ENİSE YAPAR
ANKARA (İHA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bazı köşe yazarlarının maden kazasında hayatını kaybeden işçilere yönelik açıklamalarına ilişkin, "301 şehidimize bu hakareti yapanlar bu ülkede aslında 77 milyonun yüzüne tükürmesi gereken insanlardır. 301 değil hep birlikte, 301 kardeşimin tüm ailelerin dava açması lazım bunlara. Şu ana kadar 50 kadar dava açan var. Bu kardeşlerimize bu hakareti yapanlara tüm varislerin hadlerini bildirmesi gerekiyor" dedi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, parti genel merkezinde gerçekleştirilen 'Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Soma'daki kazada hayatını kaybeden şehitlere Allah'tan rahmet dileyerek, "Soma'da maden kazasını öğrendiğimiz andan itibaren yapılanları Salı günü grup toplantısında ayrıntılı şekilde başladık. İhtiyaç dahilinde tüm imkanlarımızı seferber ettik. Kazaya bütün ayrıntıları hesaba katarak müdahale ettik. İlk etapta gayemiz madendeki işçilerimizi, kurtarmak, şehitlerimizin naaşlarına ulaşmak ve onları çıkarmak oldu. Eş zamanlı olarak devir işlemlerinin yapılması, ilçedeki tüm ihtiyaçların giderilmesi gerçekleştirildi. Toplamda 2 bin 743 personeli, 258 kara, 9 hava aracını seferber ettik. Enerji Bakanlığımız, Çalışma Bakanlığımız, İçişleri, Gençlik ve Spor Bakanlığımız, Aile Bakanlığımız çalışmalarda görev aldılar. Genelkurmay Başkanlığımız, AFAD, STK'lar bölgede yaraları sarmak için canla başla çalıştılar. Şehit madencilerin yakınları için de adımlar, attık, atmayı sürdürüyoruz. Nelerin yapılabileceği, İş güvenliği ve sağlığı yasasında nelerin yapılacağı çalışmalarını yaptık. Kademe kademe bu değişiklikleri yapacağız. Bu adımları atacağız" dedi.
“SORUŞTURMALARI BİZLER DE TİTİZLİKLE TAKİP EDİYORUZ”
Dün temsilen 10 kişilik bir heyetin Soma'dan geldiğini hatırlatan Erdoğan, "Bu kazanın sebeplerini ve sorumluların tespit etmenin yanında bundan sonra alınacak tedbirleri tespit etmek. Bu soruşturmaları bizler de titizlikle takip ediyoruz. Bundan sonra aynı kazaların yaşanmaması, minimize etmek için çalışmaları başlattık. Hiç kaza olmaz gibi bir anlayışın yanlış olduğu ifade etmek gerek. Kaza oranın minimize etmek en ideal olanıdır ama sıfırlamak dünyanın hiçbir yerinde yaşam şeklinde mümkün değildir. Otobüsler, otomobiller, uçaklarda vesaire test azami ölçüde yapılır. Olmuyor mu gene oluyor. Maden ocakları, kömür ocakları riski en yüksek olan işletmelerdir. Buralarda en ileri teknolojiyi hayata geçirmek için bundan sonraki takipler çok daha farklı olacak. TBMM'de bir araştırma komisyonu kuruldu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız yeni acıların yaşanmaması için çalışıyorlar. Yüreklerimizi dağlayan Soma faciası 77 milyona zor zamanlarda birlik olma ruhunu güçlü şekilde hissettirdi. En son Van depreminde milletimiz Van'daki kardeşlerimizin acısını paylaştı. Soma'da yaşanan kazanın ardından 77 milyonun tek yürek olduğunu, nakdi yardımıyla dualarıyla Soma'nın acısını yüreklerinde hissettiler. Tüm dünyanın dost ve kardeş ülkelerinde bizlerle olduğunu bu acı hadiseyle bir kez daha gördük" ifadelerini kullandı.
“SOMALİ'YE, BOSNA-HERSEK'E EL UZATMAMIZI BİLMEYENLER SOMA'YI DA BİLMEZLER”
Bosna Hersek'te sel felaketine ulaşan ilk uluslararası yardım Türkiye'nin olduğunu anlatan Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti:
"Soma'yı sorduklarını, bizim acımızı paylaştıklarını, gazetedeki o haber son derece anlamlı şekilde bizlere aktarıyor. Bunu herkes anlayamaz ve anlayamaz. Bir Bosnalının bir yandan evindeki çamurları temizleyip bir yandan da Soma'yı sormalarını herkes anlayamaz. Somali'yi bırak Soma'ya bırak insanlık dışı ifadeler kullananlar oldu. Bizim Bosna'daki Sırbistan'daki sel felaketine yardım göndermemizden rahatsız olanlar oldu. 12 yıllık Türkiye artık yok. Biz, bunu birçok yönleriyle ele alabilecek güce sahibiz ama bunların anlayışı nasıl bir anlayıştır. Bu nasıl bir insafsızlıktır. Somali'ye, Bosna-Hersek'e el uzatmamızı bilmeyenler Soma'yı da bilmezler. Somali bunlara ne kadar uzaksa Yozgat'ta o kadar uzaktır. Dünyanı kendi küçük semtlerinden ibaret zanneder bunlar. Lüks kafelerde, boğaza nazır kafelerde demlenirler. Emin olun eğer Twitter'da gündem listesine girmiyorsa hiçbir mesele bunlar için anlam ifade etmez. 140 karakterde mesaj yazınca kendilerini dünyayı kurtaran adam gibi görürler. Bir fakirin evine ayakkabılarını çıkarıp girmezler. Niye, beyefendi evine öyle girip çıkıyor da onun için. İstanbul'un doğusunda, İzmir'in Ankara'nın doğusunda koca bir dünyanın olduğu bilmez, umursamazlar. Yoksulluğun coğrafyası, mazlumun rengi yoktur. Karşısındakinin etnik kimliğine bakarak bir şeyler vererek yaptığı yardım değil tahkirdir. Bizim inancımızda sağ elin verdiğini sol el görmeyecek Sen bugün Somali'yi bırak dersen yarın ihtiyacın olduğunda sana bakacak kimseyi bulamazsın. Olayın bir de siyasi, vicdani boyutu vardır. uluslararası bütün siyasi olayların içinde bu insanlar değişik zamanlarda sizlerle birlikte hareket ediyorlar. O zaman bakıyorsun o benim dar günümde Türkiye var diyor. Bütün bunlar bir tarafa biz sadece vicdanımızın, inancımızın sesini hissederek bunları yapıyoruz. Sen bugün Bosna'nın meselesine sırtını dönersen yarın dost bulamazsın. Türkiye Soma'ya da Somali'ye de ulaşacak güçtedir."
“ONYILLARDIR REDDEDİLEN, İNKAR EDİLEN VATANDAŞLARIM NE DEMEK İSTEDİĞİMİ ÇOK İYİ ANLIYORLAR”
Başbakan Erdoğan, "12 sene öncesine kadar yurtdışına çıkan vatandaşım, şahsım da dahil olmak üzere sınır kapılarında boynunu yere eğmek zorunda kalıyordu. Benim vatandaşım pasaportunu, bol sıfırlı parasını gizliyordu. Şu anda Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm vatandaşları pasaportlarıyla, kimlikleriyle, ayyıldızlı bayraklarıyla gurur duyuyor. İftihar ediyorlar. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı demek herkesin sustuğu bir dönemde, Suriye'deki zulme karşı çıkan 1 milyon Suriyeli evinde misafir eden büyük ülkenin vatandaşı demektir. Mısır'daki darbeye korkmadan darbe diyebilen o darbenin mağdurlarını cesaretle savunabilen onurlu vatandaşı demektir. Somali'ye Myanmar'a Afganistan'a elini uzatan cömert vatandaş demektir. Yıllarca hastane koridorlarında çile çekmiş, köyünde yolla, ilçesinde suyla, uçakla, duble yolla, hızlı trenle bu dönemde tanışan vatandaşlarım benim ne demek istediğimi anlıyorlar. Onyıllardır reddedilen, inkar edilen vatandaşlarım ne demek istediğimi çok iyi anlıyorlar. Onlar bizi çok iyi anladıkları, bizi bu makamlara taşıdıkları için buradayız. Ecdattan böyle gördük, ecdadımız gerçekten güzel yapmış. Eğer ta buralardan Hint Yarımadasına donanmalar gönderen bir ecdadımız varsa bununla gurur duyarız, o yolda yürümeye devam ederiz" şeklinde konuştu.
“KÖMÜRÜN ÇİLESİNİ ÇEKEN, ALIN TERİNİN NE OLDUĞUN BİLEN BİZİZ”
"Geçen yıl Gezi olayları öncesi İstanbul'da duvarlara 'zulüm 1453'te başladı' diye yazanları destekleyen bir zihniyet bizi asla anlayamaz" diyen Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
"Soma'nın varlığını orada kaza olduğunda anlayan zihniyet bizi anlayamaz. Her nerede ne şekilde olursa olsun bir kaza olsa da birileri ölse de ellerini ovuşturan zihniyet bizi anlayamaz. Kömürün çilesini çeken, alın terinin ne olduğun bilen biziz. En zor işlerde ölümle burun buruna çalışan biziz. Biz oralardan geliyor, her an zaten oralardayız. Başbakanınız kömür ocaklarına inmiş bir başbakandır. Gerek Çalışma Bakanım, Enerji Bakanım yine o kömür ocaklarına inen kömür ocaklarında çalışan kardeşlerimizle yemek yiyen ekibiz biz. Atıp tutanların bu ocaklara girip çıktığı yok. Bunlar varsın sadece demlensinler. Yaptıkları birkaç milletvekili gidip oturma eylemi yapıyor, oturun oturun sizin hayatınız oturmakla bizim hayatımız çalışmakla geçti. Zaten böyle devam ettiğiniz için bir yere varamıyorsunuz, Biz daha çok çalışacağız, nerede eksiğimiz var. Ben Bakanlar Kurulu toplantısından sonra talimat verdim. Bunu en ileri teknolojiyle hangi ülkeler kullanıyor, ekipler halinde gidecek oraları inceleyeceksiniz. Onların teknolojisini gerekirse ülkemize transfer edeceğiz. Almanya Şansölyesi de gereken desteği vermeye hazırız' dediler. Putin de Her türlü desteği vermeye hazırız' dediler. Biz hemen süratle bu adımları atacak, bu süre içerisinde 2-3 ay gerekirse bu ocakları kapalı tutacağız. Temsilci heyetle bu görüşmelerimizi yaptık. O gelen kardeşlerimiz bize hala 'Ne zaman işimize döneceğiz' diyor. Orada da hava bu. Bunu iyi görmemiz, incelememiz var. Tabii ki işinize döneceksiniz ama biz de bütün önlemleri alalım, ondan sonra işinize başlayacaksınız' diyoruz.”
"NEDEN AYAĞA KALKIP BUNLARIN YÜZÜNE TÜKÜRMÜYORSUNUZ"
"Duvarlara Zulüm 1453'te başladı diyenler bizim tarihimizi anlayamazlar. Onlar tarihini anlayanlar değil kötüleyenlerdir. Ama biz hiçbir zaman onlara kulak asmayacağız” diyen Erdoğan, “Biz o bakiye üzerinde yaşıyoruz ve bütün Türkiye genelinde o Devleti Aliyeyi Osmaniye'nin Selçuklu bakiyesi üzerinde eserlerimizle övünüyoruz. Şu anda bunlara sorun hiçbir eseri yok. Ecdatta Selçuklu'dan tutun Osmanlı bütün eserlerle ülkemizi donatmış. Turistler işte bu eserlere geliyor, onları geziyor dolaşıyorlar Olay artık sadece artık bir sadece, güneş kum deniz değil ama 36 milyonu turistin çıktığı bir Türkiye. Bizim şehit madencilerimize AK Parti'nin mitingine katıldı diye. Onlara müstahaktır' diyen köşe yazarlarının kardeşlerim insanlıktan nasibi olabilir mi? Bunlarda ne insanlık ne vicdan var ama onu gazetesinin köşesinde yazdıran da aynı. Aynı şekilde bir başka yazar güya bayan ne şehittir ne gazi ardından niyazi diyor. Hani kadın hakları dernekleri, insan hakları dernekleri bir başka birşey olduğu zaman ayağa kalkıyorsunuz burada neden ayağa kalkıp bunların yüzüne tükürmüyorsunuz. 301 şehidimize bu hakareti yapanlar bu ülkede aslında 77 milyonun yüzüne tükürmesi gereken insanlardır. 301 değil hep birlikte, 301 kardeşimin tüm ailelerin dava açması lazım bunları. Şu ana kadar 50 kadar dava açan var. Bu kardeşlerimize bu hakareti yapanlara tüm varislerin hadlerini bildirmesi gerekiyor" dedi.
"BİZ BUNLARA SEYİRCİ KALMAYIZ. BAZILARI DA 'YA BAŞBAKANIM ALMANYA'YA GETMEZSENİZ İYİ OLUR' DİYOR. KUSURA BAKMASINLAR BİZ GİDERİZ"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Yarın Almanya’ya yapacağım ziyaret öncesinde son derece manidar bir şekilde orada da sokakların karıştırılmasına, bazı mezhep mensuplarının tahrik edilmesine büyük şehirlerde kendilerine göre hazır kıtaların terör estirmesine gayret ediyorlar Türkiye’de. Biz bunlara seyirci kalmayız. Bazıları da ‘Ya Başbakanım Almanya’ya gitmezseniz iyi olur’ diyor. Kusura bakmasınlar biz gideriz. Biz gideriz” dedi.
Partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısında konuşan Başbakan Erdoğan, Soma’da yaşanan maden kazasından sonra bazı köşe yazarlarının tutumunu sert bir dille eleştirdi. Bir köşe yazarının “Bunlara yardım etmeyin, Soma’ya yardım etmeyin, Bunların hepsinin evleri var” sözlerini eleştiren Başbakan Erdoğan, “Şuna bak ya sen kimsin ya. Senden zaten vicdan yok. Sen vicdanından nasibini almamışsın. Kurulu bir tezgahın var demek ki orada rahat rahat üflüyorsun, üfürüyorsun veya üfleniyorsun. Ama kalkıp sıkılmadan, utanmadan ‘Soma’ya yardım etmeyin’ diyorsun. Onların ne ücret aldığını, nasıl bir yaşam içinde olduğunu biliyor musunuz? İzmir Milletvekili Binali Yıldırım bey, evleri ziyaret ederken bana bir evin havasını anlattı ve anlatınca bende kendisine hemen duygularımı ilettim. Dedim ‘Hiç bekleme sen adımı at.’ Çünkü o köyde 19 kişi ölmüş. Zaten talepler var hazırlıklar var süratle biz o kardeşlerimize daha önce bizim bir çok deneyimlerimiz var. Sitede mi oturmak isterler veya müstakil evlerde mi oturmak isterler nasıl istiyorlarsa biz onlara insanca yaşaya bilecekleri hiçbir zaman o şehidimizin bir defa o boşluğu dolmaz o ayrı bir konu ama hiç olmazsa ailesi, çocukları, bundan sonraki hayatlarını bu şekilde değil çok daha farklı şekilde yaşaya bilsinler diye biz elimizden geleni yapmak zorundayız. Çünkü onların varisiyiz onların, onları korumak durumundayız. Onlara sahip çıkmak durumundayız. Onları sahip çıkmak durumundayız. Bu adımı atmak durumundayız” diye konuştu.
Bu anlayışın ve zihniyetin Gezi olaylarında bir zamanlar ‘tüketmeyin, ekonomi dursun’ diye yazdığını anımsatan Başbakan Erdoğan, emeği değil onurunu satanların AK Parti iktidarı olmadığını dile getirdi.
"BİR TERBİYESİZ 'AK PARTİ'YE OY VERDİLER BAŞLARINA MUSİBET GELDİ' DİYOR"
Erdoğan, “AK Parti’ye oy verdiler başlarına musibet geldi’ diyor bir terbiyesiz. Şu lafa bak ya. Yani ‘hakimi mutlak olan Allah’ın iradesini kendinde görecek kadar aşağılık birisi. Sen kimsin. Sen böyle bir şeyi nasıl söylersin. Ondan dolayı musibet gelmiş. Lafa bak. Demek ki yaşanan her musibet bir siyasi irade sebebi öyle mi? Sormak lazım acaba siz bundan önce bu ülkede meydana gelen musibetlerde oyunuzu nereye vermiştiniz o zaman? Sormak lazım bunlar ne akılsız adamlar ya. Bunlar ne densiz adamlar ya. Ellerinde kalem, çala kalem gidiyorlar. Böyle bir anlayış olabilir mi? Ama zihniyet bu anlayış bu. Ne olacak bütün meselesi kılavuzu karga olan meselesi. Mesele bu. Kargaya da hareket etmeyelim. Böyle bir durum var” ifadelerini kullandı.
"BİZ BU ÜLKEDE HİÇBİR GERİLİMİN TARAFI DEĞİLİZ"
“Biz bu ülkede hiçbir gerilimin tarafı değiliz” diye konuşan Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:“Hiçbir gerilimin kaynağı değiliz. Şuanda medya yoluyla, sosyal medya yoluyla estirilen ırkçılığın, ayrımcılığın şiddet çağrılarının içinde asla değiliz. 301 şehidimizin acısı taze iken hep sustuk. Yürekler yanarken sustuk. Şehitlerimizin üzerinden sokaklarda terör estirilirken sustuk. Kan kustuk, kızılcık şerbeti içtik dedik. Ama kimse kurusa bakmasın. Şımarıklık karşısında, hat bilmezlik karşısında, nefret suçları karşısında daha fazla susacak değiliz. Soma’ya bahane edip vuran, kıran, tahrip eden, polise saldıran, yeni cinayetler işleyen kan tacirleri karşısında elbette susmayacağız. İşte bakın dün iye bir olay oldu İstanbul’da. Neymiş, Berkin Elvan’ı anmak için okulda törenler düzenleyeceklermiş. Şu hale bak ya. Yani biz bu ülkede kusura bakmayın her ölüm hadisesinde bir tören mi düzenleyeceğiz? O zaman bütün işleri bırakalım törenle bakalım. Kılıçdaroğlu’na göre bu takibi ekmek almaya giderken ölen bir gencimiz veya çocuğumuz. Dürüst ol, dürüst. Kimi aldatıyorsun. Gerçek ortada. Her şey ortada. Kayıtlarla her şey ortada. Ama o evladı, o yavruyu aldatanlar da ortada. Şimdi bakın dün ölüm yıl dönümüymüş. Ölüm yıl dönümü değil. Olayların olduğu yıl dönümü bunu gerekçe tuttular ve ne yaptılar orayı adeta terörize ettiler. Molotofkokteyleriyle, maskelerle her şeyiyle havai fişekler bütün bunlarla saldırdılar. Bakın bir molotofkokteyli polis aracının içine düştü ve polis aracının içinde polislerimiz yanmaya başladı. Kendilerini zor dışarı attılar. Nitekim kollarının ve vücudunun bazı yerleri yandı şuanda tedavi görüyorlar. Arkadan gelen diğer polis aracı tabi orada olaya müdahale etme noktasına gitti ama onları da tabii ki yakıyorlar. Düşünebiliyor musunuz bütün bu araçların üzerine bu teröristler çıkarak orada camları kırmaya çalışıyorlar. Şimdi Allah aşkına bütün bunlara karşı polis eli kolu bağlı mı duracak. Bir şey yapmayacak mı? Nasıl sabrediyorlar bunlara ben bunları anlamıyorum. Ama hiçbir medya grubu hala kalkıp da yani burada yaralanan polislerin durumu ne olacak işte geçenlerde bir kızımız güneydoğuda maalesef yine böyle bir polis aracının içerisinde yandı hala yoğun bakımda yatıyor. Şuuru kapalıydı. Şuanda açık mı bilmiyorum. Allah şifalar versin. Kendisini camı kırarak zor attı bu kardeşimiz. Ama ondan hiç gazetelerde bir haber duydunuz mu? Onu ananları hiç gördünüz mü, duydunuz mu? Bunları bu ülkede sorumluluk mevkiinde olan bizler konuşmayacağız da kim konuşacak. Biz terörize olmuş olanları mı konuşalım. Ellerin Molotof kokteyleriyle, havai fişekleriyle polisine, esnafına cam, çerçeve saldıranları mı savunacağız, onları mı konuşacağız.”
"CHP TERÖRİZE OLMUŞ KESİMİ SAVUNUYOR"
CHP’nin terörize olmuş kesimi savunduğunu belirten Başbakan Erdoğan, muhalefetin bunları savunduğuna dikkat çekti. Erdoğan, “Kusara bakmasınlar biz onların yanında yer alamayacağız. Biz gerçek manada mağdur, mazlum halkın yanında yer alacağız. Dün malum milletvekili var bunların. Tunceli milletvekili gene gitmiş Okmeydanı SKK hastanesinde oraya nasıl terörize ederiz onun gayreti içinde. Bir diğeri bakıyorsun İstanbul’dan kalkıyor Manisa'ya gidiyor o da orayı terörize etmenin gayretinde içinde. Geçen yıl gezi olaylarında biliyorsunuz Ankara’da Kızılay’da af edersiniz polise küfür eden milletvekilleri gördük. Ne milletvekili ya. Benim milletvekilim bir defa halkını tam manasıyla adil şekilde temsil edecek. Kendi polisine küfür ederek değil. Ama bu genel başkan bunlara siz ne yapıyorsunuz dediği yok. Kalkıp bunlara yönelik disiplin kurulunda bir uygulaması yok. Biz 301 şehidimizin acısı taze iken yine söylüyorum sustuk. Yürekler yanarken biz sustuk. İşte bakın bu mantık, bu anlayış şuanda yarın Almanya’ya yapacağım ziyaret öncesinde son derece manidar bir şekilde orada da sokakların karıştırılmasına bazı mezhep mensuplarının tahrik edilmesine büyük şehirlerde kendilerine göre hazır kıtaların terör estirmesine gayret ediyorlar Türkiye’de. Biz bunlara seyirci kalmayız. Bazıları da ‘Ya Başbakanım Almanya’ya gitmezseniz iyi olur.’ Kusura bakmasınlar biz gideriz. Biz gideriz” dedi.
"BENİM ORADA 3 MİLYON VATANDAŞIM VARSA BİZ ORAYA GİDERİZ"
Kendilerine akıl verenlerin akıllarını kendilerine saklamasını isteyen Başbakan Erdoğan, “Eğer biz bu ülkede siyaset yapıyorsak Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanıysak benim orada 3 milyon vatandaşım varsa biz oraya gideriz ve inşallah yarın gideceğiz. 15 bin kişilik kapalı spor salonunda halkımızla bütünleyeceğiz, bir olacağız beraber olacağız. Orada tabi eğlence olmayacak. Sadece düşünceler yansıyacak. Soma’nın gündemde olduğu bir zamanda eğlence olmayacağı için biz Diyanetten aldığımız destek ile orada hatmi şerifler indirildi, orada yine Kur-an tilavetleri yapılacak yine şehitlerimize oradan da biz dualarımızı göndereceğiz. Konuşmaları yaparak akşam yine döneceğiz. Güçlenen Türkiye’den, güçlenen ekonomiden rahatsızlık duyanların içerideki maşalarını devreyi aldıklarını söylüyoruz. Çözüm sürecinin kandan beslenenleri rahatsız ettiğini söylüyoruz. İşte Mısır’da olanları örnek gösteriyoruz, Ukrayna’da olanları örnek gösteriyoruz. Bütün bunlar ortadayken içeride ve dışarıda ne yazık maşalar tarafından, taşeronlar tarafından çeşitli bahanelerle saldırılar diri tutulmaya çalışılıyor” ifadelerini kullandı.
BU MİLLET ARTIK CUMHURBAŞKANINI KENDİSİ SEÇECEK, KENDİ BAŞKANINI KENDİSİ SEÇECEK. BUNDAN RAHATSIZ OLUYORLAR"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yaklaştığına işaret ederek, "Bu millet artık kendi cumhurbaşkanını kendisi seçecek, kendi başkanını kendisi seçecek. Bundan rahatsız oluyorlar. Bundan sonra bize bu ülkede bu makamlarda yer yok diye görüyorlar herhalde. Üzülme Kılıçdaroğlu, çalış senin de olur ya" dedi.
Partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısında konuşan Başbakan Erdoğan, Afyon'da yaptığı açıklamaları hatırlatarak, "Bu saldırıların şahsıma yönelik olduğunu düşünenler varsa büyük bir yanılgı içindedirler. Bu saldırıların arkadaşlarıma hükümetimize partimize sadece partimize oy verenlere yönelik olduğunu düşünenler varsa büyük bir yanılgı içindeler. Bütün bu saldırılar artık tartışmasız şekilde görüyoruz ki bu millete bu milletin huzuruna, inançlarına, değerlerine, istiklaline ve istikbaline yönelik saldırılardır. Bu saldırlar bu eylemler Türkiye cumhuriyetini 77 milyonu hedef alan saldırılardır. Bu saldırılardan, sokak eylemlerinden çıkar sağlayacağını düşünen varsa en büyük hatanın içindedir. Bu sokak eylemlerinden bu saldırılardan ne MHP'ye ne CHP'ye ne HDP'ye ekmek çıkmaz. Bu saldırılardan siyasi ideolojik örgütsel çıkar sağlamaya çalışan hiç kimse rant devşiremez" şeklinde konuştu.
“GERİLİM ÜRETMEK İSTEYENLER HERKES BİLSİN Kİ BOYNUMUZU EĞMEYECEĞİZ”
"Biz çeşitli bahanelerin provokasyonların arkasına sığınılıp yapılan bu saldırılara karşı dimdik durmaya devam edeceğiz" diyen Başbakan Erdoğan, "Milletimin çoğu bu saldırıların muhtevasını gördü 30 Mart'ta söyleyeceğini söyledi. Ancak bu saldırıların sokak eylemlerinin masum olduğuna inanan kesimler varsa onların da gözünü açmaları en büyük temennimiz. Her gün okudukları o kışkırtıcı gazetelerin arkasında kimlerin olduğuna lütfen bir baksınlar. Ekranlarından kan damlayan öfke nefret akan o televizyonların arkasında kimlerin olduğunu araştırsınlar. Sokakları tahrik etmeye çalışan o sahte tweet hesaplarının nereden yönetildiğini, beslendiğini lütfen görsünler. Gerilimin tarafı olmadık, kaynağı hiç olmayacağız. Gerilim üretmek isteyenler herkes bilsin ki boynumuzu eğmeyeceğiz. Biz hep demokrasiden taraf olduk bugün de demokrasiden tarafız. Biz her zaman hukukun üstünlüğünü savunduk bugün de savunuyoruz. Biz meclise inandık sandığa inandık milli iradeye inandık bunları savunduk. Bugün de sandığı, milli iradeyi savunuyoruz. Bizi kimin nasıl gösterdiğine manşetlere nasıl çektiğine hakkımızda nasıl algı operasyonları yaptığına bakmayız. bizim özümüz neyse şeklimiz de odur" ifadelerini kullandı.
“SALONDA HERKES AKLISELİM HEPSİ DESTEĞİNİ VERDİ”
Dün TOBB'un toplantısında yaptığı açıklamalara değinen Erdoğan, "Karşımda oturuyordu beyefendi. Arkasında konuşmadım yüzüne söyledim. 'Anayasa değişikliği' deniliyor demi. Oda başkanı açıklamada bulundu. 'Buyurun' dedim taraf burada. Bizim adımıza çalışmalar katılan Mehmet Ali Şahin bey de orada. Eğer dürüstseniz samimi iseniz 47 madde ortada iken, hadi biz bunu çıkarmaya hazırız. Arkadaşlarımızı gönderdik. Arkadaşlarımıza verdikleri cevap 4 siyasi parti de beraber olursak. E onlar yanaşmıyor bizim ikimizin oyu buna yetiyor. 60 maddenin altında 4 partinin imzası var. Ama iki tane siyasi parti kaçamak yapıyor, belki bir tanesi yapacak üçüncüsü de katılacak buraya. Hadi gelin yapalım ama beyefendi karşımızda duruyor ya orada yine manevra yaptı. 4 parti imza atarsa, imza atmış ama Meclis'e gelmeyebilir, ama ikimiz oyları buna yetiyor. Salonda herkes aklıselim hepsi desteğini verdi. Ama çıktı her zamanki gibi dürüst konuşmadı. Gene farklı konuşmadı. Bizim böyle bir sözümüz var dedi. Uzlaşma Komisyonu kurulurken sözümüz var. Bizim sözümüz o değil yalan söyleme. Söz onun altına konan imzadır. İmza konduktan sonra mesele bitmiştir. Bundan sonrası parlamentodur. İkimizin yetiyor mu yetiyor. Çıkaralım bunu. Hayır dürüst değil. Sivil cumhurbaşkanından bahsetti ona da kılıf uydurdu. Arkadaşları gelmişler bir orgenerali, genelkurmay başkanlarından birini cumhurbaşkanı adayı gösterelim demişler. O da demiş ki yok sivil olacak. Sevsinler seni. Yahu dürüst konuş be" diye konuştu.
"MİLLET ARTIK KENDİ CUMHURBAŞKANINI SEÇECEK"
Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Siz zaten bunlara alışmışsınız. Hayatınızda bir kere gördünüz. Gazi Mustafa kemal onu bir taraf koyalım. Partinin vazgeçilmezi diye anlatılan İnönü de apoletliydi. Siz onu cumhurbaşkanı yaptınız. Ondan sonra sivilde de zaten Menderes'in ortaya çıkışı ile beraber onun için süreç biti. Ama ne yazık ki bu ülkede gene apoletliler vardı. 12 Eylül'de de bunları gördük. Sivillerin bu ülkede bu ülkede cumhurbaşkanı olması noktasında Turgut bey sivil bir Cumhurbaşkanı oldu, Demirel bir cumhurbaşkanı oldu, arkasında adayımız Abdullah Gül Cumhurbaşkanı oldu. Bunlar da bu ülkede fena mı oldu? İşte sivil Cumhurbaşkanı bu. Ama o bundan rahatsız, niye gelecek kendileri açısından pek aydınlık gözükmüyor. Çünkü bu millet artık kendi cumhurbaşkanını kendisi seçecek, kendi başkanını kendisi seçecek. Bundan rahatsız oluyorlar. Bundan sonra bize bu ülkede bu makamlarda yer yok diye görüyorlar herhalde. Üzülme Kılıçdaroğlu, çalış senin de olur ya. Ne yapalım? Halkı kucakla halkın karşısında mütevazi ol dürüst ol. Dürüst konuştukça halk dürüst siyasetçiyi sever. Sen de böyle ol. Kimsenin arkasından yalan yanlış konuşma. Dürüst ol. İftira atma, dürüst ol. Takiye yapma dürüst ol. Ama sen bunları yapmadığın sürece bu ülkede sana prim yok siyasette bunu bilesin. Bu primler senin SSK genel müdürlüğündeki primlere benzemez, o farklı. Bunu da iyi öğren."
"Kardeşlerim bizim içimiz neyse dışımız da odur" diyen Erdoğan, "Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz, şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde. Mesele eser meselesi. Bizim ne olduğumuzu bilmek, görmek, öğrenmek ve anlamak isteyenler geride kalan 12 yıla baksınlar, gelecek vizyonumuza baksınlar. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Türkiye'de basın özgürlüğü yok diyenleri bizzat nefret suçu işleyen gazeteciler yalanlıyor. Türkiye'de özgürlük yok diyenleri sokağa çıkıp cam çerçeve kıran şımarıklar yalanlıyor. Türkiye'de dikta rejimi var diyenleri özgürce attıkları iftiralar, yaptıkları provokasyonlar yalanlıyor. Yarın inşallah Köln'de oradaki vatandaşlarımıza gerçek Türkiye tablosunu bir kez de orada anlatacağız" şeklinde konuştu.
ALMANYA ZİYARETİ
Başbakan Erdoğan, "Almanya ziyaretimizde bizim hakkımıza günlerdir karalama kampanyası yapan içerideki medyaya da onların yol arkadaşı dışarıdaki bir kısım medyaya da gerçek Türkiye fotoğrafını sunacağız, kimse rahatsız, tedirgin olmasın. Türkiye'nin barıştan diyalogdan yapıcı dış politikadan başka hedef yok. Türkiye'nin demokrasiden hukuktan başka hedefi yok. Bizim büyümemizden, büyük bir ekonomiye sahip olmamızdan etkin bir dış politikaya sahip olmamızdan rahatsız olanlar varsa onlar kusura bakmasın. Benim tavsiyem Türkiye'nin büyümesini güçlenmesini Türkiye'nin dostları kaygıyla değil umutla izlesinler. Bizden kimseye zarar gelmez. Eski Türkiye yok arkadaşlar artık yeni Türkiye var. Yeni Türkiye'de içeride de boynu bükükler olmayacak, dışarıda da boynu bükükler olmayacak. Daha çok çalışacağız daha fazla reform yapacağız. Umutla istikbale yürüyeceği. 12 yıl önceye oranla nasıl çok iyi bir yerdeysek aynı hızla ve kararlılıkla Türkiye'yi değiştirmeye devam edeceğiz" diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı seçimi için 2,5 ay gibi kısa bir zamanın kaldığını belirten Erdoğan, "Çok yoğun şekilde her kesimle istişarelerimizi yaptık yapacağız. Kamuoyunu nabzını tutan araştırmaları tamamladık, son değerlendirmeleri yapacak ve kısa süre zarfında da kararımızı vereceğiz. Alacağımız karar her ne olursa olsun Türkiye için geleceğimiz için en isabetli karar olacak. Bir kaosa bir belirsizliğe mahal vermeden, çünkü bu cumhurbaşkanlığı seçimi de bilesiniz ki 2015 seçimlerinin de işaret fişeğidir. Bu seçim o kadar önemli. Burada sadece cumhurbaşkanı seçmeyeceğiz. 2015'in de işaret fişeklerini hep beraber ateşleyeceğiz" dedi.
"ÇATI ZATEN 30 MART'TA UÇTU GİTTİ"
"Reformlarımızda, davamızda ve mücadelemizde asla kesintiye sebep olmadan Türkiye'yi daha da güçlendirecek bir karar alacak ve arkasında duracağız” diyen Erdoğan, şunları söyledi:
“Onlar çatıyla falan uğraşıp dursunlar, bu çatı zaten 30 Mart'ta uçtu gitti. Biz çok güçlü bir zemine sahip, temelleri sağlam binamızı inşa ettik, ediyoruz. CHP ve MHP'nin cumhurbaşkanlığı seçimlerini umutlarını şimdiden kaybederek bu yolda yürüdüklerini görüyoruz. Tablo bu. İş olsun nevinden yapılan ziyaretler, yapılan açıklamalar cumhurbaşkanlığı konusunda hiçbir iddialarının olmadığını gösteriyor. CHP ve MHP'nin tabanı, diğer partilerin tabanları da hiç kaygılanmasınlar. AK Parti'nin tespit edeceği aday, 77 milyonu kucaklayan bir aday ve bir cumhurbaşkanı olacaktır. Çok çalışacağız. Şimdiden bu çalışmamızın yoğun bir şekilde başlamış olması lazım. 30 Martta nasıl çalıştıysak, sandıklara nasıl hakim olduysak, burada da yine 10 Ağustos'ta birinci turda inşallah AK Parti'nin adayı, kim olursa olsun, bu adayımızla beraber ülkemize hizmet süreci başlayacaktır."
Başbakan Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti:
"1 Haziran'da başta Ağrı ve Yalova olmak üzere bazı birimlerde yerel seçimler var. Şu anda arkadaşlarımız çalışmalarını sürdürüyor. Artık fazla bir zamanımız kalmadı. Neredeyse 10 gün bile diyemiyorum. Bu pazar günü ben de Yalova'da olacağım. Çarşamba Ağrı'ya gidiyorum. Arkadaşlarımız süreci devam ettiriyorlar. Hep birlikte çok yoğun bir şekilde çalışmamız lazım. Bu işi hafife alamayız. Yalova ve Ağrı başta olmak üzere kesinlikle buraları kazanmamız lazım. İnşallah yenilenen seçimlerden iyi bir netice alacak bu illerimizde bu birimlerde, diğerlerinin bu illere vereceği hiçbir şey yok. Bir hizmet verilecekse bunu gene biz vereceğiz. En ideal şekliyle biz veririz biz vereceğiz. Tüm ilçelerde ve beldelerde bu süreci çok daha farklı bir şekilde sürdürelim istiyoruz. Geleceği inşa etmeye devam edeceğiz."