Davutoğlu, "11. Çalışma Meclisi Toplantısında" yaptığı konuşmada, bu toplantıyla fikirlerin, birikimlerin ve yapıcı önerilerin sergilendiği bir ortamın Türkiye için ne kadar değerli olduğunu gösterdiklerini söyledi.
Çalışma hayatında en başından itibaren büyük bir hassasiyetle sürdürdükleri diyalog ortamının bundan sonra da aynı yoğunlukla, aynı hassasiyetle devam edeceğini belirten Davutoğlu, çalışma hayatındaki barışı ve huzuru Türkiye'nin hem bugünü hem yarını için hayati bir unsur olarak gördüklerini ve 13 yıl boyunca da çalışma hayatına duyarlı bir şekilde yaklaştıklarını ifade etti.
AK Parti iktidarları boyunca parti ve hükümet programlarındaki çalışma hayatı vaatlerine harfiyen uymaya gayret ettiklerine dikkati çeken Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:"Çalışma hayatında düzenlemeler yaparken son derece hassas bir denge üzerinde ilerlememiz gerektiğinin farkındayız. Bunun son derece zor olduğunu biliyoruz ve zorluğuna rağmen bu hassasiyeti hep korumaya özen gösteriyoruz. Bizim öz kültürümüz, kendi geleneklerimiz, kendi tarihi tecrübelerimiz, barış ve huzur içinde bir çalışma hayatı inşa etmek için çok zengin bir birikimi ihtiva ediyor. Hala güzel, ahi geleneğinin izlerinin Anadolu'da ve Trakya'da birçok şehrimizde, hatta sınır ötesinde yaşadığını görmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Biz bu köklü gelenek içinde her zaman her insanın tek başına eşrefi mahlukat olarak bir değer olduğunun bilincindeyiz."
Davutoğlu, çalışma hayatının koşullarının belirlenmesinde bütün tarafları "aynı yöne bakar, aynı yöne gider" şekilde görmek istediklerini belirti. İş hukuku ve iş ahlakının önemine değinen Başbakan Davutoğlu, "Herkes birbirinin hukukuna riayet etmeli, birbirinin elinden tutmalıdır. İnsandan daha muhterem, daha değerli, daha saygıdeğer bir varlık yoktur. Öyleyse ticari hayatımızda, çalışma hayatımızda sözün senet olduğu günlere geri dönmeliyiz. Öyleyse herkes emeğinin, alın terinin korunacağından emin olmalıdır" diye konuştu.
"DEMOKRASİ KESİNTİYE UĞRADIĞINDA ÇALIŞMA BARIŞI İLK GÖZDEN ÇIKARILAN ALANDIR"
AK Parti hükümeti olarak toplumun tüm kesimleri arasında olduğu gibi çalışma hayatının kesimleri arasında da diyalog ve uzlaşmayı tesis ettiklerini, bundan sonra da etmeye devam edeceklerini dile getiren Davutoğlu, şunları söyledi:"Hiçbir ayrımcılığa, hiçbir ötekileştirmeye, hiçbir dışlanmaya kesinlikle izin vermeyeceğiz. Çalışma hayatımız demokratik istikrarın en çok hissedildiği alandır. Siyasi istikrar ve güven ortamı riske girdiğinde en çok yara alan alan da budur. Ara rejimlerde, demokrasinin kesintiye uğradığı dönemlerde çalışma barışı ilk gözden çıkarılan alandır. Hamdolsun ki Türkiye, demokratik istikrar ve güven zeminini sağlam temeller üzerine yeniden ikame etmiştir. Demokrasi krizleri artık tarihe karışmış, toplum olarak hedefler üzerinde gücünü, demokrasimizin gücünü pekiştirmiştir."
Çalışma Meclisi toplantısını da demokratik güven ve istikrarın bir ürünü olarak gören Davutoğlu, meclise verilecek katkının tüm vatandaşlar için olduğunu ifade etti.
Hükümetin de vatandaşın yanında olduğunun altını çizen Başbakan Ahmet Davutoğlu, şu değerlendirmede bulundu:"Güçlü hükümetimiz milletimizin hizmetindedir. Gücümüzü kırmak, çalışma azmimizi gölgelemek isteyenler beyhude bir çaba içindedirler. Umduklarına asla nail olamayacaklar. Türkiye'yi durdurmak isteyenler asla başaramayacaklar. Sosyal barışımızın önüne hendek kazanlar, barikat kuranlar kazdıkları hendeklere kendileri düşecektir. Siyaseti, demokratik düzeni zehirlemek isteyenler bu karanlık emellerine kesinlikle ulaşamayacaklardır. Biz 78 milyon olarak kucaklaşacağız. Provokatörler değil, bütün vatandaşlara aynı gözle bakan bizler kazanacağız. Ayrım yapan hiçbir odakla, hiçbir hain mihrapla birlikte yol yürümeyeceğiz. Biliyoruz ki bazen kötüler etkin görünür ama ruhlar üzerinde hiçbir zaman müessir olamazlar. Biliyoruz ki bu tür teröristler, bu tür maceraperestler gürültü çıkarır ama kitleleri zehirleyemezler. Herkes emin olsun ki, çalışma dünyamızın değerli temsilcileri olarak sizler de emin olun ki bu arızi sorunlar mutlaka geride kalacak, bu puslu hava dağılacak. Umut tekrar bütün ülkede olduğu gibi Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da da parlayan bir güneş gibi yükselecek, emek ve üretim geri gelecek, alın teri geri gelecek. Vicdan ve akıl hakim olacak."
"HİÇBİR ZAMAN EMEKTEN, ÜRETİMDEN GÖZÜMÜZÜ AYIRMAYACAĞIZ"
Diyarbakır'da, Mardin'de, Şırnak'ta, Hakkari'de, İstanbul'da ve Ankara'da aynı ölçüde huzur, aynı ölçüde emek, üretim ve istikbal davasının hakim olacağına işaret eden Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti: "Aramıza hendek kazanlar, kucaklaşmamıza asla engel olamayacaklar. Terör dolayısıyla, teröristlerin baskıları dolayısıyla kepenkleri kapatmak zorunda kalanlar, işlerini durdurmak durumunda kalan esnaflarımızın bütün zararları, mağduriyetleri giderilecek. Öğrencilerimizin bütün eğitim ihtiyaçları eksiksiz şekilde yerine getirilecek. Hiçbir vatandaşımız kimsesiz ya da sahipsiz olduğu hissine kapılmayacak.
Bütün cinayet şebekelerine rağmen, bütün harici düşmanların pusu ve tuzaklarına rağmen biz daima bir olacağız, diri olacağız, beraber olacağız. Ölümü değil hayatı, savaşı, çatışmayı değil barışı ve adaleti konuşacağız. Başkaları karamsar senaryolarla Türkiye'nin moral motivasyonunu kırma çabası içinde olabilir ama biz hiçbir zaman emekten, üretimden, ihracattan, yatırımdan, çalışma barışından gözümüzü ayırmayacağız. Başkaları felaket senaryoları yazsa da biz insanlarımızın mutluluğunu, huzurunu, saadetini esas alacağız.
Hedef bir bütün olarak Türkiye'yi kalkındırma hedefidir. Bugün biz burada çalışma meclisinde bir aradayken ülkemizin huzuru, güvenliği ve en çok da halkımızın saadet ve mutluluğu için ülke sathında görev yapan ve bu görev esnasında şehadet şerbeti içenlere bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum. Onların gösterdikleri bu fedakarlık üzerinde ülkemizin birliğini, beraberliğini koruyarak geleceğe çok daha emin adımlarla yürüyeceğimizden hiçbir şüphemiz yok. Terör bütün Türkiye'yi hedef alıyor, istikrarımızı, birliğimizi, dirliğimizi hedef alıyor ama terörün en büyük kurbanı son günlerde acı örneklerle müşahede ettiğimiz gibi yine bölge halkıdır. Terör örgütü, uyguladıkları kanlı eylemlerle, baskıyla, zulümle haklarını savunduklarını iddia ettikleri insanları göçe zorluyor, insanları evlerinden barklarından ediyor. Kalanları da öldürüyor, tehdit ediyor. Çünkü bölge halkı, o vefakar, o bu ülkeye bağlı bölge halkı teröre asla destek vermiyor, kargaşaya teslim olmuyor. Yerinden, yurdundan edilen bu insanlarımızın her türlü ihtiyacını karşılamak bizim görevimizdir ve daima yanlarında olacağız. Devletimiz 78 milyon insanın hizmetindedir, yanındadır, yanıbaşındadır."
Bölge halkının vergi borçlarından kredi, eğitim imkanlarına kadar her türlü tedbirleri açıkladıklarını ifade eden Davutoğlu, bu tedbirlerin harfiyen uygulanacağını ve vatandaşların mağduriyetlerinin giderileceğini söyledi.
Türkiye'nin pek çok problemle aynı anda mücadele ettiğine vurgu yapan Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı:"Tek başına devlet imkanlarının yeterli gelmediği, toplumsal dayanışmanın da güçlü biçimde devreye girmesi gereken durumlar var. Geçen hafta sonu iş adamlarımızla bir araya geldik, onlara da söyledim. İş dünyamızın, çalışma dünyamızın bu konuda duyarlı olmasını bekliyoruz. Bunlar Türkiye'nin meseleleri ve bu ülke hepimizin. Elbirliği, işbirliğiyle hayalini kurduğumuz yarınlara büyük ve yükselen bir ülke olarak yürüyeceğiz. Güneydoğu'daki yaraları hep birlikte kapatmak bu ülkenin teröre karşı birliği, kardeşliği için topyekun bir savunma halinde, bir ortak bilincinde hareket etmek gerekiyor." Davutoğlu, dara düşen insanlara elini uzatacak çok sayıda insanın olduğunu kaydetti.