Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yürütülen, Küresel Çevre Fonu’nun (GEF) finanse ettiği, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü tarafından uygulanan “Türkiye'nin Bozkır Ekosistemlerinin Korunması ve Sürdürülebilir Yönetimi Projesi"nde biyolojik çeşitlilik, sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel değerler, mevcut otlatma faaliyetleri ile hayvancılık alanında gerçekleştirilen envanter çalışmaları tamamlandı.
2017 yılında başlatılan “Türkiye'nin Bozkır Ekosistemlerinin Korunması ve Sürdürülebilir Yönetimi Projesi", yan Şanlıurfa Tek Tek Dağları Milli Parkı, Kızıl Kuyu Yaban Hayatı Geliştirme Sahası ve Karacadağ bozkırlarında yürütülüyor. Bu alanlarda başlayan ve tamamlanan envanter çalışmaları kapsamında Şanlıurfa için yeni türler kayıt altına alındı. Karacadağ’da flora çalışmaları sonucunda bir tanesi endemik olmak üzere 47 takson, Kızılkuyu Yaban Hayatı Geliştirme Sahası’nda bir tanesi endemik olmak üzere 29 takson, Tek Tek Dağları Milli Parkı’nda da 11 takson yeni kayıt olarak tespit edildi.
TEK TEK DAĞLARI’NDA BUĞDAYIN YENİ 4 TÜRÜ TESPİT EDİLDİ
Genetik çeşitlilik acısından önemli olan ve daha önce Tek Tek Dağları Milli Parkı ve Kızıl Kuyu Yaban Hayatı Geliştirme Sahası'nda kaydı olmayan buğdaygillerden ve baklagillerden de yeni kayıtlar yapıldı. Tek Tek Dağları’nda buğdayın 4 türünün yeni kaydının yapılması, ayrıca mercimek, nohut ve mürdümük için de yeni kayıtların olması bu alanların korunan alan olarak değerini daha da arttırıyor. Hem buğdaygillerden hem de baklagillerden yeni kayıtların birincil ata olmaları ihtimalini de barındıran bulgular ülkemiz adına umut veriyor.
Yeni kuş türleri de kayda girdi
Projede sadece bitkiler açısından değil aynı zamanda kuşlar açısından da önemli kayıtlara ulaşıldı. Kuş türlerinden Kızıl Kuyu Yaban Hayatı Geliştirme Sahası’nda 15 tür, Tek Tek Dağları Milli Parkı’nda 11 tür ve Karacadağ’da 21 tür yeni kayıt olarak tespit edildi.
Uygulanan proje ile etkin korunan alan yönetiminin sağlanarak, bozkır biyolojik çeşitliliğinin üretim peyzajlarına entegre edilmesi hedefleniyor. Proje bu sahalardaki biyolojik çeşitliliği geliştirirken, sahalar arasında da ekolojik ağların oluşturulmasını teşvik edecek. Böylece Türkiye’nin bozkır ekosistemlerinin korunması güçlendirilecek.