Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, terör örgütü FETÖ’nün sevgi ve merhamet tellallığı yaparak insanımızı aldatmaya çalıştığını belirterek, “Bir daha 15 Temmuzlar yaşamamak için bunu milletimize anlatmamız, öğretmemiz gerekiyor. Nerede bir mazlum ve muhtaç varsa ona yardıma koşmayı kendisine şiar edinmiş insanlarımızın yardımlarını himmet adı altında, hoşgörüsünü ise ‘ılımlı İslam’, ‘hoşgörü’, ‘diyalog’ gibi isimlerle sömürmüştür.” dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Polis Akademisi Başkanlığı Gölbaşı Yerleşkesinde komiser yardımcısı adaylarına “Dini İstismar Eden Terör Örgütleriyle Mücadele” konusunda bir konferans verdi. Prof. Dr. Erbaş, burada yaptığı konuşmasında dinin, insanın hayatına yön veren, Yaratanıyla, diğer insanlarla ve bütün varlıklarla ilişkilerini düzenleyen ilahi bir nizam olduğunu belirterek, “Din, kişinin dünyada ve ahirette mutlu olmasını amaçlar. Bu amacın gerçekleşmesi insanın önce Yaratıcısıyla, ardından da diğer varlıklarla güçlü ve sağlıklı bir iletişim, bir bağ kurmasıyla mümkündür. İslam her zaman insanların birlikte yaşamasının alt yapısını oluşturur. İnsan, inanma duygusuyla yaratılmış bir varlıktır. Din aynı zamanda ahlâkî bir müessese olarak davranışlara da yön verir. Din, insanın ölçülü olmasını, kimseye haksızlık yapmamasını emretmektedir.” diye konuştu. İradeyi Hak yolunda kullanmak gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Erbaş, insanı kötülüklerden uzaklaştırmak için vicdanın, kanunun ve ahiret inancının önemli olduğunun altını çizerek “Ahiret inancı da olmazsa insanı kötülük yapmaktan ne durduracak? Millet olarak çocuklarımızın, gençlerimizin ahiret inancını güçlendirmemiz lazım” şeklinde konuştu.
DİN İSTİSMARI İLE MÜCADELE SEFERBERLİĞİ
‘İstismar’ kelimesinin, bir kimse ya da grubun iyi niyetini kötüye kullanmak, sömürmek anlamlarına geldiğini kaydeden Başkan Erbaş, “İstismar, dini ve dinin yüce değerlerini suiistimal etmenin adıdır. Din istismarı, din sömürüsü yapmak, dine dair kavramlar ve değerler yoluyla insanları aldatmak, maddî-manevî çıkar elde etmek, kısaca menfaat için dini kullanmak demektir.” ifadesini kullandı.
ANLATTIĞI DİN NE KUR’AN’DA VAR, NE SÜNNETTE VAR
Diyanet İşleri Başkanlığı olarak ‘Din İstismarı ile Mücadele Seferberliği’ başlattıklarını hatırlatan Erbaş, şunları kaydetti: “Anlattığı din ne Kur’an’da var, ne sünnette var. Bazen öyle istismar ediyor ki, Kur’an-ı sünnetin karşısına koyuyor, sünneti hurafelerle karıştırıyor. Biz bunu çok sıkı bir şekilde takip ediyoruz. İlahiyat fakülteleriyle işbirliği halinde, din istismarı ile mücadelede nasıl işbirliği yapabiliriz, doğru dini bilgi ile gençlerimizi çocuklarımızı nasıl besleyebiliriz, doğru dini bilgiyi onlara nasıl verebiliriz? Bunun hem teorik alanda çalışmalarını yapıyoruz, teorik çalışmalarımızı alanda pratiğe yansıtmaya çalışıyoruz.”
Din istismarının yeni bir durum olmadığını kaydeden Erbaş, kendilerine kitap verilen topluluklar içerisinde peygamberlerini ve onların getirdiği ilahi öğretileri tahrif edenlerin, hafife alanların, yok sayanların, dünyalık çıkarlarına alet edenlerin din istismarcıları olduklarını ifade etti. Din istismarı konusunun, İslâm ümmetinin birlik ve beraberliğini tehdit eden ciddi bir güvenlik meselesine de dönüştüğünü belirten Erbaş, “Biz milletimizi fitneden ve tefrikadan korumak zorundayız” dedi.
FİTNE VE TEFRİKA
Fitnenin, tefrikanın büyük bir tehlike olduğunun altını çizen Başkan Erbaş, fitne ve tefrika hareketleriyle tarihte ülkelerin parçalandığını, ırkçılık konusunu kışkırtarak da terör olaylarının yaşanmasına zemin hazırlandığını kaydetti. Fitnecilerin FETÖ, DEAŞ, PKK, Boko Haram, Şebab gibi terör örgütlerini kurdurduklarına değinen Başkan Erbaş, “Şebab, cihat zannederek insanları öldürüyor, cehalete bakar mısınız? İşte, 15 Temmuz’da gökyüzünden milletimizin üzerine yağan mermiler kimler tarafından atıldı? Yanlış din anlayışının insanı getirdiği duruma bakın” diye konuştu.
“FETÖ, SEVGİ VE MERHAMET TELLALLIĞI YAPARAK İNSANIMIZI ALDATMAYA ÇALIŞMIŞTIR”
“Kişi ya da grupların, gayri meşru hedef ve yöntemlerini meşru göstermek için dinin gücünden yararlanma amacı din istismarının temel nedenidir” diyen Başkan Erbaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Yüzyıllarca hüküm sürdüğü coğrafyaya adalet, sevgi, merhamet taşıyan bir medeniyetin evlatlarının yaşadığı ülkemizde FETÖ, sevgi, merhamet tellallığı yaparak insanımızı aldatmaya çalışmıştır. Bir daha 15 Temmuzlar yaşamamak için bunu milletimize anlatmamız, öğretmemiz gerekiyor. Nerede bir mazlum ve muhtaç varsa ona yardıma koşmayı kendisine şiar edinmiş insanlarımızın yardımlarını himmet adı altında, hoşgörüsünü ise ‘ılımlı İslam’, ‘hoşgörü’, ‘diyalog’ gibi isimlerle sömürmüştür.”
Başkan Erbaş, dini istismar eden yapıların insanların samimi duygularını pek çok yoldan istismar ettiklerini dile getirerek bu yapıları şu şekilde örneklendirdi: “Allah Teâlâ’nın ismini, sıfatlarını istismar edenler, Kur’an-ı Kerim’in ayet ve hükümlerini istismar edenler, Peygamberimizin hadislerini ve manevî şahsiyetini istismar edenler, gayb alemini ve gaybi bilgiyi istismar edenler, rüyaları istismar edenler, İslam büyüklerini, Selef-i Sâlihin’i istismar edenler, tekfir, hilafet, şirk, istişhad, cihat gibi kavramları istismar edenler; ibadetleri tahrif ve istismar edenler, duayı ve bedduayı istismar edenler, gençlerin enerjisini ve İslâm’a adanma heyecanını istismar edenler, milli değerleri istismar edenler.”
“HİÇBİR GÜÇ, ALLAH AŞKI VE VATAN SEVGİSİYLE DOLU YÜREKLERDEN DAHA ÜSTÜN OLAMAZ”
Her zaman mutlak güç ve kudret sahibi olan Allah’ın dediğinin olacağını hatırlatan Başkan Erbaş, “Her şeyden önce, din istismarının teröre dönen yüzü olan 15 Temmuz alçak darbe girişimi göstermiştir ki hiçbir güç, Allah aşkı ve vatan sevgisiyle dolu yüreklerden daha üstün olamaz. Cenab-ı Hakk’ın rahmet ve inayetinin daima mazlumun, mağdurun ve muhacirin yanında olan samimi Müslümanlarla birlikte olduğunu hiçbir zaman unutmayalım” şeklinde konuştu.
Erbaş, eleştiri ve sorgulamanın, Allah’ın insana irade vermesinin doğal sonucu olduğuna işaret ederek “Sorgulama, itiraz etme, eleştirme, ne deniyorsa ona uy, bu olmaz. Allah bize irade vermiş, o irademizle her zaman sorgulayacağız. ‘Mankurt’ olmayacağız” ifadelerini kullandı.
“HEP BİRLİKTE, İYİYE VE DOĞRUYA KOŞALIM”
Ahlaktan yoksun bilginin felaket doğuracağını belirten Erbaş, “Sadece makam, güç, otorite, para gibi dünyevî kazanımlarla sınırlı bir hayat Müslüman için ideal bir hayat tarzı değildir. Bir Müslüman’ın inancı, davranışları ve ahlaki ile kemale ereceğini, şekilden ve zahirden öteye geçmeyen uygulamaların insana fayda sağlamayacağını bilelim” diye konuştu.
Erbaş, hakikatin, kimsenin tekelinde olmadığını vurguladı. Aşırı uçlara savrulmayan, dengesini ve istikametini koruyan orta ümmet olma gayretinde bulunmak gerektiğini ifade eden Erbaş, “Yüce Kitabımızın ifadesiyle, vasat ümmet olma yolunda gayret gösterelim.” dedi.
İslam dininin denge dini olduğunu hatırlatan Erbaş, “Bu dengeyi muhafaza ederek din istismarı ile mücadele edeceğiz. Bunlara karşı yekvücut olacağız, tek yürek olacağız” ifadesini kullandı.
Başkan Erbaş konuşmasını, “Cenab-ı Hak sizleri her türlü kötülükten korusun. Tüm şehitlerimize rahmet, gazilerimize şifalar nasip eylesin. Gazilerimizden vefat edenlere rahmet eylesin, hayatta olanlara hayırlı ömürler nasip eylesin” duasıyla sonlandırdı.
Konferansa, Polis Akademisi Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Çolak ile Din Hizmetleri Genel Müdürü Bünyamin Albayrak da katıldı