4. Uluslararası Türk Şöleni sonuç bildirgesi yayınlandı. Erzurum’u Türk Dünyasının başkenti yapmak için bugüne kadar çeşitli faaliyetler yapan Güneş Vakfı Başkanı Prof. Dr. Alpaslan Ceylan, Türk Dünyasındaki kardeş ve akraba toplulukları Erzurum'da ağırlamaktan gurur duyduğunu belirterek Erzurum halkına da böyle büyük bir organizasyonda Güneş Vakfının yanında olduğu için minnettar olduğunu bildirdi.
CEYLAN SONUÇ BİLDİRGESİNİ PAYLAŞTI
Ceylan, "Gelecek zamanın devletlere ve insanlığa ne getireceğini bilemeyiz ama ne getirirse getirsin bizlerin hazır olması gerekir. Hazır olmak, susup o günü beklemek değildir. Tam aksine hazırlanmak gerekir. Peki milletler buna nasıl hazırlanır? Manevi köprüleri sağlam tutarak. Dil bir köprüdür. İnanç bir köprüdür, Tarih bir köprüdür, Kültür bir köprüdür. Bu köprüleri kurabilmek için Köklerimize inmeli ve olayların böldüğü tarihimizin içinde bütünleşmeliyiz onların (diğer coğrafyalarda yaşayan Türklerin) bize yakınlaşmasını beklememeliyiz. Bizim onlara yakınlaşmamız gereklidir. Bizde bu doğrultuda Türk Dünyasındaki Türk birlikteliğini yaşatmak için bu tür faaliyetler yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz." dedi.
TÜRK DÜNYASI7NIN MESELELERİ
IV. Türk şöleninin 17-19 Mayıs 2016 tarihleri arasında Erzurum’da yapıldığını anımsatan Prof. Dr. Ceylan, “Türk Dünyasının her yanından gelen temsilciler vasıtasıyla Türklüğün günümüzdeki meseleleri konuşuldu. Ayrıca geleneksel Türk sporlarının yaşatılması için çalışmalar başlatıldı.
Bizler, Türklüğü bir bütün olarak kabul etmekte, sorunlarımızı, çözümlerimizi ve geleceğimizi bir görmekteyiz” diye konuştu.
Güneş Vakfı Başkanı Prof. Dr. Alpaslan Ceylan, sonuçta Türklerin huzurlu olmadığı bir dünyada barışın sağlanamayacağı neticesine vararak alınan kararları şöyle sıraladı;
“Suriye’de ve Irak’ta haritalar yeniden çizilmeye çalışılırken bu ülkelerde yaşayan Türklerin aleyhindeki hiçbir faaliyete müsamaha gösterilemez. Irak ve Suriye’deki kadim Türk yurtlarının boşaltılarak Türkmenlerin göçe zorlanması karşısında bütün gücümüzle durma azim ve kararındayız.
Karabağ tamamen Azerbaycan toprağı olana kadar var gücümüzle Azerbaycan’ın yanında yer alacağımızı Erzurum’dan bütün dünyaya duyuruyoruz.
72 yıl önce anayurtlarından sürülen Kırım Türklerinin acısını hâlâ yaşadığımızı herkesin bilmesini isteriz. Bugün kadim Türk yurdu Kırım’ın maruz kaldığı işgal hiçbir şekilde kabul edilemez. Kırım Türklüğünün haklarını savunmak için yapmayacağımız fedakârlık yoktur.
Doğu Türkistan’da yaşayan soydaşlarımızın temel insan hak ve hürriyetlerinden faydalanması acil taleplerimizdendir. Bunun için gerek Çin gerekse uluslararası kuruluşlar nezdinde gerekli temasların yapılması için derhal bütün girişimler başlatılmalıdır.
Kıbrıs adasındaki uluslararası anlaşmalarla da teyit edilen tarihî haklarımızdan hiçbir şekilde vazgeçmeyeceğimizin bilinmesini isteriz.
Stalin tarafından sürülen Ahıskalıların yurtlarına geri dönmesi en doğal haklarıdır. Konunun önemine binaen bütün Türk dünyasının ilgisini bu meseleye yoğunlaştırması gerekmektedir.
Türkiye’nin içinde bulunduğu terör ve etnik ayrımcılık sorunları uluslararası güçlerin Avrasya’da kurmaya çalıştığı yeni dengelerin bir yansıması olarak görülmektedir. Bu zor dönemin aşılması için her zaman Türkiye’nin yanında yer aldığımızı açıkça ilan etmekteyiz.”