ford ercihan otomotiv
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
Aziziye Kahramanı Miralay Bahri Bey’e vefa
Aziziye Kahramanı Miralay Bahri Bey’e vefa
GSİM’den  filenin dadaşlarına motivasyon desteği
GSİM’den  filenin dadaşlarına motivasyon desteği
Erzurum’da aranan 6 şahıs yakalandı
Erzurum’da aranan 6 şahıs yakalandı
Şehit Polis Akoral rahmet niyazlarıyla anıldı
Şehit Polis Akoral rahmet niyazlarıyla anıldı
Emniyet üniversite öğrencilerini bilgilendiriyor
Emniyet üniversite öğrencilerini bilgilendiriyor
HABERLER>TÜRKİYE
19 Mart 2016 Cumartesi - 05:07

‘En büyük güç milli iradedir’

Davutoğlu, " Evet acı bir olay yaşadık ama hayatı bundan sonra omuz omuza birlikte bu terörle mücadele etmenin yanında hayatı normal şekilde sürdürme kararlılığında olmalıyız. Bütün esnafımızın tepkisi buydu. Nihayet teröre karşı en büyük güç halkın omuz omuza vermesidir.’dedi

‘En büyük güç milli iradedir’

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Brüksel'e hareketinden önce Esenboğa Havalimanı'nda açıklamalarda bulundu ve gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

DOKUNULMAZLIKLARIN KALDIRILMASI

Bugün dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda bir çağrıda bulunduğu hatırlatılarak, "Muhalefetten gelen bu açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz? AK Parti'nin teklifi muhalefetten destek görmese bile TBMM'ye gelecek mi?" sorusu üzerine Davutoğlu, muhalefet partilerinin muhtemelen böyle bir teklif beklemediklerini söyledi.

Davutoğlu, bu nedenle kendi aralarında görüşme ve değerlendirmelerde bulunmalarının normal olduğunu belirterek, bu değerlendirmeleri çelişkiye düşmeden yapmaları gerektiğine dikkati çekti.

Teklifi muhalefetin yaptığını, bunu yaparken AK Parti dokunulmazlıkların kaldırılmasından çekiniyormuş gibi bir hava estirildiğini aktaran Davutoğlu, "Bizim meselemiz hiçbir zaman bağcı dövmek olmadı. İlkesel olarak demokratik hukuk devleti kurallarını işletmek en önemli prensibimiz" diye konuştu.

Son dönemde kamuoyunda, toplumda ciddi infiale sebebiyet verecek şekilde terörü destekleyen açıklama, tavır ve eylemler söz konusu olduğunu bildiren Davutoğlu, bu sebeple hazırlanan dosyaların bekletilmeden Adalet Bakanlığından Başbakanlık, Başbakanlıktan Meclise intikal ettirildiğini anlattı.

SAYIN KILIÇDAROĞLU, SÜREKLİ KAÇAMAK YOLLARA GİRDİ

Bütün bu süreçte birkaç kez, muhalefet partilerinin tutumunu gözleyeceklerini ısrarla vurguladığını ifade eden Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:"Milliyetçi Hareket Partisi, Sayın Bahçeli'nin benimle yaptığı görüşmede de açık destek vereceklerini ifade ettiler. Ama Sayın Kılıçdaroğlu özellikle, sürekli olarak kaçamak yollara girdi. Yani, 'Dokunulmazlıkların tümünü kaldıralım, AK Parti dokunulmazlıkların kaldırılmasından çekiniyor, benim dokunulmazlığımı kaldırın' gibi açık söyleyeyim, ucuz kahramanlıklara soyundular. Sanki biz dokunulmazlıkları kaldırmaktan imtina ediyoruz. Dolayısıyla bugün yaptığım teklif boşlukta oluşmuş bir teklif değil. Meydan okudular. Sürekli 15 günün açıklamalarına bakın, 3 parti de meydan okudu. Şimdi ben başında bulunduğum Meclis grubundan da kadromuzdan da eminim, dayandığımız ahlaki temelleri de biliyorum."

CHP'nin, dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda HDP gibi AK Parti'ye saldırmak için bazı tutumlar sergilediğini dile getiren Davutoğlu, "Meseleleri teröre destek veren bazı milletvekilleri değil onların. Çünkü kendi içlerinde de teröre destek veren açıklamalar yapan milletvekilleri oldu geçmişte. Hala var. Bu perdeyi indirmek gerekiyordu, maskeleri indirmek gerekiyordu. Onun için hukukçu arkadaşlarımızla oturdum, değerlendirdim. Bu maskelerin inmesi lazım. Herkes açık ve net tavrını ortaya koysun dedim" ifadelerini kullandı.

Bunun işin bir yönünü teşkil ettiğini ve ilkesel olarak kendileri için siyasi ahlak bakımından dürüst, tutarlı bir tavır almak açısından gereklilik taşıdığını vurgulayan Davutoğlu, şöyle konuştu:"Bunu iyi etüt ettik. İkinci boyutu, Mecliste biz, 1 Kasım seçimlerinden sonra vaatlerimizin hepsini yerine getirdik. Yüzde 85 nispetinde vaatler yerine geldi. Reformlarımız yüzde 50 civarında. Bizim reformlarımızı yerine getirmemiz sadece hükümetin çabalarıyla olmuyor, Meclisin de düzenli, hızlı, etkin çalışması lazım. Ama bakıyorsunuz her gün şu veya bu partinin yaptığı gündem dışı konuşmalarla Meclis çalışamıyor. Öyle gün geliyor ki bir yasanın bir maddesi geçebiliyor. Halbuki biraz önce zikrettim, vize muafiyetinin hayata geçirilebilmesi için çok ciddi yasal düzenlemelerin 1 Mayıs'a kadar bitmesi lazım. Şimdi eğer milletvekillerini tek tek gönderecek olursak her bir milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması için saatlerimizi, günlerimizi ayırmamız gerekecek. Bu terör açıklamalarıyla halkın gündemini zaten meşgul eden milletvekilleri, terör sebebiyle halkın gündemini olumsuz anlamda da meşgul eden bu milletvekilleri bir de Meclisin gündemini meşgul edecekler. Bunun önüne geçmek lazımdı. Bunun önüne geçmenin tek yolu fezlekeleri öyle tek tek uzun günlerce tartışıp 4-5 aya varan tartışmalar yapmak ve bu sırada da Meclisi kilitlemek değil, bir hamleyle yani bugün teklif ettiğim gibi anayasaya bir geçici madde koyarak şu anda Meclis gündeminde olan bütün fezlekelerle ilgili dokunulmazlıkların kaldırıldığı ifadesini biz bütün partiler destek verirse bir celsede yapar geçer gideriz, Meclis de yoluna devam eder."

Dokunulmazlıkların kaldırılmasının Meclisin yargıya izin vermesi anlamına geldiğine işaret eden Davutoğlu, bu konuda yargının karar vereceğini kaydetti.

Başbakan Davutoğlu, "Hem bu suretle yargıya izin vererek normal hukuki süreci işleteceğiz, hem Mecliste vakit kaybetmeyeceğiz, bir hamlede hepsini geçireceğiz, hem de AK Parti üzerine yapıştırılmak istenen 'dokunulmazlıklardan korkuyorlar' meydan okumasına karşı bizim hiçbir şeyden korkmadığımızı cümle aleme göstereceğiz" değerlendirmesinde bulundu.

Bu kararı alırken az düşünmediğini ifade eden Davutoğlu, "Bir hafta, 10 gündür bu konuları partimizin yetkili kurullarında görüşüyoruz, alternatif birçok şeyi değerlendirdik. Dün gece son olarak hukukçu arkadaşlarımızla değerlendirdik ve en doğru yolun Meclisi en az meşgul edecek yolun bu olduğuna karar verdik" şeklinde konuştu.

BUNA 'HAYIR' DEMEK MİLLET VİCDANINDA KARŞILIK BULMAZ

Muhalefet partilerinden gelen açıklamaların bazılarının daha net olduğunu, bazılarının ise çok açık olmadığına dikkati çeken Davutoğlu, "Gördüğüm kadarıyla kimse açık şekilde 'hayır' diyemiyor. Diyemez de. Buna 'hayır' demek millet vicdanında karşılık bulmaz. Sayın Bahçeli'nin açıklamasında söz konusu olan 'tek başına HDP'lileri yapalım', bu meydan okuma dediğim gibi bizim getirdiğimiz konu değildi. Bize sürekli saldırılıyor. Aylardır 'AK Parti dokunulmazlıklardan kaçınıyor.' Birinin bu perdeyi indirmesi lazımdı. İşte kaçınmıyoruz" şeklindeki görüşlerini paylaştı.

Davutoğlu, sadece HDP'lilerin dosyalarının tek tek değerlendirilmesinin dahi günleri, haftaları alabileceğini bildirdi."Dediğim yöntemle bir günde hepsi için dokunulmazlık zırhını kaldırırız, herkes yargı süreci içinde adalet ne derse buna razı olur" diyen Davutoğlu, "Ümit ederiz bu teklife 'hayır' demezler. Gelmeden önce grup başkanvekillerimizi çağırdım onlara muhatapları grup başkanvekilleriyle konuşmaları talimatını verdim. Bütün grup başkanvekillerimiz konuşacaklar. Anayasa Komisyonu Başkanımızla zaten süreci anayasayla ilgili olduğu için onun başlatması, ona da bu istişareler yapıldıktan sonra ben Brüksel'den dönene kadar gerekli çalışmaları yapıp bilgi vermelerini söyledim. Önümüzdeki hafta içinde tablo daha netleşir. Gerekli adım atılır" ifadelerine yer verdi.

ULUSLARARASI STANDARTLARDA BİR HAMLE

Bunun uluslararası standartlarda bir hamle ve adım olduğunu da söyleyen Davutoğlu, şunları kaydetti:"Her şeyi açıkça tartışan demokratik bir ülke olduğumuz ve bu konuda da Meclisimizin itibarının güçlendirilmesi bakımından da doğru bir hamle olacaktır. Hesabı olan, sözü olan bundan sonra daha açık ve net konuşmalıdır. Eğer onlardan olumsuz gelirse dahi bu süreci işletiriz. Şu anda bir olumsuzluk yok gördüğüm kadarıyla ama işletiriz. Herkes de Mecliste kimin ne yönde oy kullandığını görür, kimin dokunulmazlıklardan korktuğunu kimin korkmadığını, kimin bu teröre destek verenleri yargıya göndermekte tereddüt etmediğini, kimin ettiğini açık, net bir şekilde görür. Şeffaf bir tablo maskeler indiği için ortaya çıkar."

3. ZİRVE

Davutoğlu, 29 Kasım ve 7 Mart’ta düzenlenen zirvelerden sonra Avrupa Birliği (AB) ile yarın üçüncü zirveyi yapacaklarını söyledi.Zirvelerin Türkiye-AB ilişkilerinin geldiği yer bakımında çok önemli olduğunu ifade eden Davutoğlu, “Bütün bu gelişmeler gösterdi ki Türkiye ile AB'nin kaderinin birbirinden ayrılması mümkün değildir. AB’den Türkiye'ye uzun yıllar şüpheli bir tavırla yaklaşan isimler bile bugün Türkiye'nin AB’ye katılım sürecinin taşıdığı önemi daha yakından fark ediyorlar. Bu uluslararası konjonktür Türkiye ile Avrupa ilişkilerinin yeni bir çerçevede güçlendirilmesi, derinleştirilmesi ve kapsamının genişletilmesi bağlamında bize önemli imkanlar sunuyor. Tabii ciddi meydan okumalar da var. Mülteci sorunu başta olmak üzere" dedi.

 AB ile bir araya gelindiğinde bir sinerji oluşturma imkanın ortaya çıktığına işaret eden Davutoğlu, 29 Kasım'da AB ile bir ortak eylem planında mutabık kaldıklarını anımsattı.

 

Özellikle göçmenler konusunda ve külfet paylaşımı konusunda bir konsensus oluşturulmaya çalışıldığını anlatan Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:"Mülteciler sorununun özellikle Rusya'nın müdahalesinden sonra artan bir hızla ivme kazanmış olması bütün dünyada olduğu gibi Türkiye-AB ilişkilerinde de ek tedbir almayı gerektiriyor. Her şeyden önce bütün vatandaşlarımızın bilmesi gereken bir husus olarak ifade etmek isterim ki Türkiye çok önemli coğrafi kesişim hattı üzerinde olmak ve bu hattın olumlu yönlerini, ticaret ve enerji hatlarını kullanmanın yanında olumsuz anlamda mülteci hattını, insan kaçakçılığı için kullanmak isteyenler de var. Biz buna karşı gerekli tedbirleri alıyoruz. Gerekli adımları atıyoruz. Öte yandan insan kaçakçılığının tümüyle durdurulabilmesi için diplomatik yoğun bir çaba sarf ediyoruz. Geçen 7 Mart Zirvesi'ne giderken AB’ye yaptığımız teklif bu insan kaçakçılığını durdurmak suretiyle Türkiye'nin bir transit ülke olmasını engellemek ve Türkiye üzerinden geçmek isteyenlerin ümitlerini kesin bir şekilde kırarak Türkiye'nin böyle bir insan kaçakçılığı zemini olarak istismar edilmesine izin vermemek için insani bir politika takip ediyoruz. Mültecilere ve mazlumlara kucağımızı açıyoruz ama bizim bu tavrımız herhangi bir şekilde bazı insan kaçakçıları tarafından da istismar edilmemesi lazım."

Davutoğlu AB'ye açık, net, dürüst ve cesur bir teklifte bulunduklarını, AB'nin geçen zirveden bu yana bu teklifi kendi içinde değerlendirdiğini aktardı.

Geçen zirvede yaklaşık 15-16 saat süren müzakereler olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, şunları kaydetti:"Tüm bu müzakereler neticesinde belli bir çerçeveye doğru gelişmeler seyrediyor. Bu teklifimiz elan geçerlidir. O günden bugüne AB içinde de yoğun tartışmalar yaşanıyor. Geçen gün AB Konseyi Başkanı Tusk buradaydı. Bizim bu açık ve insani teklifimiz hala masadadır. Bugün ve yarın AB Zirvesi'nde yaşanacak gelişmeleri birlikte izleyeceğiz. Eğer bu teklifimiz paket olarak kabul görürse Türkiye Ege Denizi’nden aldığı her mülteci karşılığında bir mülteciyi kamplardan Avrupa'ya gönderecek. Dolayısıyla Türkiye hiçbir şekilde bazı muhalefet partilerinin iddia ettiği gibi 'bir göçmen deposu haline gelecek' gibi tabirler kullanıyorlar, bu söz konusu bile olmayacak. Meşru yollarla Avrupa'ya iltica etmek isteyenlerin önünü açacağız. Bu, insanların hayatları üzerinden para kazanarak yapılan illegal geçişleri de tümüyle engellemeye yönelik bir tedbir. Dolayısıyla bu tedbirin nihai hedefi insani boyutudur ancak bu gerçekleşirken ortaya çıkan maliyetleri de AB ile birlikte karşılamamız lazım. Ayrıca böylece geri kabul anlaşmasını öncelikli olarak uygulamaya başladığımız için de vizesiz muafiyetin haziran ayına alınması için de ciddi bir girişimimiz var. Onun için de gerekli adımların atılması büyük bir önem taşıyor. Özellikle yasal düzenlemeler bağlamında da yoğun bir çaba içinde olacağız."

Davutoğlu zirve vesilesiyle ikili temaslarda bulunacağını, Fransa Cunhurbaşkanı François Hollande ve Almanya Başbakanı Angela Merkel başta olmak üzere birçok lider ile görüşmelerde bulunacağını dile getirdi.

Görüşmelerde ikili ilişkiler ve başta Suriye olmak üzere Cenevre'de devam eden görüşmenin ele alınacağını aktaran Davutoğlu, temaslarının ardından yarın akşam İstanbul'a döneceğini aktardı.

"AB'nin alacağı Suriyeli sayısı 72 binle sınırlı, verilecek 3 milyar avro ve yeni fasıllar konusunda somut taahhüdün olmayışı dikkat çekiyor ki AB liderlerinde de olumsuz yönde bazı açıklamalar var. Siz bunları nasıl değerlendiriyorsunuz? Paketin tamamının kabul olacağını düşünüyor musunuz? Olmazsa yeni önerileriniz var mı?" sorusu üzerine Davutoğlu, dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda muhalefete yaptıkları öneriyi hatırlatarak, dün akşam kamuoyunun AK Parti'nin tutumunu merak ettiğini, ancak partisinin hamlesinden sonra muhalefetin telaşa düştüğünü belirtti.

Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:"Geçen zirveye giderken de Avrupa kamuoyundaki genel hava Türkiye'ye baskı yapılması gerektiği konusunda bir havaydı. Bizim salona, Avrupa Birliği ile yapacağımız zirveye, sanki üzerine düşeni yapmamış bir ülke gibi girmemizi tahayyül eden Avrupalı taraflar vardı. Sayın Merkel ya da bu konuda gerçekten çaba sarf eden liderleri kasdetmiyorum. Bunu fırsat bilip Türkiye'nin üzerine gelinsin diye bekleyenler vardı. Yine Avrupa'da Türkiye aleyhtarı faaliyet yapan bazı çevreler, paralel unsurların da etkisiyle, fırsat bu fırsat Türkiye'yi köşeye sıkıştıralım diye başka konuları, ilgisiz konuları gündemin merkezine oturtmaya çalıştılar. Ama biz götürdüğümüz açık, net, dürüst teklifle oyunun tüm kuralını değiştirdik. Gündemini değiştirdik ve olması gereken doğru parametreleri ortaya koyduk. Bakın o günden bu güne Avrupa, Türkiye'nin üzerine düşeni yapmadığı gibi bir kanaati değil, Türkiye'nin götürdüğü teklifi tartışıyor. Aynen şimdi muhalefetin bizim bugün getirdiğimiz teklifi tartışması gibi. Biz yollar tıkandığında yolları açmak için siyaset yapıyoruz. Biz herkesin 'Burada artık gidecek bir yer kalmadı' dediği yerde 'Daha gidecek yol var, yer var' demek için özgün fikirler geliştiriyoruz. Bugün Sayın Merkel ile Sayın Rutte ile 6 saatlik görüşmemizde bu teklifleri kendisine verdim, geçen pazar akşamı ve gece boyu bunu müzakere ettik. Ertesi gün de Avrupa liderlerine bunu anlattım. Sonra da Avrupa liderleri yaklaşık 8-9 saat süren kendi aralarındaki toplantılarda bunu ele aldılar, ayrıca da bizimle ikili görüşmeler yaptılar."

İKİNCİ BİR ÜLKE YOK

"Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir açıklaması vardı, terör ve teröristin tanımı yeniden yapılmalı dedi. Bu konuda görüşmeler yapılması gerektiğini ve ceza kanununun da değişmesi gerektiğini ifade etti. AK Parti içinde terörün, teröristin tanımının değişmesine ilişkin bir yasa hazırlığı, böyle bir çalışma var mı?" sorusuna karşılık Davutoğlu, Türkiye'nin bir hususiyetinin bulunduğunu ve bu anlamda belki de dünyada ikinci bir ülke bulunmadığını vurguladı.

Davutoğlu, "Terörü en yakın tehdit olarak yaşayan, aynı zamanda da demokratik hukuk devletini yaşatan tek ülke Türkiye. Yani Fransa'da terör gözlendi ama Fransa en azından sınırları itibarıyla teröre ve terör tehdidine komşu değil. Ya da terör tehdidine komşu ülkeler var ama yoğun terör tehdidi yaşayan ülkeler var ama onlar da demokratik ülkeler değil. Başka ikinci bir ülke göremezsiniz ki hem terörle bu kadar yakından ve içeriden mücadele ediyor, hem de demokratik hukuk devleti kurallarını yaşatıyor. AK Parti iktidarlarının alameti farikası, terörle mücadele ederken özgürlüklerden fedakarlık etmemesidir. Yine AK Parti iktidarlarının alameti farikası özgürlükleri korurken güvenlikten fedakarlık yapmamasıdır" diye konuştu.

Davutoğlu, şöyle devam etti: "Şimdi biz bu çok yönlü terör tehdidiyle karşı karşıya kaldığımız bir durumda ki bizim açımızdan da bu terör tehdidi yeni boyutlar taşıyor. Neden? Eskiden, diyelim 5 sene önce, terörle mücadele ederken sadece Irak sınırındaki boşlukla mücadele ediyorduk, şimdi Suriye sınırı da var. Yine daha önceki dönemlerde terörle mücadele ederken PKK bölücü terör örgütü ağırlıklı mücadele ediyorduk. Şimdi DEAŞ var. Tekrar hortlatılan ve daha da arttırılmaya çalışılan DHKP-C ve işte Kandil'de 10 terör örgütünü bir araya getiren gizli bazı eller, güçler var. 10 terör örgütü PKK ile birlikte Türkiye'ye savaş ilan ettiler. Bu gizli ellerin arka plandaki bir takım zihinlerin piyonları olanlar, bugün Türkiye'de kaosu derinleştirmek istiyor. Buna karşı biz tüm bu süreçte 4 seçim yaptık. Son derece objektif, özgürlüklerin yaşandığı, eleştiri kültürünün hakim olduğu 4 seçim yaptık. Mahalli seçimler, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve 2 genel seçim. Burada da ne demokratik standartlardan fedakarlık ettik, ne de terörle mücadeleden. Yeni boyutlar dolayısıyla son Bakanlar Kurulumuzda da alınması gereken ek tedbirler bağlamında ne gerekiyorsa terörle mücadele için arkadaşlarıma da söyledim, 'gerekli çalışmaları yapın' dedim. Çünkü yeni bir takım boyutlar var. Ama şundan herkesin emin olması lazım. Bu vurgulardan hareketle Türkiye'nin demokratik standartlardan geri adım atacağı gibi bir kanaati yaymaya çalışanlar açıkçası terörle mücadelemizi istismar etmek isteyenlerdir. Kesinlikle demokratik standartlardan vazgeçmeyiz, insan hak ve özgürlüklerinden vazgeçmeyiz ama terör ve terörist bu anlamda eğer yeni boyutlar kazanmışa onları da tanımlarız. Yani bundan 6-7 ay önce Fransa, doğrudan bir terör tehdidiyle muhatap olmamasına rağmen, terörü yoğun bir şekilde yaşamış bir ülke olarak, Paris 3 ay olağanüstü hal ile idare edilecek denseydi kimse ihtimal vermezdi. Bakınız biz tüm bu yoğun çabalarımıza ve tehditlere rağmen herhangi bir olağanüstü tedbir, tabii birçok tedbir alıyoruz ama günlük hayatı etkilemeyecek şekilde bunları uygulamaya çalışıyoruz. Yeni boyutlar gerektiğinde bu tedbirler alınır. Hiçbir şekilde Türkiye olarak 'sıkıyönetim', 'olağanüstü hal' gibi böyle şeyler bizim şu anda düşündüğümüz hususlar değil o anlamda anlaşılmasın. Esas itibarıyla Paris'te dahi bazı yeni tedbirler alınma ihtiyacı söz konusu olmuşsa Türkiye de değişen şartlar ve farklı boyutlar olduğunda bunları demokratik hak ve özgürlükleri zedelemeden bu tedbirleri almakta da tereddüt etmeyiz. 'Bu tedbirler Fransa'da alındığı zaman demokratik hak ve özgürlüklerden sapma olmuyor da Türkiye'de bazı tedbirler alındığında oluyor' gibi bir yaklaşım da çifte standart anlamı taşır. Hiçbir şekilde demokratik hak ve özgürlüklerden taviz vermeyiz ama halkımızın güvenliği de aynı ölçüde ve hatta daha önemlidir. Çünkü halkın güvenliğinin olmadığı yerde özgürlüklerin kullanılması alanı da daralır."

TERÖRE KARŞI EN BÜYÜK GÜÇ HALKIN OMUZ OMUZA VERMESİDİR

Bugün Başkent'teki terör saldırısının gerçekleştirildiği alana gittiğini acıyı, hüznü bir kez daha yaşadığını ve bölgedeki esnafı ziyaret ettiğini anımsatan Davutoğlu, "Gördüğüm husus, bir özellik, bir kere daha milletimle iftihar ettim. Evet acı bir olay yaşadık ama hayatı bundan sonra omuz omuza birlikte bu terörle mücadele etmenin yanında hayatı normal şekilde sürdürme kararlılığında olmalıyız. Bütün esnaflarımızın tepkisi buydu. Nihayet teröre karşı en büyük güç halkın omuz omuza vermesidir. Teröre vurulabilecek en büyük darbe de kritik zamanlarda, panik oluşturulmak istenen zamanlarda paniğe düşmeden, kaosa, karamsarlığa kapılmadan makul, rasyonel bir tavır gösterebilmektir" ifadelerini kullandı.

Başbakan Davutoğlu, bugün bu tavra ihtiyaç olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu: "Bazı söylentiler, özellikle sosyal medya üzerinden halkı kaosa veya karamsarlığa düşürecek şekilde yapılan yayınlara da kimsenin itibar etmemesi gerekir. Efendim 'Şurada şu tehlike varmış', 'Gizli bir toplantıda şu konuşulmuş', 'Şöyle riskler varmış', 'Kimse sokağa çıkmasın' gibi böyle bir hava yayılmaya çalışılan ciddi bir sosyal medya manipülasyonu da var. Bütün vatandaşlarımızın bu konuda kendinden emin ama tabii ki alınacak güvenlik tedbirleri konusunda da hiç tereddüde düşmeksizin alacağımızdan da emin olarak günlük hayatı sürdürmeleri teröre verilebilecek en güçlü cevaptır. Hep beraber omuz omuza bu terör belasının üstesinden geleceğiz. Ben halkımızın basiretine, cesaretine ve bu ülkeye bağlılığına güveniyorum, en büyük gücümüz de yasalardan değil, halkımızın bu iradesinden bu duyarlılığından gelir. Yasalar buna güç katar, bunu tahkim eder. Ama son günlerde yayılmaya çalışılan söylentilere hiçbir şekilde itibar etmemek gerekir. Terörle mücadele edeceğiz, uluslararası standartlarda en etkin mücadeleyi sürdüreceğiz, uluslararası standartlarda da demokratik hak ve özgürlükleri sonuna kadar koruyacağız."

 
Ceylan: ‘Nevruz Kültür mirasımızdır’
 
Altıparmak: ‘Büyük milletlerin düşmanı çok olur’
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Bizi tanımıyorlar..!
Davutoğlu, terör saldırısını Türkiye'nin birlik, bütünlüğüne yapılan korkakça ...
“Şehitlerimizin ahı bizi yakar”
Erdoğan, “Eğer bunlar sürekli hâlâ bu adımları atar, yaptıkları da yanlarına ...
‘Bu ülkeyi parçalayamayacaksınız’
Erdoğan, “Ama bir şey, bir vaka ortada: Aydın müsveddelerinin bu olayda ...
 
'Diz çökecekler'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Terörü maşa olarak kullananlar, masumların kanları ...
MEMUR-SEN’den tepki
Memur-Sen, Ankara'da yaşanan terör saldırısını 81 ilde eş zamanlı olarak ...
''Onlar bu Milleti tanımıyorlar''
Davutoğlu, " Bu saldırıyı yapanlar şunu düşünüyorlar: Öyle bir saldırıyla ...
 
‘Katilleri lanetliyorum’
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ankara saldırısına ilişkin olarak, "Saldırıyı ...
‘Terör dize getirilecektir’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ankara’nın Kızılay semtinde, 13 Mart 2016 Pazar ...
‘Allah kardeşliğimizi daim eylesin’
Davutoğlu, "Allah kardeşliğimizi daim eylesin. Allah bu ülkeyi bölmek, ...
 
ERZURUM GAZETESİ
YAZARLAR
Ahmet Göksan
Ahmet Göksan
Çözümün Kuşkulusu
İslamhan Bulutlar
İslamhan Bulutlar
Peki bu işleri kim yapsın?
Ayhan Kara
Ayhan Kara
Bevval-i Ceh-i Zemzem: FETÖ ve İblis..
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
Berhan Yılmaz hocam kitabın ortasından konuşmuş: Sistem değişmeli
Can Umut Avcıgil
Can Umut Avcıgil
Hitabetin İhtişamı ve Hikâyenin Gücü
Mahmut Akdağ
Mahmut Akdağ
Ehramlı kadınlar çiftçi olamaz mı yani?
ERZURUM
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurumspor’un Yeni Sezon Önceliği:

a. Ligde kalmak
b. Playoffa kalmak
c. İlk iki için mücadele


Sonuçları göster Anket arşivi
FACEBOOK'TA ERZURUM GAZETESİ
TWITTER'DA ERZURUM GAZETESİ
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva