Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Pensilvanya’nın emrine, her yanıyla cehalet kokan bir adamın emrine her şeyinizi teslim etmişseniz, ipotek altına vermişseniz, profesör de olsan hiçsin" dedi.
Marmara Üniversitesi 135. kuruluş yıl dönümü etkinliği, üniversitenin Sultanahmet’te bulunan Rektörlük binasında gerçekleştirildi. Törene Cumhurbaşkanı Erdoğan, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, İstanbul Valisi Vasip Şahin, Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Emin Arat, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir ve çok sayıda davetli katıldı.
Türkiye’nin uzun yıllar boyunca milletin değerlerinden kopuk, söylemi sosyalist, zihniyeti faşist kadroların tasallutu altında kaldığını vurgulayan Erdoğan, “Üniversitelerimiz de bu alanlardan biri olmuştur. Ben rektörümüz Emin bey ile üniversite yıllarımızda bu çileleri çok çektik. Rektörümüz üniversiteye benden fazla giderdi, ben onun kadar gidemezdim. ‘Benim oyumla çobanın oyu bir olabilir mi’ diyen bir zihniyet olduğu yerde demokrasiden söz edilemez. Kendi tarihin karalamak için zayıf kaynaklara dayanarak hezeyanlar saçan bir zihniyetin olduğu yerde millilikten söz edemeyiz. Belli görüşlerin dayatılması, buna karşılık farklı görüşlere tahammülsüzlük üzerine kurulu bir sistemden özgür bilim çıkmaz. Bunca yıldır çıkmıyor, çıkmamıştır” diye konuştu.
“Zihninizi Pensilvanya emrine vermişseniz profesör de olsan hiçsin”
Sözlerinde FETÖ’yü eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu millet tarihi ile böyle bir inancı, böyle bir ilmi ve onun mensuplarını güya çağdaşlık adına aşağılayan hiç kimseye gerçek bilim insanı nazarıyla biz bakamayız. Bilim demek özgür bir zihin demektir. Siz zihninizi belirli kalıpların, belirli ideolojilerin emrine vermişseniz bilim adamı sıfatını kaybetmişsiniz demektir. İşte Pensilvanya’nın emrine, her yanıyla cehalet kokan bir adamın emrine her şeyinizi teslim etmişseniz, ipotek altına vermişseniz, profesör de olsan hiçsin. Kapınızdaki tabelada öyle yazıyor olmasının bir anlamı yoktur. Yanlış anlaşılmasın. Ben demiyorum ki tüm bilim insanları bizim istediğimiz gibi düşünecek. Ben aklını, ilmini bu tür adamların emrine kiraya verenler için bunu söylüyorum. Bundan çok çektik. Bunları sizler de gayet iyi biliyorsunuz. Bizim istediğimiz bilimin özünü oluşturan objektiflikten, hakkaniyetten, farklılıklara saygıdan uzaklaşılmadan hareke edilmedir. Meczuplukla mümbitlik arasındaki ince çizgiye dikkat etmek lazımdır. Cumhuriyet tarihinde bilimle, bilimsel çalışmalarla, bilim kuruluşları ile, araştırmayla, teknolojik atılımlarla en yakından ilgilenen, bu yöndeki çalışmalar en çok destek veren başbakan ve cumhurbaşkanının ben şahsım olduğunu iddia ediyorum. Olmaya da devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
"Milletin değerlerine saygılı olmakla, bilimde en üst sıralara çıkmak birbirinin zıttı değildir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’de artık yüksek öğretimin kontenjan ve bina sorunların değil kalite meselesinin tartışıldığını vurgulayarak, “Milletin değerlerine saygılı olmakla, bilimde en üst sıralara çıkmak birbirinin zıttı değildir. Dünyadaki tüm önemli üniversiteler ülkeleri ve toplumları ile sahip oldukları güçlü bağlar sayesinde bu konuma gelmişlerdir. Bizim de kendi üniversitelerimizden beklentimiz budur. Dünyanın en esik ve köklü bilim yuvarlarına ev sahipliği yapmış ülkemize yakışan markalaşmış çok sayıda üniversiteye sahip olmaktır. O günlerin de yakın olduğuna inanıyorum” ifadelerini kullandı.
"Ülkesini geriden takip eden bir akademi lokomotiflik yapamaz"
Türkiye’nin şu anda dünyada ve bölgede çok büyük mücadeleler verdiğinin altını çizen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü “Avupa’dan Afrika’ya kadar bize kılavuzluk edecek siyasi, sosyal ve ekonomik verilere, analizlere ihtiyacımız var. Ülkesini geriden takip eden bir akademi lokomotiflik yapamaz. Bunun için üniversitelerin öncülük etmesi, önden gitmesi lazım. Şayet biz herhangi bir konuda çalışmaya oturduğumuzda önümüzde güçlü bir bilimsel müktesebat bulamazsak ancak el yordamıyla hareket edebiliriz. Şahsen fotoğraf çekme ve yön gösterme bakımından böylesine dolu bir birikimi her zaman bulamadığımı söylemek isterim. Halbuki çok ihtiyacımız var. Çünkü el yordamıyla iş yapmak hem enerji ve zaman kaybettirir, hem de maliyeti arttırır. Bilimsel verilerle hareket etmek demek nokta atışı iş yapmak ve kısa sürede büyük netice elde etmek demektir. Cumhurbaşkanlığı hükumet sistemine giden süreçte akademiden çok daha güçlü destek bekliyorum. Ülkemizin, milletimizin ve insanlığın hizmetine sunulacak, özellikle bu hedefi yakalayamamış, doğru mecralara aktarılamamış bilgi odaların dört duvarı arasında kalmaya mahkumdur. Biz kaynaklarını hovardaca heba edebilecek bir ülke değiliz. Onun için önümüzdeki dönemde üniversitelerimizden her alanda büyük destek bekliyoruz”
Rektör Arat, Azeri doktora öğrencisi Tunzala Mammadzade'nin, 3 yılda yaptığı 50 metre şeffaf ipek üzerine altın ve gümüş renkli boya ile nakşedilmiş Kuran-ı Kerim'i Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hediye etti.