Başbakan Yardımcıları Recep Akdağ ve Hakan Çavuşoğlu AFAD Eğitim Merkezi'nde medya mensuplarına yönelik düzenlenen "Temel Afet Bilinci Eğitimi"ne katılarak deprem eğitim simülatörü ile deprem anını yaşadı. Depreme, afete müdahale konusunda iletişimin önemine dikkat çeken Akdağ ve Çavuşoğlu, Türkiye'nin, dünyanın önemli deprem bölgelerinden birisi olduğunu vurguladı.
Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından medya mensuplarının afet ve acil durumlarda daha doğru bilgilendirmeler yapabilmeleri için AFAD Eğitim Merkezi’nde (AFADEM) “Temel Afet Bilinci Eğitimi” düzenlendi. Programa Başbakan Yardımcıları Recep Akdağ, Hakan Çavuşoğlu, AFAD Başkanı Mehmet Güllüoğlu ve BYEGM Genel Müdürü Mehmet Akarca katıldı.
Başbakan Yardımcısı Akdağ, Türkiye’nin bir afet bölgesi olduğunu ve özellikle dünyanın önemli deprem bölgelerinden birisi olduğunu belirterek, "Doğudan Batıya uzanan ciddi fay hatları var. Özellikle Marmara Denizi içerisinde bu fay hatları var. Aynı fay hatları Ege Bölgesine doğru uzanıyor. Güneydoğu Anadolu Bölgesine uzanan ciddi fay hatlarımız var. Bu yer altındaki tehlike. Bunu ortadan kaldırmak mümkün değil. Ancak yer altındaki tehlikenin riske dönüşmesi bizimle yakından alakalı. Ne yaptığımızla, nasıl şehirler kurduğumuzda hasıl binalar yaptığımızla, ne kadar hazır olduğumuzla çok yakından alakalı. Üzülerek ifade etmem lazım ki Türkiye 1990’dan öncesine döndüğümüzde riskli yapılar oluşturulmuş bir ülke. Bunu 1999 depreminde acı biçimde yaşadık. Van depreminde de acılar yaşadık ama Van depreminde enteresan bir şeyi de gözlemiş olduk. 2001 yılında yapılan yapı denetim kanunundan sonra binalara yapı denetimi getirdikten sonra yapılan binalar var Van’da. Bu binalarda hemen hemen hiç ağır hasar olmadı. Demek ki binalarımız bina stoklarımız depreme dayanıklı hale gelirse riski büyük ölçüde azaltmış oluyoruz" diye konuştu.
"Depreme, afete müdahale konusundaki iletişim konusu çok önemli"
Türkiye’de heyelan ve sel konusunda da, su baskınları su taşkınları konusunda da bazı sıkıntıların olduğunu söyleyen Akdağ, şunları kaydetti:
"Şehirlerin kuruluşunda geçmişte dere yataklarına kurulan şehirler var. Bu hususta bir taraftan iyileştirmeler yapıyoruz. En büyük riski taşıyan şehirlerimizde başta İstanbul olmak üzere kamu binalarının iyileştirilmesinde büyük mesafeler aldık. Bugün İstanbul’da bin 200’e yakın okulun aşağı yukarı binini depreme dayanıklı hale getirmiş durumdayız. İstanbul’da hastanelerimizin çok önemli bölümünü depreme dayanıklı hale getirdik. Depremsellik açısından problemi olan konutların dönüştürülme ihtiyacını ortaya koyuyor. Çevre Bakanlığımız çok ciddi bir hazırlıkla bu binaları nasıl dönüştürürüz meselesinin peşinde. Bütün bu hususlarda toplumun bilinçlendirilmesi, toplumun bu değişimlere ayak uydurması yardımcı olması açısından basın mensuplarına ihtiyacımız var. Depreme, afete müdahale konusundaki iletişim konusu çok önemli. Her türlü krize, acil duruma, bir terör saldırısından tutun, deprem, su baskını, afet durumuna yaklaşımımız içerisinde iletişimin çok büyük önemi var. Toplumun doğru zamanında bilgilendirilmesi aynı zamanda da paniğe sevk edilmemesi açısından sizin göreviniz hayati önem taşıyor. Deprem bilincinin artırma konusunda basın mensuplarından çok daha fazla destek alma niyetindeyiz. Eğer uygun görülürse özellikle iletişim konusunda AFAD’ın öncülüğünde kurslar düzenleyelim. Bütün Anadolu’da kurslar düzenleyelim mahalli basın mensuplarını, muhabirlerini de bilgilendirmek suretiyle. Çünkü işin iletişim kısmı hiç küçümsenmeyecek kadar önemli bir kısım."
"Deprem gibi doğal afetlerin sonuçlarını etkileyen en önemli etkenlerden biri yine insan"
Başbakan Yardımcısı Çavuşoğlu ise "Ülkemizin deprem bölgesinde olduğu, aktif bir fay hattı üzerinde bulunduğu hepimizce malum. Yaşadığımız acılar da zihinlerimizden hiçbir zaman silinmeyecek şekilde izlerini koruyorlar. Yanlışların, bilgisizliğin ve hazırlıksızlığın afeti felakete dönüştürdüğüne tanıklığımız, yakın geçmişimizde Gölcük ve Düzce depremleri ile tarihe acı bir not olarak düşmüştür" şeklinde konuştu.
Çavuşoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bugün çatısı altında bulunduğumuz AFAD, milletimizin teveccühüyle 16'ncı yılına girmiş olan iktidarımızın doğal afet müdahale ve yönetim anlayışının en etkileyici eserlerinden biridir. AFAD ve diğer ilgili kurumlarımızın etkili koordinasyonu, ulaştıkları insan potansiyeli ve teknolojik imkanlar, çağımızın gereklerine ve ülkemiz gerçeklerine dair hazır olma özelliği Van depreminde farkını göstermiştir. Van depreminin ardında ilk yarım saat içerisinde arama kurtarma faaliyetlerine başlanmıştır. Su, elektrik ve kanalizasyon gibi altyapı konularında sıkıntı yaşanmamıştır. Depremden 2 saat sonra haberleşme sistemi normale dönerek iletişim sağlanabilmiştir. Yoğun STK katılımı sağlanmıştır. Tüm afetzedeler 3 ay sonra çadır kentlerden transfer edilerek konteynerlerde misafir edilmişlerdir. Depremin 39. gününde kalıcı konutların temeli atılarak bir yıl sonra 23 Ekim 2012’de Van merkez ve Erciş’te toplam 15 bin 341 kalıcı konut teslim edilmiştir. Demek ki isteyince, emek sarf edince oluyormuş. Eğer sorumluluğunuzu ciddiye alıp, gerçekler ışığında millete hizmet ederek iş yaparsanız başarı sağlanıyormuş. Buradaki başarı öyle birilerinin heves ettiği gibi mevkiler makamlar değil. Burada ki başarı insan hayatıdır. Daha kıymetlisi, daha ötesi yoktur."
Hükümet olarak "Makamlar insanlara hizmet için bir araçtır" düsturuyla hareket ettiklerini anlatan Çavuşoğlu, "Bugün burada gündemimiz olan konularda, bazı tedbirlerin, önlemlerin gereğinin vaktinde ele alınmasını muhteva etmektedir" dedi.
"İnsan kendi felaketlerinde maalesef pay sahibi"
Doğal afet deyince ilk olarak depremin düşünüldüğünü ancak depremin sadece bunlardan bir tanesi olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, "Örneğin göçe sebep olan bir afet de çölleşmedir. Türkiye’nin bu konudaki aldığı inisiyatif ve yaptığı çalışmalar ise dünyada örnek olarak gösteriliyor. Çölleşme ile mücadele kapsamında tarım arazilerinin düzenlenmesi, mera ıslahı, ağaçlandırma ve diğer çalışmalar ele alındığında 2002 yılından bugüne yaklaşık 5,5 milyon hektar alanda çalışmalar gerçekleştirdik. 4 milyar fidan toprakla buluştu. 2015 yılında Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi Taraflar Konferansı’nın 12. Ankara’da yapıldı. 195 ülkeden 6 bin 700 kişilik bir katılım vardı ki bu Birleşmiş Milletler’in Türkiye’deki en büyük etkinliğidir. Türkiye özellikle Afrika ülkelerini kapsayan 5 milyon dolarlık bir katkı ortaya koymuştur" ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu, deprem gibi doğal afetlerin sonuçlarını etkileyen en önemli etkenlerden birinin yine insan olduğuna dikkat çekerek, “Bu gerçek tüm afetlerde, acil durumlarda ister büyük ister küçük oranlarda olsun değişmiyor. İnsan kendi felaketlerinde maalesef pay sahibi. Bu açıdan basın mensupları olarak sizler kilit bir noktadasınız. Devlet üzerine düşeni yapmakla yükümlüdür. Ancak basın mensuplarımızın da bu konuda sorumluluğu paylaşması son derece önemli. Zira alınan önlemler, gerçekleştirilen çalışmalar ne olursa olsun bireyleri bilinçlendiremezsek çalışmalar her zaman eksik kalmış olacaktır. İnanıyorum ki birlikte insanlarımızın doğal afetlere karşı bilinçlenmesinde çok büyük yol kat edebiliriz" değerlendirmesinde bulundu.
BYEGM Genel Müdürü Akarca, "Biz ateşin arasında kalıyoruz savaşlara gidiyoruz toplumsal olaylarda en ön saftayız. Olayın olduğu yerde bulunmamız lazım. en son hain darbe girişiminde gazeteci arkadaşlarımız olayın tam göbeğindeydi dimdik durdular. Bu durumda en çok bu eğitimi alması ya da bilgi sahibi olması gereken bir kesimi temsil ediyoruz" diye konuştu.
Akdağ ve Çavuşoğlu deprem eğitim simülatörü ile deprem anını yaşadı
Konuşmaların ardından AFAD Başkanı Güllüoğlu tarafından birey ve aileler için Afet Bilinci Eğitimiyle ilgili bir sunum yapılarak, temel afet tanımlamaları, afet türleri, davranış kalıpları ve afet farkındalığı başlıkları altında eğitimler verildi. Ardından Deprem Simülasyon Merkezi'nde deprem esnasında yapılması gerekenler uygulamalı olarak anlatıldı.
Deprem similasyon cihazında deprem anını yaşayan Başbakan Yardımcısı Akdağ, "Allah korusun gerçeğiyle uzaktan yakından alakası yok. Bir defa 7 saniyelik similasyon yapıyoruz. Burada fert olarak neler yapabileceğimizi öğrenmeye çalışıyoruz. Yoksa binanın dayanıklılığı toplum olarak yapmamız gereken belediyeler olarak yapılması gereken hususlar AFAD olarak bizim yapmamız gerekenler tamamen ayrı bir bahis. Ama kendi şartlarımızla üstümüze yıkılmamış bir binada nasıl zarar görmeyiz, bunun hazırlığını yapmış oluyoruz. İnsan bunu biraz hissediyor. Gerçekten toplumsal olarak hazır olmamız lazım. Ben bugün evde yangın tüpünün olmadığını öğrendim. Onun dışında her şey tamam diyebiliriz. Deprem çantasına bir daha bakmamız lazım. Eşyaların bir kısmı sabit. AFAD olarak ciddi eğitimler yapıyoruz. Similasyon merkezlerinin de sayılarını arttıracağız. Sürekli olarak çocuklara gençlere burada eğitim veriliyor. İşin aslı günün sonunda bütün bu bilinçlenmeler sonunda konuşacağımız husus binalarımızdaki riskin azaltılmasıdır" dedi.
"Cep lojistik alanları diyeceğimiz alanlar geliştireceğiz"
"Devlet olarak hazır mıyız?" sorusuna Akdağ, geçmişe kıyasla çok mesafe alındığını AFAD’ın kuruluşunun büyük bir mesele olduğunu kaydetti. Van depreminin ciddi bir deprem olduğunu ve buralardan yüz akıyla çıkıldığını söyleyen Akdağ, "Müdahale açısından büyük ölçüde hazırız. Ancak bu hazırlıkları biraz daha geliştiriyoruz. Türkiye’de 20’nin üstünde lojistik alanlarımız var. AFAD’ın 100 binin üstünde çadır stokumuz var. Bu lojistik alanlara cep lojistik alanları diyeceğimiz alanlar geliştireceğiz şimdi daha hızlı hareket edebilmek için 10 bine yakın UMKE personeli var. Bunlar müdahaleye ciddi hazırlıklar. Müdahaleden sonrasına da oldukça hazırlıklıyız" açıklamasında bulundu.
Başbakan Yardımcısı Çavuşoğlu ise daha önce deprem yaşadığını belirterek, 1999 depreminde Bursa’da olduğunu ve deprem esnasında ilk anda mutfağa yöneldiğini anlattı. Çavuşoğlu, "Bize hep şu öğretilmişti. Masa altına girin, sıra altına girin, kapı kolonlarının altında gizlenin denilmişti. Orayı tercih ettim ben de. Ama gördüğüm şu; depremin o anda şiddetini hissedemiyorsunuz ama buradaki similasyonda deprem Düzce depremini de yaşamıştım çok şiddetli. Görev paylaşımı yapmıştık ocak yandığı için gazı kapatmak için hamleyle mutfağa gittim. Aslında orada yapmam gereken şuydu kendi canımı düşünerek pozisyon almam gerekiyordu ama diğer fertlerimiz için fedakarlık yaptım" ifadelerini kullandı.