Erzurum Basın Müzesi konusunda olduğu gibi Çocuk Müzesi atılımında da Erzincan ve Malatya illerinin gerisinde kaldı. Bölgede basın tarihinin en köklü olduğu il olmasına rağmen, müze oluşturamayan Erzurum, Malatya’da Basın Müzesi kurulurken seyirci kaldı. Şimdi de Erzincan, Türkiye ve Bölgenin ilk çocuk müzesini açmaya hazırlanıyor. Ekonomik verilerde bölge illeri sıralamasında geriye düşen Erzurum, tarih müzeciliği dışındaki diğer müzecilik alanlarında gerilemeye sürecinde. Erzurum, tarih müzeciliğinde ise Müze Müdürü Erkmen’in Başarılı girişim ve çalışmalarıyla bölge illeri içinde ilk sırada yer alıyor.
DOĞU ANADOLU VE TÜRKİYE’DE BİR İLK
Dünyada farklı örnekleri bulunan çocuk müzelerinin bir benzerinin Erzincan’a yapılması için çalışma başlatıldı. Erzincan Ticaret Meslek Lisesi Felsefe Öğretmeni Ulviye Olgun tarafından Erzincan’da kurulması gündeme getirilen çocuk müzesiyle ilgili olarak Vali Abdulkadir Demir, Belediye Başkanı Yüksel Çakır ve Erzincan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erdoğan Büyükkasap, Sosyal Hizmetler il Müdürlüğü’ne bağlı 13 Şubat Toplum Merkezi’nin bulunduğu alanda incelemeler yaptılar. Müzeyle ilgili girişime öncülük eden Felsefe Öğretmeni Ulviye Olgun’dan konuyla ilgili bilgi alan Vali Abdulkadir Demir, ilk olarak sözü edilen müzenin olabilirliğini araştırdıklarını belirterek, Erzincan’da hali hazırda hiçbir müzenin olmadığını söyledi.
ERZİNCAN’DAN TARİHİ ATILIM
Tarihi Taşçı Hamamı’nın restore edilerek müzeye dönüştürülmesiyle ilgili projenin devam ettiğini dile getiren Vali Demir, “Öncelikle Erzincan’ın bir kent müzesine, bir arkeoloji müzesine sahip olması gerekiyor. Ama bu yeterli değil. Bundan sonra ne yapabileceğimizi kendi aramızda değerlendirdik. Zaten rektörümüz günlerdir kendi ekibine böyle bir çalışmayı yaptırıyor. Buradaki incelemelerimiz, buraya bir çocuk müzesi olup olamayacağı yönünde. Yani, ‘Müze yaptık’ filan demiyoruz. Bu çok önemli. Bizim için şu anda önemli olan bunun olabilirliğini öncelikli olarak tespit etmek. Mekan olarak uygun bir yer olup olmadığını tespit etmek. Daha sonra da bununla ilgili diğer aşamaları hep birlikte takip edeceğiz.” dedi.
Müzelerin ve çocuk müzesinin öneminden söz etmeye gerek olmadığını anlatan Vali Demir, “Çocuklarımızın gelişimi, farklı ve özgür düşünebilmesi açısından müzeler ve farklı aktiviteler çok önemli. Biz çocuklarımıza farklı ve özgür düşünmeyi öğrettiğimiz oranda toplum olarak da farklı olacağız. Gelişmiş ülkelerin seviyesine ulaşacağız. Çocuk müzesi bunun için güzel bir başlangıç. Sonunun da güzel olacağına inanıyorum. Emek verenlere teşekkür ediyorum” diye konuştu.
İLK ÇOCUK MÜZESİ 1890 YILINDA KURULDU
Çocuk müzesiyle ilgili çalışmalara öncülük eden Ticaret Meslek Lisesi Felsefe Öğretmeni Ulviye Olgun ise, 2000 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Huston şehrinde bulunan çocuk müzesinde görev yaptığını ve o günden bu yana çocuk müzesi kurma hayalinin olduğunu ifade ederek şunları söyledi; “Çocuk müzesi, 8 yıldan bu yana benim hayalim. Bu hayalime sayın Valimiz, belediye başkanımız ve rektörümüz sahip çıktılar. Gelişmiş toplumlarda bu kalkınmışlık farkını gördükten sonra ülkemin çocukların da bu tür etkinliklere ihtiyacı olduğunu düşündüm. Bu amaçla çocuk müzesi projesi geliştirdim. 8 yıldır bunun peşindeyim. Ankara’da gerçekleştirmeyi düşünüyordum. Ama kısmet Erzincan’a olacak inşallah. Şu an burada olduğum ve çocuk müzesi için bu tür adımlar atıldığı için çok mutluyum. İnşallah Erzincan en kısa zamanda çocuk müzesine kavuşacak ve bizim de çocuklarımız diğer ülkelerin çocuklarıyla aynı kulvarlarda yer alabilecekler.”
ÇOKLU ZEKA PROGRAMINA GÖRE MÜZE DÜZENLEMESİ
Kurulacak olan çocuk müzesinin özellikleriyle ilgili de bilgiler veren Ulviye Olgun, çocuk müzesinin geleneksel anlamda diğer müzelerden faklı olduğunu kaydederek şöyle konuştu; “Müze denince akla, hiçbir şeye dokunulmadan gezilen yerler geliyor ama dünyadaki çocuk müzeleri, çoklu zeka kuramına göre belirlenmiş, bütün zeka türlerine hitap eden oyun ve aktivite araçları aracılığıyla çocukların merak duygularını uyaran, onların çok yönlü düşünebilme, problem çözebilme ve hayal gücüne sahip olabilme, ilgi ve eğilimleri doğrultusunda eğitim alabilmeleri şansı doğuran en temel organizasyonlardan biridir. Dünyada ilk kez 1890’larda Amerika’da Brooklyn’de kurulmuş. Aradan 115 yıl geçmiş olmasına rağmen maalesef ülkemizde kurulmamış olması bizim için büyük bir kayıp. İnşallah en kısa zamanda buna kavuşacağız. Çocuklar orada, oynayarak, dokunarak ve eğlenerek öğrenecekler. Bu tarz bir organizasyon okullardaki eğitimin kalitesini de desteklemesi açısından büyük bir öneme sahip.”