ANNE SAĞLIĞI İHMALE GELMİYOR
Sağlık Bakanlığı Çocuk ve Aile Planlaması Genel Müdürü Dr. Rıfat Köse, Erzurum’da yaptığı açıklamada ihmalden dolayı her yıl 387 annenin hayatını kaybettiğini belirtti.Köse, “Bilindiği üzere ülkemizde 2005 yılı Ulusal Anne Ölümleri Çalışması’ndaki sonuçlara göre anne ölüm oranı yüz binde 28,5 olup, her yıl 387 annemizi kaybediyoruz ve bu ölümlerin de yüzde 62’si önlenebilir nedenlerden meydana gelmektedir” dedi.
ANNELİK YAKLAŞIMI
İhmalden kaynaklanan ölümleri önlemek için güvenli annelik yaklaşımını uyguladıklarını vurgulayan Köse, “Güvenli annelik; anneye gebelik öncesi, anne ve bebeğe doğum öncesi, doğum sonrası bakım ve tedavi hizmetlerinin verilmesi, istenmeyen ve yüksek riskli gebeliklerin önlenmesi, gebelik doğum ve doğum sonrası komplikasyonların tanımlanması, önlenmesi ve yönetimini kapsayan anne ve bebek ölümlerinin ve komplikasyonların azaltılmasına yönelik bütüncül yaklaşımdır. Ayrıca, hem anneye manevi destek olmak hem de erkek katılımını sağlamak için babanın bebek bakımında anneye destek olması sağlanır” diye konuştu.
YANLIŞ YÖNTEMLER
Köse, “Sağlıklı bir gebelik için en az dört izlemde verilen kaliteli doğum öncesi bakım; gebelik, doğum ve doğum sonrası dönemde oluşabilecek sorunların sayısını ve şiddetinin azaltıldığını” açıkladı. Ölen annelerimizin, mevcut gebeliklerini ya hiç istemediklerini ya da daha sonraya ertelediklerini planladıklarını vurgulayarak belirten Köse, “Modern aile planlaması yöntem kullanımının istenilen düzeyde olmadığını ve bölgeler arası büyük farklılıklar olduğunu görmekteyiz ve istenmeyen gebeliklerin sağlıksız koşullarda sonlandırılması da güvenlik kapsamında önemli bir sorundur” dedi.
DOĞUM ÖNCESİ BAKIM HAYAT KURTARIYOR
Doğum öncesi bakım hizmetlerinin kalitesini, sayısal çokluğu değil yapılması gerekli muayene ve tetkiklerinin eksiksiz olarak sunulmasını sağladığını ifade eden Köse, “Anne çocuk Sağlığı ve Aile planlaması (AÇSAP) merkezlerimiz ve birinci basamak sağlık kuruluşlarımız da gebe izlemleri, gebelik dönemindeki aşamalar, aile planlaması hizmetleri, gebenin anemisini önlemek için kullanması gerekli demir preparatı, doğum sonu anne ve bebeğin izlemi, bebek aşıları, D vitamini ve demir preparatı ücretsiz olarak verilmektedir” diye belirtti. Güvenli anneliğin bir diğer komponeti olan doğumlara baktığımızda ise yüzde 16,7 olan geleneksel ebe, akraba yardımı ile yapılmakta olup, annenin doğum öncesi bakım hizmetlerinden yaralanması ile yakından ilişkilidir diye konuşan Köse, “Doğum sırası ile doğuma yardımcı olan kişi arasındaki bağlantıya baktığımızda ilk bebekler daha değerli sayıldığından olacak doğumların yüzde 95 ‘i sağlık personeli yardımı ile gerçekleşmektedir. Doğum sayısı arttıkça doğuma yardımcı olan kişi sağlık personelinden geleneksel ebe veya akrabaya doğru değişim göstermekte” olduğunu belirtti.
Güvenli anneliğin sonucu olan bebeklerimize baktığımızda bebek ve çocuk ölümlerinde uygulanan programların etkisi ile hızlı bir düşüş görülmektedir diyen Köse, “Anne sütü ile emzirmenin hala istenilen düzeyde olmadığını görmekteyiz” dedi.
ÜREME HAKLARINA SAYGI
Güvenli annelik hizmetlerini sunarken insanların üreme haklarına saygı duyarak hizmetlerimizi götürüyoruz diye sözlerine kaydeden Köse, “Bireyler istedikleri sayıda çocuk sahibi olma hakkına sahiptir. Ancak; Güvenli annelik Programı’da hem anne sağlığı hem yeni doğan bebeğin sağlığı hem de daha önce doğmuş olan diğer çocukların sağlığı açısından riskli gebeliklerin ve istenmeyen gebeliklerin önlenmesi gerekmektedir” diye konuştu.
Köse daha sonra şu açıklamalarda bulundu; “Önlenebilir anne ve bebek ölümlerini azaltmak için Sağlık Bakanlığı olarak, her basamakta görevli sağlık personeli haklara dayalı ekip anlayışı içinde güvenli annelik, aile planlaması, acil obstetrik(kadın doğum) bakım, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, adolesan üreme sağlığı gibi konularda hizmet içi eğitimlerde kullanılmak üzere maket ve modellerle destekliyoruz. Hizmete olan talebi artırmak için sivil toplum kuruluşlarıyla ortak projeler yürütüyoruz. Bölgeler arası farklılıkları azaltmak, kaliteli ve standart bir hizmet sunumu sağlamak, Türkiye’nin batısında ve doğusunda yaşayan her gebenin eşit hizmete ulaşabilmesi için sağlık personeline yönelik klinik rehberler ve protokoller geliştirilmektedir. Anne ve yeni doğan ölümleri sadece sağlık sektörü ile çözümlenecek sorun değildir. İlgili sektörlerin katılımıyla üstesinden geleceğimiz, uluslar arası göstergeleri yakalayacağımız bir konudur.”