BAYRAM KILINÇER(İHA) - Memur-Sen'e bağlı Eğitim-Bir-Sen'in araştırmasına katılan öğrencilerin yüzde 33.81'i, bölüm seçimi yaparken öncelikli olarak kazanç durumuna ve iş bulma kolaylığına, yüzde 19.34'ü ilgi-yeteneklerine ve yüzde 10.45'i ise toplumdaki saygınlığa önem verdiğini ifade etti.
Eğitim-Bir-Sen Stratejik Araştırmalar Merkezi tarafından yapılan 'Öğrencilerin Meslek Seçimini Etkileyen Faktörler Araştırması' açıklandı. Araştırma sonuçlarının düzenlediğini basın toplantısında açıklayan Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri Ahmet Özer, 18-19 ve 25-26 Haziran 2011 tarihlerinde ÖSYM tarafından yapılacak olan Lisans Yerleştirme Sınavı'na (LYS) 895 bin kişinin gireceğini ve bu sınav sonrasında adayların puanlarına göre hangi mesleki alanda eğitim almak istiyorlarsa, ona yönelik bölüm tercihlerini yapacaklarını ifade etti.
KARAR VERMEDE EN YOĞUN DÖNEM
LYS arifesinde öğrencilerin, mesleki alanlarını belirleme konusunda kararlarını vermede en yoğun dönemlerini yaşadıklarını ve bu süreci yaşayan öğrencinin, kendisine uygun olan meslekleri çeşitli yönleriyle değerlendirip, tercih edilen meslekler arasından girme olasılığı en yüksek olana yöneleceğini kaydeden Özer, "Öğrenciler; zihinsel-fiziksel yeteneklerini, becerilerini, ilgilerini, ihtiyaçlarını ve ekonomik durumlarını göz önüne alarak tercih listesindeki seçenekler arasından tercihlerini yapacaklardır" dedi.
MESLEK SEÇİMİ
Eğitim-Bir-Sen Stratejik Araştırmalar Merkezi tarafından LYS'ye ilk kez girecek öğrencilerin meslek seçiminde nelere önem verdiği ve nelere dikkat etiğini tespit etmek amacıyla 1-31 Mayıs 2011 tarihleri arasında aralarında Erzurum’un da yer aldığı 12 ilde, bin 200 öğrenciyle yüz yüze 'Öğrencilerin Meslek Seçimini Etkileyen Faktörler' konulu bir araştırma yapıldı.
Araştırmaya katılan öğrencilerin yüzde 66,8'i ÖSYM'de lisans, yüzde 27,8'i önlisans, yüksekokul veya meslek yüksekokul, yüzde 2'si açıköğretim tercih edeceğini ve yüzde 3,4'ünün ise tercih yapmayacağını belirtti. Öğrencilerin tercih edecekleri alanlar incelendiğinde, birinci sırada eğitim-öğretmenlik (yüzde 20,2) yer aldı. Eğitim-öğretmenliği, mühendislik-mimarlık (yüzde 15,5) ve iktisat-işletme-idari bilimler (yüzde 14,2) takip etti. Son sıralarda ise, diş hekimliği (yüzde 1,2), sanat ve tasarım (yüzde 1,3), eczacılık (yüzde 1,6) yer aldı. Kızların en çok tercih edeceği alan eğitim-öğretmenlik (yüzde 29,1) iken, erkeklerin en çok tercih edeceği alan mühendislik-mimarlık (yüzde 21,2). Öğretmenlik mesleğini tercih edecek öğrencilerin ağırlıklı olarak kızlar (yüzde 71,1) olduğu görüldü.
VELİLERİN EĞİTİM DURUMU VE BEKLENTİLERE YANSIMASI
Araştırmada, anne ve babası ilk ve ortaöğretim eğitim kademesinden mezun çocukların, ilk sırada eğitim-öğretmenlik alanını, önlisans kademesinden mezun velilerin çocuklarının ilk sırada mühendislik-mimarlık alanını, lisans veya yüksek lisans kademesinden mezun velilerin çocuklarının ise ilk sıralarda mühendislik-mimarlık, hukuk, tıp, diş hekimliği, eczacılık alanlarını tercih ettikleri ortaya çıktı.
Araştırmaya katılan her iki öğrenciden biri (yüzde 49), ailesinin maddi durumunun meslek tercihini etkilemeyeceğini ifade etti. 'Ekonomik yönden etkileyecek' diyen öğrencilerin oranı yüzde 37,7 iken, 'psikolojik yönden etkileyecek' diyenlerin oranı ise yüzde 10,2. 'Diğer yönlerden' etkileyeceğini ifade edenler yüzde 3,1 oldu.
BABAM BASKI YAPIYOR
Araştırmaya katılan öğrencilerin yüzde 55,5'i ailesinin kendisiyle fikir alışverişi yaptığını ve kararı kendisine bıraktığını ifade ederken, yüzde 10,5'i anne ve babasının baskı yaptığını belirtti. Her üç öğrenciden biri (yüzde 32,3) ise, meslek tercihi yaparken ailesinin kendisini serbest bıraktığını dile getirdi. Bölüm tercihinde 'babam baskı yapıyor' diyenlerin daha çok erkekler (yüzde 63), 'annem baskı yapıyor' diyenlerin ise daha çok kızlar (yüzde 56,3) olduğu görüldü.
Tercih edeceği bölümlerde ailesinin etkisinin olacağını düşünen öğrencilerin yüzde 38,5'i ailesinin, tercih edeceği bölümün sağlayacağı ekonomik imkanları, yüzde 29,9'u ilgi ve yeteneklerini, yüzde 16,6'sı kazandıracağı şahsiyet ve kültürü, yüzde 11,5'i kazandıracağı sosyal statüyü, yüzde 3,5'i ise diğer kriterleri ön planda tuttuğunu belirtti.
Ankete katılan öğrencilerin yüzde 51,6'sı bölüm tercihini ilgi ve yeteneklerine göre, yüzde 24,1'i açıkta kalmamak için uygun olan tercihlere göre, yüzde 11,4'ü kendi isteğine göre, yüzde 5,4'ü arkadaşlarından duyduğuna göre, yüzde 5,2'si ailesinin isteğine göre, yüzde 2,3'ü ise diğer faktörlere göre yapacağını ifade etti.
Araştırmaya katılan öğrencilerin yüzde 14,3'ü bölüm tercihi yaparken cinsiyetinin etkisinin olacağını, yüzde 12,1'i kısmen olacağını, yüzde 73,6'sı ise etkisinin olmayacağını dile getirdi. Bölüm tercihinde cinsiyetinin etkisinin olacağını ifade eden öğrenciler arasında en fazla eğitim-öğretmenlik (yüzde 25) alanının tercih edileceği görüldü.
TERCİH YAPACAĞI BÖLÜMLE İLGİLİ ARAŞTIRMA YAPANLAR
Öğrencilerin yüzde 59'u tercih edeceği bölümle ilgili araştırma yaptığını, yüzde 34,8'i kısmen yaptığını, yüzde 6,1'i ise yapmadığını söyledi. Ortaöğretim son sınıf öğrencilerinin yüzde 56,5'i meslek seçimiyle ilgili okulunun rehberlik bölümüyle görüştüğünü, yüzde 43,5'i görüşmediğini ifade etti.
Araştırmaya katılan öğrenciler, bölüm seçimi yaparken, öncelikli olarak kazanç durumuna ve iş bulma kolaylığına (yüzde 33,81), daha sonra sırasıyla ilgi-yeteneklerine (yüzde 19,34) ve toplumdaki saygınlığına (yüzde 10,45) önem verdi.
EN SAYGIN MESLEK
Öğrencilerin yüzde 27,2'si toplumda en saygın mesleğin doktorluk, yüzde 25,6'sı öğretmenlik, yüzde 8,8'i hakimlik olduğunu ifade etti. Kız öğrenciler, toplumda en saygın mesleğin öğretmenlik olduğunu (yüzde 33,5) ifade ederken, erkek öğrenciler ise doktorluk olduğunu (yüzde 27,1) dilec (yüzde 71,1) olduğu gör getirdi.
Araştırmaya göre, öğrencilerin yüzde 21,5'i evde en çok haber programlarını, yüzde 14,6'sı dizileri, yüzde 14,4'ü spor programlarını, yüzde 13,5'i tartışma programlarını, yüzde 10,5'i yarışma programlarını, yüzde 9,8'i filmleri, yüzde 8'i magazin programlarını ve yüzde 7,5'i belgesel programlarını izlediği ortaya çıktı.
ÖĞRENCİLERİN ETKİLENDİĞİ HABERLER
Her beş öğrenciden dördünün (yüzde 80,6), basında uzun süre gündemde kalan YGS'deki şifre tartışmalarından etkilendiği görüldü. Öğrencilerin yüzde 42,7'si şifre tartışmalarının LYS'ye yönelik çalışmalarını önemli derecede etkilediğini belirtirken, yüzde 20,4'ü çok az etkilediğini, yüzde 17,5'i ise LYS'e hiç çalışamadığını dile getirdi. Hiç etkilenmediğini ifade edenlerin oranı ise yüzde 19,4.
Her üç öğrenciden ikisi (yüzde 68,2), bu sene LYS sonucunda bir yeri kazanamaması durumunda dershaneye giderek tekrar sınava hazırlanacağını, her beş öğrenciden biri (yüzde 19,9) sınava kendisinin hazırlanacağını ve her on öğrenciden biri (yüzde 11,9) sınava tekrar girmeyeceğini ifade etti.
Mesleki ve teknik ortaöğretim son sınıf öğrencilerine yöneltilen "Danıştay'ın iptal ettiği, YGS-1 puan türü ile teknoloji fakültelerinin mühendislik bölümlerine girebilme hakkının elinizden alınmasını nasıl karşılıyorsunuz" sorusuna, öğrencilerin yüzde 31,7'si "Meslek liseleri ikinci sınıf muamele görüyor", yüzde 28,6'sı "Bizi üniversiteye almamak için ellerinden geleni yapıyorlar", yüzde 14,1'i "Üniversite yolu bizim için yine kapandı", yüzde 11,6'sı "etkilemedi", yüzde 8,5'i "YGS-1 puan türüne göre
tercih yapacaktım ama şimdi LYS'de gerekli puanı alamam", yüzde 5,5'i ise 'Diğer' cevabını verdi.
Araştırma ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Özer, mesleki ve teknik ortaöğretimin, başarılı öğrencilerin de tercih edebileceği kurumlar haline getirilmesi gerektiğinin altını çizerek, "Öğrenciler, ilgi ve yeteneklerine göre yönlendirilmeli, ilköğretimdeki yönlendirme tam ve etkin bir şekilde uygulanmalıdır. Bunun yanında mesleki ve teknik ortaöğretimin önündeki katsayı engeli tamamen kaldırılmalıdır. Bu kurumlarda sonuç odaklı iyileştirmelerden ziyade süreç odaklı iyileştirmeler yapılmalıdır. Bu sayede, mesleki ve teknik ortaöğretimde eğitimin niteliğinin artmasının yanında, süreç sonundaki öğrenciler de alan tercihi noktasında daha geniş bir perspektife sahip olacak ve genel ortaöğretim öğrencileriyle eğitimde fırsat eşitliğini yakalamış olacaktır" dedi.
ÖZER’İN DEĞERLENDİRMESİ
Özer, ailelerin çocuklarına baskı yapmamaları, onların ilgi, beceri ve yeteneklerini dikkate alarak, beklentilerine saygı duymaları gerektiğine işarete ederek, şunları söyledi:
"Unutulmamalıdır ki, ilgi, beceri ve yetenekleriyle örtüşmeyen bölümleri tercih edip meslek sahibi olan binlerce kişi, ne işinden memnundur ne de hayatından. Bu, sadece öğrencinin geleceğini olumsuz etkilenmekle kalmayıp, Türkiye'nin geleceği açısından, üretme noktasında da sıkıntılar doğurmaktadır. Öğrenciler tercihlerini yaparken; tercih edecekleri bölümle ilgili araştırma yapmalı, okulunun rehberlik bölümüyle görüşmeli, ilgi ve yeteneklerini göz önünde bulundurmalı, ailesinin baskısına maruz kalmadan kendi isteklerini göz önünde tutmalı; kulaktan dolma bilgilc (yüzde 71,1) olduğu görerle değil, bilinçli bir şekilde tercih yapmalıdır. Aileler ve öğrenciler için, bölüm tercihinde en önemli faktör, mesleğin getireceği kazanç veya ekonomik imkânlar olmamalıdır. İlk planda, öğrencilerin ilgi ve yetenekleri yer almalıdır. İlgi ve yetenekler doğrultusunda meslek sahibi olan kişiler, hem mesleklerinde başarılı olacak hem de ekonomik refaha kavuşacaktır. Meslek seçimi, bireyin hayatında son derece önemli bir karar noktasıdır. Çünkü meslek, bireyin hayatını kazanmak için yaptığı geçici bir iş değil, belli bir formasyonu gerektiren, ilgi, bilgi ve beceri isteyen sürekli bir uğraştır. Bireyin mesleğini seçmesi, ömrünün büyük bir kısmının geçeceği çalışma ortamını ve yaşam biçimini belirlemesi anlamına gelmektedir. Birey, meslek seçimi sırasında yetenek, ilgi ve isteklerini göz önünde tuttuğu oranda başarılı ve mutlu olur, ülke ekonomisine katkı sağlar. Rastlantıların, aile baskısının, çevre şartlarının ve ekonomik imkansızlıkların öğrencilerimizin meslek seçimini etkilemesine izin verilmemelidir."