AHMET UMUR ÖZTÜRK (İHA) -
Fatih Üniversitesi'nde 14 Mart Tıp Bayramı kutlama törenine katılan Sağlık Bakanı Recep Akdağ, konuşmasında hekimliğin zor bir meslek olduğunu belirterek, hekimlerin karşısına kırılgan, stresli, şefkat bekleyen insanların çıktığını ifade etti. Sağlıkta dönüşüm programına bakmak gerektiğini belirten Akdağ, tabip odalarının gösterilerini de eleştirdi. Tabip odalarının çeşitli örgütleri ve marjinal grupları da yanlarına alarak geçmiş sistem için ne zaman böylesine bir yürüyüş yaptıklarını hatırlamadığını ifade eden Akdağ, "Vatandaşın bundan 8-10 sene önce çektiği sıkıntı, hekimlere karşı çektiği sıkıntılara karşı hangi yürüyüşü yaptık? Ben çok merak ediyorum. Ben hatırlamıyorum böyle bir yürüyüş. Çünkü Tabipler Birliği'nin öteden beri ideolojik duruşu var. Ben bu ideolojik duruşa da, onların bu bulundukları yerdeki sabitliğinden dolayı saygı duyuyorum ama bu ideolojik duruşa katılmıyorum" dedi.
AMBULANS SİSTEMİ
8 yıl önce ambulans istendiğinde köydeki vatandaşa ambulans gitmediğini, doğum için ambulans istendiğinde 'doğuma ambulans gönderemeyiz' dendiğini hatırlatan Akdağ, ambulans ile hastayı bir yerden bir yere nakletmek için para istendiğine dikkat çekti. Bugün ise ambulansların uluslararası standartlara sahip, mükemmel eğitimli doktorlarla hizmet verdiğini ifade eden Akdağ, "Bugün şükürler olsun, 2 milyon kişinin üstünde vatandaşımız bu ambulans sistemiyle taşınıyor. Sadece kentte değil, köylerde de taşınıyor. Türkiye'de 150'ye yakın kar üstü paletli ambulansımız var" diye konuştu.
Geçmiş dönemden 7 kat fazla vatandaşın ambulansla taşındığının altını çizen Bakan Akdağ, "Bu dönüşüm programı AK Parti'nin, yani bizim, iktidarda olan partinin bir programıdır. Başbakan'ın talimatlarıyla, Başbakan'ın öngörüleriyle hazırlanmıştır. Sağlık Bakanı olarak bunu ben yürüttüm. Çok fedakar bir ekiple yürüttük. Ama bunda en büyük pay beyaz önlüklü sağlık çalışanlarınındır, hekimlerindir, hemşirelerindir. Ben böylesine tarihi günde bu sağlık çalışanlarına, beyaz önlüklülerin hepsine sizlerin huzurunda, tüm milletin huzurunda milletim adına şükranlarımı sunuyorum" şeklinde konuştu.
"HAVA AMBULANSIYLA ALINAN BİR KALP KRİZLİ VATANDAŞIMIZ TÜRKİYE'NİN HER HASTANESİNE GÖTÜRÜLÜYOR"
Bugün ücra köydeki bir hastanın helikopterle şehre götürülebildiğine işaret eden Bakan Akdağ, "Dün, sadece batılı gelişmiş ülkelerin bunları yapmasına gıptayla bakıyorduk. Bir Avrupalı, Türkiye'den kendi ülkesine hava ambulans sistemiyle taşındığında, 'Aman Allahım, ne kadar medeni milletten, ne kadar medeni ülkenin insanı, insanlara ne kadar değer veriliyor' diyorduk. Ama şükürler olsun, bugün ülkemiz bunu başarabiliyor. Bugün bu ambulansla alınan bir kalp krizli vatandaşımız Türkiye'nin her hastanesi,
sadece devletin hastanesi değil, ihtiyaç halinde özel hastaneye de götürülüyor. O vatandaştan hiç kimse 5 kuruş para alamıyor. Böyle bir sistem kurmak gerekiyordu insanlık onuru için. Bunu kimse tenkit edemez. Tenkit edilecek çok tarafımız olabilir. Ama insan arzu ediyor ki, böyle bir bayram gününde, güzel bir günde bu tenkitleri acımasızca birbiri peşine, makineli tüfek gibi sıralayanlar da bunları görsün. Türkiye'de böyle bir sağlık sistemi var. Bununla iftihar ediyoruz. Türkler, Türk milleti, TürkiyeCumhuriyeti olarak iftihar ediyoruz. Bütün bu başarı milletin başarısıdır. Bu başarıyı gölgelemek yanlış" dedi.
Türkiye'de koruyucu hizmetlerin gerilediğine yönelik eleştiriler yapıldığını belirten Akdağ, Türkiye'nin aşı konusunda yüzde 96-97 oranına ulaşan nadir ülkelerden olduğuna işaret etti. Tüm çocuklara bir dozu 268 lira olan kabakulak aşısının ücretsiz olarak yapıldığını kaydeden Akdağ, "268 liraya mı aldık? Hayır, 13,75 dolara aldık. İşte sağlıkta dönüşüm bu" ifadelerini kullandı.
BEBEK VE ANNE ÖLÜMLERİNDE DÜŞÜŞ
Kızamık hastalığını elimine ettiklerini de söyleyen Akdağ, "Fransa'dan, Bulgaristan'dan Türkiye'ye kızamık bulaşıyor. OECD ülkelerinin 30 yılda geldiği noktayı Türkiye 8 yılda geçti, hem anne, hem bebek ölümlerinde 8 yıl öncesine bakmak lazım. Anne ölümleri 2000'li yılların başında yüz binde 60, 2010 rakamımız yüz binde 16'dır. 2011'de koyduğumuz hedef yüz binde 13'tür" diye konuştu.
SİGARA İLE SAVAŞ
Dünyanın bugün sigara ile savaş için Türkiye'ye başvurduğunu, Fransa'dan İspanya'ya, Tayland'a kadar ülkelerin Türkiye Sağlık Bakanlığı'na müracaat ettiğini ifade eden Akdağ, "Birinci basamak hizmetleri büyük ölçüde geliştirildi. Aile hekimliği ile birlikte pırıl pırıl mekanlarda tetkiklerin yapılabildiği, dijital kayıtların olduğu hizmetler geldi. Tabii ki, biz bütün bunları sizlerle değerli sağlık çalışanlarımızın fedakar çalışmalarıyla gerçekleştirdik. Tedavi olma hakkına herkes kavuştu. Bunları biz unuttuk mu? Bu millet bunları unuttu mu, unutur mu? Bu ülkede 8 sene önce hastalandığınız zaman bir SSK hastanesi kapısına da gitseniz, devlet hastanesi kapısına da gitseniz, sistem sizi mutlaka bir muayenehaneye götürürdü. Başka çare yoktu" dedi.
SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM
Hastaların eskiden muayene olmak için bin 500 lira para verdiğini hatırlatan Akdağ, "Neden o zaman sokaklara çıkmadık? Neden? Bin 500 lira hekime maaş verelim, olmazsa hekime kazanma kapısı olarak muayenehaneyi gösterin ya da üniversite hastanesinin içindeki muayenehaneyi gösterin. Vatandaştan para alarak, sen çoluk çocuğunun nafakasını kazan diye. Böyle köklenmiş bir sistem olmaz. Böyle çağdışı bir sistem olmaz. İşte onun için tarihi bir gün" şeklinde konuştu.
Tartışılması gerekenin hasta ile doktorun para konusunda karşı karşıya getirilmesi olduğunu kaydeden Bakan Akdağ, dün düzenlenen ''Tek Ses Tek Yürek'' eyleminde açılan pankartla ilgili olarak da, "Bu sistemi tartışıp yürümeliydik. 'Doktor Che Guavera'nın izindeyiz' Olabilir. Ama biz onun izinde değiliz. Biz Refik Saydamlar'ın, İbni Sinalar'ın, Mustafa Kemal Atatürk'ün izindeyiz" dedi.
VATANDAŞ SAĞLIK HİZMETLERİNDEN MEMNUN
Göreve geldiğinde SSK hastanelerindeki doktorların yüzde 90'ının muayenehanesi olduğunu belirten Akdağ, "Muayenehane hekimliği yapan meslektaşlarımı eleştirmiyorum, çünkü başka seçenekleri yoktu. Devlet, para veremem diyordu. Bu, üniversite hastanesinin içine taşınmıştı. Üniversite hastanesindeki öğretim üyesine özel muayene hizmeti vardı. Benim için her insan özeldir. Hastanın para vereni ile para veremeyenine ayrı muamele yapmak, hekimlik andı içmiş hiçbir hekime yakışmaz. Ben de bunu hiçbir hekim arkadaşıma yakıştırmıyorum. Ancak sistem böyleydi" diye konuştu.
HEKİM AÇIĞI, HEKİM BAŞINA DÜŞEN HASTA SAYISI
Gelişmiş ülkeler ile karşılaştırıldığında Türk insanının daha az doktora başvurduğunu belirten Akdağ, "Anne-bebek ölümlerinin yüz binde, on binde 10'un altında olduğu ülkelerde hekime başvuru sayısı 10'un üstünde. Biz 7'ye ulaşabildik. Bir hizmet açlığı vardı. Kurduğumuz yeni sistemle bunu ortadan kaldırdık" dedi. Avrupa'da her 100 bin kişiye 350 doktor düştüğünü de söyleyen Akdağ, Türkiye'de her 100 bin kişiye 150 doktor düştüğünü belirtti. Türkiye'de koruyucu aile hekimliğine geçmenin sorun olmadığını belirten Akdağ, "Türkiye Cumhuriyeti artık vatandaşlarına hizmet edebilecek parayı buluyor. Türkiye'de sağlık hizmetlerine harcanan para arttı, tabii ki artacak. Aşıya 400 milyon para harcıyoruz. Dünyanın en gelişmiş aşılarını en ucuza alarak Türk çocuklarına harcıyoruz" ifadelerini kullandı.
Bir uzman doktorun özel hastanede yaptığı ameliyattan kazandığı paranın altıda birini asistana verdiklerini belirten Akdağ, eski sistemi eleştirdi.
TBMM Sağlık Komisyonu Başkanı Cevdet Erdöl ise, konuşmasında 8 yılda sağlık alanında önemli değişiklikler olduğunu belirterek, kendilerine düşen görevin sorunları asgariye indirmek ve çalışan ve halkın memnuniyetini ön plana çıkaran başarılar elde etmek olduğunu söyledi. Halkın sağlık hizmetlerinden memnuniyetinin yüzde 73'lere ulaştığını ifade eden Erdöl, 2001'de bu rakamın yüzde 33-36 olduğunu belirtti. Hekimliğin zor bir meslek olduğunu vurgulayan Erdöl, hekimlerin karşısına kırılgan insanların
çıktığını ifade etti.