını sözlerine ekleyen Başer, şöyle devam etti: ''Ermeni soykırımı nitelemesiyle ortaya atılan asılsız iddialar da diasporanın faaliyetlerine güvenerek politikasını yönlendiren Ermenistan devletinin Türkiye'den bilinen toprak talepleri de en fazla Ermenistan Ermenileri'ne zarar vermektedir. Türk-Ermeni ilişkilerinde tarihte yaşanan bazı acı olayların gerçek dışı ve dayanaksız bilgiler yayılarak Türkiye aleyhine kullanılmasından bazı ülkeler yarar ummayı sürdürdükçe, Türk-Ermeni ilişkilerinin sağlıklı bir zemine oturtulması mümkün olmayacak ve mevcut güvensizlik ortamı Türkiye'den çok Ermenistan'ın ulusal güvenliğini olumsuz etkilemeye devam edecektir.''
Türkiye'nin,Türk-Ermeni ilişkilerindeki yapay ve temelsiz suçlamalara dayanan ilişkilerinde, başka sorumlular aramadan önce kendi yanlışları ile yüzleşmesi gerektiğini de kaydeden Başer, ''Bu sorunlarla ilgili Türk halkının yeterince doğru bilgilerle donatan, ulusal bir duruş sergileyecek özgüvenin tesis edip edilmediğine dikkatle bakılmalıdır'' şeklinde konuştu.
ŞİMŞİR: ŞEHİT DIŞIŞLERİ MANSUPLARININ ADLARI YAŞATILMALI
Emekli Büyükelçi Bilal Şimşir de Ermenistan'ın dünyanın birçok yerine hayali soykırımla ilgili anıtlar diktiğini hatırlatarak, Türkiye'nin de Ermeni teröristler tarafından katledilen Dışişleri mensuplarının adlarının okudukları okullara verilmesini, ayrıca bu kişiler adına anıtların yapılmasını önerdi.
Emekli Büyükelçi Tansu Okandan ise Ermeni diasporasının soykırım yalanlarını, bulundukları ülkelerdeki Ermeni varlığının asimile olup kaybolmaması için canlı tutmaya çalıştığına dikkati çekti.
ERMENİ TARİHİ HAYALLER ÜSZERİNE YAZILIYOR
Dumlupınar Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Aygün Attar da yaptığı konuşmada, Ermeni tarihinin hayali olarak yazıldığına dikkat çekerek, ''Bizler Ermeniceyi çok iyi öğrenmeliyiz. Ermeni tarihi kilise kontrolünde yazılmıştır. Ayrıca Ermeni meselesi artık siyasi bir meseledir'' dedi.
Panelde konuşmacı olarak katılan Kazım Karaberi Paşa'nın kızı Timsal Karabekir de babasının Türk yetim çocukları gibi Ermeni çocukları da koruma altına aldığını ve Trabzon'daki yuvaya gönderdiğini kaydetti.