Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, "Geride bıraktığımız süreç, kovid-19 salgınının Türkiye ekonomisine olan etkisinin, gelişmekte olan ülkelere göre çok daha az olacağını gösteriyor." dedi.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, video konferans yoluyla düzenlenen Türkiye İhracatçılar Meclisi Sektörler Konseyi Toplantısı'na katıldı. Salgının, küresel ticareti neredeyse durma noktasına getirdiğini, ekonomik aktivite üzerinde tarihte benzerine az rastlanılan şiddetli bir olumsuz etkiye neden olduğunu dile getiren Albayrak, "Euro Bölgesi'nin 2020'de ekonomik olarak yüzde 7,5 oranında küçülmesi bekleniyor. ABD'de ilk çeyrekte yüzde 4,8 daralma yaşanıyor. ABD'de nisan ayında işsizlik oranı yüzde 14,7'ye yükseldi. Sadece geçen ay 20,5 milyon insanın işini kaybettiğini kaydederek, ABD'nin 2020'de yüzde 5,9 küçülmesinin öngörülüyor" dedi.
Gelişmiş ülkelerde de benzer tabloların yaşandığını ve gelişmekte olan ülkelerin de 2020'de yüzde 1 küçülmesinin beklendiğini dile getiren Albayrak, Türkiye olarak salgının ekonomiye yönelik olumsuz etkileriyle mücadele etmek için çok erken kapsamlı ve kararlı bir strateji uyguladıklarını bildirdi.
"KORONAVİRÜS SALGINININ TÜRKİYE EKONOMİSİNE OLAN ETKİSİ"
Hazine ve Maliye Bakanı, sağlık alanında olduğu gibi ekonomide de dünyada ortaya çıkan kötü fotoğrafların hiçbirisinin Türkiye'de görülmediğinin altını çizerek, "Dünyanın en büyük ekonomilerinde, alınan onca tedbire ve hükümetlerin verdiği garantilere rağmen, çok büyük firmaların battığına, toplu işten çıkarmaların yaşanmadığına şahit olduk. Geride bıraktığımız süreç, kovid-19 salgınının Türkiye ekonomisine olan etkisi, gelişmekte olan ülkelere göre çok daha az olacağını gösteriyor. Özellikle Ekonomik İstikrar Kalkanı adımlarımız kapsamında vatandaşlarımızdan esnafımıza, KOBİ'lerimizden sanayicimize ihracatçımıza kadar tüm paydaşlarımızın kullanımına sunduk." ifadelerini kullandı
"BUNDAN SONRAKİ SÜREÇTE DE GEREKEN HER TÜRLÜ DESTEĞİ VERMEYE DEVAM EDECEĞİZ"
Bakan Albayrak, bu süreçte ihtiyaç sahiplerine, vatandaşlara, çalışanlara, firmalara ve esnafa sunulan nakdi yardımlardan, ihtiyaç ve finansman desteklerinden, SGK ve vergi ötelemelerinden bahsederek, "Tahsisler ve tahsislerin kullanıma dönüş süreçlerinin hız kesmeden devam ediyor. Bundan sonraki süreçte de gereken her türlü desteği vermeye devam edeceğiz. Salgının da salgının ekonomimize etkisinin de en zorlu dönemini geride bıraktık. Şimdi normalleşme dönemine hazırlanıyoruz. Normalleşme döneminde, kovid-19 sonrası dönemde Türkiye için ortaya çıkan potansiyeli ve ekonomide yeni bir başarı hikayesi yazma imkanını en iyi değerlendireceğiz."
"GÜVENİLİR ÜLKE TÜRKİYE' FOTOĞRAFINI HERKESE GÖSTERMİŞ OLDUK"
Bakan Albayrak, Türkiye'nin kovid-19 salgınına, politika ve piyasa faizlerinin çok önemli gerileme kaybettiği, reel sektörün ucuz, uzun vadeli, TL'ye dayalı fonlama modeline kavuştuğu, ekonominin her alanında güçlü bir toparlanmayı sağladığı dengelenme döneminde yakalandığını söyleyerek sözlerine şöyle devam etti: "akan Önümüzde yeni bir dönem var. Dengelenme dönemi kazanımları sayesinde ekonomik açıdan kovid-19 salgını etkilerinin gelişmekte olan ülkelere göre sınırlı kalması, ülkemizin dünyaya uzattığı dayanışma eli ve dünyaya örnek sağlık altyapımız ile her anlamda 'Güvenilir ülke Türkiye' fotoğrafını herkese göstermiş olduk. Şimdi bunu üretim ve ihracatta sergilenecek yeni ve büyük bir sıçrama ile taçlandırmanın zamanının geldi. Değişim adını verdiğimiz, Türkiye ekonomisinin ihracata, katma değerli üretime ve istihdama dayalı ekonomik modeli yakaladığı, cari denge sorununun güçlü bir şekilde çözdüğü, kaynaklarını bu hedefler doğrultusunda planladığı yeni bir dönemi birlikte kurgulayacağız."
"ÖNÜMÜZDE ÇOK AMA ÇOK BÜYÜK FIRSATLAR VAR"
Türkiye'nin güçlü bir iç pazarı olduğunu ve bunun yanında ülkelerin tedarik zincirlerini çeşitlendirme yönündeki arayışlarının da ciddi anlamda arttığını vurgulayan Albayrak, "Özellikle üretim için, yerlileşme için tarihi fırsat var. Bunu en iyi şekilde değerlendireceğiz. Tüm TİM ailesine de burada büyük bir görev düşüyor. Bugüne kadar yaptıklarımızı, uyguladığınız planları tekrar gözden geçirelim ve Türkiye'yi, Türkiye markasını dünyaya anlatmakta çok daha etkin, çok daha farklı ve başarılı metotları bulmamız gereken bir süreç var." şeklinde konuştu.
Türkiye'nin Dünyanın 56 ülkesine 4 saatlik uçuş mesafesinde olması, Türki Cumhuriyetler, Orta Doğu ve Afrika ülkeleri ile tarihi ve kültürel bağları, demir ipek yolunun kavşağında bulunması, bu yeni dönem için eşsiz bir avantaj sunduğunu vurgulayan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, "Çünkü ben hep bunu ifade ediyorum; özellikle dünyanın tek bir tedarik merkezine bağımlı kalmasının sorunları da ortaya çıkıyor son 3 aylık resimde. Bu açıdan ihracatçılarımız noktasında, bu çok net söylüyorum. Sadece Türkiye'deki mevcut ihracat network altyapımız ile ilgili değil, Dünyadaki benzer bu pazarlarla alakalı kapasitesi olan şirketlerle de iş birliği Türkiye'yi birçok ihracat pazarı anlamında da yeni bir merkeze taşıyabilecek fırsatlar var. Ortaklıklar yapabiliriz, ihracat pazarı oluşturup üretim fabrikalarını o firmalarla birlikte kurabiliriz. Bu resimle iç pazarda ihracat network'ünde büyük fırsatlar sunabiliriz. Burada network'lerimizi de ciddi anlamda etkin bir şekilde kullanmamız lazım. Bu çerçevede biz bakanlık olarak tüm imkanlarımızla ihracatçımızın yanındayız."
"İTHALAT ARTIK ESKİSİ GİBİ KOLAY OLMAYACAK"
Bakan Albayrak, ithalatın artık eskisi gibi kolay olmayacağını, yerli üretimin önceleneceğini kaydederek, "Dün söyledim, stratejik ve ülkemizde üretilme imkanı olmayan ürünler haricinde ithalat eskisi gibi kolay olmayacak. Çok net söylüyorum. Artık ihracatçı üretici ve sanayicinin daha öncelikle yerli üretim ve yerli üretimin küresel rekabette öne çıkması için ne gerekiyorsa yapacağız. Serbest Ticaret Anlaşmalarımız (STA) var ama Türkiye'nin aleyhine, ticaret dengesi var ama Türkiye'nin aleyhine. Tüm bunları gözden geçireceğiz. Ama şunu kastetmiyoruz, ihracatçılarımızın ihracat yapmak için bazı ithal ürünlere ihtiyacı var. Bunu özellikle spesifik ülkeler noktasında değil, artık yerli, Eximbank finansmanı varsa o ülkenin ithalatını yapacağı, bu çerçevede bu noktada yerel paranın da önceleneceği şekilde ithalat olduğu çerçevede tabii ki daha kolay olur. Ama hem yerel paralarla ticareti önceliklemeyecek, hem Türkiye'ye yatırım ve rekabeti açısından makul fırsatlar, finansman imkanları sunmayacak hem de sözde STA adı adı altında, ticaret dengesi adına Türkiye'nin aleyhine bir resim oluşacak. O ülkeler, o ürünler o pazarlarla ilgili süreç artık eskisi gibi olmayacak." dedi.
Bunun yanında makine-ekipman finansmanında kriterin yine yerli üretim olacağını ve artık sadece ithalat değil, ithal ürünlerin finansmanın da eskisi kadar kolay bir süreç olmayacağının altını çizen Bakan Albayrak, "Örneğin, bir sanayicimiz üretim için ihtiyaç duyduğu makine için finansman talebi için kamu bankalarımıza geliyor. Orada bir duracağız. Öncelikle şuna bakacağız; bu almak istediğiniz makine Bursa'da, Konya'da veya diğer illerde üretiliyor mu? Üretiliyorsa düşük maliyetli, uzun vadeli finansmanın da sağlandığı modelle öncelikle Türkiye'de üretilen bu makineyi alma şartıyla bu destekler bugüne kadar olmadığı şekliyle kolaylaştırılacak. Bu süreçte suistimallerin de önüne geçilecek Bu yerli üretim öncelikli yeni dönem politikalarımızın bir ayağı da yerli üretim yapan firmalarımızın bu süreci istismar etmelerinin önüne geçmek olacak. Bazı istisnai firmaların bu süreci istismar etmelerinin de önüne geçmemiz lazım. "Nasılsa ithal zorlaşıyor, biz de iç piyasada fiyatı yükseltelim." Bu olmaz, bununla ilgili şikayetler geliyor. Yerli üretimi el üstünde tutacağız ama fiyat rekabetinde suistimal etmeyeceğiz." ifadelerini kullandı.
"HER ŞEYİN EN İYİSİNİ YAPABİLECEK KAPASİTEYE SAHİBİZ"
Özellikle son 2-3 aylık dönemin dünyaya ve herkese bir mesaj verdiğini belirten Bakan Albayrak, sözlerini şöyle tamamladı: "10 yıllardır Türkiye'de zihinsel kodlarımıza ket vurmaya çalışılan "Biz yapamayız, biz üretmeyiz, bu bizi aşar" söylemiyle bizi yıllardır baskılamaya çalışan bu söylemler son 2-3 aydır Türkiye olarak ortaya koyduğumuz bu fotoğrafla, özellikle Türkiye'de bize örülmeye çalışılan bu duvarları yıktığımız harika bir süreç oldu. Savunma sanayinden sağlığa kadar tüm bu alt yapı değişikliklerinden Türkiye'nin ortaya koyduğu son 15-20 yıllık resim, aynı şekilde teknolojide günün ihtiyaçlarını karşılamada ortaya koyduğumuz başarı... ve ben hep şuna inanıyorum! Biz ülke olarak istersek, bunun en güzel örneğini ihracatçılarımız yıllardır ortaya koyuyor, Allah'ın izniyle her şeyin en iyisini yapabilecek kapasiteye sahibiz. ve bugün 83 milyon olarak tekrardan kavuşmaya başladığımız bu güçlü özgüveni kaybetmemek üzere daha da güçlendirerek ileriye taşımamız lazım."