ANKARA (İHA) –
Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar, toplumsal barış için sivil anayasanın gerekli olduğunu söyledi.Basın mensuplarıyla bir araya gelen Bayraktutar, sendika olara 'nasıl bir anayasa' istediklerini açıkladı. Konuşmasına sivil halka yönelik düzenlenen terör saldırıları kınayan Bayraktutar, "İki gün önce Kızılay'ın göbeğinde terörün çirkin yüzü bir kez daha kendini gösterdi. Sivil halka yönelik düzenlenen bu hain saldırıyı ve güneydoğu illerimizde camilerimize kutsal mekanlarımıza yönelik hain saldırıları şiddetle kınıyor, saldırıda hayatını kaybeden vatandaşlarımıza
Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz" dedi.
TOPLUM YENİ ANAYASADA HEM FİKİR
"Türk toplumu hukukun üstün, demokratik katılımın yüksek, insan hak ve hürriyetlerinin önemli olduğu, özgürlüklerin genişletildiği sivil bir ruhla hazırlanacak yeni bir anayasanın yapılması konusunda hem fikirdir" diyen Bayraktutar, "1808'de Senedi-i İttifak'ın imzalanması ile başlayan anayasa çalışmaları ne yazık ki hep olağanüstü dönemlerde hazırlanmış, devleti önceleyen, milletin ise pek söz sahibi yapılmadığı metinlerdir. İhtilal dönemlerinin ürünü olan bu metinler, artık toplumsal gelişmemizin önünde engeller oluşturmaktadır. Olağanüstü dönemlerde yazılan anayasalar, normalleşme süreci ile toplumsal ihtiyaçların karşılanmasında yetersiz kalmaktadır. Bu yüzden sivil, demokratik ve özgürlükçü bir anayasa Türkiye'nin en öncelikli meselesi olmuştur. Toplumsal barışın sağlanması için farklılıkları zenginlik olarak gören, demokratik kazanımları geliştiren, toplumsal mutabakatı tesis eden, özgürlükleri en geniş şekliyle yaşanılır kılan bir zihniyet dönüşümü günümüzde kendini göstermeye başlamıştır. Bu zihniyet dönüşümü yeni bir anayasa ile teminat altına alınmadığı müddetçe eksik kalacaktır. Bu nedenle yeni düzenlemeler anayasa ile desteklenmeli, Türkiye'nin temel sorunlarına köklü çözümler getiren yeni, sivil, demokratik bir anayasa acilen yapılmalıdır" şeklinde konuştu.
82 Anayasası'nın darbeciler eliyle hazırlandığını vurgulayan Bayraktur, "Mevcut anayasa, daha yürürlüğe girerken antidemokratik olduğu ve toplumsal mutabakatı sağlayamayacağı tartışmalarını da beraberinde getirmiştir. Bugün de toplumun hemen tamamınca yetersiz, eksik ve hatalı bulunup şiddetle eleştirilmektedir. 82 Anayasası kabulünden bugüne defalarca değişikliğe maruz kalmış ve muhtevasının 3'te 1'inden fazlası değişmiştir. Ancak bu değişiklikler 82 Anayasası'nın darbeci ve antidemokratik olan ruhunu değiştirememiştir" dedi.
ÖZGÜRLÜKÇÜ ANAYASA
Sendika olarak sivil, demokratik ve özgürlükçü bir anayasa istediklerini belirten Bayraktutar, "Yeni Anayasa değiştirilemez hükümler içermemelidir. Darbe mantığı ile hazırlanan bir anayasa ile kendimizi bağlamak yeni ve sivil bir anayasanın ruhuna uygun değildir. Ön şartlı bir başlangıç, yeni ve özgürlükçü bir anayasa yapımına 1-0 yenik başlanması anlamına gelir" diye konuştu.
"Din ve vicdan hürriyeti ile ilgili 24. madde başlı başına ele alınması gereken bir konudur" diyen Bayraktutar, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Bu madde resmi laiklik anlayışını tanımlamaktadır. Hak ve hürriyetler bölümünde bugüne kadar herhangi bir değişikliğe uğramayan tek maddedir. 1982 Anayasası'nın eskimişliği ve geriliği, sadece temel hak ve özgürlüklerle sınırlı kalmamaktadır. Devlet yönetimi, kuvvetler ayrılığı prensibi, genel olarak yargı düzeni ve askeri yargı alanı, Silahlı Kuvvetlerin görev tanımı ve statüsü, Milli Güvenlik Kurulu'nun yapısı ve fonksiyonu gibi çok önemli ve temel konularda, hukuk devleti ve demokratik yönetimin işleyişine ket vuran hükümler mevcuttur. Bu hükümlerin 21. yüzyıl şartlarında yeniden gözden geçirilmesi ve ülkenin kalkınmasına ve ilerlemesine mani olan unsurların ayıklanması gerekmektedir. Egemenliğin kullanılması yetkili organlar eliyle değil kayıtsız şartsız millet eliyle olmalıdır. Milletimizin talep ve beklentileri doğrultusunda egemenliğin gerçekten millete ait olduğu unutulmamalıdır."
DARBE ANAYASASI HATIRLATMASI
Yaşanan büyük sorunların temelinde darbe anayasasının yattığını belirten Bayraktutar, "Günümüzde, anayasanın yoruma açık olan pek çok maddesi tartışma ve ihtilaf konusu oluyor ve bundan dolayı siyasal krizler baş gösteriyor. Anayasa hükümlerindeki belirsizlik veya keyfi yorumlara açık olma durumu giderilmeli, devletin; yasama, yürütme ve yargı erkleri arasında yetki çatışması, yetki gaspı ve zıtlaşmalara fırsat vermeyen bir metin olmalıdır. Türkiye iç siyasi tartışmalara çok fazla odaklandığı içinsorunlarını köklü bir şekilde ele alacak dikkat ve dinamiği bulmakta zorlanmaktadır. Türkiye'nin değişmeyen sorun alanları ülke gündemini zaman zaman kilitlemekte ve krize sokmaktadır. Yeni anayasa bu nedenle Türkiye'nin kronik sorunlarını çözebilecek kültürel farklılıklarını tartışma alanı olarak değil bir zenginlik alanı olarak gören anlayışla hazırlanan toplumsal sözleşme olmalıdır. Toplumun talepleri en geniş şekliyle uzlaşma sağlanarak anayasada yer aldığında, Türkiye geleceğe daha emin adımlarla ilerleyecektir" şeklinde konuştu.
KURAN EĞİTİMİNE GETİRİLEN SINIRLANDIRMA
Kur'an eğitimine getirilen 12 yaş sınırlamasının son bulması hakkında da değerlendirmelerde bulunan Bayraktutar, şunları söyledi: "Yıllardır küçük yaştaki çocuklarımıza Kur'an Kurslarına gitmede ve hafızlık yapmada getirilen 28 Şubat kalıntısı yaş engeli geçtiğimiz günlerde Resmi Gazete'de yayımlanan kanun hükmünde karar name ile son buldu. Daha demokratik ve özgürlüklerin kısıtlanmadığı bir Türkiye için geç de olsa yaş engeli, başörtüsü, katsayı uygulaması gibi konularda atılan olumlu adımlar umut vericidir. Anayasamızda ve ülkemizin altına imza attığı uluslararası sözleşmelerle tanınan din ve vicdan özgürlüğünün önüne konulan 28 Şubat kalıntısı bu yasal engellerin kaldırılması konusunda sendika olarak yıllardır mücadele verdik. Gerek toplu görüşmelerde gerekse diğer platformlarda konuyu sürekli gündemde tuttuk. Böylesine mesnetsiz yasakların kaldırılması ve bu yönde atılan olumlu adımlar demokrasimiz ve ülkemiz adına sevindiricidir. Özgürlük ve demokrasi için atılan bu adımları yeni anayasanın özümsenmesi ve tüm kurum ve kuruluşlar ile uygulana bilmesi için bir hazırlık süreci olarak görüyor ve bu manada yapılan çalışmaları
önemsiyoruz. Türkiye bugünlere geçmişin ayak bağları ile geldi. Artık bunlardan kurtulmanın zamanı gelmiştir. Bugün yapmamız gereken, toplumun istek ve ihtiyaçlarını karşılayabileceği özgürlükçü ve demokratik bir anayasadır. Ve toplumsal uzlaşı sağlamanın yegane yolu; değişeceğine baştan ikna olduğumuz ilkeler üzerinde uzlaşılan, içeriğini yaşayanların belirlediği bir anayasadır. Yeni anayasa için 12 Haziran seçimlerinde evet diyen bu millet, seçimler öncesi yeni anayasa sözü veren siyasilerin de bir an önce sözlerini yerine getirmelerini beklemektedir. Bir sivil toplum örgütü olarak milletimiz adına bu sürece hem katkı veren hem de takip eden olacağız."