Zirveye ilişkin değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dış politikada etkin, çok taraflılık ayrı bir önem kazanmıştır. Birçok soruna birlikte hareket ederek çözüm sağlanması mümkündür. İşbirliği ve birlikte çalışma kültürünün geliştirilmesi açısından da elzemdir. Asya bölgesinin, barış, güvenlik ve istikrarı da ülkemiz bakımından önem taşıyor. Asya'da işbirliği ve güven artırıcı önlemler konferansını faydalı bir diyalog formu olarak görüyoruz.
Konferans 1993'ten kurulduğundan bu yana kurumsallaşmış, temsil kabiliyeti yüksek bölgesel bir foruma dönüşmüştür. Ülkemizle birlikte 27 ülkeyi bir araya getiriyor. Türkiye konferansın 2010 - 2014 yıllarındaki dönem başkanlığını başarıyla yürütmüştür. Yeni sınamalar ve tehditler alanında koordinatör görevini yürütüyoruz. Üye ülkeler arasında işbirliğinin geliştirilmesi konferans bağlamındaki temel önceliklerimizden olacaktır" dedi.
“Pazar günü o bir haftaya da ciddi bir ışık verecektir diye inanıyorum”
Binali Yıldırım ile Ekrem İmamoğlu arasında Pazar günü gerçekleşecek canlı yayına ilişkin soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Görevlendirdiğimiz arkadaşlarımız ön hazırlıkları iyi bir şekilde yaptı. Her iki taraf da bu buluşmanın moderatörünü belirlemede müşterek bir çalışma yaparak ismi belirlediler. Bir de yayın platformu olarak buranın tamamı ile her yerde adil bir şekilde bütün kim istiyorsa rahatlıkla buradan yayın yapma imkanını bulacak.
Sadece İstanbul bunu izlemeyecek tüm Türkiye'nin bu tartışmayı izleme imkanı olacak. Sivaslılar, Kastamonulular, Tokatlı, Giresunlu, Trabzonlu hepsi birbirlerini arayıp bunun müzakeresini yapabilecek. Bu şunu getirecek. Gerçekten İstanbul gibi dünyanın örnek şehrini en ideal hangi yönetici yönetebilir. Bunu bizzat o akşamki müzakereden sonra çok da net değerlendirme fırsatı bulacak diye inanıyorum. Ve bunun son artık kırılma noktası olan Pazar günü o bir haftaya da ciddi bir ışık verecektir diye inanıyorum” ifadelerine yer verdi.
“İdlib'e yaklaşımımız olmamış olsaydı, İdlib'den çok ciddi bir göç dalgası ülkemize doğru gelebilirdi”
Basın mensuplarının İdlib'e ilişkin soruları üzerine Erdoğan, “İdlib'e bizim hakikaten yaklaşımımız olmamış olsaydı, şu andaki durum çok daha farklı gelişir ve 3 milyona yakın insanın yaşamış olduğu İdlib'den çok ciddi bir göç dalgası ülkemize doğru gelebilirdi. Fakat bizim ağırlıklı olarak Rusya ile yapmış olduğumuz müzakereler, değerlendirmeler; gerek Soçi müzakeresi süreci, gerek Astana ile ilgili süreçler ve ikili yaptığımız sayın Putin ile görüşmelerimiz buradaki sıkıntıları minimize etti. İşte son olarak biliyorsunuz bir de karara varıldı. Ve bu kararla birlikte adeta bir; silahların sustuğu bir an oldu ama ardından yine bazı arzu edilmeyen gelişmeler oldu.
Tabi sürecin üzerinde bütün ekiplerimiz duruyor. Yaralılarımız oldu, şehidimiz de oldu. Bunu karşı tarafa çok ağır ödettik. Ancak rejim yani burada eğer burada bizim gözlem kulelerine bazı saldırılar vesaireler bunları devam ettirecek olursa, bu yanlışa hala inatla devam edecek olursa bizim burada sessiz kalmamız mümkün olmaz. Gereğini de yaparız. Çünkü biz burada barışın egemen olmasını istiyoruz. Biz burada ölümlerin durmasını istiyoruz. Ama varil bombalarıyla, fosfor bombalarıyla bu bölgeye saldırılarında devam etmesi hiçbir zaman affedilemez ve buna da sessiz kalamayız. Bizim Suriye'de yaşayan kardeşlerimiz ne diyor? Türkiye gelsin diyor. Biz bir de Adana mutabakatını bir kenara koyamayız” diye konuştu.
“Yılbaşından bu yana 2 binden fazla terörist etkisiz hale getirilmiştir”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meclis'te oylamaya geçen yeni askerlik yasasıyla ilgili olarak ise, “Terörle mücadelede bizim en ufak bir tereddüdümüz yok. Güven kaybı gibi bir endişemiz söz konusu değil. Birileri konuşuyor. Hani bir ara 'ağzı olan konuşuyor' diye hep literatüre yerleştirmiş ifade vardı ya. Şu anda bu ülkede bizim bir silahlı kuvvetlerimiz var bir genelkurmay, kuvvetlerle birlikte oluşmuş, oturmuş, 2 bin 200 yıllık bir geçmişi olan orduyuz.
Güvenlik zaafı bu yasada olur gibi ifadeler kullananlar var. Bu yasayla ilgili çalışma 1 hafta, 10 gün, 1 ay içinde yapılmış değil. Yaklaşık 1,5-2 yıla varan çalışmadır. Kaldı ki çok daha eski gelen bir taleptir. Hem ordunun küçültülmesi bir taraftan profesyonel orduya geçmek hep bunlar konuşulan şeylerdi. Ordumuz da bu konuda hiçbir zaman durmamıştır. Çalışmalarını onlar da bu istikamette sürdürmüşlerdir ve bir yere de gelinmiştir. Hatta 2014 sonuna kadar da atılması gereken adım ordunun sivilleşme süreciydi. AB kriterleri içerisinde bu vardı. Biz bu adımı o günden bugüne atmış değiliz. Şimdi böyle bir adımı atmış bulunuyoruz.
Gerek Milli Savunma Bakanımızın şu anda ordunun temelinden gelmiş olması ve Genelkurmay Başkanlığına varıncaya kadar yapmış bir insan olarak şu anda kendi arkadaşlarıyla bu süreci yönetiyor olması, özellikle terörle mücadelede de şu anda askerimiz, polisimizin elde ettiği başarı, yılbaşından bu yana 2 binden fazla terörist etkisiz hale getirilmiştir. İnlerine girilmiştir, kaçacak delik arıyorlar. Bu mücadele devam edecek. Halkımızın huzurunu, refahını sağlamadıktan sonra ne devlet olarak görevimizi yapmış oluruz, bunun içinde silahlı kuvvetlerimiz, polisimiz, korucumuz ne de şahsen Cumhurbaşkanı olarak başkomutanlık sıfatıyla bulunuyorum yapmış olurum.
Yeni askerlik yasasında ise biz bu işi öyle bir noktaya getirelim ki. Düşünün başarılı bir astsubay eğer başarabiliyorsa generalliğe kadar çıkabilecek. Yeni askerlik yasasında bu var. İsteyen kalabiliyor. İsteyen süresi dolunca ayrılabiliyor. Bir diğer yanda sayılar azalıyor halimiz ne olacak deniyor. Şimdi sürekli olarak hücre tazelenmesi olacak. 12 ay içerisinde sürekli her ay asker alma diye böyle bir durum söz konusu olacak. Yani sayıda azalma diye bir şey söz konusu değil.
Kuzey Kıbrıs'ta bizim askerimizin azalması diye bir şey söz konusu değil, orada ne kadar asker bulundurulması gerekiyorsa onu bulundururuz. Bunun için birilerinden izin alma gibi bir mecburiyetimiz yoktur. Metinde de zaten hangi birimlerde neler olacak, bunların hepsi oralarda açık ve net bir şekilde var. Şimdi 30 bin lira fazla oldu gibi değerlendirmeler oldu, el insaf! Bir defa bütün maaşlar buradan ödeniyor. Şimdi burada bu askere ödenecek olan bütün harçlıklar bugüne kadar yapılmayan şeylerdi. Bunlar bir aileye harçlık olarak gelmiş olacaktır. Bunun çok çok isabetli olduğuna inanıyorum. Dersimize çok iyi çalıştık. Hayırlı olsun diliyorum" dedi.
“Benim ilgi alanım olsa diyeceğim ki 'şunu yaptım yaparım.' İlgi alanı olan YSK'dır”
CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun 31 Mart seçimlerinden sonra YSK'ya gitmesine ilişkin soruları üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Artık bununla ilgili sizler medya olarak zaten görevinizi yaptınız. Süreci takip noktasında en isabetli kararı verecek olan YSK'dır. Artık kim kimle el ele dolaşıyor, kim kimle görünüyor bunları da görsel medyada yayınladınız, yazılı medyada da yayınlandı. Benim ilgi alanım olsa diyeceğim ki 'şunu yaptım yaparım.' İlgi alanı olan YSK'dır. Sizler de medya olarak gerekli olan görüntülemeyi her şeyi yaptınız. İnanıyorum ki YSK gerekli adımı atacaktır" ifadelerini kullandı.
“Belediye başkan adayı olarak devleti tanımamış, affedilemez bir yanlışı yapmışlardır”
CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu'nın Ordu-Giresun Havalimanı'ndaki VIP geçişi sırasında yaşanan olaylar hakkında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biliyorsunuz valiler başkanların o ildeki temsilcisidir ve devletin valisini bu şekilde bir küfürle anmak, kabul edilebilir bir şey değildir. Tabii vali bey şu anda valilik olgunluğu içerisinde süreci işletiyor. Ben inanıyorum ki vali bey şu seçim sebebiyle sadece belki burada bir suç duyurusunda bulunmuş olabilir ama bunda da artık medya, yazılı, görsel hepsi bilgileri aktarıyor. Bana gelen bilgiler şu; ‘seçim öncesi doğru olmayacağına inandığım için işi hızlandırmak istemiyorum' gibi bir yaklaşım.
Bu işin arda bırakılır bir yanı yoktur. Valimiz inanıyorum ki, seçim sonrasında da bu işin takipçisi olacaktır. Bu devletin valisine kimsenin ben edep ederim, ağzıma alamam bu ifadeyi, böyle bir ifade kullanma hakkı yoktur, kullanamaz. Demek ki belediye başkan adayı olarak devleti tanımamış, giriş çıkışları, kimler oraları kullanma hakkını sahiptir bunları bilmiyor. Hakikaten affedilemez bir yanlışı yapmışlardır” dedi.
“Halkımızla beraber dolaşacağız”
Cumhurbaşkanı Erdoğan seçim sürecinde miting yapıp yapmayacağına yönelik soru üzerine ise “Şu ana kadar bu kısa sürede tabii özellikle de belediye başkan adayımız ve geniş çaplı olarak onlar zaten sürecin içerisindeler. Bundan sonraki kalan, son haftaya girerken bu tür halkla kucaklaşma, buluşma toplantıları yapmayacağımı zaten kimse söyleyemez. Bununla ilgili arkadaşlarımla değerlendirmeleri yapıyoruz.
Önümüzdeki hafta içinde planlamalar yapılıp halkımızla inşallah bir arada olmak suretiyle beraber dolaşacağız, halkımızla görüşeceğiz. Kaldı ki Ramazan boyu itibarıyla birçok organizasyonu gerçekleştirdik. Şimdi bazı çalışmaları son hafta içerisinde yapmayı planlıyoruz" şeklinde konuştu.