Uluslararası Oyun ve Oyuncak Kongresinin Erzurum’da gerçekleştirileceği açıklandı. 7 ve 8 Mayıs 2015 tarihlerinde gerçekleştirilecek olan kongreye Atatürk Üniversitesi iletişim Fakültesi ve ATA AÖF ev sahipliği yapacak. Oyun’un, toplumsal bir varlık olan bireyin gerçek yaşamı öğrenmesinde ve bu yaşama uyum sağlamasında öne çıkan temel unsurlardan biri olduğundan hareketle ulusal ve uluslar arası boyutta ilim adamlarının bildiri sunacağı kongre daha şimdiden geniş yankı uyandırdı.
2 DEKANDAN DAVET
Atatürk Üniversitesi iletişim Fakültesi dekanı Prof. Dr. Uğur Yavuz ve ATA-AÖF Dekanı Prof. Dr. Üstün Özen kongreyle ilgili olarak bir çağrı bildirisi yayımladılar. Kongre çağrısında şunlar vurgulandı:
“İnsanın varoluşundan bu yana yaşamının bir parçası olan oyun, yüzyıllar boyunca önemli inceleme alanlarından birini oluşturmuştur. İnsanı, çevresi ve içinde var olduğu toplumdan bağımsız düşünmenin mümkün olmadığı iddiasından hareket eden Sosyoloji, insanın düşünce ve hareketlerinin birer dışavurum olduğunu ileri süren Psikoloji, insanın yaşadığı çevreyi dönüştürme çabası içerisinde olduğu yönünde açıklamalarda bulunan İletişim, Tarih, Mimari, Sanat, Sağlık ve daha birçok bilim dalı da oyunun insan yaşamındaki vazgeçilmez rolüne işaret etmektedir. Bu bağlamda oyunla ilgili interdisipliner olarak geliştirilmiş geniş kapsamlı teori ve literatür birikiminden söz etmek mümkündür. Farklı disiplinlerin uğrak yeri olarak oyun, çeşitli yönleri ile zengin bir içerik sunmaktadır. Oyunun aracı ya da kendi oyununu üreten oyuncak ise insanlık tarihi kadar eski bir konu olması yanında kültürel, sosyal ve ekonomik göstergeler barındırması bakımından önem taşımaktadır.
İçinde zeka, yetenek, eğlence ve hazzı barındıran oyunun kökeni çoğu zaman kutsala dayandırılır. Mitoloji, ritüeller ve ayinler oyunlardan bağımsız düşünülemez. Kültürün temsili bir dışavurumu olan oyun, sosyolojik bağlamda toplumsallaşma aracıdır. Eğitim teorileri bireyin öğrenmesinde oyuna vurgu yaparken, sanat ve estetik oyunla zenginleşir. Gerçekliğin katı dünyasında, dile getirilmesi zor/imkansız/tehlikeli olanı sergileyen tiyatro oyunuyla mesajlar ileten birey, düşüncelerini ifade ederken hayallerini de açığa çıkarmış, estetik yolla, sanata başvurarak “olması gereken”i veya “ideal”i kurgulamıştır.
OYUN VE ROLÜ
Oyun, toplumsal bir varlık olan bireyin gerçek yaşamı öğrenmesinde ve bu yaşama uyum sağlamasında öne çıkan temel unsurlardan biridir. Gerçekliğin kurgulanarak kabullenilmiş bir yaşam pratiğine dönüşmesinde ve aynı zamanda yeniden üretilmesinde oyun önemli bir aktördür. Günümüze gelinceye değin dönüşüme uğrayan ritüellerin pek çoğunun temeli oyuna dayanmaktadır. Tarihsel süreç içerisinde bireyin dahil olduğu sosyo-kültürel yapı ve ekonomik koşullar oyun ve oyuncağın doğasını yeniden yapılandırmıştır. Çocukluktan itibaren bireyin davranışlarını örgütleme ve denetleme isteğinin de bir parçası olan oyun ve oyuncak, zamanla endüstriyel bir metaya dönüşmüştür. Oyun ve oyuncağın kurgusuyla bağı bulunan zaman ve mekan da bu endüstriyel yapının etkisiyle yeniden örgütlenmiştir. Toplum modernleştikçe kolektif oyunun yerini bireysel oyun ve oyuncak, açık havada oynamanın yerini kapalı mekanda ve tek başına oynanan oyunlar almıştır. Çocuk sokaktan bilgisayar başına ya da özel olarak tasarlanmış tematik parklara taşınırken; ortaoyunu tek kişilik standup gösterilerine dönüşmüştür. Her bir yöreyi temsil eden ve kültürel otantikliğe sahip olan halkoyunları, gösteri toplumunun bir uzantısı olarak endüstriyel ve ücretli bir dans ve gösteri şovunun parçası olmuştur. Basit bahis oyunları kumarhaneler bağlamında dönüşüm geçirmiştir. Teknoloji ile aracılanan oyunda ise hayaller sınırlanmış, mekan, zaman ve karakterler bireye hazır sunulmuştur. Bu tarz oyunlarda “kendiliğindenlik” özelliği ortadan kalkarken; birer kültür endüstrisi ürünü olarak tüketmeye yönelik bağlam öne çıkmıştır. Doğayla mücadele etmek ve hayatta kalmak için hareket eden bireyin, zamanla toplumsal etkileşimlerini kuralsız aktiviteler aracılığıyla gerçekleştirmeye başlaması ve bu aktivitelere getirilen kurallarla ortaya çıkan spor oyunları ise bir yandan toplumsal bütünlüğün sağlanmasında diğer yandan toplumsal eleştiriye yönelik zihinsel üretimin dizginlenmesinde rol oynamıştır. Genel anlamda oyun, bedensel ve zihinsel sağlık açısından gerekli bir aktivite olmakla birlikte sağlığı tehdit eden durumlardan da söz etmek mümkün hale gelmiştir.Tüm bu değişim ve dönüşümler çerçevesinde genişleyen oyun ve oyuncak alanında hukuki düzenlemelerin gerekliliği ortaya çıkmıştır.
Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi ve Açıköğretim Fakültesi tarafından 7-8 Mayıs 2015 tarihlerinde gerçekleştirilecek olan “Uluslararası Oyun ve Oyuncak Kongresi”, oyunu, insanı ve insanın içinde var olduğu zaman ve mekana dayalı tüm süreçleri kapsayan geniş bir yelpazede ele almayı amaçlamaktadır.
Kongrede, bilim insanları aşağıdaki başlıklar çerçevesinde oyunla ilişkisi bulunan bütün disiplinlerden özgün çalışmalar sunmaya davet edilmektedir:
Dünden bugüne oyun ve oyuncak, Oyun kültürü, Oyun ve halk kültürü, Kültür, sanat ve edebiyatta oyun ve oyuncak, Oyun ve eğitim, Oyun, oyuncak ve sağlık, Oyun, oyuncak ve hukuk, Oyun ve medya, Toplumsal cinsiyetin yeniden üretiminde oyun ve oyuncak, Milli kimliğin inşasında oyun ve oyuncak, Oyun ve oyuncağın ekonomi-politiği
Kongre, burada listelenmeyen, oyun konusunu ele alan diğer başlıklar ile ilgili bildiri önerilerine de açıktır. Konu kapsamının genişliği çok farklı başlıkların geliştirilmesi ve ele alınmasına olanak tanımakta; farklı disiplinlerin bir aradalığı oyun konusunun derinlemesine irdelenmesinin önünü açmaktadır.
Oyun ve oyuncak konusunu çalışmalarına konu edinen, insanlık tarihinde bu konunun önemine dikkat çekmek isteyen ve günümüze değin bu alanda yaşanan dönüşümleri açığa çıkarmayı amaçlayan tüm bilim insanlarını kongremize davet ediyoruz.”