ERZURUM (İHA) - Asılsız Soykırım İddialarıyla Mücadele Derneği Başkanı Yrd.Doç. Dr. Savaş Eğilmez, Ermenileri Türklere karşı kullananların listesinin biraz daha kabardığını belirterek Evanjelist-Diaspora ittifakının oluştuğunu söyledi.
ABD'de 1820'lerde genelde Hıristiyanlık inancı için kullanılan Evanjelizm 19. yüzyıldan itibaren iki ayrı koldan ilerlemeye başladığını kaydeden Asılsız Soykırım İddialarıyla Mücadele Derneği Başkanı Yrd.Doç. Dr. Savaş Eğilmez, konuşmasına şöyle devam etti:
“C. I. Scofield tarafından yazılan Scofield Referans İncil'i, Tanrı'nın Krallığı'nı temsil eden insanlara imtiyaz vermiştir ve “İsrail kıyamet zamanında önemli rol oynayacaktır” öğretisi geniş kitlelerce benimsenmiştir. Bu inanıştan dolayı Evanjelistler, seçilmiş insanlar olduklarına inandıkları Yahudilerin, Tanrı’nın isteği gereğince ve bir kıyamet koşulu olarak desteklenmesi gerektiğine inanmaktadırlar. Yani Evanjelistlerin İsrail sevgisinin kaynağı eski ahittir. Evanjelistlere göre İsrail, Hz. İsa'nın doğduğu, vaaz ettiği, çarmıha gerildiği ve yeniden canlanacağı topraklardır. Bu sebeple her yıl on binlerce Amerikalı Hıristiyan, Hz. İsa’nın ayak izlerinde yürümek için İsrail’e gider. Eski Ahit, özellikle ABD'nin kurulusunda farklı yorumlara ve anlayışlara yol açmıştır. Bu bakış açışı Evanjelistlerin kıyamete ve Mesih’e ayrı bir değer vermelerini sağlamıştır. Özgür iradenin, Tanrı tarafından çizilen kaderin dışına çıkamayacağına inanan Evanjelistler, bu kaderi hızlandırmak için Hıristiyanların ellerinden geleni yapması gerektiğini savunuyorlar. Evanjelistlere göre iyi ile kötü arasında gerçekleşecek olan büyük savaştan (Armageddon) sonra, Mesih gelecek ve sonra da kıyamet kopacaktır. Armageddon savaşını ne kadar çabuk başlatırlarsa Mesih’in gelişi de o kadar çabuk olacağına Evanjelistler inandırılmış durumdalar. Tabi onlara göre iyi olan kendileri ve kötü olan da Evanjelistlerin düşman belledikleri bütün bir İslam dünyasıdır. İşte tam da burada devreye Türkler giriyor. Evanjelistlere göre inançlarının mutlu sonla bitmesinin önündeki en önemli engel Türklerdir. Bunu zaman zaman açıkça dile getirmekten kaçınmazlar. Evanjelistlerin önde gelen kalemlerinden biri olan Joel Richardson yazılarında sık sık bu durumu dile getirir. Son olarak Türkiye’nin bir dünya gücü olarak yükselmesinin İncil’in kehanetlerini doğrular nitelikte olduğunu iddia etti. Richardson, İncil’in de, sona doğru yaklaşılırken Türkiye’nin yükselişini öngördüğünü savundu. Ve evanjelistler Türkiye’yi deccal ilan ettiler. Türkiye’nin varlığı ve özellikle Ortadoğu da oynadığı aktif politika Evanjelik Hıristiyan çevrelerin alarma geçmesine neden oldu. Aslında bu durum hiç de yeni değil. M.S. 5. YY’dan beri Avrupa zaman zaman Türklere karşı bu tür yakıştırmalarda bulunmuştur. Bizim Yecüc ve Mecüc olarak bildiklerimizi, batı dünyası Gog ve Magog olarak tanır. Avrupa’daki inanışa göre, bunlar dünyanın en doğu ucunda yaşayan ve insan yiyen korkunç yaratıklardır. Bazı rivayetlerine göre de gog ve magoglar; bronz bir kapıyla kapatılmış duvarların arkasına hapsedilmiş köpek başlı canavarlardır. Ahiret günü bu kapılar açılacak ve kıyametin ilk ateşlerini işte bu yaratıklar yeryüzüne taşıyacaklar. Hunlarla başlayan ve Osmanlılarla zirveye çıkan durdurulamaz Türk ilerleyişi, Avrupada Türklerin Gog ve Magog olduğu inancını yayar. Türkler İslamiyet’in hamisi ve yayıcısı olduktan sonra bu yaklaşım daha da güçlenmiştir. Bu nedenlerle Evanjelistler her fırsatta Türkler aleyhine faaliyetlere destek vermektedirler. Son zamanlarda da özellikle Amerika Birleşik Devletlerinde ermeni diasporası ile yakın temas içerisindeler. Diasporanın senato ve temsilciler meclisindeki lobi faaliyetlerini ciddi anlamda destekliyorlar. Ayrıca Ermenistan’da çeşitli isimler altında kurdukları kiliselerle kendilerine alt yapı hazırlıyorlar. Ermeni halkının içerisinde bulunduğu ekonomik zorlukları değerlendirerek kendilerine hatırı sayılır bir zemin hazırlıyorlar. Yani artık Ermenileri Türklere karşı kullananların listesi biraz daha kabarmış durumda.”