ERZURUM gazetesi - Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Kulübünün çağrılısı olarak Erzurum’a gelen ve bir konferans veren Uludağ Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Cevizci, “Eğitim felsefesi, yeni bir disiplin olmakla birlikte, eğitim etkinliği insanoğlunun en eski etkinliklerinden biridir. Çünkü insan sadece eğitim ve böylelikle edindiği kültür sayesinde insan olabilmektedir,” dedi.
TARİHİ BAĞLAMDA EĞİTİM SÜRECİ
“Çok eski çağlardan beri filozoflar, eğitim konusunu ele almışlar, bu konuda görüşler geliştirmişlerdir” diyen Cevizci, “Eğitim felsefesi, her ne kadar kuruluşu itibarıyla yeni bir disiplin olsa da, kökleri çok gerilere, en azından Yunan’a kadar geri gider” diye konuştu.
Tarih bağlamında eğitim süreçlerinin felsefi bir temel üzerinde hareket ettiğini anımsatan Cevizci, şöyle devam etti:
“Eğitim felsefesi tarihinde güçlü etkiler bırakmış yedi ayrı eğitim felsefesi akımından söz etmek mümkündür. İdealizm (Platonik eğitim anlayışı), Realizm (Aristotelesçi eğitim), Spiritüalizm (Ortaçağ’da eğitim), Natüralizm (Modern dönem), Romantizm ya da Kültürel Yaklaşım, Pragmatizm, Egzistansiyalizmin Bireyci Yaklaşımı.”
EĞİTİM FELSEFESİNİN PROBLEMLERİ
Eğitim felsefesinin çeşitli problemleri olduğunu da savunan Cevizci, eğitim felsefesinin söz konusu tarihsel boyutuna ek olarak bir de epistemolojik, ontolojik, etik ve politik boyutları olduğunu da anlattı.
Cevizci, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Eğitimin bir de politik boyutu vardır, hatta özellikle eleştirel pedagogların gözünde eğitim baştan sona politik bir faaliyettir. Bunu Platon’da, Aristoteles’te, Gazali’de, liberal düşünürlerde, Marksist filozoflarda açıklıkla görebiliriz. Eğitime politik açıdan bakıldığında, iki tür eğitim birbirinden ayrılabilir. Bunlardan birincisi muhafaza edici eğitimdir, diğeri de eleştirici veya sorgulayıcı eğitimdir. Muhafaza edici eğitim, eğitimin temel işlevinin toplumun varlığını ahenkli bir bütün içinde devam ettirmesine katkı yapmak olduğunu savunur. Muhafaza edici eğitim toplumun esas itibarıyla iyi olup, insanın doğal durumuna tercih edilmesi gerektiğini öne sürer. Sosyal ahenge katkı yapmak durumunda olan eğitimin ilk ve temel amacı iyi ve sorumlu yurttaşlar yetiştirmektir. Muhafaza edici eğitim, üç şekilde karşımıza çıkar. Birincisi toplumda ahenk ve düzene duyulan ihtiyaca vurgu yapan uyumlu bir sosyal düzen için eğitimdir. Kusursuz örneğine Platon’da rastlarız. İkincisi demokrasi için eğitimdir. Eğitim, toplumların demokratik inşası ve gelişimi için vardır. Bu görüşün en iyi temsilcisi Dewey’dir. Üçüncüsü kültürel mirasın korunması için eğitimdir. Çünkü toplumun varlığını devam ettirebilmesi için, kültürünün kuşaktan kuşağa aktarılmasına ihtiyaç vardır. Eleştirel, sorgulayıcı eğitim ise, toplumun daha ziyade adaletsizlik, düşüncesizlik, vasatilik, tamah ve konformizmle karakterize olduğunu, dolayısıyla ıslah edilmesi gerektiğini, bunu gerçekleştirecek olan şeyin de eğitim olduğunu söyler. Üç farklı şekilde ortaya çıkar. Muhalefetin veya eleştirel vizyonun geliştirilmesine katkı yapan bir şey olarak eğitim. En özel temsilcilerinden biri Sokrates’tir. Çağının yaşam biçimini, insanların düşüncesizce, salt madde peşinden koşarak yaşamalarını, bir at sineği edasıyla sorgular. Sosyalleşmenin tehlikelerine karşı eğitim. Modern toplumun yarattığı kölelik ruhunun, kişiliksizleştirme eğiliminin panzehirinin sahicilik, kişinin kendisine yönelik sorgulaması ve sağlık bir özgüven yaratılması olduğunu söyleyerek, bunu yaratacak olan şeyin eğitim olduğunu kabul eder. Rousseau’da, Nietsche’de, Sartre’da buluruz. Sorgulayıcı eğitimin üçüncü şekli, sosyal adalet için eğitimdir. Mevcut kapitalist toplumun yol açtığı adaletsizliklere dikkat çeken bu anlayış, daha adil bir toplumun inşasının ancak eğitim yoluyla olabileceğini öne sürer. Gramsci, Althusser, Freire ve İlich gibi düşünürler tarafından savunulur.”