Makina Mühendisleri Odası (MMO) Erzurum İl Temsilciliği Yürütme Kurulu Başkanı Nejmi Furunci, “5393 sayılı Belediye Kanunu”nun 73. Maddesinde değişiklik yapan kanun teklifinin, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilmesini eleştirdi. Söz konusu kanun değişikliğinin, bilim insanlarının ve meslek odalarının itirazlarına rağmen kabul edildiğine dikkati çeken Furunci, “Söz konusu yasa değişikliğini kamuoyunda bu denli tartışmalı kılan en önemli faktör, başından itibaren “art niyetli” bir sürecin işlemesidir. Bu art niyet, yasanın hazırlanmasından, komisyon aşamalarına ve nihayetinde TBMM görüşmelerine kadar yansımıştır. 2009 yılı Nisan ayında tek bir fıkradan ibaret olan yasa değişikliği, son haliyle 14 fıkraya çıkartılmış ve kapsamı itibariyle de adeta kendi başına bir yasa halini almıştır. Kentleşme, planlama, imar ve yapı denetimi gibi konularda yapılması gereken ve öncelik derecesi çok daha yüksek olan yasal düzenlemeler varken, 2005 yılında yürürlüğe girmiş Belediye Kanunu’nda değişikliğe gidiliyor olması, değişikliğin amacının ‘planlı ve güvenli kentleşme’ değil ‘rant alanlarının paylaşımı’ olduğunu göstermektedir.” iddiasında bulundu.
Kentsel dönüşüm uygulamalarıyla birlikte bu konunun, basit anlamda bir çevre düzenlemesine indirgenemeyecek kadar karmaşık bir sorun olduğunun görüldüğünü kaydeden Furunci, “Sorunun ekonomik, sosyolojik, kültürel, tarihsel, siyasal ve her şeyden de öte insani boyutlarını göz ardı ederek geliştirilmeye çalışılan çözümler, sorunu çok daha trajik boyutlara taşımaktadır. Dolayısıyla kentsel dönüşüm meselesini, Belediyeler Kanunu’nun bir maddesi içerisinde halletmeye çalışmak, hem hukuki, hem de pratik olarak sorunludur. Bu ‘işgüzarlık’, sonu kestirilemeyen sosyal sonuçlara yol açabilir.” diye konuştu.
//FURUNCİ: SİYASİLER HUKUK VE MAHKEME TANIMAZ TAVIRLARDAN VAZGEÇMELİDİR
Yasa değişikliğinin en sorunlu yanlarından bir tanesinin de, kapsamının belirsizliği ve ölçüsüzlüğü olduğuna vurgu yapan MMO Temsilcisi Nejmi Furunci, “5393 Sayılı Belediye Kanunu’nun değişen 73. Maddesi açık biçimde ‘kentin eskiyen kısımları’ ile sınırlı iken, yasa değişikliği, ‘üzerinde yapı olan ya da olmayan, imarlı ya da imarsız’ tüm alanları kentsel dönüşüm uygulamalarının hedefi haline getirmektedir. Belediye meclislerine verilen bu ölçüsüz yetki, özellikle büyükşehirlerde ölçüsüz bir ‘yağma’ harekâtının başlamasına neden olacaktır.
Yasa değişikliğinin tüm fıkralarına sirayet eden anlayış, kentsel dönüşüm uygulamasını tek başına belediyelerin inisiyatifine teslim etmektedir. Detaylı yasal sınırlandırmalarla hak sahipleri ‘Belediyelerin insafına’ terk edilmektedir. Bu tek taraflılık o denli ileri gitmiştir ki, mahkemeler bile devre dışı bırakılarak, süreç belediyelerin tek taraflı işlemleriyle tamamlanabilir hale getirilmiştir. Mevcut yasa değişikliğiyle yapılmak istenen de yargıya intikal etmiş çok sayıda ‘kentsel düzenlemenin’ yargıdan kaçırılmasıdır. Kanun değişikliğinin geçici maddesinde, yargılama süreci devam eden davalarda da ‘bu kanun hükümlerinin uygulanacağı’ esasının yer alması hukuka doğrudan müdahale anlamına gelmektedir. Özellikle Büyükşehir Belediyelerinin taraf olduğu çok sayıda kentsel dönüşüm davası ‘oldu_bitti’ye getirilmektedir. Siyasiler, hukuk kurallarını ve mahkeme kararlarını tanımaz tutumundan biran önce vazgeçmelidir. Kentsel dönüşüm uygulamaları, yeni kentsel rant alanları yaratmak, yeni zenginler türetmek amacıyla değil, zor koşullarda kente tutunmaya çalışan yurttaşlarımızın yaşam koşullarının düzeltilmesi amacını taşımalıdır.” şeklinde konuştu.