Atatürk Üniversitesi Rektörlüğü, Anayasa Mahkemesinin 26 Temmuz 2019 Tarihli Kararına İlişkin Basın açıklaması yaptı. Açıklamada, Kendilerini ‘ülkemizin akademisyen ve araştırmacıları’ olarak tanımlayan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bölünmez bütünlüğü için terörle mücadele kapsamında yürütülen operasyonlara karşı çıkan bir grup öğretim elemanı, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, vatandaşlarını açlığa ve susuzluğa mahkum etmekle, yerleşim yerlerine ağır silahlarla saldırmakla, anayasal ve uluslararası hukuku ihlal etmekle, vatandaşlarına taammüden kıyım ve katliam yapmakla suçlamış; özellikle devletimizin bu bölgede katliam gerçekleştirdiği ve bilinçli bir sürgün politikası uyguladıklarını söyleyerek, haksız bir beyanat içerisine girmişlerdir.
Bu bildirinin terör örgütlerine karşı etkin operasyonların gerçekleştirildiği bir dönemde imzalanması oldukça dikkat çekicidir. Akademik özgürlük, bir ülkenin varlığını, güvenliğini ve bekasını tehdit etmenin aracı olarak istismar edilemez. Akademik özgürlüklere saygı duyan hiçbir demokratik ülke, ayrılıkçı teröre desteği ve kendi güvenliğine saldırıyı meşru göremez.
Düşünce özgürlüğü; iftira, hakaret suçu ve yasadışı şiddeti teşvik etmeyi içermez. Özgürlüklerin kullanımı, beraberinde ödev ve sorumlukları getirdiği için, ulusal güvenlik, toprak bütünlüğü veya kamu emniyeti menfaatlerine, düzensizliğin veya suç işlenmesinin önlenmesi, sağlık veya ahlakın korunması, başkalarının şöhret veya haklarının korunması, gizli olarak elde edilen bilgilerin açıklanmasının önlenmesi veya yargı organlarının otorite ve tarafsızlığının sürdürülmesi için yasa tarafından öngörülen ve demokratik bir toplumda gerekli olan formalitelere, koşullara, kısıtlamalara veya cezalara tabi tutulabilir, çerçevesi çizilebilir. Terörle mücadele ettiği için devleti suçlayan açıklamalar yapmak, dünyanın hiçbir ülkesinde ifade özgürlüğü olarak değerlendirilmez.
Özellikle askerimizin, polisimizin, güvenlik güçlerimizin Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da barışı ve huzuru sağlamak adına yapmış oldukları operasyonlara karşı durmak, ülkenin üniter yapısına aykırı terör örgütünü destekleyici ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni terör örgütüyle uzlaşmaya çağıran talihsiz basın açıklaması, bilginin yol göstericiliğinden uzaklaşılarak işlenen suçların en büyüğüdür.
“Akademisyenler” başlığı altında hazırlanan ve bizleri rencide eden bu bildiri, sadece imzalayan bir grup öğretim elemanının kanaatini ifade etmekte olup, Atatürk Üniversitesi akademisyenlerinin, Türk Yükseköğretim sisteminde çalışmakta olan yüz elli binden fazla akademisyenin görüşlerini asla temsil etmemektedir. Devletimiz ve Yüksek Öğretim Kurumumuz, her türlü tehdidi büyük bir özgüven içinde bertaraf edecek güçtedir.
Atatürk Üniversitesi olarak milletimize ve devletimize olan borcumuzun ödenemez olduğu bilinci içinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin her açıdan kalkınmasına katkı yapacak nesilleri yetiştirmek üzere çalışmalarımızı büyük bir inançla sürdürmeye devam edecek; dâima, devletimizin, milletimizin bağımsızlığını, bölünmez bütünlüğünü tehdit eden terör konusundaki haklı mücadelesinin yanında olacağız.
Bu bağlamda, devletimizin millî bekâmız yolunda yaptığı ve yapacağı operasyonları sonuna kadar destekleyeceğimizi ‘kuvvetle’ vurguluyor, “teröre destek” olarak nitelediğimiz, açıkça ‘gaflet, dalâlet ve hatta hıyânet’ çizgisinde hazırlanıp yayınlanan, düşünce özgürlüğü adı altında terörü ve terör örgütünü teşvik edici bir içerikle devletin meşru savunma faaliyetlerini eleştiren bu bildiriyi nefretle kınıyoruz. “