Atatürk Üniversitesi'nde 2014-2015 akademik yılı açılışı dolayısıyla tören düzenlendi. Törende öğrenciler adına Özlem Çiftçi, araştırma görevlileri adına da Araştırma Görevlisi Ayşenur Keleş, bir konuşma yaptı.Daha sonra Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak, kürsüye gelerek katılımcılara hitap etti.
200 BİN MEZUN VE 58 YILIN NOSTALJİSİ
Yeni eğitim-öğretim yılının açılış töreniyle birlikte, Atatürk Üniversitesi’nin 58. yılına girdiğini ifade eden Koçak, ‘58 koca yıl! Kimler geldi, kimler geçti! Bu çatı altında ne hayaller kuruldu, ne tutkular serpişti, neler düşünüldü, neler tartışıldı, neler konuşulup paylaşıldı. Ne dersler verildi, ne çalışmalar yapıldı, ne projeler uygulandı, ne etkinlikler düzenlendi. Kimler yetişti, kimler hangi yükü yüklendi, kimler hangi taşın altına elini koydu. Kimler hayatta, kimler aramızda, kimler göç edip gitmiş, kimler dar-ı bekada. Atatürk Üniversitesinin hayatta olan çok kıymetli mensuplarına bir kez daha katkı, hizmet ve emeklerinden ötürü teşekkür ediyor, üniversitemizin hayata gözlerini yuman rahmetli mensuplarının da hatıralarını saygı ile anıyorum.”ifadeleriyle nostalji yaptı
“DOĞU’DAN BATI’YA GELECEK VİZYONU” TEMASI
Atatürk Üniversitesi’nin 2013-2014 dönemi itibariyle 200 bini aşkın mezun verdiğini kaydeden Koçak, bunun bir eğitim kurumu için kıvanç ve onur duyulacak bir sayı olduğunu vurgulayarak, ‘ Sadece sayısal olarak değil, nitelik olarak da her alanda bu ülkenin taşına, toprağına, suyuna havasına katkılar sunmuş, hizmetlerde bulunmuş bir kurumdur Atatürk Üniversitesi. Bilindik namıyla, Cumhuriyet Dönemi’nin çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşmadaki en önemli projelerinden birisidir. Bu proje, 58 yıldır olduğu gibi, gelecekte de, amacına ve hedefine bağlı olarak yürümeye devam edecektir. Bu amaç ve hedeften esinlenerek, bu yılki açılış törenimizi bir temayla başlatmak istedik. Bu temanın adı “Doğu’dan Batı’ya Gelecek Vizyonu”dur. “diye konuştu.
58 YILLIK BİRİKİM
Tema’daki amacı paylaşan Koçak, ‘Üniversitemizin 58 yıllık birikimi ve özellikle son yıllarda yakalanan gelişim ivmesini temel alıp, çağdaş bir gelecek vizyonuna vurgu yapan bu tema, diğer taraftan Cumhuriyet’in harcının Erzurum’da atılmış olmasından esinlenerek, cumhuriyetin 100. yılına da yine Erzurum’dan sembolik bir gönderimde bulunmayı amaçlamaktadır. Bunun yanında, Üniversitemizde bu yıl odaklanılacak çalışma projeksiyonuna ilişkin de işaretler taşıyan bu tema ile gelecek inşasına dönük kurumsal reflekslere de dikkat çekilmek istenmektedir. “diye konuştu.
ATAÜNİ’NİN HEDEFLERİ
DÜNYANIN İLK 500 ÜNİVERSİTESİ ARASINA GİRME HEDEFİ
Koçak şöyle dedi: ‘Niteliksel büyüme perspektifinin kendini göstereceği asıl mecra Atatürk Üniversitesinin ülkemizdeki üniversiteler arasındaki yeri ve yetkinliğidir. Öngörülen gelecek hedefleri arasında üniversitemizin en büyük ve en başarılı ilk 5 üniversiteden biri olmasını sağlamak ve bunu kalıcı kılmak en önemli amaçlarımızdan olacaktır. Yine Atatürk Üniversitesinin dünyadaki üniversiteler arasındaki yeri ve konumuna ilişkin de gelecek planlamalarının yapılması yaşamsal değerdedir. Bu bağlamda, üniversitemizin öngörülen hedefte ilk 500 üniversite arasında kalıcı olarak yerini alması elzemdir ve bu gerçekleştirilecektir.”
ATAÜNİ’NİN ÖNCELİKLERİ
Koçak, Üniversiteye giriş sınavlarında ilk 5 binde bulunan başarılı adayların Atatürk Üniversitesi’ni tercih etmelerini özendirmek ve bu bağlamda, özellikle son yıllarda yürütülen ciddi yönetsel politikaları daha da etkin kılmanın öncelikleri arasında olacağını kaydetti. Koçak şöyle konuştu: ‘. Başarılı öğrenci adayları tarafından tercih edilebilme durumumuz, kuşkusuz Atatürk Üniversitesinin marka değerinin yüksek oluşuyla da doğru orantılıdır. Bu noktada kurumsal marka değerimizin yükseltilmesine ilişkin etkin ve kapsayıcı çalışmalar yapıp, “Atatürk Üniversiteli olmak bir ayrıcalıktır” sözünün artık romantik bir ifade kalıbı olarak değil, güçlü bir özgüvenin dışa vurumu olarak kullanılması sağlanacaktır.’
ATATÜRK ÜNİVERSİTELİ OLMAK BİR AYRICALIKTIR
Koçak, ‘Dikey gelişim perspektifinin kendini göstereceği bir diğer mecra da, nitelikli öğrenci yetiştirebilme yol ve yöntemleri olacaktır, -ki burası gelecek kurgumuzun ana dayanaklarının başında gelmektedir. Nitelikli öğrenci yetiştirme noktasında üniversitemizin sahip olduğu birikim, donanım ve yetkinliğin oldukça üst seviyelerde olduğunu belirtmekle birlikte, daha iyiyi yakalayabilme adına çaba ve çalışmalarımızın da devam ettirilmesi gerekliliğini vurgulamak isterim.’dedi.
DIŞA AÇILIM
Lisans ve lisans üstü programlardaki öğrencilerinin küresel ölçekteki akademiyada daha büyük başarılara ulaşmaları gerekliliği yanı sıra nitelikli akademisyen yetiştirme vizyonun da yaşamsal öncelik taşıdığını belirten Koçak, ‘ Ayrıca mevcut akademik kadromuzun kalitesinin korunması, pekiştirilmesi ve artırılması için de çeşitli stratejiler ve güçlü programların dün ve bugün olduğu gibi yarın da daha etkin bir şekilde planlanıp, uygulanması büyük önem ve değer taşımaktadır. Yine yurt içi ve yurt dışındaki üniversitelerde çalışan nitelikli akademisyenlerin üniversitemizde istihdamlarını özendirmek ve istihdamları sağlamak konusu da gelecek vizyonumuzun önemli başlıklarından biridir.
Öğrencilerin ve öğretim elemanlarının daha etkin olarak dışa açılımlarının sağlanması konusu da gelecek vizyonumuz içinde önemli bir yer tutmaktadır.” diye konuştu.
GENEL PRENSİBİMİZ GEREĞİ; HER İYİNİN, DAHA İYİSİ VARDIR.
Koçak, ‘Üniversitemizdeki “etki değeri yüksek yayın faaliyetlerinin artırılması da yine gelecek projeksiyonumuz içindedir. Son yıllarda başlattığımız teşvik ve destekleme programları ile üniversitemizdeki yayın faaliyetleri ciddi bir artış ivmesi yakalamıştır. Ancak, hep dediğimiz gibi, daha iyiyi yakalamak adına bu noktadaki çalışma ve etkinliğimiz de artarak devam edecektir.
Beraberinde, kalibresi güçlü araştırma faaliyetlerinin önemle desteklenmesi konusunu da dile getirmek gerekir. Mevcut durum itibariyle “araştırmaları gerçekleştirebilmek için gerekli yapılanma ve alt yapıyı güçlendirme” çalışmalarımız büyük çoğunlukla tamamlanmış olup, bu noktada da standartların üzerinde bir aşamada olduğumuzu belirtmek isterim. Yeterli midir? Genel prensibimiz gereği; her iyinin, daha iyisi vardır.” kaydını düştü.
AR-GE ÇALIŞMALARI
Üniversite AR-GE çalışmalarına da değinen Koçak şunları söyledi: ‘Teknoloji üretmenin ve üretilen teknolojinin pazarlanması durumunun “gelecekte ayakta kalmanın tek anahtarı” olarak görüldüğü günümüzde, ARGE çalışmaları oldukça büyük önem arz etmektedir. Atatürk Üniversitesinde Teknokent üzerinden yürütülen üniversite sanayi işbirliğindeki çalışmaların hızla devam ettiğini ve desteklerin her geçen gün artırıldığını söylemek isterim. Bu çalışma ve desteklerle ARGE’lere sağlanan kaynak aktarımının akılcı ve sistematik bir temele dayalı olarak “yüksek katma değerli projelere dönüştürülmesi” hedefinin yakalanması, yine üniversitemizin gelecek kurgusunda önemli bir yer tutmaktadır.’
BİLİM LOJİSTİK MERKEZİ
“Üniversitemizi bölgemizin ve yakın coğrafyanın bilim lojistik merkezi haline getirip, hem Türki cumhuriyetlerdeki üniversitelere model ve öncü olabilme rolü, hem de üniversiteler arasındaki iletişimde etkin bir pozisyonda olma durumu daha da güçlendirilecektir.” ifadeleriyle üniversitenin bir diğer hedefini tarif eden Koçak, ‘ Akademik alanda yapılacak olan atılımların yanı sıra özellikle öğrencilerimize, öğretim elemanlarımıza ve ailelerine hitap edebilecek daha yeşil ve yaşanılabilir bir kampus ortamı sunma, yaşam pratiklerini çeşitlendirip kaliteleştirme ve sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif etkinlikleri sayıca artırıp, daha da erişilebilir kılınacaktır.” ifadelerini kullandı
KURUMSAL KÜLTÜR
Hedef ve planları içinde kurumsal kültürü iyice pekiştirmek ve çalışanın memnuniyetini daha da artırıcı önlem ve düzenlemelerin uygulanmasının da yer aldığını açıklayan Koçak şöyle dedi: Ve nihai olarak ulusal ve uluslar arası tanınırlığımızı ve görünürlüğümüzü artırmak, değişen koşullara ve üniversiteler arası rekabet ortamına uyum sağlamak ve bu ortamda belirleyici ve takip edilen olmak, tarihsel öncü konumumuzu pekiştirmek ve bunu sürdürülebilir kılmak gelecek vizyonumuz dahilinde olan unsurlardır. Sözünü ettiğim gelecek vizyonuna ilişkin tüm bu hedef ve öngörülerin, başta yöneticiler, bilim insanları ve paydaşlarımızdan gelenler olmak üzere, tüm görüş ve önerilerle güçlendirilmeye açık olduğunu bilmenizi isterim. Gelecek vizyonumuz, “dışlayıcı değil kapsayıcı, ötekileştirici değil kucaklayıcı, ayrıştırıcı değil bütünleştirici, yasakçı değil özgürleştirici, aynılaştıran değil çeşitlilikte birliği savunan”, çoğulcu ve katılımcı bir anlayışın ürünü olacaktır. Aynı zamanda “kendi değerlerimiz ve kültürümüz temelinde gelenek ile modernliği, yerel ile küreseli, eski ile yeniyi, kadim ile günceli, soyut ile somutu” bağdaştıracak motivasyona da sahip olacaktır.”
YENİLENME İHTİYACI
Koçak konuşmasının devamında şöyle dedi, ‘ Atatürk Üniversitesini canlı bir organizmaya benzetirsek, her organizma gibi bu kurumun da yenilenmeye ihtiyacı olduğunu söyleyebiliriz. Bununla birlikte yenilik, planlı öngörüler dahilinde daha verimli ve katkısı yüksek sonuçlar doğurur. Bu noktadaki kurumsal farkındalığımızın oldukça yüksek olduğunu belirtmekle birlikte, üniversitemize ait gelecek vizyonu, sosyal, fen, sağlık ve sanat alanlarında çok çeşitli bilimsel oturumlar, sempozyum, çalıştay, kongre, panel ve workshop gibi etkinliklerle tanıtılıp, gelişimi sağlanacaktır. Bunun yanında belirlenecek büyüklü-küçüklü komisyon ve gruplar eşliğinde çalışma alanları oluşturulup, sürece ilişkin etkin, verimli ve işlevsel katılımlar gerçekleştirilecektir. İşte üniversitemizin özellikle yakın geleceği, bu çalışmalardan elde edilecek sonuç ve veriler ışığında biçimlendirecektir.”
TÜRKİYE’NİN 2023, 2071 VİZYONUNA KATKI
Koçak, ‘Herkesin şunu bilmesini isterim ki, Atatürk Üniversitesi ne mevcutla yetinecek, ne de geçmişiyle avunacaktır.Bizler dünü de, bugünü de yanımıza alarak geleceği birlikte inşaa etmeye talibiz. Üniversitemizin gelişimi ile birlikte, Türkiye’nin 2023, hatta 2071 vizyonuna katkılar sunmak amacındayız. Geleceğe umutla ve heyecanla bakmamızı gerektirecek, ideal ve hayallerimizin gerçekleşmesini sağlayacak kaynak ve potansiyel üniversitemizde bulunmaktadır.”dedi
ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ İLK ÜÇE GİRDİ
Atatürk Üniversitesi’nin bu yıl itibariyle, öğrenci sayısı bakımından tercih edilen üniversiteler arasında ilk 3’te bulunduğunu bildiren Koçak, ‘ Buna ilaveten Üniversitemiz şu an, 20 fakülte, 1 konservatuar, 2 yüksekokul, 12 meslek yüksek okulu, 7 enstitü ve 20 araştırma ve uygulama merkezi olmak üzere toplam 62 birimde eğitim -öğretim faaliyeti yürütmektedir. 20 olan fakülte sayımız yakın gelecekte, Spor Bilimleri Fakültesi ile Beşeri ve Sosyal Bilimler Fakültesinin de kurulmasıyla 22’ye çıkacaktır. Mevcut personel sayımız ise akademisyen olarak yaklaşık 2 bin 600, idari olarak da 3 bin 500 civarıdır. Yine üniversitemizde, 5 farklı eğitim seviyesinde toplam 857 program mevcut olup, örgün öğretim, ikinci öğretim, açıköğretim ve uzaktan eğitim olmak üzere 4 farklı öğretim türüyle öğrenci yetiştirilmektedir. 2014-2015 eğitim yılı itibariyle Atatürk Üniversitesinin sahip olduğu toplam öğrenci sayısı da 130 bine ulaşmıştır. Yaklaşık 11 bini lisan üstü eğitim düzeyinde olmak üzere toplam 65 bin öğrencimiz örgün öğretimde, yine 65 bin civarındaki öğrencimiz ise açık öğretimde eğitimlerini sürdürmektedirler. Üniversitemizin yurt dışına açılan penceresinde ise, yine oldukça memnun edici veriler söz konusudur. Geçtiğimiz yıl itibariyle üniversitemizde 52 farklı ülkeden bin 600 uluslar arası öğrenci eğitim görmüş ve adeta ülkemizin ve üniversitemizin gönüllü elçileri olmuşlardır.’dedi.
ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ’NİN DIŞA DÖNÜK YÜZÜ
Atatürk üniversitesi tarafından yürütülen uluslar arası projeler hakkında da bilgi veren Koçak şunları kaydetti, ‘ Bu çerçevede, Erasmus, Erasmus+ ve Mevlana programları kapsamında başta Avrupa olmak üzere Amerika, Asya, Afrika ve Avusturalya kıtalarındaki program ortakları ile birlikte öğrenci ve akademik personel hareketliliği tüm hızıyla sürmektedir. Programlar kapsamında gençlik hareketleri düzenlenmekte ve öğrencilerimizin yer aldığı çeşitli uluslar arası projeler gerçekleştirilmektedir. Üniversitemizin dışa dönük yüzünü oluşturan ikili ilişkiler bağlamındaki çalışmaların da yine oldukça verimli bir şekilde devam ettiğini söylemek isterim. Bu çalışmalara, Nebraska Üniversitesi ile birlikte organize edilen “Study Abroad” programı, Tayvan Ulusal Chung Hsing Üniversitesi PAX Programı öğrenci değişim programı, Tiflis Devlet Tıp Üniversitesi İle Tıp Öğrencisi Değişimi gibi ortak projeleri örnek gösterebilirim.Üniversite öğrencilerinin ve öğretim elemanlarının eğitim araştırma faaliyetlerinde uluslararası deneyim kazanmalarını sağlamak, yabancı üniversitelerden gelen öğrenci ve bilim insanlarının üniversite ile bütünleşmelerine yardımcı olmak ve uluslararası program ve projelerden azami ölçüde yararlanmak amacını taşıyan bu programlarımıza paralel olarak, ülkemizdeki üniversitelerle ilgili de çok çeşitli işbirlikler içeren programlar devam etmektedir. Örneğin Farabi değişim programı kapsamında üniversitemiz öğrencilerinin bir yıllarını başka bir üniversitede geçirmelerine imkan sağlanmakta, başka üniversitelerde öğrenim gören öğrenciler de Atatürk Üniversitesi’nin akademik, kültürel ve sosyal zenginliklerinden faydalanma imkanı bulabilmektedirler. Atatürk Üniversitesinin eğitim-öğretim programlarının bir parçası da Uluslar arası Yaz Okullarımızdır. Bu program kapsamında üniversitemizin yurt dışında ikili anlaşmalı olduğu üniversitelerden her yıl çok sayıda öğrenci için de kültürel derslerden ve ziyaretlerden oluşan 2 haftalık Yaz Okulu Programı düzenlenmektedir. Bunun yanı sıra kış okulları programımızdan da bahsetmek gerekir. Bu program ile dünyanın farklı yerlerinde Türkçe Öğrenen Öğrenciler için iki haftalık dil kursu düzenlenmekte olup, bir yandan pek çok farklı üniversiteye ve öğrenciye üniversitemiz tanıtılırken, diğer yandan yabancı öğrencilerle kendi öğrencilerimizin tanışmasına da yardımcı olunmaktadır.’
ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ VE ULUSLAR ARASI AÇILIMLAR
Koçak, ‘Üniversitemizin dış dünyaya açılan en önemli pencerelerinden biri de de kısa adı ESRUC olan Avrasya İpekyolu Üniversiteler Konsorsiyumudur. Dünya üniversiteleri ile dostluğun, çeşitli alanlarda işbirliği tesisinin hedeflendiği, anlaşmaların imzalandığı, projelerin hazırlandığı ESRUC, Atatürk Üniversitesinin bir dünya üniversitesi olma yolunda atmış olduğu önemli adımlardan biridir.
Bu konsorsiyumun yanı sıra üniversitemizin üyesi olduğu ve dönem başkanlığını yaptığı Türk Dünyası Üniversiteler Birliğinden de bahsetmek gerekir.Türk Keneşi olarak adlandırdığımız Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyine bağlı olan bu Birlik ile Türk Dilini konuşan ülkeler arasında ortak yüksek öğretim programlarının hazırlanıp uygulanması esas alınmış, bu doğrultuda hazırlanan yönerge Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan Milli Eğitim Bakanlarının onayıyla yürürlüğe girmiştir.Bununla birlikte üniversitemiz başkanlığında Türk Keneşi Türk Üniversiteler Birliği Öğrenci Keneşi Yönergesinin hazırlandığını ve Konsey Genel Sekreterliği ve üye üniversiteler ile paylaşıldığını da ifade etmek isterim. Bu arada, Birlik’in ilk genel kurul toplantısının 17 Ekim’de, yani üç gün sonra üniversitemizde yapılacağını da buradan duyurmuş olalım.” diye konuştu.
AÖF
Konuşmasında ATAFOM hakkında da bilgi veren Rektör Koçak, daha sonra Açık Öğretim Fakültesi’nin vizyonuna değindi.Koçak, ‘4 lisans, 15 önlisans ve 1 lisans tamamlama programı olmak üzere toplam 20 program yürüten Açık öğretim Fakültemiz, ayrıca “ikinci üniversite” fırsatı sloganı altında önlisans ve lisans öğrencisi olan ya da mezun durumda bulunan herkese sınavsız ikinci bir üniversite okuma imkanı sunmaktadır. Bugün itibariyle öğrenci sayısını 65 bine ulaştıran bu fakültemize Almanya’da bir merkez açmayı planlıyoruz. Özellikle Almanya ve Avrupa’daki Türk vatandaşlarına hizmet sunacak olan Açık Öğretim Fakültemizin Almanya’daki bu merkezi, hem üniversitemizi temsil etmesi, hem de oradaki vatandaşlarımızla köprü oluşturma görevi bakımından değerli bulduğumu belirtmek ve fakültenin gelecek vizyonunun da bizler açısından oldukça parlak göründüğünü bilmenizi isterim.”diye konuştu.
BİLİMSEL PROJELER
Konuşmasının bir bölümünü de bilimsel projelere ayıran koçak şunları söyledi: ‘Üniversitemiz için en önemli alanlardan biri de gerçekleştirilen bilimsel projelerdir. Bilimsel Araştırma Projeleri (BAP) iç kaynaklı olup, üniversitemizin kendi öz kaynakları ile desteklediği proje türüdür.Bu proje türü kapsamında geçtiğimiz yıl itibariyle, üniversitemizde toplam 587 adet proje gerçekleştirilmiş olup, toplam ödenek tutarı olan 14 milyon 100 bin TL üniversite bütçesinden karşılanmıştır.
Görevde olduğumuz son 6 yılı baz alırsak, BAP’a ayırdığımız toplam ödenek tutarı da, 2 bin 557 adet projeye, yaklaşık 76 milyon Türk lirasıdır. Bununla birlikte dış kaynaklı projelerde ise toplamda 69 adet proje gerçekleştirilmiştir. Bunlardan 60 adeti Tübitak’a ait olup, toplamda 10 milyon 880 bin TL ödenek sağlanmıştır. “
TEKNOKENT
Koçak, ‘Üniversitemizin özellikle sanayi merkezli çalışmalarının odağını oluşturan Teknoket’te şu an faaliyet gösteren firma sayısı 38’dir. Proje sayısı olarak da, bugün itibariyle 54 adet devam eden proje bulunmakta olup, 83 adet proje de tamamlanmış durumdadır.Teknokent ile ilgili bir önemli gelişme de üniversitemizdeki çalışmaların proje çıktılarını sanayiye taşıyan ve adeta üniversite ile sanayi arasında köprü vazifesi görecek olan Teknoloji Transfer Ofisi’nin kurulmuş olmasıdır. “dedi.
GÖZLEMEVİ
15 Ekimde gerek Üniversite açısından, gerekse Erzurum, ülke ve bilim camiası açısından oldukça önemli bir proje olan; Doğu Anadolu Gözlemevi projesinin imza törenini gerçekleştireceklerini açıklayan Rektör Koçak, ‘Gözlemevi projesi Türkiye’nin ve bölgesinin 4 metre çaplı en büyük teleskobuna sahip olacak uluslararası bilimsel araştırma ve gözlemevi merkezinin kurulacağı büyük ve önemli bir projedir. Gözlemevi yerleşkesi olarak şu anda Dünya'nın 3.en yüksek gözlemevi yerleşkesi olarak kabul edilen ve Üniversitemize tahsis edilmiş olan Konaklı “Karakaya Tepeleri” şimdiden Dünya üzerindeki önemli gözlemevleri yerleşkelerden birisi olmaya adaydır.Bu proje ile Erzurum atmosferik ve coğrafik özellikleri nedeniyle sadece kış sporlarında değil, özellikle astronomi alanındaki potansiyeli de Dünya'ya duyurulacak; astrofizik alanında teleskobu ve gözlemevi altyapısıyla, ülkemizin lider ve öncü araştırma merkezlerinden birisi olacaktır.”dedi
BU COĞRAFYANIN YARINI SİZ OLUN
Konuşmasının son bölümünde öğrencilere seslenen Koçak, ‘Bu coğrafyanın yarını siz olun! Bu coğrafyanın yarınına siz karar verin. Zira sizin köklerinizde kocaman bir insanlık ideali yatmaktadır. Sizin medeniyetinizde, sizin kültürünüzde, örfünüzde, adetinizde insanlığa şefkat eli olmak, yaralara derman, huzur ve refaha ortam olmak vardır. Sizler “kökü mazide olan atinin mensuplarısınız”.Ve nihayetinde, Mustafa Kemal Atatürk‘ün sizlere yaptığı şu veciz seslenişe de kulak kesilmenizi istiyorum.“Gençler, Cesaretimizi güçlendiren ve sürdüren sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve kültür ile insanlık değerinin, vatan sevgisinin en değerli örneği olacaksınız”Sevgili gençler, Geleceğin sorumluluğunu yüklenirken, şu düsturdan asla taviz vermemenizi istiyorum. Ne ahlakı olmayan bilgiden, ne de bilgisi olmayan ahlaktan yarar gelir. Sizlere bilgilenin, çağın bilgi ve birikimiyle donanın derken, beraberinde ahlakı kuşanıp, ahlakla yarınları inşa etmenizi de öneriyorum.
Bugün insanlığın yaşadığı temel açmaz budur. Ülke olarak yaşadığımız son olaylara da bakarak, bu temel açmazı görebilmek mümkündür. Kardeşliğin, birlikte yaşama kültürünün, toplumsal ve insani değerlerin hiçe sayılıp, ayaklar altına alındığı çirkin ve alabildiğine kınanılmayı gerektiren olaylar.
Bilinçsiz yığınlar, sözde özgürlük ve sözde hak arama bahanesiyle çoluğun çocuğun, garibin gurabanın, yetimin ve kamunun malını ve hakkını fütursuzca çiğnemektedirler.Bu yığınlar bilinçsiz oldukları kadar, ahlaki değerlerden de uzak hareket etmektedirler.Şimdi soruyorum; bu yığınlara, yani o gençlerimize, çocuklarımıza bilinç ile birlikte yeteri kadar ahlak aşılanmış olsaydı, hiç bu yaşananlar cereyan eder miydi? Hiç başka bir insanın malına ve canına kastederler miydi? Onları, “sakın incitme bir canı / yıkarsın arş-ı rahmanı” düsturu doğrultusunda yetiştirmiş olsaydık, hiç böylesine ırza, mala ve cana el uzatılabilir miydi? İşte bunun için diyorum ki, bilgiden ve bilimsel üretimden ahlakı çıkarıp atarsanız, ne insanlığa faydalı olabilir, ne de aydınlık yarınlar inşa edebilirsiniz.
Yinelersek, önce ahlak, sonra bilim diyor, refah dolu yarınların oluşmasında ahlak bilincinin bireyden toplumlara, oradan da tüm bir insanlığa ulaştırılarak kurtuluşun mümkün olabileceğini ifade etmek istiyorum.”
Tören, Üniversitede 35 Hizmet yılını dolduran personelin ödüllerinin verilmesi ile son buldu.