Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TGRT Haber televizyonunda İhlas Medya Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın gündeme ilişkin sorularına cevap verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TGRT Haber televizyonunda Gündem Özel programında İhlas Medya Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın sorularına cevap verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarını TGRT Haber televizyonu, TGRT EU, TGRT Belgesel, TGRT FM ve İhlas Haber Ajansı abonesi 100 televizyon kanalı canlı olarak aynı anda yayınladı. Seçime 12 gün kala meydanlardaki havaya ilişkin bir değerlendirmede bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün öncelikle Niğde mitingimiz gerçekten 16 yıllık siyasi yaşamımda birçok kez Niğde’ye gittim, fakat bu mitin bir başkaydı. Büyük coşku ve heyecan vardı. Meydan adeta tıklım tıklım dolmuş taşmıştı. Konuşmam boyunca oradaki heyecanı unutmam mümkün değil. Ardından Ömer Halisdemir şehidimizin kabrini ziyaret ettik. Sonra Bursa’ya geçtik. Bursa’da biz mitingimizi eski stadın olduğu yerde yaptık. Biraz gecikmeyle Bursa’ya ulaştım. Bu sıcağa, güneşe rağmen Bursalı kardeşlerimiz bizleri beklediler. Onlarla muhteşem bir miting yaptık. Ardından 10 bini aşkın kişi ile birlikte iftar yaptık, sonra da buraya geldik. Alan iyi görünüyor ve alan gittikçe ısınıyor. Normal yaz sıcaklığı değil, siyasi sıcaklık” dedi.
“SİZLER DÜKKANINIZI BİR ÇIRAĞA TESLİM EDER MİSİNİZ?”
Son anketlere ilişkin soru üzerine Erdoğan, "Benim bir prensibim var, bir defa en büyük kamuoyu araştırması sandığın konulduğu gündür. Milletin orada vereceği karardır. Onun için önceden şu kadar şöyle olur, bunları konuşmayı isabetli bulmuyorum. Ama meydanlarda büyük teveccühün olduğunu görüyorum. Milletimiz işi ikinci tura bırakmadan kararını verecektir. Bir deneyim söz konusu. 11,5 yılını başbakanlıkta, 4 yılını da cumhurbaşkanlığında geçirmiş bir aday var. Diğer tarafta ise bu işlerde uzaktan yakından alakası olmayan adaylar var. Sizler dükkanınızı bir çırağa teslim eder misiniz? Bu iş deneme yanılma metodu ile olmaz" diye konuştu.
“BAY KEMAL ORADA, ALDATMACA OYNUYOR”
Türkiye'nin yeni bir süreç ile artık bir ivme yakalayacağını ifade eden Erdoğan, "İlk çeyrekte Türkiye 7,4'ü yakaladı. Bugün bakıyorum Bay Kemal orada, Malatya'da esnaflara konuşuyor, aldatmaca oynuyor. Bu ‘7,4 sizin cebinize yansıdı mı?' diyor. Olayı böyle değerlendirdiğiniz zaman adama sorarlar bu ülkede yapılan bütün yatırımlar hangi kaynaktan geliyor? Büyümesi olmayan bir ülke olsak siz böyle bir yatırımları yapabilir misiniz? Bunca fakir fukaraya destekler veriliyor, çiftçiye destekler veriliyor. Bu yatırımları neyle yapacaksınız? Eğer büyüme potansiyeliniz olmazsa bunu yapamazsınız. Hindistan'ın arkasından biz ikinci olduk. OECD ülkeleri arasından birinci olduk. Bu çok önemli. Biz bütün bunlarla birlikte geldiğimiz günden bu yana bunlar üniversitelerin ücretsiz olduğunu dahi bilmiyor" şeklinde konuştu.
“BU CHP'LİLERİN ORALARDA EN UFAK BİR HİZMETİ YOK”
Kürt seçmenlerle ilgili soruya cevap veren Erdoğan, "Bizim Rabiamız var. Bu Rabiamızda tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet, 81 milyon var. Biz bunları eğer ayırt edersek çok büyük yanlış yaparız. Güneydoğulu kardeşlerimiz, Kürt kardeşlerimiz bizi seviyorsa, oralarda AK Parti önemli bir güç halindeyse sebebi biz oralara hizmet götürdüğümüz içindir. Ama bu CHP'lilerin oralarda en ufak bir hizmeti yok. Ondan dolayı Kürt kardeşlerimizin bunlara bakışı sağlıklı değil" diye konuştu.
Kürt oylarının seçimde belirleyici olacağı yönündeki söylemleri değerlendiren Erdoğan, şunları kaydetti: "Türkiye'de hangi bölgede ne kadar Türk var, Kürt var bunlar ayrı. Böyle zaten mezhebi yaklaşım içinde olanların da kendilerini pahalıya satma anlayışları vardır. Biz şuna bakalım; Türk milleti ve bu Türk milletinin içinde de tek millet diyoruz. Hep beraber tek millet olacağız. Ama bayrağımız da tek bayrak olacak. Eğer kalkıp da buraya paçavraları sokuşturmak suretiyle bizim bayrağımıza eş bir bayrak koymaya kalkışırlarsa biz üzerlerine F-16, İHA, SİHA oluruz. Her şeyimizle onları yok ederiz. Paralel devletmiş, böyle bir şey söz konusu değil. Biz bu milleti böldürtmeyeceğiz. Onun için Cumhur İttifakını parçalamaya, bölmeye kimsenin gücü yetmez. Biz Cumhur İttifakı'nı özellikle liderler bazında değerlendirmemiz lazım. Aşağıda şu böyle, bu şöyle söylemiş kulak asmayız. Biz liderler olarak Cumhur İttifakı'nı korumakla sorumluyuz."
“ESKİ KOMÜNİSTLERİN TAKTİĞİNİ UYGULUYOR”
Muhalefetin ekonomi ile ilgili eleştirileri hakkındaki soru üzerine Erdoğan, “Siz bu muhalefetin ekonominin iyiye gittiğini söylediğini hiç duydunuz mu? Ekonomi dört dörtlük olduğu günlerde dahi iyiye gittiğini duydunuz mu? Muhalefetin görevi her zaman beyaza siyah demektir. Türkiye’nin muhalefetteki talihsizliği böyle bir yapıya sahip olmasıdır. Onlar hiçbir zaman bu ülkenin kalkınmışlığını asla dile getirmez. Bunlar tamamen yıkım ekibidir. Köprülerden tut da Kanal İstanbul’a kadar hepsi ‘istemezük’ diyor. Eski komünistlerin taktiğini uyguluyor. Rahmetli Özal da öyle diyordu. Satalım diye, şimdi biz özelleştirmede başarıyı nasıl elde ettik. Böyle elde ettik. Bu CHP, SEKA’yı özelleştirmeye dahil etmeyeceğiz diyordu. Ne oldu, yaptık, zaten zarar ediyor. Zarar eden bir yeri biz niye tutalım. Tuttuk Kocaeli Belediyesi bir bölüm işçiyi istihdam etti. Ondan sonra tamamen o SEKA’nın yerini halka açtık. Oraya muhteşem bir fuar gezi alanı oluşturduk. Battık mı, tam aksine zenginleştik. İşçiler memnun ve Kocaeli halkı memnun ama bunlara bunu anlatmak mümkün değil. Biz zarar eden kamu kurumlarını tutamayız” ifadelerini kullandı.
“EMEKLİYE BİZ BAYRAM İKRAMİYESİNİ GETİRDİK, ŞİMDİ ‘ONU BİZ VAAT ETMİŞTİK’ DİYOR”
Muhalefetin vaatlerinin sorulması üzerine Erdoğan, “Bunların hepsi yalan. Bunlar bir şeyin hesabını ölçerek biçerek yapmıyorlar, sadece atıyorlar” dedi. Emekliye verilen ikramiyelerin hatırlatılması üzerine Erdoğan, “Emekliye biz bayram ikramiyesini getirdik, şimdi ‘onu biz vaat etmiştik’ diyor. Vaat ettiysen yap. Biz şuanda bunu oturduk konuştuk, her iki bayramda biner lira vereceğiz dedik. Şuanda bu para verilmeye başlandı. Ben bugün Bursa’da sordum, herkes ‘aldık’ diyor. Peki, Bay Kemal sen nasıl soracaksın, diyebilecek misin ‘Aldınız mı paranızı?’ ‘Kesinti’ dedikleri şu, bir aileye veriliyor bu para. Bir kişiye değil. Dolayısıyla bu ailenin içinde hepsine” diye konuştu.
“BU İMKANI ÜNİVERSİTELİ GENCİN FARK ETMESİ LAZIM”
Erdoğan, üniversite öğrencileri için hazırladıkları sosyal çalışma programına ilişkin bilgi verdi. Batuhan Yaşar’ın “Üniversite gençleri için sosyal çalışma programının detaylarını paylaşır mısınız?” sorusuna cevap veren Erdoğan, “Yazları istiyoruz ki gençler belli yerlerde çalışma imkanına kavuşsunlar. Onlara asgari ücret üzerinden belli bir bedel ödeyelim. Bu 3-4 ay olabilir. Bu süre içinde oradan elde ettiği imkanı ki, bu adeta onlar için staj imkanı taşıyacaktır. Harçları ile ilgili bir durum söz konusu yok, burs sorunu da yok. Biliyorsunuz her müracaat eden burs veya kredi alır. Geri gönderilmiyor, bunu bile yalan söylüyorlar. Bazıları krediyi beğenmiyor. Ben buradan söylüyorum, beğenmemezlik yapmayın, bu kredinin faizi yok, bu krediyi bir defa işe girdikten sonra ödemeye başlıyorsun. Bu arada o kredi, anapara zayıflamaya başlıyor. Bu imkanı üniversiteli gencin fark etmesi lazım. Burs, o karşılıksız. Bunu muhalefet istismar ediyor. Bizim yaptığımız bu, biz sizin gibi palavra atamayız. Biz dürüst olacağız, halkımızı aldatmayacağız. Bunları bu kadar biliyordunuz, yapıyordunuz da, CHP’nin koalisyon olduğu dönemler, kendisinin iktidar olduğu dönemlerde acaba siz kaç öğrencimize kaç kuruş verdiniz. Gerçekçi olalım. Dürüst olalım. Çiftçiye para ne verdiniz? Biz veriyoruz” diye konuştu.
“İHANET EDENLER DE HALK TARAFINDAN BİLİNİYOR”
Erdoğan, geçmişte AK Parti kadrolarında yer almış küskün isimlerin hatırlatılması üzerine, “Kim küskündür, kim değildir bunu tartışmak gereksiz. Bir siyasi hareketin, hele hele bizimki bir hareketten öte davadır. Bir dönem, iki dönem, üç dönem, hatta hatta dört dönem görev yapan arkadaşlarımız oldu. Bizler bu davaya olan sadakatle işimizi devam ettiririz. Bugün Bursa’daydık, bakıyorum listede olanlar da arazide olmayanlar da arazide. Ben kalan 12 gün içinde aynı ruhu devam ettireceklerine inanıyorum. Bizim davamızın içinde ben olamaz, orada biz var. İhanet edenler de halk tarafından biliniyor. Bu her siyasi hareketin içinde de olur. Milli İttifak ne kadar milliyse o ittifakın içinde yer alanların hali belli” diye konuştu.
Muhalefet adaylarının proje ve yapım aşamasındaki bazı icraatların iptal edileceği yönündeki söylemlerine ilişkin Erdoğan, “Bizim geldiğimizden bu yana yaptıklarımız ortada. Yapacaklarımızı vaat ederken halkım bize inanıyor ama onların böyle bir şeyi yok. Bunlar bu işe ne denli inanarak söylüyorlar. Sağlıksız ifadeler. Yüksek hızlı treni durduracağım, bu Sivas’ta göçü arttırır diyor. Bunun mantıki akli izah olabilir mi, bu Sivas halkını isyan ettirir. Devlet buraya yüksek hızlı treni getirecek sen bunu durduracaksın” açıklamasında bulundu.
“BUNLAR HİÇBİR HAYIRLI İŞE ‘EVET’ DEMEZLER"
Kanal İstanbul projesinin İstanbul’a kazandıracaklarını açıklayan Erdoğan, şunları söyledi:
“Biz yaptırtmayacağız’ diyor. Öbürü ‘Kanal İstanbul’a gerek’ yok diyor. Bugün Süveyş Kanalı’nın 40 milyar dolar geliri var. Burada çok önemli bir adım atıyoruz. Her şeyden önce Kanal İstanbul stratejiktir. Çünkü boğaz her an bir tehdidin altındadır. Bunu bir Romen tankeriyle daha önce Haydarpaşa’da yaşamıştık, aylarca yandı. Bu defa tarihi bir yalıda oldu. Bu tanker de olabilirdi, ağır bir fatura ödeyebilirdik. Burada öyle bir durum olmayacağı gibi Kanal İstanbul’un her iki İstanbul’un rezerv alanları olarak yanını farklı bir mimariyle inşa edeceğiz. İstanbul’daki uygunsuz binaların arzu edenlerini buraya taşıyacağız. İstanbul’un güzelliğine farklı bir güzellik katacak. Bunlar Yavuz Sultan Selim Köprüsü’ne karşı çıktı, Marmaray’a kaşı çıktı. Bunlar hiçbir hayırlı işe evet demezler. Üniversiteler konusunda yine ortaya çıktılar. Bu kafa eski komünist kafası, her atılan adıma bunlar karşı çıkar. TİKA’yı, AFAD’ı kaldıracakmış, sen kimsin de kaldırıyorsun. AFAD’ın yaptığı işten haberin var mı? Sen bunları yok edeceğim diyorsun. Benim milletim bu ifadeleri kullananlara cumhurbaşkanlığını verir mi. Bunlar ise bu kurumlarımızı kapatmaktan bahsediyor.”
“24 HAZİRAN'DAN SONRA OHAL'E NEŞTER VURABİLİRİZ”
Erdoğan, OHAL'in kaldırılıp kaldırılmayacağına ilişkin, "OHAL'in getirilmesinin en önemli sebebi zaten terör odaklıydı. Tabii bu terör odağında birinci derecede FETÖ vardı, PKK vardı. Bunun yanında DEAŞ vardı. Bütün bunlara karşı biz OHAL'i yaparken, bundan 16 yıl önce geldiğimizde Türkiye'de yine bir OHAL var mıydı, vardı. Biz, o OHAL'i 1 ay içinde kaldırdık. Çünkü o OHAL teröre karşı değildi. Maalesef bölgeseldi. Bizimkiyse tamamen teröre yönelik. O dönemdeki OHAL'de hatırlayın fabrikalar grevlerle karşı karşıyaydı. Bizim dönemimizde fabrikalarda grev söz konusu değil. İki, OHAL'le biz bir defa terörle mücadeleyi rahatlattık. Teröre yönelik çok ciddi mücadele verdik. Ciddi manada bu işi yumuşattığımız için 24 Haziran'dan sonra OHAL'e neşter vurabiliriz. Ama herhangi bir sıkıntı olduğunda OHAL tekrardan getirilebilir" ifadelerini kullandı.
“MHP’YE GÖNÜL VERMİŞ ARKADAŞLARDAN DA İSTİFA EDİLİR”
Kabinede MHP’den isimlerin olup olmayacağının sorulması üzerine Erdoğan, “Cumhurbaşkanlığı noktasında cumhurbaşkanı burada şu zihniyet, bu zihniyetin ayrımına girmesi yanlış olur. Burada aslolan ehliyet, liyakattir. Parlamento sayısı nasıl oluşacak bu önemli. Bu sayı oluştuktan sonra duruma göre değerlendirmesi yapılır. MHP’ye gönül vermiş arkadaşlardan da istifa edilir. Buna göre bir değerlendirme ile ehliyet ve liyakate bakarak güçlü isimlerle güçlü bir kabineyi kurmak gerekir” diye konuştu. Muhalefetin daha önceden başkanlık sistemini eleştirdiği, şimdi başkanlık sistemi üzerinden kampanya yürüttüğü, Kılıçdaroğlu ve Akşener’in parlamenter sisteme dönüş yapmasının hatırlatılması üzerine Erdoğan, “Şimdi sen bir tarafından yakalamış vaziyettesin. O çoğunluğu bulması lazım. Çoğunluğu bulmadıktan sonra böyle bir şey yapmak mümkün mü? Bunlar hep atıyor. 16 Nisan’da bu ülkede bir anayasa değişikliği oldu, yeni bir süreç başladı. Bu yeni süreçte de belli oranlar veriliyor. Eğer siz o oranı yakalamadıktan sonra parlamentoda bir anayasa değişikliği yapamazsınız. Millete gitme noktasında size müsaadeyi verecek olan yer yine parlamento. Bunlar ya bu işi bilmiyor veya ‘kafaları karıştıralım diye ne yapabiliriz’, bunun gayreti içindeler. Veya, ‘24 Haziran’da biz yokuz, öyleyse biz şimdiden biz kafaları karıştırmak için ne yapabiliriz.’ Ne yaparlarsa yapsınlar benim milletim kimin ne iş yaptığını çok iyi bildiği için bunlara gereken dersi verecektir” şeklinde konuştu.
“Bir Gece Ansızın Gelebiliriz, Bir Gece Ansızın Vurabiliriz”
Kandil operasyonu ile ilgili sorulara ve muhalefetin Kandil operasyonunun seçim argümanı olarak kullanıldığı yönündeki iddialarına cevap veren Erdoğan, “Batuhan sen ne argümanı olarak kullanıyorsun onu anlayamadım yalnız, beni köşeye sıkıştırıyorsun” şeklinde espri yaptı. Erdoğan, “Kandil’de kimse yok’ diyor, ama Kandil’de kimsenin olmadığını neye dayanarak söylüyor. Burada bir şey çıkıyor ortaya, bilgi geliyor kesin. Bugün mitingi beraber yaptıkları kişiler onlara sufle veriyor. ‘Orada kimse yok’, tamam da Türkiye’nin istihbaratı orada ne olup olmadığını bilmiyor mu? 20 uçak ile orada biz ciddi manada koordinatlarını aldığımız hedefleri vurduk. Bunlar sıradan hedefler değil. Kandil’in bir benzeri de Sincar’dır. Aynı durum Sincar için her an geçerli” diye konuştu.
Batuhan Yaşar’ın operasyonunun zamanlamasını sorması üzerine Erdoğan, “Bunlar söylenmez. Bir gece ansızın gelebiliriz, bir gece ansızın vurabiliriz. Söylenerek, davul zurna ile olacak işler değil” şeklinde konuştu.
“TÜRKİYE 15 TEMMUZ’DAN ÇOK DAHA GÜÇLÜ"
FETÖ soruşturmaları kapsamında yapılan tutuklamalar hakkında konuşan Erdoğan, bu konuda acımanın olmadığını belirterek, “Bizim istihbarat örgütümüz var. Bizim uluslararası istihbarat örgütleriyle diyaloğumuz var. FETÖ, PKK veya diğerleri ne yaparlarsa yapsınlar Türkiye 15 Temmuz’dan çok daha güçlü. Böyle bir şey olacak olsa biz bunların kökünü kazırız. Bay Kemal ‘diktatör’ diyormuş, varsın desin. Milletim bana ne diyor önemli olan o. Batı bana ‘diktatör’ diyormuş. Umurumda değil. Teröristleri içeri aldık mı, aldık. Almanya 500-600 bin kişiyi devletten ihraç etti. Bunları kimse konuşmuyor. Şu anda devlette 150 bin kişi falan açığa alındı. Neden rahatsız oluyorsunuz. Bu milletin huzuru, refahı her şeyi kaçtı. Bu milleti böldünüz ya. Bizim birçok dostumuzun halini biliyorum ben kusura bakmayın. Eğer acırsak acınacak hale geliriz. Benim felsefem bu. Sadece FETÖ değil hepsi” diye konuştu.
“Verilen süre içinde teröristler Menbiç’ten sürülürse samimiyetlerini anlayacağız”
Menbiç’in terör örgütü PYD/YPG’den temizlenmesi sürecine ilişkin açıklama yapan Erdoğan, şunları söyledi: “Burada Türkiye çok ciddi bir diplomasi sürdürmektedir. Batı’da Rusya’yla, İran’la sürdürüyoruz. Fırat’ın doğusunda ise ABD ve Koalisyon Güçleri ile bu diplomasiyi sürdürüyoruz. Menbiç olayı bizim için yeni bir olay değildir. Menbiç olayı Sayın Obama’nın iş başında olduğu dönem olan bir olaydır. O zaman meşhur bir zeytinli olayı vardı. Obama bizi oyaladı. Ve G-20 toplantısında bunları etraflıca konuştuk. Kendisinde bazı mühimmat talebim oldu. Kayıtlarını aldılar, bunların hiçbiri yapılmadı. Zeytinlik Operasyonu’nu yapamayınca, Trump bu arada iş başı yapınca onla da bunları konuştuk. O da olumlu cevaplar verdi. Onunla da sonuç alamadık. Menbiç konusunda 16 Mayıs 2016’da Amerika’da toplantı yaptık. O toplantıda kendisine bunları sorduk. Dedim ki ‘Bizi Menbiç’te siz yanınızda görmek istemiyorsanız bunu bilelim. YPG’yle beraber hareket etmeyi tercih ediyorsunuz. Bunlar bize göre terör örgütüdür ama siz bunları terör örgütü olarak kabul etmiyorsunuz. Bir de uydurma isim koydunuz yanına SDG. Bunları biz yutmuyoruz.’ Heyetler arasını da geçtik bunlar hala aynı yerde. O zaman dedim ki ‘Siz yolunuza, biz yolumuza.’ O dönemde de El Bab, Cerablus yürüyordu. Bu onları ciddi manada ürküttü. Halbuki o dönemde bin 250 tır silah bu adamlara gitti. Bunu kendisine söylediğimde de ‘Olmaz böyle şey’ dedi. Sürekli olarak bu tırlar geldi gitti, en son 5 bine çıktı. Şimdi Menbiç’le ilgili de biz bunların seri numaralarını biliyoruz. Bu numaralarla PYD’den toplayacağız ve onları da Menbiç’ten çıkaracağız. Ne kadar samimiler bilemiyorum. Dışişleri Bakanım da anlatıyor bu şekilde. Süreler verildi bakacağız şimdi. Bu süreler içinde Fırat’ın doğusuna bunlar sürülürse biz samimiyetlerini anlayacağız.”