Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ankara'daki terör saldırısına ilişkin, "Böyle bir olay olduğunda hepimiz zarar görüyoruz. Gerçekten üç gündür hepimiz ciddi bir travma ve büyük bir acı yaşıyoruz" dedi.
Başbakan Davutoğlu, AK Parti Genel Merkezi'nden katıldığı NTV canlı yayınında, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Davutoğlu, bir gazetecinin “Ankara’da yaşanan bombalama olayına baktığımızda daha öncesinde Diyarbakır’da yaşanmış patlama var. Sonrasında Suruç’ta benzer bir düzenek hatta bazı yorumcular, ‘ikiz saldırılar’ diyorlar. Sonrasında Ankara’da yaşanan saldırı” şeklindeki sözleri üzerine, “Şimdi bunu bazı hususları daha soruşturma sürdüğü için kayıtlı olarak söylüyorum, detaya girmeden söylüyorum, bazı genel istihbaratlar var, bu istihbaratlarla ilgili özellikle DEAŞ’ın PKK’nın Kuzey Irak’ta bazı timleri, ‘ölümsüzler’ adı verdikleri timleri hazırladıklarını, DHKP/C’nin Kandil’de eğitilen birtakım militanları olduğunu biliyoruz. Birçok istihbarat elimizde, noktasal olarak bu istihbaratların, yani bu tür tehditlerin nerelerde olacağı ve nerede gündeme geleceği konusunda” diye konuştu.
Türkiye’de bir seçim kampanyası yürütüldüğünü, sadece Ankara’da barış mitingi değil partilerin onlarca miting yaptıklarını anlatan Davutoğlu, şöyle devam etti:“Bu mitingde saldırı olmasaydı ben Kayseri’de miting yapıyor olacaktım. Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Bahçeli, Demirtaş belki de bir yerlerde olacaktı. Şu anda Türkiye’de zaten kitlelerin yoğun olarak bir araya geldiği onlarca, belki yüzlerce faaliyet var. Kimisi liderlerin katıldığı, kimisi diğer yetkililerin katıldığı, il bazında yapılan toplantılar. Yani şu anda Türkiye’nin bu anlamda riske açık, geniş faaliyet alanı var. Her birinde tedbir alınması gerekiyor. Bu, şunu ortadan kaldırmıyor, açık söylüyorum, zaaf ve ihmal nerede varsa gerekli değerlendirmeler yapılıyor, atılması gereken adımlar atılır.”
İKİNCİ AŞAMA
Ankara’daki terör saldırısıyla ilgili “Birinci aşama yarayı sarmak. Biz şimdi onunla meşgulüz” diyen Davutoğlu, şunları ifade etti: “İkinci aşama mutlaka bu bütün yönleriyle masaya yatırılıp, Türkiye’nin benzer olaylarda risklerle karşılaşmaması için ne tedbirleri alınması gerektiği ele alınır. Mesela benim ilk anda sorduğum soru ki, mutlaka mitingi organize edenlerle emniyet birimlerinin oturup konuşmaları gerekir. Çünkü nihayet organize edenlerin buna uyum sağlamaları lazım. Miting meydanı, Sıhhiye. Sıhhiye’nin etrafından tedbir alınıyor fakat Sıhhiye’ye gelecek gruplar ayrıca Gar’ın önünde toplanıyor. Orada 7-8 bin kişi toplandı, orada da bir miting alanı tedbiri alınması gerekiyor. Ya orayı miting alanı ilan etmek lazım, parçası olarak görmek lazım ya da grupların orada da toplanmaması lazım. Herkesin bireysel olarak gelip miting meydanında toplanması lazım. Şimdi teröristler genellikle rutin dışı eylemler, kastettiğim o, Diyarbakır’daki durum da farklıydı. Suruç’ta da miting alanında bir şey var.
Bu sefer miting alanında benzer olay olmaması için barikatlarla ayılmış ve her türlü tedbir, insani arama ve teknik arama yapılmış. Teknik aramadan kasıt orada bir bomba var mı, sabahtan itibaren sürekli araştırılıyor. Burada da teknik arama her yerde yapılmış, Gar’ın önünde de yapılmış, bomba yok. İnsani arama ise miting alanında yapılıyor. Şimdi burada mesela miting organizatörlerinin, emniyetin, ‘miting alanı neresidir’ diye mutabık kalması ve o mutabık kalındıktan sonra o alan dışında kimsenin toplanmaması lazım. Herkesin bireysel olarak o alana gitmesi lazım. Şimdi burada bir alan var, Sıhhiye ama Gar’da da 7-8 bin kişi toplanmışsa orası açık yara gibi gözüken bir şey halini alıyor. Ne oluyor, orada insani arama yapılmadığı için iki canlı bomba oraya sızabiliyor. Miting meydanına sızamıyor, Diyarbakır’da olduğu gibi.”
“ÜÇ GÜNDÜR HEPİMİZ TRAVMA VE BÜYÜK BİR ACI YAŞIYORUZ”
Davutoğlu, gazetecinin, “Canlı bombada da bomba araması çok fayda sağlamayacaktır. Zira canlı bomba gelip patlattığında arama bile olsa zayiat verecektir” sözleri üzerine, şöyle konuştu: “Zayiat bakımından düşünün, canlı bomba, kendisinin canını feda ettiği için, kendisini düşünmediği için en fazla insanı öldürmeye çalışır. Nerede insan birikmişse orada patlatır kendini. Bunlar normal, rasyonel insanlar değil, ‘az insana zarar vereyim’ demiyor. Bireysel olarak gelen bir yerde, Allah muhafaza benzer saldırı olduğunda 3-5 kişi vefat edecekken, burada 100’e yakın, 97 canımızı kaybettik. Bunlar, hep yani rutini, bir kere terörist bildiği zaman rutin dışı şeye yönelebiliyor. Onun için mümkün olduğu kadar bu rutini değiştirmek, organizatörlerle birlikte ama tek başına emniyetin alacağı bir şey değil bu. Emniyet dese ki ‘ben sizi şurada istiyorum’, bu sefer de organizatörler, ‘yürüyüşümüz engellenmek isteniyor’ yaklaşımı içine girebilir. Onun için birlikte anlaşıp oranın güvenliği için alınacak tedbirleri hep beraber konuşmak lazım. Nihayetinde böyle bir olay olduğunda hepimiz zarar görüyoruz. Gerçekten üç gündür ciddi bir, hepimiz travma ve büyük bir acı yaşıyoruz.”
Saldırıda yaralananları tedavi gördükleri hastanede ziyaret ettiğini anımsatan Davutoğlu, “Bunlar hangi düşüncede olursa olsun bir gün önce en ağır eleştiriyi yapmış olsalar bile bizim canımız. Her biri, ben onun babasının annesinin yerine kendimi koyarım, bizim evlatlarımızdan onların farkı yok ya da büyükse bizim büyüklerimizden farkı yok. Bu anlamda hepimiz ortak bir bilinçle karşılamamız lazım. O zaman terörü yenebiliriz. O zaman teröre darbe vurabiliriz. Ama her birimiz olayı kendi perspektifinden, bir yerinden tutarak yorumlamaya kalkarsak, hele hele son derece fırsatçı şekilde ‘ya bundan nasıl istifade edebilirim, seçim yaklaşıyor nasıl istismar edebilirim’ dediğimiz anda işte terör orada en büyük karını, kazancını yapar” değerlendirmesinde bulundu.
“BİZE HER AN SALDIRACAKMIŞ GİBİ ÜÇ ÖRGÜTÜ DE TAKİP EDİYORUZ”
“İlk yaptığınız açıklamada olası failleri ifade ederek, çok geniş yelpaze ifade ettiniz. PKK’yı saydınız, DHKP/C, MLKP, DAEŞ dediniz, faillerle ilgili soruşturma sürüyor, soruşturmanın selameti bakımından çok net açıklamalar yapmayacaksınız ama failler noktasında daha çok IŞİD’e doğru bir evrilme olduğu yolunda kamuoyunda bir bilgi paylaşımı var. Nedir ve bunun arka planında ne görüyorsunuz? Yani ne olabilir? Bir konsorsiyum olabilir mi yoksa sadece IŞİD’in işi midir, PKK var mıdır” şeklindeki soruyu yanıtlayan Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı: “23 Temmuz’da yani, 20-23 Temmuz arası 3 gün içinde IŞİD artık DEAŞ ile herhalde aynı olduğunu herkes anlıyor, DEAŞ, DHKP/C ve PKK’nın Türkiye’yi aynı anda hedef alması dolayısıyla biz bütün güvenlik birimlerimize bu üç örgütün Türkiye’deki faaliyetlerini kontrol altına almak ve engellemek, tabi her şeyden önce müzahir unsurların da mutlaka bir şekilde denetim altında tutmak konusunda talimat verdik. O gece sadece 768 kişi, birçoğu IŞİD, DEAŞ elemanı olan, gözaltına alındı. Tabi Türkiye demokratik hukuk devleti. Bir uyuyan hücre varsa, bir yerde şöyle davranamayız, Suriye ve başka ülkelerde olduğu gibi ‘bunların hepsini toplayın, bir yere atın, hiç kimse de görmesin.’ Nihayet onlar toplumun içinde yaşayan insanlar, kandırılmış olabilirler vesaire ama hukukla davranmak zorundasınız. O zaman onu biliyorsunuz ama sürekli takibat altında tutmak durumda kalıyorsunuz veya gözaltına aldınız, birkaç gün sonra tekrar bu uyuyan hücreler kendilerini saklayabiliyorlar. IŞİD elemanı ise sakalını kesiyor, son derece farklı görünüm içine girebiliyor. Şimdi hayat tarzını değiştiriyor. Bu çok kapsamlı bir mücadele alanı.
Bu üç şey de bize her an saldıracakmış gibi bu üç örgütü de takip ediyoruz. O günden bugüne. Tabi dün bir saldırı olduğu için bunun acısıyla dünkü saldırıyı biliyoruz. Ama ondan 3 gün önce, 4 gün önce İstanbul’da bir canlı bomba hazırlığı içinde olan bir timin birinin yakalandığını kimse bilmiyor. Çünkü o sırada o yakalanmış, engellenmiş ve takibi yapılmış oluyor. Yine birkaç gün önce Ankara’da benzer şekilde bir üst düzey bürokrasi, saldırı anlamında kimseyi telaşlandırmak için detaylarını vermiyoruz, böyle bir canlı bomba türü eylemin gece yakalanarak durdurulduğunu kimse bilmiyor. O günden bugüne benzer onlarca eylem gerek istihbari gerek emniyet tedbirleri bağlamında engellendi.“
“DEAŞ’I BİRİNCİ ÖNCELİK OLARAK ALDIK”
“Şimdi buradaki saldırıda da bu üç örgütte bizim için anında potansiyel bir suç odağı olarak görülüyor ve en büyük, ilk andan itibaren olayın oluş yöntemi ve baktığımızda genel trendine DEAŞ’ı birinci öncelik olarak aldık ve araştırılıyor” diyen Davutoğlu, şunları kaydetti: “Ama bir taraftan da bir dönemdir dediğim gibi kendilerine ‘ölümsüzler’ adı verilen birtakım timlerin PKK tarafından böyle eylemleri yapmak üzere Türkiye’ye gönderildiğini, bunların bazılarının takip edildiğini biliyoruz. Bunlar bizim elimizdeki bilgilerle mahfuz. DHKP/C’nin daha önce yaptığı çok eylem var. Şu ana kadar yürütülen soruşturmanın detayını veremem. Gelen istihbaratlar var.”