Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Amerika ile yürütülen güvenli bölge çalışmalarına değinerek, “İki hafta içinde buradan bir sonuç çıkmazsa kendi harekat planlarımızı devreye sokacağız. Avrupa ülkelerinden hem İdlib hem Fırat’ın doğusu konusunda çok daha güçlü bir destek bekliyoruz” dedi.
2019-2020 YÜKSEKÖĞRETİM AKADEMİK YILI AÇILIŞ TÖRENİ
Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen 2019-2020 Yükseköğretim Akademik Yılı açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye krizine değinerek, Amerika ile yürütülen güvenli bölge çalışmalarından bir sonuç çıkmazsa Türkiye’nin kendi harekat planlarını devreye sokacağını belirtti.
“KENDİ HAREKET PLANLARIMIZI DEVREYE SOKACAĞIZ”
Ankara’da yapılan Türkiye-Rusya-İran Üçlü Liderler Zirvesi’ne değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara Zirvesinde yapılan ikili ve üçlü görüşmelerde Suriye’deki insani ve siyasi krizin çözümü konusunda önemli kararlar aldıklarını belirtti. ”Zirvenin en önemli kazanımlarından birisi siyasi sürece yeni bir dinamizm kazandıracak olan Anayasa Komitesi üyelerinin onaylanmasıdır” açıklamasında bulunan Erdoğan, komitenin oluşumundaki tüm pürüzlerin giderildiğini kaydetti.
"ARTIK LAF BİZİ DOYURMUYOR, İCRAAT BEKLİYORUZ"
Diğer önemli konunun, büyük bir göç dalgası potansiyelini de içinde barındıran İdlib’deki sıkıntılı durumun az da olsa rahatlamasını sağlayacak görüş birliğine varılmış olması olduğunu kaydeden Erdoğan, “Suriye topraklarını işgal eden Fırat’ın doğusundaki bölücü terör örgütü ile ilgili endişelerimizin muhataplarımız tarafından da önemli ölçüde paylaşıldığını gördük. Bu durum Amerika ile yürüttüğümüz güvenli bölge çalışmalarının bir an önce sonuçlanmasını özellikle güçlendirdi. Zirve sırasında ve sonrasında yaptığımız açıklamalarda da ifade ettiğimiz gibi iki hafta içinde buradan bir sonuç çıkmazsa kendi harekat planlarımızı devreye sokacağız. Avrupa ülkelerinden hem İdlib hem Fırat’ın doğusu konusunda çok daha güçlü bir destek bekliyoruz. Artık laf bizi doyurmuyor, icraat bekliyoruz. Bizler 3 milyon 600 bin mülteciyi ülkemizde ağırlıyoruz. Öyleyse batı da bunun benzerini yapması lazım. Şayet İdlib’de sükûneti hızla sağlamazsak bu bölgede yaşayan 4 milyon insanın yükünü kaldıramayacağımızı açıkça söylüyoruz. Fırat’ın doğusunu güvenli hale getirmek suretiyle güvenli bölgenin derinliğine bağlı olarak 2 ile 3 milyon arasında halen ülkemizde ve Avrupa’da yaşayan Suriyeli sığınmacıyı iskan edebiliriz. Her iki husus bizim kadar Avrupa’yı da yakından ilgilendiriyor. Türkiye’nin mücadelesine verilen desteğin samimiyeti ve boyutu bu sorunların çözümüne veya derinleşmesine yol açacaktır. Biz kendi sınır güvenliğimizi garantiye alma yanında özellikle Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliği temelinde bir çözüm için samimi çaba göstermekten asla vazgeçmedik. Buna karşılık bölgede etkinlik gösteren her ülkenin aynı tavır içinde olmadığı da bir gerçektir. Ülkemizin yaklaşımı böylesine insani ve çözüm odaklıyken hala önümüze külfet paylaşımından terör örgütleri ile dirsek temaslarına kadar her konuda engeller çıkartılmasını kabul edemeyiz. Önümüzdeki aylarda yaşanacak gelişmeler Suriye krizinin suhuletle mi çözüleceği, yoksa derinleşeceği mi hususunda belirleyici olacaktır. Türkiye olarak hem kendi güvenliğimiz hem de Suriyeli kardeşlerimizin geleceği için ilkeli ve aktif tutumumuzu sonuna kadar devam ettirmekte kararlıyız. Yürüttüğümüz bu tarihi mücadelede kamuoyumuzun tüm kesimleri gibi akademi dünyamızdan da destek bekliyoruz” diye konuştu.