Türkiye'de yaşayan Doğu Türkistan Türkleri, Çin Büyükelçiliği önünde Çin’in Uygur Türklerine yönelik baskı ve zulmünü protesto etti. Büyükelçilik önünde toplanan grup adına yapılan açıklamada, ailelerinden yıllardır haber alamadıkları vurgulanarak, toplama kamplarında ailelerine ne olduğunu bilmediklerini ve artık bu zulmün son bulmasını istediklerini ifade ettiler. Kardeşinin Çinliler tarafından 'eğitim' adı altında toplama kampında zorla tutulduğunu belirten Uygur Türkü Medine Nazımi, "Benim kız kardeşim Mevlüde Hilal 34 yaşında. İstanbul Üniversitesi İşletme Bölümü'nden mezun, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan bir hanımefendi. Ancak Çin, Türkiye’de okudu, Türkiye’de yaşadı diye tutuklandı. 4 senedir kendisinden haber alamıyorum, hayatta olup olmadığını bilmiyorum" dedi.
"EĞİTİM KAMPI ADI ALTINDA AİLELERİMİZE İŞKENCE VE TECAVÜZ EDİLİYOR’’
Kamptan kaçan Müslüman Doğu Türkistanlı Uygur Türklerinin eğitim kampı adı altında işkencelere ve tecavüzlere maruz kaldığını öğrendiklerini dile getiren Türkiye'de yaşayan akrabaları, "Çin 2017’den beri toplama kampları kurdu. Burası eğitim merkezi dediler. İlk önce bunu inkar ettiler, 'böyle bir toplama kampları yok' dediler. Sonra uluslararası uydu fotoğraflarından dolayı 'evet var ama toplama kampı değil, eğitim merkezi' dediler. Fakat kardeşlerim, arkadaşlarım kimisi üniversite mezunu, kimisi yüksek lisans mezunu, kimisi orada profesör, doktor, iş adamı. Bunların hiçbirini toplama kamplarından geri bırakmadılar ve toplama kamplarında türlü türlü işkence var. Şahsen arkadaşımın 82 yaşındaki babası bir sene kaldıktan sonra cansız bedeni ailesine ulaştı. O toplama kampından kurtulan bacılarımız sırayla tecavüze uğradıklarını ağlaya ağlaya ekranlarda anlattı. Bir bayan için ne kadar zor olsa da söylemek zorunda kaldı. Dünyada hiçbir terör örgütü daha bu kadar insanı toplama kampına tıkmadı. Hiçbir terör örgütü daha bu kadar insan öldürmedi. Hiçbir terör örgütü bu kadar tecavüz yapmadı. Bu melunlar bize bunu yaptılar. Biz bunun hesabını sormak için kefenlerimizle yola çıktık. Bunun ucunda ölüm de olsa yolumuzdan dönmeyeceğiz. Bu sadece Uygur Türkleri'ne, Kazak Türkleri'ne, Doğu Türkistan’daki insanlara yapılan değildir, tüm dünyaya yapılan bir zulümdür. Tüm insanların onurlarını ayaklar altına almış bir durumdadır. Mezhebi ne olursa olsun, dini ne olursa olsun, siyasi örgütü ne olursa olsun yeter ki bir insanın buna dur demesi gerekiyor’’ ifadelerini kullandı.