Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Kurban bayramı dolayısıyla bir mesaj yayımladı.
Bayram günlerinin hikmet, mağfiret ve bereket dolu olduğunu ifade eden Diyanet İşleri Başkanı Görmez, mesajında “Bayramlar, Allah’ın biz Müslümanlara lütfettiği birer armağandır. Bayramlar, hakkın, hakikatin, adaletin, iyinin, güzelin, mazlumun, fakirin, açın, kimsesiz ve muhtaçların yanında olma zamanlarıdır. Kurban Bayramı, hac dolayısıyla her türlü günahlardan ve kötülüğün kaynağı olan vasıflardan arınma, eksiklikleri giderme ve her türlü iyiliğin, güzelliğin bilincine erenlerin sevincini paylaşma, onlarla aynı iklimi teneffüs etme zamanıdır.” şeklinde konuştu.
Bayramların müminleri birbirine yaklaştıran birlik, beraberlik, yardımlaşma ve dayanışma günleri olduğunun altını çizen Başkan Görmez, mesajında şu ifadelere yer verdi;
“BU BAYRAM, MÜMİNLERİ BİRBİRİNE YAKLAŞTIRAN BİRLİK, BERABERLİK, YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA GÜNLERİNİN ADIDIR…”
Bu bayram, kesilen kurbanların paylaşılmasıyla müminleri birbirine yaklaştıran, böylece hem Rabbimize yakın olmayı hem de kardeşlerimizle bağlarımızı güçlendirmeyi sağlayan birlik, beraberlik, yardımlaşma ve dayanışma günlerinin adıdır. Elbette Kurban Bayramı sadece kurbanların kesilerek etlerin paylaşılmasından ibaret değildir. Bilakis Kurban Bayramı, getirdiğimiz tekbirlerle, tehlillerle, tesbih ve telbiyelerle bize tevhid şuuru aşılayan, benliğimizi yenileyen, nefsimizi ezen, imanımızı coşturan kutlu günlerin adıdır.
“BU BAYRAM, BİRLİK İÇİNDE DUANIN VE YAKARIŞIN, STATÜLERDEN ARINARAK EŞİTLENMENİN, KENDİNİ BİLMENİN BAYRAMIDIR...”
Bu bayram, birlik içinde duanın ve yakarışın, statülerden arınarak eşitlenmenin, kendini bilmenin, sabrın, hassasiyetin, hiç bir canı incitmemenin ve yok etmemenin, tarihe şahitlik etmenin, geçmişi idrak edip bütün Müslüman halklarla bir arada Kâbe’nin etrafında geleceğe dair umut beslemenin bayramıdır.
“BAYRAMIMIZ KUTLU, KURBANLARIMIZ MAKBUL, SEVİNCİMİZ DAİM OLSUN…”
Bu bayram müminlerin bir kısmının bütün ümmeti temsilen İslam’ın mukaddes beldesi Mekke’de, yalnız O’na ibadet edeceklerini, yalnız O’na sığınacaklarını ve O’ndan yardım dileyeceklerini, yalnız O’nu ekber kabul edeceklerini hatırladıkları, misaklarını yeniledikleri ve ülkelerine kutsal toprakların huzurunu taşıdıkları günlerden ibarettir. Böyle bir arınma yolculuğunun arefesinde, Arafat vakfesinde ellerimizi Rabbimize açtığımızda biliyoruz ki, bayram O’nun en nadide nimetlerinden biridir. Diyoruz ki, bayramımız kutlu, kurbanlarımız makbul, sevincimiz daim olsun. Bu nimetin değerini bilerek bayrama imanla, samimiyetle, tevazu ve teslimiyetle, yücelmiş ve arınmış olarak çıkanlara ne mutlu.
“İSLAM DÜNYASINDA NİCE MASUM YAVRU, BAYRAMA TANIMLAYAMADIĞI BİR HÜZÜNLE GİRİYOR…”
Müslümanlar son birkaç yüzyılı hep çile, sıkıntı, kargaşa ve kaos içinde geçirdiler. İslâm ülkelerinin birçok yerinde iç savaş, kırım, kıyım, terör ve şiddetin ardı arkası kesilmiyor. Bayramın tadını ve heyecanını hissedemeyen nice Müslüman anneler, evlatları için gözyaşı döküyor. Bayramda ailesine kavuşamayan nice Müslüman baba, savaşın ortasında bayramın huzurunu özlüyor. Ve nice masum yavru, bayrama tanımlayamadığı bir hüzünle giriyor.
“İSLAM DÜNYASININ KADİM ŞEHİRLERİ, DÜNÜN ESENLİK VE BARIŞ YURTLARI BUGÜN YAŞANILMASI ZOR VE İNSANLARIN TERK ETTİĞİ BELDELER OLUYOR…”
Barışa hasret kalan İslam coğrafyasında, sokaklardan kurban değil mümin kanı akıyor. İslam dünyasının kadim şehirleri, dünün esenlik ve barış yurtları bugün yaşanılması zor ve insanların terk ettiği beldeler oluyor. Afganistan, Irak, Suriye, Libya, Myanmar, Arakan ve Mısır’da yangın sürerken, Gazze çağın korkunç silahlarıyla yıkılıyor ve yok ediliyor. Bu acı manzara karşısında bizler, dualarımıza kardeşlerimizi dâhil ederek içtenlikle Rabbimize yalvarıyoruz. Bayramlaşırken boğazımız düğümleniyor, karanlık gecelerin nurlu bir sabaha uyanması için milletçe elimizden geleni yapmak için çabalıyoruz. Her kimden ve nereden gelirse gelsin zulüm zulümdür diyor, mazlumlara gönlümüzü ve kapımızı açıyoruz. Aziz milletimiz tarihte olduğu gibi bugün de kendisine iltica eden mazlumlara ayrım yapmaksızın kucak açıyor, bu şerefli duruşu bir kere daha tarihe örnek oluyor. Rabbimizin bize lutfettiği merhamet duygusunun tecellisiyle muhacirlere ensar oluyoruz. Şükürler olsun ki şehirlerimiz her geçen gün şefkat ve merhametin yeryüzüne egemen olması için maddi ve manevi bir destek seline dönüşüyor.
“BİZLER, SİLAHIN DEĞİL YÜREĞİN DAHA GÜÇLÜ OLDUĞUNU İSPATLAYARAK BARIŞI VE ESENLİĞİ PEKİŞTİRELİM…”
Şimdi bizler, silahın değil yüreğin daha güçlü olduğunu ispatlayarak barışı ve esenliği pekiştirelim. Evlatlarımızın, kardeşlerimizin, canlarımızın akan kanlarına dur diyelim. Ümitsizlik vadilerinde yuvarlanan insanlığa ümit olalım. Cennetini yitirmiş Âdem'in çocuklarına teselliler sunalım. Bu bayram, çatlak dudaklarımıza zemzem, çorak gönüllerimize inşirah olsun. Utançlarımızı, ayıplarımızı, pişmanlıklarımızı, ahlarımızı Rabbimizin rahmet kucağına dökelim. Kardeşin kardeşi kuyuya attığı, kardeşin kardeşe silah kaldırdığı bir çağda, Habil gibi engin, Yusuf kadar sabırlı, İbrahim gibi halim, İsmail gibi teslimiyet timsali olalım.
“BAYRAM SEVİNCİNİ EVLERİNDEN, YURTLARINDAN, AYRILMAK ZORUNDA BIRAKILARAK ÜLKEMİZE SIĞINAN SURİYELİ VE IRAKLI KARDEŞLERİMİZDEN ESİRGEMEYELİM…”
Bayram sevincini evlerinden, yurtlarından, topraklarından ayrılmak zorunda bırakılarak ülkemize sığınan Suriyeli ve Iraklı kardeşlerimizden esirgemeyelim. Haccın birliğini, Arafat’ın bilincini, bir olma birlik olma kıvancını ülkemize taşıyalım. Bu bayram, “Ben hanif (hakka yönelmiş) olarak, yüzümü gökleri ve yeri yaratan Allah’a çevirdim ve ben müşriklerden değilim. Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah içindir. O’nun hiçbir ortağı yoktur. Ben bununla emrolundum ve ben Müslümanların ilkiyim.” diyerek, Resul-i Ekrem’in sünneti üzere kurbanların kesildiği bayramdır.
“BAYRAM KENDİNİ UNUTTURMUYOR, GÖNÜLLER AYDINLANIYOR, YÜZLER GÜLÜYOR, ÜMİTLER YEŞERİYOR…”
Allah’a hamd olsun ki, müminler, hac ibadetlerini ve kurban vazifelerini ellerinden geldiğince yerine getirmek için gayret sarf ediyorlar. Bayram kendini unutturmuyor; gönüller aydınlanıyor, yüzler gülüyor, ümitler yeşeriyor. Bayramın bereketi, gözle görülür, elle tutulur şekilde insanları kucaklıyor. Bu duygularla yeryüzünün her neresinde olursa olsun bütün Müslümanların Kurban Bayramı’nı kutluyor; İslam beldelerini her türlü felâket, istila, işgal ve mağduriyetten koruması için Rabbimize yalvarıyorum. Kurbanların kanı kadar sıcak ve içten dualarla yürekleri yanmış müminlere aydınlık günler ve gelecekler göstermesini niyaz ediyor; müminlere ihtiyaç duydukları güç, irade, cesaret, akıl ve imkânı vermesini Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.