Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş tarafından açıklanan "Vahyin Kutsadığı Şehir: Kudüs" toplantısının sonuç bildirgesinde “ABD tarafından teşebbüs edilen Kudüs’ün İsrail’in başkenti yapılma tasarısının BM Genel Kurulu’nda 9’a karşı 128 oyla reddedilmesi Kudüs’le ilgili geleceğe yönelik umutları arttırmıştır. Bu noktadan sonra İslam ümmetine düşen; etnik ve mezhebe dayalı kısır çekişmelerden uzaklaşarak Müslümanların, meselelerini dış ülkelerin müdahalelerine açık hale gelmeden birlik ve beraberlik içerisinde ele almaktır” denildi
Diyanet İşleri Başkanlığınca, Mescid-i Aksa ve Kudüs'ün önemine dikkat çekmek amacıyla 29-30 Ocak'ta "Vahyin Kutsadığı Şehir: Kudüs" başlıklı düzenlenen uluslararası toplantının sonuç bildirgesi açıklandı.
SONUÇ BİLDİRGESİ
Sonuç bildirgesini açıklayan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Kudüs Müslümanların aralarında fark gözetmeksizin iman ettiği peygamberler şehri Allah’ın yeryüzünde tevhide adadığı ikinci mabedi Mescid-i Aksa’nın bulunduğu mübarek beldedir. Mescid-i Aksa Hz. Peygamberin ziyaret edilmesini ve hayır ve hasenat yapılmasını tavsiye ettiği 3 mescitten biridir. Kudüs İslam beldesidir. Kudüs İslam medeniyetinin tarihsel bilgi ve değerler hafızasıdır. Zira şehre bugünkü değerini kazandıranlar tartışmasız bir şekilde Müslümanlar olmuştur. Tarihinde birçok milletin hakimiyetinde yaşayan Kudüs, en adaletli yıllarını Müslümanların döneminde gerçekleştirmiştir. Şehir Müslümanların adil ve hoşgörülü yönetiminde ezan, çan ve hazanın bir birine saygı içerisinde varlığını devam ettirdiği dünyanın nadir kentlerinden biri olmuştur. Ancak Kudüs bugün bu uyum ve saygıya hasrettir. Vahiy ile kutsanan şehre Kudüs’e barış, küresel adalet ve birlikte yaşama anlayışının tekrar hakim olmasıyla gelecektir. Müslümanlar kendi hakimiyetlerinde Kudüs’te diğer dinlerin mensuplarına özgürce yaşama hakkı tanımışlar, onların ziyaretlerine, ibadetlerine hiçbir şekilde engellememişlerdir. Bu sebeple Kudüs; ayrışmanın değil birleşmenin, kendinde olmayanın değil kucaklamanın sembol şehri olmuştur. Kudüs insanlığın kaynaştığı kutsal bir beldedir. Bütün insanlığı bir noktada toplayan şehir; kutsala saygıyı ötekine hoşgörüyü ve anlayışı paylaşabildiği ölçüde güzel olmuştur. Kudüs ancak bu değerleri içselleştirebildiği dönemde barışın şehri olarak ‘Darüsselam’ diye adlandırılmıştır. Bugün bu güzelliğini kaybeden Kudüs adına tezat barışla değil İsrail’in haksız eylemleriyle anılır hale gelmiştir” dedi.
KUDÜS’ÜN BİR ADI DOĞRULUK, DİĞER ADI BARIŞ
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Erbaş tarafından açıklanan ve Kudüs’ün bir adı doğruluk, diğer adı barış diğer bir adı ise kutsiyet olduğuna vurgu yapılan sonuç bildirgesinde şöyle denildi:
“Ancak bu kutlu şehir günümüzde İsrail’in şiddet ve nefret politikaları ile bu özelliği kaybetmiştir. İsrail maalesef bir oldubittiyle Kudüs’ün işgalini meşrulaştırmaya istemektedir. Hukuk ve adalet dışı aldığı kararlara güvenlik bahanesiyle Müslümanların şehre giriş çıkışlarını, yerleşmelerini engellemekte Müslümanların kendi mabetlerinde rahat şekilde ibadet etmelerine izin vermemektedir. Bu uluslararası insan hakları anlaşmalarına kişi hak ve hürriyetlerine kesinlikle aykırıdır. İsrail Kudüs’te Müslümanlara ait birçok yeri sistematik olarak yıkmaktadır. Bu durum asla kabul edilemez. Müslüman kimliğini yok etmeye yönelik Yahudi yerleşim yerlerinin inşasına bir an evvel son verilmelidir. İslam dünyası Kudüs meselesinin sadece Filistinlilerin ya da Arapların değil bütün Müslümanlarının ortak meselesi ve Kudüs’ün Filistin devletinin ebedi başkenti olduğunu her vesile ile dile getirmelidir. Filistin davasının yeni nesillere doğru şekilde aktarılması için dini ve tarihi bilgilerin eğitimi ve öğretim müfredatlarına dahil edilmesi gerekmektedir.”
“GAFLET VEYA HIYANETTEN SIYRILARAK ŞEHRİN MÜSLÜMANLARA AİT BİR KENT OLDUĞU YÜKSEK SESLE DİLE GETİRMELİDİR”
Bildirgede şu ifadelere yer verildi:
“İslam dünyasında siyasi ve ekonomik menfaatlerini küresel güçlerinin emelleri ile birleştirerek Kudüs’ün Müslümanlara ait bir şehir olduğunu gölgeleme çabalarının varlığı da bir vakadır. Bu kesimler gaflet veya hıyanetten sıyrılarak kayıtsız ve şartsız şehrin asırlardır Müslümanlara ait bir kent olduğunu yüksek sesle ve cesaretle dile getirmelidir. ABD tarafından teşebbüs edilen Kudüs’ün İsrail’in başkenti yapılma tasarısının BM Genel Kurulu’nda 9’a karşı 128 oyla reddedilmesi Kudüs’le ilgili geleceğe yönelik umutları arttırmıştır. Şer amaçlı bu teşebbüs Allah’ın izniyle hayra dönüşmekte ve İslam ümmetinin vahdetine vesile olmaktadır. Bu noktadan sonra İslam ümmetine düşen etnik ve mezhebe dayalı kısır çekişmelerden uzaklaşarak Müslümanların, meselelerini hissi söylemlerden arındırıp dış ülkelerin müdahalelerine açık hale gelmeden birlik ve beraberlik içerisinde ele almaktır.”