Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli, "Bugün gıda kayıp ve israfı ile mücadelede toplumsal bilinci artımayı hedeflediğimiz uzun soluklu bir projeyi başlatıyoruz. gıdanı koru, sofrana sahip çık projesi ile bu konuda da dünyaya rol model olmayı hedefliyoruz" dedi.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) desteği ile hayata geçirilen, “Gıdanı Koru, Sofrana Sahip Çık” projesi Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin düzenlediği dijital basın toplantısı ile tanıtıldı.
DİJİTAL BASIN TOPLANTISI
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Türkiye Temsilcisi ve Orta Asya Alt Bölge Koordinatörü Viorel Gutu ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun da katıldığı, Beslenme Uzmanı Dilara Koçak moderatörlüğündeki toplantıda konuşan Dr. Bekir Pakdemirli, son 18 yılda, AK Parti iktidarları döneminde, Tarım ve Orman Bakanlığının yaptığı yatırımlar ve verdiği destekler ile Türkiye'ye güçlü bir tarım ve orman altyapısı kazandırdıklarını ifade ederek, "Tarımsal hasılamızı 7,5 kat artırarak, 275 Milyar liraya çıkardık. 310 Milyar Lira tarımsal destek verdik. 585 baraj inşa ettik, 6,6 milyon hektar araziyi sulamaya açtık. 4,6 milyar fidanı toprakla buluşturduk. Tohumluk üretimimizi 8 kat, Tohumluk ihracatımızı 10 kat artırdık. Ayrıca 18 milyar dolarlık tarımsal ihracatımız ve 5,3 milyar dolarlık dış ticaret fazlamız ile tarımda net ihracatçı konuma geldik" dedi.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte verilen desteklerle tarımsal üretimdeki artışın büyük bir ivme kazandığını anımsatan Bakan Pakdemirli, "Bugün ülkemiz tarımsal gayri safi milli hasılası açısından Hollanda, İspanya, Fransa gibi tüm Avrupa ülkelerini geride bırakarak, 48 milyar dolarlık tarımsal GSYH ile Avrupa’da lider konumuna gelmiştir. Tarımsal hasılamızın yükselmesindeki en önemli etkenlerden biri de; tarımsal desteklemelerimizdeki artıştır. 2018 yılında çiftçimize 14,5 milyar lira tarımsal destek veriyorken, 2019’da bu rakamı 16,1 milyar liraya, 2020 yılında ise desteklerimizi, toplamda yüzde 52 artışla, 22 milyar liraya çıkardık. Bütçemizin de yüzde 55’ini çiftçimize, yani tarımsal desteklere ayırdık. 2020 yılı tarımsal destekleme bütçemizin yarıdan fazlası olan toplam 22 milyar liranın 12,4 miyar liralık destekleme ödemesini de, bu yılın ilk çeyreğinde çiftçilerimizin hesaplarına yatırdık. 2017 yılında tarımsal hasılamız 189 milyar lira iken, 2018 yılında bu rakamı 217 milyar liraya, 2019 yılında ise, toplam 2 yılda yüzde 45’lik artış ile 275 milyar liraya çıkardık. Tarım orman sektörü olarak, 2019 yılında GSYH’ye yüzde 6,4’lük bir katkı yaparak, ülke ekonomisine de güçlü bir destek sağladık" diye konuştu.
GIDA ARZ GÜVENLİĞİ
Yaşanılan salgının, gıda arz güvenliğinin ne kadar önemli olduğunu gösterdiğini söyleyen Bakan Pakdemirli, "Bu nedenle, tarımın önemi daha iyi anlaşılmıştır. Ülkemiz tarımsal üretim alanı bakımından, Amerika Birleşik Devletleri’nin toplam tarım alanının onda birine, Avrupa Birliği ülkelerinin ise toplamının dörtte birine yakın bir alana sahiptir. Tarımsal alan bakımından dünyada 17. sırada olmamıza rağmen, tarımsal hasılada Avrupa’da birinci, dünyada ilk on arasında yer almaktayız. Yani net olarak şu ifadenin altını çiziyorum; Tarımda Avrupa’nın lideriyiz! ülkemiz coğrafi konumu ve iklim yapısı itibariyle, 12 binden fazla bitkiye ev sahipliği yapan, nadir biyoçeşitliliğe sahip ülkelerden birisidir. Dünya’nın tam merkezinde olması nedeniyle, geçmişten bu yana ticaret yollarının üzerinde yer almıştır. Yani, hava, kara ve deniz yollarının kesişim noktasındayız. 4 saatlik bir uçuş mesafesi ile dünya nüfusunun yüzde 40’ına ulaşma imkanımız var. Ülkemiz bulunduğu konum itibariyle 1,9 trilyon dolarlık tarımsal ticaret hacmine sahip bir bölgededir" şeklinde konuştu.
Türkiye'nin hayvansal üretimde küçükbaşta Avrupa’da 48,5 milyonla 1. sırada, büyükbaşta ise 17,9 milyonla 2. sırada ve süt üretiminde de 3. sırada yer aldığını hatırlatan Bakan Pakdemirli, "Fındık, kuru incir, kuru üzüm, ayva, kiraz, kayısı gibi birçok ürünün üretiminde ya birinci sıradayız ya da dünyada ilk sıralardayız. Ürettiğimiz tarımsal ürünler ile 83 milyon nüfusumuzun, 50 milyon turistin ve 4 milyon mültecinin gıda ihtiyacını sağlıyoruz. Bunun yanı sıra, az önce de belirttiğim gibi 18 milyar dolarlık da ihracat yapıyoruz" ifadelerini aktardı.
COVİD-19
Aralık ayı başlarında Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve bütün dünyaya yayılan korona virüsün (Covid-19) etkisini halen sürdürdüğünü aktaran Bakan Pakdemirli, şunları aktardı:
"Dünya bu dönemde oldukça zorlu bir süreçten geçmektedir. Ülkemiz salgına karşı almış olduğu tedbirler ve güçlü altyapısı sayesinde, bu süreci başarılı bir şekilde yürütmektedir. Yürüttüğümüz çalışmalar dünya’ya örnek olmuştur. Salgın süreciyle birlikte, dünyada sanayi ve teknoloji sektörünün ekonomik olarak sıkıntılı bir sürece girmiş olmasına karşın kapasitesini artırarak üretime devam eden, sadece Tarım Gıda sektörü olmuştur. Ülkemizle benzer iklim yapısına sahip İtalya, İspanya ve Fransa; Avrupa’ya sebze ve meyve konusunda en çok katkı sağlayan ülkelerdir. Ancak bu ülkelerin, salgının etkisini en şiddetli gösterdiği yerler olması nedeniyle, gıda arzı konusunda zaman zaman sıkıntı yaşadıkları bilinmektedir. Bu salgın bize tekrar gösterdi ki; dünyadan gıda talep eden değil, dünyaya gıda arzı sağlayan bir konumdayız. Bu minvalde, gıda arzı ve gıda talebiyle makro ve mikro olarak direkt ilişkili olan Gıdanı Koru Kampanyası için geçtiğimiz 1,5 yıl boyunca, sektörden çok sayıda paydaşla bir araya geldik. Mart ayı içerisinde de, bu kampanyanın başlangıcını sizlerle yüz yüze paylaşmayı planlamıştık. Ancak tüm dünyayı olduğu gibi ülkemizi de etkisi altına alan Covid-19 salgını sebebiyle, bu mümkün olmadı. Öte yandan, pandemi sürecinde tüm dünyada gıda arz zincirinin önemi ve gıda arz güvenliğinin sağlanmış olması bir kez daha iyi anlaşıldı. Pek çok ülkede, insanların gıdaya ulaşmak için oluşturdukları süpermarket kuyrukları ve boş raflar, bir daha silinmeyecek şekilde hafızalarımızda yer etti. Covid-19’un dünyada ilk görülmeye başladığı dönemlerde, daha ülkemize sıçramamışken biz Bakanlık olarak, sektörümüzdeki tüm gıda tedarik zinciri paydaşlarını toplayarak, gıda arzı ile ilgili değerlendirmelerimizi yaptık. Gıda ihtiyaçlarımızı tespit ederek, ilgili tüm aksiyonlarımızı ve önlemlerimizi pandemi dönemi öncesi hayata geçirdik ve böylece marketlerde büyük bir yığılma, gıda stoklarında bir sıkıntı, milletimizde de bu anlamda herhangi bir kaygıyı şükür ki yaşamadık. Diğer yandan, salgın sürecinde devletimiz tüm birimleriyle koordineli şekilde hareket ederek, an be an süreci sıkı şekilde yöneten stratejik yaklaşımlarla, yerinde ve tam zamanında alınan önlem ve kararlarla ve esasen tüm milletimizin desteği ve el birliğiyle Biz bize yettiğimizi tüm dünyaya gösterdik. Sayın Cumhurbaşkanımız da, yeni normalleşme sürecine dair müjdeleri ve bir dizi eylem planını açıklamaya başladı. Elbette rehavete kapılmak yok, önlemlere ve uyarılara üst düzeyde riayet etmeye devam etmemiz şart. Türkiye olarak her ne kadar bu süreçte, gıda arz zincirinde hiç bir sorun yaşamamış olsak da, gıdanın öneminin bir kez daha idrak edildiği bu günlerde, biz de kampanyayı daha fazla ertelememeye karar verdik."
GIDA KAYIP VE İSRAFI
Gıda kaybı ve israfının dünyanın en önemli sorunlarından bir tanesi olduğunu kaydeden Pakdemirli, "Tahminler, 2050’ye geldiğimizde dünya nüfusunun 10 milyara, ülkemiz nüfusunun ise 100 milyona ulaşacağını göstermektedir. Bu nedenle, hem dünya’da hem Türkiye’de, gıdada 2050’de oluşacak talebi karşılamak için bugüne göre yüzde 60’lık bir üretim artışı gerekmektedir. Dünyada her 9 insandan 1’i, yani 821 milyon insan açlıkla karşı karşıya iken, 670 milyondan fazla yetişkin ve 140 milyon genç ise obezite sorunu yaşamaktadır. Dünyada önemli ölçüde açlık ve obezite sorunu olmasına rağmen, bir yandan da üretilen gıdanın her yıl üçte biri, yani 1,3 milyar ton gıda kayıp ve israfa gitmektedir. Dünyanın bir yanında gıdalar çöpe atılırken, diğer yanında ise insanlar açlık nedeniyle bir sonraki gün hayatta kalıp kalmayacağını bilmiyor. Her ne kadar yapılan araştırmalar pandemi sürecinde sağlıklı beslenme eyleminin artış gösterdiğini ve gıda israfının azaldığını gösterse de, uzun vadeli düşünüldüğünde, günümüzde hala gıda kayıp ve israfının var olması, gıda sistemlerinin düzgün işlemediğini gösteriyor. Mesela sağlıksız yeme alışkanlıkları, sağlığa ayırdıkları yılda 2 trilyon ABD doları ile hükümetlerin bütçeleri üzerinde büyük bir yük oluşturuyor. Bu kayıp, gelişmekte olan ülkelerde 310 milyar dolar, gelişmiş ülkelerde ise 680 Milyar Dolar değerinde karşımıza çıkıyor. İsraf edilen gıdayı üretmek için gerekli ekili alan Çin’in yüzölçümü kadar, yani 9,6 Milyon kilometrekaredir" ifadelerini kullandı.
UYGULAMALAR
Bugüne kadar hayata geçirilen uygulamalar ile Bakanlık olarak gıda kaybı ve israfının azaltılması için önemli adımlar attıklarını vurgulayan Bakan Pakdemirli, "FAO’yla yaptığımız işbirliği ile çalışmalarımızı uluslararası platforma taşıdık ve son 1,5 yıldır kamu kurum ve kuruluşları, üniversitelerimiz, konuyla ilgili sivil toplum kuruluşları ve özel sektörle birçok kez bir araya gelerek çalıştay ve toplantılar gerçekleştirdik. Bu çalışmalardan çıkan sonuçlara baktığımızda şöyle bir tabloyla karşılaşıyoruz. Türkiye çapında, Gıda kayıp ve israfının en fazla yaş meyve ve sebzede görüldüğü, bunu hazır yemek ve ekmeğin takip ettiği, meyve ve sebzelerde en fazla kaybın hasat, depolama, işleme, nakliye ve satışta gerçekleştiği, hazır yemek sektöründe ise hastaneler, okul yemekhaneleri, oteller, lokantalar, kamu kurum yemekhaneleri gibi toplu tüketim yerlerinde olduğu, ekmeğin ise özellikle satış aşamasında israf edildiği, israfın her gelir grubunda fakat farklı alanlarda gerçekleştiği, gıda arz zincirindeki süreçlerin iyileştirilmesine ihtiyaç duyulduğu, tüketici tarafında da gıda okuryazarlığının geliştirilmesi ihtiyacı olduğu ortaya çıkmıştır. Örneğin son kullanım ve tavsiye edilen tüketim tarihleri arasındaki farkın daha net anlaşılması gerekliliği önemli konulardan biridir. İlk defa Türkiye’de gıda kayıpları ve israfının önlenmesi, azaltılması ve yönetimine ilişkin bir Ulusal Strateji Belgesi ve bu stratejiyi hayata geçirecek Eylem Planını hazırladık. Bu vesileyle, ciddi bir emeğin sonucu olan bu belgenin hazırlığında emeği geçen tüm taraflara teşekkür ederim. Ulusal Stratejimizin temelini Gıda Kaybı Hiyerarşine göre kurguladık. Buna göre; ilk amacımız; gıdada kayıp ve israfı önlemek. İkinci amacımız; mümkünse gıdayı kurtarmak ve yeniden dağıtmak. Üçüncü amacımız; insani tüketimi mümkün değilse, hayvan yemi olarak kullanmak. Son olarak da; atık gıdanın geri dönüşümünün sağlanmasıdır" ifadelerini aktardı.
100’E YAKIN EYLEM
Amaçlara ulaşmak için 100'e yakın eylem belirlendiğini bildiren Bakan Pakdemirli, "Amaçlara ulaşmak için 100’e yakın eylem ve her eylemin gerçekleştirilmesinden sorumlu olan kurum ve kuruluşlar istişare edilerek belirlendi. Bütün bunların detayları belgemizde var. Bakanlık olarak stratejimizin temel ayağı olan gıda kayıp ve israfının önlenmesinde farkındalığı artırmak için ilk adımı da bugün burada sizlerle birlikte atmış oluyoruz. Farkındalık konusu, gıda kayıpları ve israfını önlemede en önemli unsur. Bazen sadece gıdayı doğru koşullarda saklama, şekli mükemmel olmayan meyve ve sebzelere şans verme, akıllı alışveriş yapma, ısı kontrolünü doğru ayarlama, gıda bağışı konularında öğreneceğimiz şeylerle, uygulaması basit ancak gıda israfının çözümünde olumlu etki yaratabiliriz. İşte bizler de sizlere sesimizi daha fazla duyurabilmek için, bu amaçları baz alarak bir kampanya tasarladık. İnandık ki kampanyada temel teşkil eden bu belgeyi, sadece okunabilir bir doküman olmaktan çıkartıp, içindeki eylemleri daha yüksek sesle dile getirebileceğimiz ve gıda zincirindeki tüm paydaşlarımıza ulaşabileceğimiz bir yöntem belirlersek, bu küresel sorunun çözümünde öncü bir rol oynayabiliriz. Bir araya geldiğimizde ne kadar güçlü olabildiğimizi gösterebiliriz" diye konuştu.
"GIDANI KORU, SOFRANA SAHİP ÇIK"
Kampanyanın kayıp ve israf farkındalığına yönelik yaşayan "www.gidanikoru.com" adresli bir web sitesi olacağına dikkat çeken Dr. Bekir Pakdemirli, "Gıdanı Koru, Sofrana Sahip Çık" Kampanyasının maskotu “Cano”yu da basın toplantısında tanıttı. Pakdemirli, şunları aktardı:
“Cano, pelerinli bir kurtarıcı, dinamik bir arkadaşımız, gıdalarımızın çöpe gitmemesi ve kayba uğramaması için bu kampanya boyunca bizlerle birlikte olacak. Birçok konuda yol gösterici olmasını istiyoruz sizlere. Onu her yerde görebileceksiniz. Restoranda karşımıza çıkacak ihtiyacın kadar sipariş ver diyecek, bazen marketlerde göreceğiz, alışverişini evde planladın mı diye soracak, bazen çalıştığımız yerin yemekhanesinde bize kampanyamızı hatırlatacak. Okulda işyerinde kışlada hastanede kampanyamızı ilgilendiren her yerde bizimle bu kampanyayı sırtlıyor olacak. Gıda işletmeleri için iyi uygulama rehberleri hazırlıyoruz. İşletmenizde gıda kaybını ve israfını nasıl azaltabileceğiniz, ölçebileceğiniz yönünde sizlere yol göstereceğiz. Sizlerin de iyi uygulamalarınızı sayfamızda paylaşıp, diğer paydaşların da istifade ederek bu küresel sorunun çözümünde hep beraber rol alacağız. Ortam izin verdiği sürece beraber atölye çalışmalarıyla kapasitemizi güçlendirip, kaynaklarımızı boşa harcamamayı öğreneceğiz. Kampanyamızda bir Gıdanı Koru Mutfağımız olacak Bu mutfakta, videolar, içerikler, tarifler, etkinlikler, sıkça sorulan sorular ve sürpriz alanlar var. Biz kampanyamızla, etkin yönetilen web sayfamız ve sosyal medya hesaplarımız aracılığıyla farkındalığı arttırmayı ve katılımcılığı teşvik etmeyi hedefledik.”
KAMPANYA
Kampanyanın gerçek sahibinin toplumun her kesimi ve bireyi olduğunu söyleyen Bakan Pakdemirli, “Gıda kayıp ve israfı ile mücadelede toplumun her kesimini kapsayan bir kampanya yürütmek amacıyla, kamu-sivil toplum ve özel sektör birlikteliğini sağlamak istiyoruz. Paylaşımlarınızda bizden bahsedin, fikirlerinizi ve iyi uygulama örneklerinizi bizle paylaşın, “Bu İşletme Gıdanı Koru Kampanyasını Destekliyor, İsraf Etmeyelim” benzeri bir mesaj içeren afiş, broşür, maskot vb. kampanya materyallerini işletmelerinizde bulundurarak görünürlüğü artırmada katkı verin. Kısacası, tüm paydaşlarımızdan kampanya süresince gerçekleştireceğimiz farkındalık oluşturma çalışmalarımıza destek vermelerini bekliyoruz” açıklamasında bulundu.