Savaştan, baskıdan, zulümden kaçarak Türkiye’ye sığınan mülteci ve sığınmacılar, ülke değiştirmelerine rağmen, akrabaları, siyasi hasımları ya da kan davalılarınca takip ve tehdit altında yaşıyorlar. Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği Erzurum İl Temsilcisi Av. Erdem Demirceylan, “Hasmı olan mülteci ve sığınmacılar, sık sık şehir değiştirerek izlerini kaybetmeye çalışıyorlar” dedi
Mülteci ve sığınmacıların geldikleri ülkelerde yaşadıkları sorunları, ülkemizde de yaşadıklarına dikkat çeken Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği Erzurum İl Temsilcisi Av. Erdem Demirceylan, özellikle mültecilerin akrabaları, siyasi hasımları ve kan davası güttükleri kişiler tarafından tehdit edildiklerine şahit olduklarını belirtti. Kendi iç çekişmelerinden dolayı birçok sorunun yaşandığına değinen Demirceylan, bu noktada tehditten biraz daha uzaklaşmak ve menşei ülkelerinden izlerini bir süre daha gizleyebilmek adına şehir değiştirme taleplerinin arttığını dile getirdi.
Kullanılan sosyal ağlar nedeni ile hasımları tarafından mültecinin takibinin kolaylaştığını kaydeden Demirceylan, “Bizim tavsiyemiz can güvenliği ve ölüm riski korkusuyla ülkemize gelen sığınmacı mültecilerimizin sosyal haberleşme ağlarını kullanmamaları yönünde” dedi.
TEHDİTLER, ŞEHİR DEĞİŞİKLİĞİNE ZORLUYOR
Mülteci, sığınmacıların hasımları veya akrabaları tarafından tehdit ve takip edildiğini, bu noktada ise şehir değiştirme taleplerinin arttığını dile getiren Demirceylan, “Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği Erzurum İl Temsilciliği olarak artık yaz faaliyetlerimizi tamamen sona erdirdik. Bildiğiniz üzere yapılan değişiklikle beraber Birleşik Milletler kayıtları ve Göç İdaresinin kayıtları ortak olarak tek kayıt sistemi işe yapılmaya başlanmıştı. Bu kayıt sistemleri ile beraber mülteciler Türkiye’nin çeşitli illerine dağıtılmak suretiyle yerleştiriliyorlardı. Fakat tabi bu süreçte kişilerin önemli bir kısmı hariç olmak üzere, özelinde bazı bir takım sorunlar meydana gelmeye başlıyor. Şöyle ki, bazen kişilerin geldikleri ülkelerle ilgili sıkıntıları burada da devam ediyor. Özelikle kişilerin akrabaları, siyasi hasım ya da kan davası güttükleri kişiler tarafından Türkiye’nin çeşitli illerinde de tehdit edildiklerine şahit olmaktayız. Bu da kişiler üzerinde yoğun baskı, korku ve bir belirsizliğe neden oluyor. Dolayısıyla kişiler bu kez ofisimize, Birleşmiş Millet kanalıyla, Göç İdaresi kanalıyla olsun, şehir değişikliği talebinde bulunmaktadırlar. Bunu ispatlama koşuluyla kendilerini daha güvenli, daha huzurlu hissedebilecekleri sınıra daha uzak daha iç bölgelerde kıyı bölgelerine yakın şehitler atanabiliyor. Bu sayede kişiler aynı zamanda hem güvenli ülke Türkiye’de yaşamaya devam ediliyor, hem de huzurlu hissedebiliyorlar. Çünkü tehditten biraz daha uzaklaşmış oluyorlar, ya da menşei ülkelerinden izlerini bir süre daha gizleyebiliyorlar” şeklinde ifadeler kullandı.
ÖNCELİĞİMİZ MÜLTECİLERİN CAN GÜVENLİĞİ
Öncelikli amaçlarının kişilerin can güvenliğini sağlayabilmek ve onlara güvenli ortam oluşturmak olduğunu kaydeden Demirceylan, “Bizim için öncelikli olan kişilerin can güvenliğini sağlayabilmek ve onlara güvenli ortam oluşturabilmek. Dolayısıyla hem Birleşmiş Milletler, hem Göç İdaresi ölüm tehlikesi olabilecek dosalara çok daha fazla hassasiyet gösteriyor. Bunların şehir değişiklikleri de o yüzden çok kısa sürede yapılabilmektedir. Yine aynı şekilde ülkemizde kendi iç çekişmelerinden kaynaklanan sorunlar var. Burada artık tamamen Türk Hukuk sistemine tabi oluyorlar. Ona göre yargılamaları veya cezalandırmaları söz konusu olabiliyor” diye konuştu.
SOSYAL HABERLEŞME AĞLARINI KULLANMASINLAR
Sosyal haberleşme ağları ile hasımları tarafında kolayca deşifre edilen mültecilerin, kendi güvenliklerini sağlama adına bundan kaçınması gerektiğine dikkat çeken Demirceylan, “Her toplumun kendine özgü iletişim metotları ve iletişim kanallarında kullandıkları enstrümanlar var. Özellikle İranlıların kendilerine özgü olarak kullanmış oldukları bir haberleşme ağları var. Onlar bu kanal üzerinden sürekli güncel bir şekilde kendilerini bilgilendiriyorlar, paylaşımlarda bulunabiliyorlar. Tabi bu ağlar aynı zamanda mülteciler için bir de tehlike arz ediyor. Özellikle mültecinin, siyasi mültecinin konumu çok daha hassas olabiliyor. Bunların takibi, hasımları tarafından bu şekilde çok daha fazla kolaylaşmış olabiliyor. Dolayısıyla bizim tavsiyemiz can güvenliği ve ölüm riski korkusuyla ülkemize gene sığınmacı mültecilerimizin bu tür sosyal haberleşme ağlarını kullanmamaları yönünde. Zira biz ve devlet otoritesi onların can güvenliğini sağlarken, onların da kendi güvenliklerini sağlamalarını beklemekteyiz” diye belirtti.