Atatürk Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Savaş Eğilmez, Türkmenlerin, Arapların ve Kürtlerin birlikte yaşadığı kenti tartışmalı referanduma dahil eden Mesut Barzani’nin savaşın ilk gününde perişan, darmadağın olduğunu belirterek, “Barzani’nin çok güvendiği peşmergeleri cepheyi bırakıp kaçtı. Irak askerleri, PKK'lı teröristlerin de sokaklara inmesine rağmen 24 saat dolmadan Kerkük valilik binasına Irak bayrağı dikti” dedi.
“Dünyaya Rezil Oldular”
Barzani’nin çocukluk rüyam dediği Kürdistan Devletini kurmak için rüya gibi hamleler yaptığını fakat devlet kurmak için hangi şartların oluşması gerektiği konusunda dersini hiç çalışmadığını ifade eden Eğilmez, “Başka bir değişle Barzani, ABD, İsrail, İngiltere ve Almanya’ya bölgedeki Kürtleri peşkeş çekmiş, kendisi de hayaller ve gerçekler arasında kalarak, siyasi açıdan da büyük bir darbe yemiştir. Büyük bir sürpriz olmazsa Barzani’nin Kürdistan rüyası kendi sonunu getirecektir. Barzani eğer devlet nedir ve nasıl kurulur konusunda çalışıp, özellikle de Türk tarihi okumuş olsaydı bu rezilliği de yaşamayacaktı. Devlet çağdaş anlamıyla, belirli bir ülkede yaşayan insan topluluğunun egemenlik ve bağımsızlık temelinde oluşturduğu siyasi örgütlenme olarak tanımlanmıştır” diye konuştu.
“Devlet Kurmak İçin En Büyük Referans Türk Tarihidir”
Türklerdeki devlet ve millet fikrinin çok erken asırlarda doğduğunu ve hızla geliştiğini kaydeden Eğilmez, “Tarihin hiç bir döneminde devletsiz kalmayan Türkler; sadece Orta Asya’nın tümüne hükmeden devletler kurmamış, üstün teşkilatçı özellikleri sayesinde Orta Asya’nın da dışına taşarak yeni siyasi teşekküller oluşturmuşlardır. Zira Türkler, devletin; milli varlığını koruyan, yaşatan ve geliştiren vazgeçilmez bir müessese olduğunun daima farkında ve bilincinde olmuşlardır” dedi.
“Özgürlük olmadan devlet olmaz”
Devletin oluşmasındaki en önemli unsurlardan birisinin istiklal olduğunu belirten Eğilmez, “Gerçek istiklal, bunun yalnız idareci zümre tarafından istenmesi ile değil, halkın da aynı şuur içinde bulunması, yani istiklal düşüncesinin bütün toplulukta ortak bir arzu halinde var olması şeklinde belirir. Böyle bir kolektif şuur Bozkır Türk cemiyet ve devletinde çok eskiden beri ve daima mevcut olmuştur. Türk gruplarının her gittikleri yerde beylik, hanlık gibi hür ve müstakil siyasi teşekkürler kurmağa çalışmaları bunu gösterdiği gibi, çeşitli ülkelerde bunda başarıya ulaşmaları da istiklal düşüncesi üzerinde ısrarlarına işaret eder. Barzani aşağıdaki alıntıyı okusaydı, devlet kurmak için küresel güçlerin piyonluğunu yapmak yerine büyük bedeller ödemeyi göze almak gerektiğini öğrenirdi. Asya Hunlarında M.Ö 55’de cereyan eden hadise dolayısıyla Çin yıllığı Türk devlet meclisinde yapılan şu konuşmaya nakleder: “Cesarete karşı hayranlık duymak bizim geleneğimizdir. Atalarımızdan toprakla birlikte devraldığımız devletimizi (istiklalimizi) feda edemeyiz. Mücadele edecek savaşçılarımız hala mevcut iken devletimizi korumalıyız. Barzani’de olmayan devlet için gerekli unsurlardan birisi de ülkedir. Ülke her müstakil devletin hak ve yetkilerini mutlak şekilde kullanabildiği belirli coğrafî sahaya denir. Türk devletlerinde ülke, belirli sınırlara sahip devlet arazisi idi ve bu arazi hükümdar ailesinin mülkü değil, bütün milletin ortak toprağı idi. Türk Devletinde ülke hükümdarın keyfine göre şahsî mal gibi tasarruf edilebilen bir toprak parçası olmayıp, bizzat devlet reisinin korumakla vazifeli olduğu ata yadigârı idi. Barzani’nin devlet ile ilgili gördüğü rüyalarda gözünde kaçan başka bir unsurda Millet’dir. Bu milletin her ferdi günlük hayatlarında hukukla donatılmış ve ekonomik açıdan belli bir düzeyin üzerine çıkmış olmalıdır. Olağanüstü zamanlarda ise hiç tereddüt etmeden canı ve malı ile devletinin bekası için mücadele eden insanlardan oluşmalıdır. Bu da ancak tarihi bir birliktelikle ile tesis edilebilir” ifadelerini kullandı.
“Barzani’nin Çocukluk Rüyası, Kabusa Döndü”
Atatürk Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Savaş Eğilmez, “Barzani, İstiklalsiz, Ülkesiz, Milletsiz bir Devlet kurulamayacağını idrak edemeyince, bütün dünyaya rezil oldu. Muhtemelen başka bir rüyada, ABD ve İsrail ile yeni stratejiler belirleme yoluna gidecektir. Barzani için en hayırlı rüya Türkiye'nin Kuzey Irak'ı kucaklayacağı rüya olacaktır” açıklamalarında bulundu.