BELGELER ERMENİ
İDDİALARINI ÇÜRÜTÜYOR
''Binlerce yetim çocuğumuz ve sahipsiz kadınımız zorla Müslüman yapıldı'' şeklinde Türklere yönelik bir Ermeni iddiasının daha yapılan bilimsel çalışma ile doğru olmadığı belirlendi.
BİLİMSEL VERİLERLE İDDİALAR ÖRTÜŞMÜYOR
Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. İbrahim Ethem Atnur, ''Türkiye'de Ermeni kadınları ve çocukları meselesi'' çalışmasıyla tehcir sonrası ortada kalan binlerce yetim Ermeni çocuk ve kimsesiz kadının, Müslüman Türk aileleri, yabancı misyoner ve Osmanlı Devleti tarafından koruma altına alındığını belgelerle gözler önüne serdi.
ERMENİ YALANLARI BELGELENDİ
Türklerin, halen Ermeni çocuk ve kadınların durumuyla ilgili suçlamalara maruz kaldığına dikkat çeken Atnur, 3 yıl süren çalışmasını anlattı. Birinci Dünya Savaşı'nda uygulanan tehcirin her zaman konuşulduğunu, fakat savaş mağdurlarından olan Ermeni yetim çocuk ve kimsesiz kadınları hakkında kapsamlı araştırmanın yapılmadığını anlatan Atnur, Ermeni kadın ve çocukların durumunu özellikle savaş yıllarında ABD'de Türkiye aleyhtarı propaganda malzemesinin temelini oluşturduğunu söyledi.
ERMENİLER İSTİSMAR PEŞİNDE
ABD'de Ermeni çocuk ve kadınların korunması için 20 milyon dolar toplandığını anlatan Atnur, şunları söyledi: ''ABD'de yapılan propagandalar ile bunların durumunun çok kötü olduğu izlenimi verilerek, yardımlar toplanmıştır. Ayrıca Ermeni çocukları konusu ABD, İngiliz ve Fransızlar arasında rekabet konusu olmuştur. Fransızlar (kim yetim Ermeni çocuklara sahip çıkar, kendi hedefleri için yetiştirilirse, gelecekte bölgede kendisini güçlü kılar) görüşünü taşıyorlardı.''
OSMANLI HER ZAMAN MERHAMETLİ DAVRANMIŞTIR
Tehcir kararının uygulanmasında Ermeni kadın ve çocukların mağdur olmaması için azami bin kişi olan kafilelerindeki kadın ve çocukların sayısına göre en az 150 eşek, katır veya deve verilmesinin emredildiğine işaret eden Atnur, ''Osmanlı en zor günlerinde bile hangi millet ve dinden olursa olsun çocuk ve kadınları hep korumuştur'' dedi.
TARİHİ BELGELER, GERÇEKLERİ GÜN IŞIĞINA ÇIKARIYOR
Osmanlı Hükümeti'nin sevkten en fazla Ermeni yetim çocuk ve kadınların olumsuz etkileneceğini bildiği için onlar için özel düzenlemeler yaptığına dikkat çeken Atnur, bu düzenlemelerin bazen özel bazen de genel emirlerle vilayet ve mutasarrıflıklara iletildiğini ifade ederek, ''Bu konuda ilk yapılan düzenleme, sevkin başladığı günlerde (şimdilik) kaydıyla sahipsiz kadın ve yetim çocukların tehcirden muaf tutulmaları oldu. Yabancı kayıtlara göre de Türk ahalinin bir kısmında Ermeni çocuk ve kadınların sevkine razı olmadıkları yer alıyor'' şeklinde konuştu.
GERÇEKLERİ ÇARPITIYORLAR
Gerekli düzenlemelerin yapılmasının ardından Ermeni yetimleri ve kimsesiz kadınlarının göç kervanlarındaki yerini aldığını, fakat kışın başlamasıyla bunların sevkinin tekrar durdurulduğunu, ayrıca Ermeni çocukların bakımı için yetimhanelerin açılmasına karar verildiğini kaydeden Atnur, şöyle devam etti: ''Yetim Ermeni çocukların korunması için kurulan yetimhanelerin yetersiz kalacağı düşüncesiyle bazı çocuklar korunma amacıyla Müslüman ailelerin yanlarına yerleştirildi. Ermeni çocuklar için yetimhaneler yetersiz kalınca binalar kiralanarak yetimhaneye çevrilmiştir. Yetimhanelerde ise çocuklara İslami bir eğitim verilmesi söz konusu değildir.
SHAW, YALANLARI ORTAYA KOYUYOR
Stanford Shaw ''Refugees in Anatolia'' adlı eserinde, ''Ermeni ve Rum çocukların çoğu din değiştirmeksizin Müslümanlar tarafından evlerine alınmış ve korunmuştu'' ifadesinin yer aldığına dikkat çeken Atnur, yetim çocukları kurtarmak için yapılan faaliyetlerin bir kısmının devletin yetimhane ve öksüzhaneler vasıtasıyla yürüttüğünü, önemli sayıdaki kimsesiz çocuğa misyonerlerin baktığı, kalan kısmın da Müslüman ailelere dağıtıldığı dikkat edilmesi gereken bir nokta olduğunu ifade etti.
KİMSESİZ ERMENİ KIZ VE KADINLARININ MÜSLÜMANLARLA EVLİLİKLERİ-
Kimsesiz Ermeni kız ve kadınların korunmasına özel önem verildiğini, bu konuda en küçük istismara bile izin verilmediğinin tarihi kaynaklarda yer aldığını anlatan Atnur, Müslüman erkeklerin bu kadın ve kızlarla evlenmelerine müsaade edildiğini belirterek, ''Heyet-i Tahkikiye Reisi Mahzar Bey imzalı bir yazıda (Gittiğimiz kazalarda, memur ve ahaliden bazılarının kimsesiz Ermeni kız ve kadınlarıyla mahkemeden izin almadan ancak şeriatın müsaade ettiği şekilde evlendikleri yaptığımız tahkikat neticesinde anlaşılmıştır). Ancak bu evlilikler izinnameye bağlı olması gerekliydi. Bazı vatandaşlar izin almadan evlenmişlerdi'' dedi.
KONSOLOS NATHAN'IN BÜYÜKELÇİ MORGENTHAU'YA GÖNDERDİĞİ İLGİNÇ RAPOR
Ayrıca kocası hayatta bulunan Ermeni kadınların din değiştirmesine izin verilmediğini anlatan Atnur, ABD'nin Mersin Konsolosu Edward Nathan'ın Büyükelçi Morgenthau'ya gönderdiği 25 Eylül 1915'tarihli raporunda, ''Güç şartlar, yoksulluk, açlık, kadınların kaçırılması, çocukların zorla satılması, muhafızların zulümleri hakkında muhtelif hikayeler duymak mümkün. Ancak şahsen ben ortalıktaki bu kötü hikayelere inanmıyor ve birçoğunun abartılı olduğuna inanıyorum'' ifadesini kullanmasının Ermeni iddialarına en iyi cevap olduğunu söyledi.
MONDROS MÜTAREKESİ SONRASI
1918 yılı sonbaharından itibaren başlayan yeni süreçte, Osmanlı Hükümeti'nin Ermenilerin dönüşüne izin vermesiyle birlikte Anadolu'da savaştan ve Müslüman mültecilerden dolayı zaten var olan göç dalgasının büyük karmaşaya sebep olduğunu anlatan Atnur, Müslümanların himayesindeki Ermeni çocukların iadesi için hükümetin düzenlemeler yaptığını belirterek, şunları söyledi: ''Ermeni çocukların iadesi için çeşitli kararlar alınmış ve uygulanmıştır. Ermeni çocuklar ya ailelerine ya da Ermeni cemaatinin dini temsilcilerine teslim edildi. Bu çocukları teslim etmeyenlerin şiddetli şekilde cezalandırılacağı açıklandı. Ermenilerin asılsız iddialarıyla evlere baskın bile düzenlendi. Ermeni çocukların teslimi konusunda en ayrıntılı ve objektif bilgiyi ABD kayıtlarında bulunmaktadır. Karadeniz sahil şeridinde inceleme yapan ASS Olympia kaptanına Samsun'la ilgili bilgiler veren Earl H. Zimmer, 8 Eylül 1919 tarihli raporunda (Müslüman evlerinde tutulan Hıristiyan çocukları serbest bırakmak için hükümet çaba sarfediyor. Türk evlerinden zorla uzaklaştırılan çocukların bir kısmı kaçarak tekrar eski evlerine dönüyor. Bunların hiçbiri Ermenice konuşmuyor ve bütünü Müslüman gibi yetiştirilmiştir. Bana göre bu çocukları ırksal ve dini düşmanlıklarla bir çevreden uzaklaştırmak hatalı politikadır) ifadeleri yer alıyor. Ermeni çocukların birçoğu teslim edildikleri Ermeni aileleri ve cemaatinden kaçıyor, tekrar kendilerine sahip çıkan, şefkat gösteren Türk ailelerine dönüyorlardı. Bu kaçışları önlemek için çocukların bulunduğu iller değiştirilmek zorunda kalınmıştır.''
HERKES DİNİNE DÖNECEK
Müslüman ailelerin koruma altına aldığı Ermeni kadınların için isteyenlerin dinlerine dönmesi için hükümetin emir çıkardığını hatırlatan Atnur, ''20 yaşına kadar olan kadınların eski dinlerine dönmesi için karar çıkarıldı. 20 yaşından büyük kadınların ise isteğine bırakıldı. Ama bunu İtlaf devletleri kabul etmediler. Her ilde İtlaf devleti temsilcileri, Ermeni cemaatinden temsilcilerin yer aldığı komisyonlar kuruldu. Bu kadınlar komisyonlarda sorgulandılar. Bu sorgular esnasında kadınların etkilenmemesi için Ermeni kadınıyla evlenen Türklerin hapsedildiği bile olmuştur. Genelde kadınların çoğu eski dinlerine dönmemişlerdir. Türk eşlerini terk etmemişlerdir'' diye konuştu.
Ermeni cemaatinin Müslüman kadın ve çocukları Ermeni diye topladıklarının da kayıtlarda yer aldığını ifade eden Atnur, ''Bu rakamın bin civarında olduğu kaynaklarda var'' dedi.
''TÜRKLERİN ÇOĞU SAVAŞ YILLARINDAN ERMENİLERE KALKAN OLMUŞTU''-
Urfa'da yaşayan İsviçreli misyoner Jakop Küznler'in binlerce Ermeni çocuk ve kadının bulunmasıyla ilgili, ''Bugün binlerce kadın ve çocuk ortaya çıktıysa bunu kendilerini koruyan Müslüman ailelere borçludur'' ifadesinin önemli olduğuna dikkat çeken Atnur, ABD'li misyoner Graffam'ın ise ''Türklerin çoğu savaş yıllarından Ermenilere kalkan olmuştu. Sahipsiz kadınlar, kızlar ve çocuklar Müslümanlar tarafından evlerine alınmış, onların sahipsizlikleri ortadan kaldırılmaya çalışılmıştı'' ifadesinin Türklerin koruyuculuğunu gözler önüne sergilediğini anlattı.
''SOYKIRIM YAPILACAKSA BU KADAR MİSYONERE NİYE İZİN VERİLDİ''-
Osmanlı Hükümeti'nin bir soykırım kararı almış olması karşısında Anadolu'da hiçbir misyonerin bulunmasına izin vermeyeceğine dikkati çeken Atnur, ''Anadolu'da yüzlerce misyoner Ermeni çocukları ve kadınları için çaba harcamışlardır. Soykırım kararı olan bir devlet bunların faaliyetine izin verir miydi?'' ifadelerini kullandı. konuştu.