Erzurum Kongresi’nin 97. yıldönümü kentte düzenlenen coşkulu törenle kutlandı. Törenler ilk olarak Havuzbaşı’nda başladı. AK Parti Erzurum Milletvekilleri İbrahim Aydemir, Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı ve Zehra Taşkesenlioğlu’nun da katıldığı törende ilk olarak Erzurum Valisi Seyfettin Azizoğlu, 9. Kolordu Komutanı Korgeneral Şeref Öngay ve Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen tarafından Atatürk Anıtı’na çelenk konuldu. Saygı duruşu ve akabinde okunan İstiklal Marşı sonrası Başkan Sekmen, günün anlam ve önemini belirten bir konuşma yaptı. Sekmen, “Bundan tam 97 yıl önce, 23 Temmuz-7 Ağustos 1919 tarihleri arasında yapılan Erzurum Kongresi, enkaz altında kalan milletimizin yeniden hayata dönmesini sağlayarak, ulusumuzun ebedi varlığını tüm dünyaya gösterdi. 1914 yılında başlayan ve 1918 yılında sona eren 1. Dünya Harbi, milletimiz açısından çok çetin şartlar altında geçti. Pek çok cephede düşmanlara karşı savaşan evlatlarımızın milyonlarcası şehit düştü” dedi. Sekmen, şöyle devam etti: “Güzel memleketimiz, maalesef, savaşın yenik tarafında sayıldı ve 30 Ekim 1918’de, İtilaf Devletleriyle, Mondros Mütarekesi’ni imzalamak zorunda kaldı. Hatırlandığı gibi; bu anlaşmanın bir sonucu olarak ordularımız terhis edildi. Askerlerimizin silahları toplandı. Limanlarımıza, kışlalarımıza el konuldu. Bu felaketler yaşanırken Yunanlılar İzmir’e asker çıkardı. Düşman donanması İstanbul’a girdi. Karadeniz ve Doğu Anadolu’da hain planlar devreye sokuldu. Akdeniz bölgesinde Fransızlar ve İtalyanlar her türlü fesadı çevirir oldu. Bu vahim gelişmeler karşısında vatanına sahip çıkmak üzere harekete geçen milletimiz, her yerde Müdafaayı Hukuk Cemiyetleri kurdu. Erzurum Müdafaayı Hukuk Cemiyeti de, Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz bölgesi dâhil, bölge illerinden gelen delegelerle, Erzurum’da büyük bir kongre düzenledi. İşte, o karanlık günlerde, Mustafa Kemal Paşa, 3. Ordu Müfettişi sıfatıyla, Millî Mücadele’yi teşkilâtlandırmak üzere, İstanbul’dan, vapurla Anadolu’ya gönderildi. 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’a çıktı. Havza-Amasya-Tokat-Sivas-Erzincan üzerinden 3 Temmuz 1919 günü Erzurum’a geldi. 23 Temmuz’da toplanan Erzurum Kongresi’ne Başkan seçildi. Mustafa Kemal Paşa’nın genel durumu izah eden açılış konuşmasından sonra çalışmalara geçildi. 7 Ağustos 1919’da sona eren kongrede alınan kararlar milletimizin kurtuluşunu ve Cumhuriyetimizin doğuşunu sağladı.”
“MANDA VE HİMAYE KABUL EDİLEMEZ…”
Başkan Mehmet Sekmen, Erzurum Kongresi’nde alınan kararları dile getirerek, milli ruha yön veren kongrenin önemini şöyle anlattı: “23 Temmuz Erzurum Kongresi’nde milletimizin kaderini değiştiren şu önemli kararlar milli iradenin temellerini attı. ‘Milli sınırlar içerisinde Vatan bir bütündür, parçalanamaz. Kuvayı Milliye’yi amil ve iradeyi hâkim kılmak esastır. Manda ve himaye kabul edilemez. Her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı Osmanlı Hükümeti’nin dağılması halinde, millet topyekûn kendisini savunacak ve direnecektir’ Kongrenin toplanma sebeplerini şu başlıklarla sıralamak mümkündür: ‘İlk önce doğu illerinde büyük Ermenistan kurulması ihtimalinin bölge insanı üzerinde yarattığı tepkiyi işaret etmek gerekir. Ayrıca Trabzon ve Karadeniz sahillerinde bir Pontus Cumhuriyeti kurulması ile ilgili Rum ve Yunan davranışları, İtilaf Devletleri’nin Mondros Mütarekesi’ni çiğneyerek Musul, İskenderun ve Doğu’daki üç sancak; Kars, Ardahan ve Batum’u işgal etmeleri, Osmanlı başkentinin İtilaf Devletlerinin fiili denetimi altına girmesi, Yunanlıların Aydın ilinde giriştiği kıyım hareketi, İzmir’in Yunanlılar tarafından işgalinin Türk insanı arasında oluşturduğu tepki…’ Kongrenin gerçekleştirmeye çalıştığı milli hedeflere gelince; 23 Temmuz 1919 Erzurum Kongresi’nde Millet iradesini temsil eden bir meclisin açılması ve meclisin devlet hayatına hâkim olması fikri en başta yer alan düşünce tarzıdır.”
MİLLİ HÂKİMİYET FİKRİ
Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Erzurum Kongresi’nin hukuki yapısını şöyle ifade etti: “Erzurum Kongresi’ndeki delegeler bir Meclisi Mebusan gibi çalışmıştır. Erzurum Kongresi’nin bir diğer önemli rolü de ‘Milli Hâkimiyet’ fikrinin yanında ‘Milli Birlik ve Beraberlik’ anlayışının da vatan sathında yaygınlaşmasıdır. Erzurum Kongresi’nde milli istiklal davasına and içen milletimiz, bu dava devam ettiği süre içinde, istiklale inanan, onu gerçekleştirmek için hesapsız bir fedakârlığı göze alan bir ruh haleti içerisindeydi. Bu milli ruh; binlerce yıldan beri dünyanın bilinen her köşesinde müstakil devletlerle dünya kaderine hükmetmiş olmasından ileri geliyordu. Müstakil devlet fikri Türk milleti için çok önemli bir husustur. Eğer bu önemli düşünce geçmişte olmasa idi 1918’in yenilmiş Türk’ü, 1923’ün muzaffer Türk’ü olamazdı. Erzurum Kongresi; Müdafaa-i Hukuk hareketini bir karara bağlamak ve yürütme yetkisine sahip bir Temsil Heyeti vücuda getirmekle vazifesini yapmıştır. Artık Milli Mücadelenin merkezi Erzurum’daki Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ve bu hareketin lideri de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. Kongrenin son günü olan 7 Ağustos’ta kapanış konuşmasını yapan Gazi Mustafa Kemal, Erzurum Kongresi’ni şöyle özetlemiştir: ‘Kongre; bütün cihana karşı milletimizin mevcudiyetini ve birlikteliğini gösterdi. Tarih; kongremizi şüphesiz ender ve büyük bir eser olarak kaydedecektir’ Erzurum Kongresi’nin gerçekleşmesine katkı sunan başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere hamiyet perver vatan evlatları ve şanlı ecdadımızı şükran ve minnetle anıyorum. Ruhları şad, makamları cennet olsun.”
“VATAN HAİNİ ALÇAKLARA GEREKEN DERSİ VERDİK”
Başkan Sekmen, konuşmasında darbe girişimde bulunan cuntacıları telin etti. Sekmen, sözlerini şöyle tamamladı: “97 yıl önce Erzurum’da yedi düvele karşı gösterilen milli mücadele ve dayanışmayı bu kez de darbe girişimi sonucu vatan toprağımıza göz diken alçak hainlere karşı gösterdik. Hürriyet kıvılcımını ateşleyen Erzurum düşmana geçit vermeyerek o gün mandayı kabul etmemiş, özgürlüğü için canını ortaya koymuştu. İşte bugün de kahraman ecdadına layık olan bu asil milletin necip evlatları, terör örgütü üyelerinin darbe girişimine karşı Başkomutan’ın emriyle sokağa çıkarak tank, top ve tüfeğe göğsünü siper edip demokrasinin bayraktarlığını yaptı. Bu mücadelede rahmeti rahmana kavuşan, şehitlik mertebesine ulaşan kahramanlarımızın adları demokrasi tarihimize altın harflerle yazıldı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulmasında büyük bir öneme sahip yiğitlerin şehrinden milli bir çağrı yapıyoruz. ‘Türk milleti şanlı tarihinde nice zaferler elde etmiş, nice destanlar yazmıştır. Bu aziz millet, bir avuç hain ve onun uşakları alçaklardan asla ve kat’a korkmaz. Biz; Sultan Alparslanları, Fatihlerin, Yavuzların, Atatürklerin ve Mendereslerin torunlarıyız. Vatanımız için ölmeye, milletimiz için can vermeye her daim hazırız. Bu hep böyle biline…’ Bu vesileyle başta Başkumandan Mustafa Kemal Paşa olmak üzere, milli mücadele kahramanlarını, terörle mücadelede şehit olan vatan evlatlarını, 15 Temmuz demokrasi şehitlerini rahmetle anıyor, yaralılara ve gazilerimize acil şifalar diliyorum. Yüce Allah bize bir daha böyle günler yaşatmasın.”