Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Bitlis’te din görevlileri ile bir araya geldiği toplantıda, “Gençlerimizi bizden koparmak isteyenlere fırsat vermeyin” dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Bitlis’te din görevlileri ile bir araya geldi. Bitlis Eren Üniversitesi Merkezi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen toplantıda konuşan Erbaş, müezzininden imamına, Kur’an kursu öğretmeninden vaizine, müftüsüne, müftülük çalışanlarına kadar tüm din görevlilerinin hayra çağıran, iyiliği emreden, kötülükten men eden ve bu vesileyle kurtuluşa ermeyi arzu eden topluluk olduğunu söyledi. Din görevlisi olmanın büyük bir nimet olduğuna değinen Erbaş, “Bu büyük nimetin karşılığında biz nasıl şükredeceğiz? Çalışarak, gayret ederek, gece gündüz demeden çocuklarımızla, gençlerimizle, her yaştan insanımızla ilgilenerek, onların camilerle gönül köprülerini kurarak bunu yerine getireceğiz, şükrümüzü böyle yerine getireceğiz” dedi.
Cahiliye döneminde yaşananları hatırlatan Erbaş, “O günü bugünle bir mukayese edelim daha mı az cehalet var? O gün kız çocukları diri diri toprağa gömülüyordu, ama bugün kız çocukları adeta ruhen gömülüyor. Bir bakınız etrafımıza, o gün sömürü düzeni vardı, bugün yok mu? Irkçılıktan kaynaklanan belaları hep birlikte yaşıyoruz, hep birlikte bu belaları def etmeye çalışıyoruz” diye konuştu.
“ULAŞMADIĞIMIZ BİR GENÇ KALMAYACAK”
“Peygamber Efendimizden sonra peygamber gelmeyecek" diyen Erbaş, “Peygamberden sonra o karanlık dönemler bir daha yaşanmayacak anlamına gelmez; işte yaşanıyor. Peki, peygamberlerin görevini kim yapacak? Alimler yapacak, bizler yapacağız hep birlikte. Peygamber Efendimizin yatacak zamanı var mıydı, oturacak zamanı var mıydı? İlk inen ayetler. Ne var o ayetlerde? Okumak var, oku emri var, öğrenmek var, öğretmek var, kalem var, kalemle yazmak var, ilim var, irfan var. İkinci inen ayetlerle ilk inen vahiydeki ayetlerin münasebetini kuralım. Tamam, ilim, okumak, yazmak, bunları hallettiniz. Peki, ne yapacaksınız bunları hallettikten sonra? İkinci inen vahye bakınız, 'Ey örtüye bürünen, kalk ve insanları uyar.' İşte ikinci gelen ayeti kerimeye bizim çok dikkat etmemiz lazım. Yıllarca emek veriyoruz, okuyoruz, okutuyoruz. Bunu ne yapacağız, o öğrendiklerimizi nasıl kullanacağız? Her hafta her hocamız, her talebimiz, her hafta köy, kasaba dolaşacak, ulaşmadığımız bir genç kalmayacak, ulaşmadığımız bir çocuk kalmayacak, çalmadığımız bir kapı kalmayacak. Öğrendiklerimizi anlatacağız. Eğer biz böyle hareket edersek, işimiz vaktimizden çok dersek, işte o zaman Rabbimiz bize bunun neticelerini çok güzel bir şekilde gösterecek” şeklinde konuştu.
Erbaş, bayan hocalara özellikle evleri ziyaret etmelerini tavsiye ederek, “Aileleri, kızlarımızı, annelerini ziyaret edeceksiniz, sadece Kur’an kursumuza gelsin de onları okutalım diye beklemeyeceksiniz. Kapı-kapı dolaşacaksınız, irşat vazifesi başka türlü olmaz” ifadelerini kullandı.
“BU ÇOCUKLAR BİZİM ÇOCUKLARIMIZ”
“Gençlerimize sahip çıkmamız lazım” diyen Erbaş, “Sizler sadece camilerde değil okullarda olacaksınız, çocuklarımızı ziyaret edeceksiniz, öğretmenlerimizi ziyaret edeceksiniz, onlarla hasbihal edeceksiniz. Gençlerimizi bizden koparmak isteyenlere fırsat vermeyeceksiniz. Dinden, imandan uzak birtakım ideolojiler bizim gençlerimizi bizden nasıl alıyorlar? Başımızı yastığa koyduğumuz zaman ne olur düşünelim, başımızı iki elimizin arasına alalım düşünelim. Bu çocuklar bizim çocuklarımız. Ama bilgisizlik, ama birtakım mihraklar, birtakım ideolojik temsilciler çocuklarımızı, gençlerimizi bizden koparmaya çalışıyor. Bizim onlardan uzak durmamız onları bizden uzaklaştırıyor. Mademki Peygamberimizin varisiyiz o zaman Peygamberimiz gibi davranmak zorundayız. Üzülmeyeceğiz, gevşemeyeceğiz bazı olumsuzluklar olabilir insanlık hali. Olumsuzluklar bizi gevşekliğe sürüklemeyecek. Ama gayret edeceğiz, çünkü insana ancak ve ancak çalıştığının karşılığı vardır” dedi.
“HER CAMİ AYNI ZAMANDA BİR MEDRESEDİR, BİR MEKTEPTİR”
Sahih dini bilgiyi anlatmak için hutbelerin, vaazların önemli fırsatlar olduğunun altını çizen Erbaş, “Cami dersleri çok önemli fırsatlardandır. Camileri sadece namaz kılmak için açılıp kapanan mekanlar olarak değerlendirmeyeceğiz. Her cami aynı zamanda bir medresedir, bir mekteptir. Camilerimiz işte bu tür güzellikleri bağrında taşımalı. Mektep olma, medrese olma güzelliğini, zenginliğini kıyamete kadar devam ettirmeli. Bunu istiyoruz” diyerek sözlerini tamamladı.
Toplantıya Diyanet İşleri Başkanlığı Mushafları İnceleme ve Kıraat Kurulu Başkanı Hafız Osman Şahin, Bitlis İl Müftüsü Mehmet Faysal Geylani ve çok sayıda din görevlisi katıldı.