MESUT GÜNSEV
LEFKOŞA (İHA) - KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş'ın, vefatından önce son olarak halkına seslenmek ve hastalığı süresince kendine destek olanlara şükranlarını sunmak için yaptığı video konuşması ortaya çıktı. Görüntülerde oldukça yorgun görünen Denktaş, "Anavatanın bir ağacının yaprağına bile zarar gelmemesi için titiz davranınız, duygulu davranınız. Anavatana gelecek her zarar biliniz ki on misli ile, belki de yüz misli ile bize de zarar verecektir" ifadelerini kullanıyor.
"KARDEŞİM SÜLEYMAN DEMİREL BİR GÜN BİLE İHMAL ETMEDİ, HER GÜN ARADI"
KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş, vefatından önceki video kaydında, "Sevgili halkım; hastanede kalmamın altıncı ayı tamamlandı. 197'nci gün sizlerle buluşmak istedim, sizlere teşekkür etmek istedim, görevimdir, vazifemdir. Beni yalnız bırakmadınız, en zor günlerde devamlı suretle dualarınızla mesajlarınızla, telefonlarınızla, ziyaretlerinizle bana moral verdiniz. Özellikle ziyaretime gelen arkadaşlar, askeri ve sivil makamlar, devamlı suretle telefonla arayan büyüklerimiz, özelikle sayın kardeşim Süleyman Demirel, hiç bir gün bile ihmal etmedi, her gün aradı, kendisine en içten duygular ile teşekkür ederim. Ziyarete gelenlere teşekkür ederim. Her ziyaret, her merhaba biliniz ki böyle benim gibi hastane odasına mahkum edilmiş insanlar için cesaret kaynağıdır, motivasyon verir, insanı hayata, sağlığa teşvik eder. Hepinize teşekkür ederim" diyor. Konuşma şöyle devam ediyor:
"ÇOCUKLARIMIZA RUMLARIN NE YAPMAK İSTEDİKLERİNİ ANLATMAK VAZİFEMİZ"
"O yalnızlık günlerimde devamlı suretle devletimizi düşündüm, sizleri düşündüm, özelikle gençleri. Devletsiz olmak demek, her şekli ile aciz kalmak demektir. Başkalarının desteğine ihtiyaç içinde yaşamak demektir. Bu destek gelmeyince de her şeyi kayıp etmek demektir. Dünyada devletsiz yaşayan insan bulunabilir ama devletsiz yaşayan millet yoktur.
Kıbrıs Türkleri; milli bir toplumdur, Türk milletinin ayrılmaz bir parçasıdır. Devletini kurmak için vermiş olduğumuz mücadeleyi unutmadık, unutturmayacağız. Bu mücadelenin ne zorluklarla geçtiğini, nelere katlandığımızı sizler bilirsiniz, çocuklarınız bilmeyebilir. Onlara bugünleri, mücadeleyi, Rumların yapmak istediklerini, niye yapamadıklarını anlatmak hepimizin vazifesidir, borcudur. Bugün geriye bakmayınız, ileriye bakınız. Geriye bakarak, 'şunlar, bunlar oldu' diyerek, kendinizi üzmeyiniz. İleriye bakarak, 'geçmişte olanlar olmayacaktır, yaptırmayacağız, boyun eğmeyeceğiz' diyerek dik durun dik yürüyün.
Başınız daima yukarıda olsun. Hiç bir şekilde Türklüğünüzden, Atatürk ilkelerinden ödün vermeyen sizler; gelecek yıllarda da andınızı devamlı suretle yenileyiniz ve ilerleyiniz. Unutmayınız ki devlet demek; hürriyet demektir, kendimize hakim olmak demektir, kimsenin boyunduruğu altına girmemek, ayakta durmak demektir. Devletsiz iseniz çulsuz bir insan gibisiniz. Atatürk, 'devlet' dedi, 'bağımsızlık' dedi, 'bağımsızlık benim karakterimdir' dedi. Bağımsızlıktan asla fedakarlık yapılamayacağını, devamlı suretle hem söyledi, hem fiilen kanıtladı . Biz onun nesliyiz. Bu nedenle devletten taviz verilemeyeceğini, bağımsızlığımızdan fedakarlık yapılamayacağını bilerek yaşıyoruz. Masada bunları bilerek oturuyoruz. 'Rum tarafı şunu bunu istiyormuş'; dilin kemiği yoktur derler ise, dilleriyle söyleseler de biz de neleri vermeyeceğimizi söyleyelim. Türkiye 'Maraş' konusunda kati sözü söyledi. Güzelyurt konusunda halkımız kati sözü söylemiştir. Dolayısı ile 'harita konuşulacakmış', yakında harita konuşulacaksa şunu bilelim, ben de harita konuştum, geçmişte biliyorsunuz. Bu haritayı konuşurken Genelkurmay ile çok sıkı iş birliğinde oldum. Genelkurmay; 'Karpaz stratejik önemi olan bir yerdir', buradan asla taviz verilmeyeceğini o zamanda söylediler. O zaman da Rumlara duyurduk . Güzelyurt aynı durumdadır. Ekonomik açıdan, tabii kaynaklar açısından önemi büyüktür. Binlerce insanımızın yerleştiği bir yerdir. Buraları Rum'a terk ederek insanları tekrar göçmen yapmaya hakkımız yoktur.
"KENDİMİZDEN EMİN OLALIM. KİMSE BİZİ BU YURTTAN, BU VATANDAN MAHRUM EDEMEZ"
Kimse 'sen Şuraya git, buralar senin' diyemez. Kimseye böyle bir hak tanımayacağız, tanımıyoruz. Kendinizden emin olunuz, Anavatana güveniniz. Anavatanın bir ağacının yaprağına bile zarar gelmemesi için titiz davranınız, duygulu davranınız. Anavatana gelecek her zarar biliniz ki on misli ile, belki de yüz misli ile bize de zarar verecektir. Hepinizin de bu düşünceler ile bu yola devam etmesini temenni ederim. Bu bağımsızlık yoludur, egemenlik yoludur, vatan yoludur, devlet yoludur, Türklük yoludur, Türkiye yoludur. Bu hizmeti verirken kendimizden emin olalım. Kimseye muhtaç olmadığımız bilinci içerisinde yaşayalım. Önümüzdeki yıllarda gelmekte olan, dünyayı sarmakta olan ekonomik zorlular ile karşılaşacağız. Ekonomik zorlukları atlatabilmekte elimizdedir. Problemleri üzerine yürüyerek halledeceksiniz. Halledilemeyen problem yoktur, olmaz olmaz demeyin. Devlet haysiyettir, namustur, ciddiyettir, bir varlıktır, evlat gibi varlıktır. Bugün 20 yaşını aşmış bir devletimiz vardır. Gelişen, güçlenen, büyüyen...Bunun adı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak konmuştur. Bu evladı yaşatmak, buna zarar verenlere 'dur' demek, hepimizin görevidir."