Başbakan Binali Yıldırım, “Abdullah Bey bu kutlu yürüyüşte partimizle ilgili davamızla ilgili görüşlerini her zaman bizimle paylaşabilir. Biz de gerekli şeyleri onunla paylaşırız. Kamuoyunda bir tarafmış gibi ayrı bir şekilde değerlendirmeler yapmasını tasvip etmeyiz” dedi.
Başbakan Yıldırım, cuma namazını Hamamönü'ndeki Taceddin Sultan Camii'nde kıldı. Namaz sonrası basın mensuplarının sorularını cevaplandıran Yıldırım, ABD’de görülen Mehmet Hakan Atilla davasında jürinin verdiği karara ilişkin bir soruya, “ABD’de görülen Mehmet Hakan Atilla davası hukuki bir dava değil, siyasi bir nitelik kazanmıştır. Uydurma delillerle, kendileri suç işleyen insanların şahitliğiyle oluşturulmaya çalışılan ve uluslararası hukuk normuna hiçbir şekilde uymayan adeta bir tiyatro şeklinde bir dava. Sonucu önceden kararlaştırılmış, senaryosu hazırlanmış oyun gibi bir davayı bütün dünya izledi. Bizim açımızdan hiçbir kıymeti yoktur. Türkiye bir hukuk devletidir. Hak ve menfaatlerine nereden bir zarar verilmeye çalışılırsa karşılığını mutlaka verecektir” cevabını verdi.
Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar’ın görevden alınması ile ilgili değerlendirmede bulunan Yıldırım, “Bu hukuki bir süreçtir. Kamu adına hizmet edenler, kamu gücünü kullananlar, vatandaştan yetki alanlar bu yetkilerini yerli yerinde kullanmak, hizmet yaparken kamu menfaatini gözetmek durumundalar. Kayırmadan, görevi kötüye kullanmadan, memleket, millet adına hizmet yapan hiç kimsenin söyleyecek sözü olmaz, herhangi bir sıkıntı da yaşamaz. Yanlış yapan varsa bunların hukuk içerisinde karşılığını görmesi doğaldır. Herkes baştan milletin denetimindedir. Bu yetmez, ikinci denetim kamu denetimidir. Müfettişler gerekli denetimleri yaparlar ve yanlış bir iş, işlem, uygulama olursa bunun karşılığı da bellidir. Bunun ötesinde de eğer daha ileri bir yanlış yapılmışsa, kamu yararı gözetmeyen veya haksız uygulamalara sebep olan icraat yapılmışsa bunun yolu da mahkemelerdir. Bu ilk değildir. Daha önce de bu ve buna benzer çeşitli partilerden belediye başkanları, diğer kamu yöneticileri hakkında hukuki ve idari işlemler yapılmıştır. Bundan sonra icap ederse yine yapılabilir ama ümidimiz, halktan yetki alan, seçimle gelen insanların iki seçim arasında hiçbir yanlışa düşmeden görevlerini layıkıyla yerine getirmeleri ve kendilerine oy veren insanları hayal kırıklığına uğratmamalarıdır” diye konuştu.
Uyuşturucuyla Mücadele Toplantısı'nda konuşma yapan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun polislere "Uyuşturucu satıcısını gören güvenlik görevlisi ne yaparsa yapsın sorumluluğu bana ait. Uyuşturucu satıcısının ayağını kırmayan polis görevini yapmamış demektir" diye seslenmesine ilişkin soruya ise Başbakan Yıldırım şu cevabı verdi:
“İçişleri Bakanımız, son zamanlarda özellikle genç yavrularımıza yönelik uyuşturucu bağımlılığı konusunda gelinen noktaya dikkat çekmek için kendince bir üslupla kamuoyu gündemine taşıdı. Yanlış anlamaya müsait şeyler olabilir ama bu işin ne kadar alçakça bir iş olduğunu, bu işin içinde olan çocuklarımızı zehirleyenlerden hiç kimseye müsamaha göstermeden en şiddetli şekilde üzerlerine gidilmesi gerektiğini açıklamaya çalışmıştır. Bu amaçla yaptığı açıklama tarzı belki yanlış anlaşılmalara mahal vermiş olabilir. İster içişleri bakanı ol, ister başbakan ol, ister sade bir vatandaş ol hiç kimse hukukun üstünde değildir, ceza da olacaksa hukuk içerisinde herkes karşılığını görecektir.”
Başbakan Yıldırım, Diyanet İşleri Başkanlığının internet sitesinde yer alan “Buluğ çağına giren kişiler evlenebilir” açıklamasına yönelik şu ifadeleri kullandı:
“Ergenlik işi ayrı bir iştir ama evlenme yaşı Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında bellidir. 18 yaşından önce yapılan evlilikler yasa dışıdır, ayrıca büyük mağduriyetlere de sebep olmaktadır. Küçük yaşta evlenmiş, aileleri bölünmüş, kocası veya eşi hapiste olan binlerce insan vardır. Bu bilgisizlikten, cehaletten ve o yaşların verdiği heyecandan kaynaklanan bir durumdur. Biz bunu geçtiğimiz aylarda bir yasa ile bu mağduriyetleri gidermeye çalıştık ama kendimizi iyi ifade edemediğimiz için o mağduriyetler bugün de devam ediyor. Küçük yaşta evlilikler hiçbir zaman kabul edilemez, hoş görülemez.”
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olacağı iddialarına ilişkin Yıldırım, “Kiminle karar verecek, hangi yönde gidecek o kararı verecek olanlara aittir. Biz kimse hakkında şöyle olacakmış böyle olacakmış, geleceğe yönelik tahmin yürütmek konumunda değiliz. Biz ülke yönetiyoruz. 2019'da seçim olacak, herkes meydana çıkacak, ben varım diyen milletten boyunun ölçüsünü alacak. Bu herkes için geçerlidir. Abdullah Bey bu partide beraber yola çıktığımız bir arkadaşımızdır. Başbakanlık, cumhurbaşkanlığı yapmıştır. Bizim arzumuz, Abdullah Bey bu kutlu yürüyüşte partimizle ilgili davamızla ilgili görüşlerini her zaman bizimle paylaşabilir. Biz de gerekli şeyleri onunla paylaşırız. Kamuoyunda bir tarafmış gibi ayrı bir şekilde değerlendirmeler yapmasını tasvip etmeyiz. Arzumuz bu davanın bir ferdi olarak iyi günde, zor gününde beraber olmuş bir kardeşimiz olarak görüş ve fikirlerini partinin başarısı için bizlerle paylaşmasıdır” açıklamasında bulundu.