Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “İzmir’in başına gelmiş en büyük felaket CHP’dir. Yıllarca bu şehrin yaşam biçimi tehlikede yalanı ile esir alanlara buradan soruyorum; AK Parti’nin 17 yıllık iktidarında hangi İzmirli yaşam biçiminden dolayı baskıya, zulme, tehdide maruz kalmıştır? Türkiye’nin hiçbir yerinde olmadığı gibi İzmir’de de böyle bir durum asla söz konusu değildir” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İzmir’in Kiraz ilçesinde Dokuz Eylül Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi’nde Kiraz Belediyesi tarafından düzenlenen yemeğe katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı konuşmada, Türkiye’de bir hususun çözümü konusunda hala mesafe kat edilmediğini itiraf ettiğini belirterek, “Türkiye’de her alanda ülkemize tarihi önemde kazanımlar sağladık. Sadece muhalefet anlayışını geliştirme konusunda başarılı olamadık. Tam bu konuda ümitlenmeye, ‘acaba’ demeye başlıyoruz; işte o zaman birileri çıkıyor, ‘biz değişmedik, değişmeyeceğiz’ dercesine, milletimize hakaret ediyor, ülkemize zarar verecek işlere girişiyor. Bu zihniyetin en başta gelen temsilcisi de CHP Genel Başkanı olan zattır. Tabii yine de hakkını yemeyelim. CHP Genel Başkanı’nın her ne ülkemize, milletimize ve partisine hayrı dokunmuyorsa da, kendisi yeni nesillere kötü siyasetçi nasıl olur dersi için mükemmel bir örnek teşkil ediyor” dedi.
“Anca bu şekilde Bay Kemal olunabilir”
CHP’li bir ismin kendisiyle görüştüğü iddiasıyla ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son zamanda maalesef bir iftira; neymiş, bir CHP’li benim makamıma gelmiş. ‘CHP’ye genel başkan olabilirim’, bunu benimle müzakereye gelmiş. Bir gazetede bir köşe yazarı yazmış ona alıntı yapıyor. Çok açık, net. Kameralar karşımızda. Eğer böyle bir şey olduysa ben cumhurbaşkanlığımı ortaya koyuyorum ama Bay Kemal Cumhuriyet Halk Partisi’nin başına bela olmaktan ayrılacak mı, ayrılmayacak mı o da kendini ortaya koysun. Benimle CHP adına pazarlığına oturan kim çıksın açıklasın. ‘Açıklayamam’ diyor. Peki o zaman nasıl böyle bir şey konuşabilirsin? Sıradan bir olay değil. Tayyip Erdoğan’ın işi gücü yok da CHP’nin genel başkanı kim olacak bununla mı uğraşacak? İşte bu seviye itibariyle maalesef, seviye kaybı çok zordur. Bakın buradan meydan okudum. Hepiniz şahitsiniz. Bay Kemal geçen gün, ‘Bay Kemal olmak kolay değil’ diyor. Gerçekten de Bay Kemal olmak kolay değil. Bunun için bürokrat olarak SSK’yı batıracaksın, Türkiye’nin en büyük kurumunu eşini dostunu doldurarak erken emekliliğin önüne geçmeyerek sağlık kurumlarını en rezil şekilde yöneterek bütçesini çarçur ederek mahvedeceksin, ardından siyasete girerek verdiğin her sözden dönecek, ettiğin her yemini yutacaksın, kaset komplosuyla partin çalkalanırken önce ‘aday olmayacağım’ diyerek ertesi gün ‘adayım’ diyerek ortaya çıkacaksın. Kumpasla düşürülen genel başkanının koltuğuna oturacak ve hemen diyet borcu ödemeye başlayacaksın. Anca bu şekilde Bay Kemal olunabilir” diye konuştu.
“Bu, sinsi mesaj yoluyla davranmaktır ve ülkeye ihanettir”
Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle konuştu:
“Genel başkanlık görevin boyunca girdiğin her seçimde partine seçim kaybettireceksin, seçimden önce ‘birinci parti olamazsak gereğini yerine getiririm’ diyeceksin, hezimete uğradıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi davranacaksın. Her fırsatta yabancılara ülkeni kötüleyeceksin, yatırımcılara ‘Türkiye’ye gelmeyin’ diyeceksin. Hale bak. Bu, sinsi mesaj yoluyla davranmaktır ve ülkeye ihanettir. Bay Kemal olmak için bunları yapmak şart. Terör örgütlerine karşı verilen mücadelede ülkenin değil teröristlerin yanında yer alacaksın. Bay Kemal’den ‘PKK, YPG terör örgütüdür’ dediğini duydunuz mu? Duymadınız. Duyamazsınız. Çünkü onlarla Ankara’dan İstanbul’a el ele kol kola yürüyen o değil miydi? Şehirlerimizi işgale yeltenen teröristlere hendek kazan arkadaşlar diyeceksin, sınırlarımız boyunca terör koridoru kurmak isteyen terör örgütünü kendi vatanını kurtarmak için çalışan oluşum diyerek aklamaya çalışacaksın, belediyeleri terör örgütüne teslim edenlerin görevden alınmalarına karşı çıkacak ama burada işlenen suçlara ses çıkarmayacaksın, çocukları dağa kaçırılan annelere gözünü ve gönlünü kapatacak, terör örgütünün organize ettiği her eyleme destek vereceksin, Diyarbakır’da ağlayan annelerin yanında yer almayacaksın; işte senin adın Bay Kemal.”
“İşte yine bir 50 bin lira aldım”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Savcımızı görevi başında şehit eden alçak teröristlere arka çıkacak, arkadaşlarını gönderip onların yoldaşlarını alınlarından öptüreceksin, 15 Temmuz darbe girişimin yaşandığı gece milletimiz tankların, savaş uçaklarının, namluların karşısına cesaretle dikilirken sen benden 2 saat önce havalimanına geleceksin ve sıvışıp tankların arasından Bakırköy Belediyesine gidip orada başkanın evinde televizyon seyredeceksin, kahveni de orada yudumlayacaksın. Çünkü ancak bu şekilde Bay Kemal olunur. Eline tutuşturulan yalan yanlış bilgileri güya çok önemli şeyler ifşa ediyor edasıyla okuyacaksın, gerçekler önüne konduktan sonra da yüzün kızarmadan aynı iftiralara devam edeceksin. Doğru olmadığını bildiğin hadiseleri defalarca tekrar edecek, tepki görünce bir süre bekleyip sonra yine aynı şeyleri söylemeyi sürdüreceksin. Millet yüzüne de tükürse, mahkemeler tazminat üstüne tazminata hükmetse yalanlarını tekrarlamaktan vazgeçmeyeceksin. İşte yine bir 50 bin lira aldım. Kararı verdiler” dedi.
“Büyük ihtimalle CHP’nin kasasından veriyor”
Arka arkaya mahkemelerden neticeler geldiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama ne utanır ne sıkılır. Çünkü kendi parasından vermiyor. Büyük ihtimalle CHP’nin kasasından veriyor. Tüm dünyanın başarısını teslim ettiği görüşmeleri, müzakereleri, mutabakatları, harekatları tam tersinden anlatmak için sürekli ıkınıp sıkılacaksın. Yahu bizim Amerika seyahatine bile gölge düşürmek için neler yaptı neler. Neler yaparsan yap bütün dünya medyası bu seyahati nasıl değerlendiriyor, sen nasıl değerlendiriyorsun. Savunma sanayimizi güçlendirmek için atılan her adımı kötüleyecek, daha etkin ve verimli üretim için işletme devri çalışmalarını karalayacaksın. İşte Arifiye’deki palet fabrikası ile ilgili her türlü yalanı söylüyor. ‘Sattılar’ diyor. Be vicdansız, satılan bir şey yok yalan söyleme. BMC İzmir’de bir fabrikadır. BMC ile Katar ortaklaşa burada işletme hakkını alıyor. 50 milyon dolar Arifiye’ye harcama yapma kararını anlaşmaya koyuyorlar. Personel çıkarma diye de bir şey yok. Bu şekilde yapılan anlaşmayla adım atılıyor, bu çıkıyor ‘Arifiye’yi sattılar’ diyor. Daha ne diyelim, her türlü şey ortada. Yasal olmayan bir şey varsa, Türkiye bir hukuk devlet,, müracaatını yaparsın, gerekli karar verilir. Yapılan her şey hukukidir, satılan bir şey yoktur. Burası Katar ile Türkiye arasındaki kurulmuş olan şirketin ortaklaşa burada bizim tanklarımızın, her şeyin bakımı; burada hatta yenilerinin üretilmesine geçilecektir. Bundan rahatsız oluyor” dedi.
"Bay Kemal olmak hakikaten kolay değil”
Kılıçdaroğlu’nun seçimlerden önce hiçbir belediyede kimsenin işten çıkarılmayacağına dair namus sözü verdiğini kaydeden Erdoğan, “Peki seçimden sonra ne oldu? İşçi, emekçi kıyımı başladı. ‘Ne oldu senin namus sözüne?’ diye soranları duymazdan geldi. Namus, sıradan bir iş değil. Sürekli onurdan, haysiyetten, vatandan, dürüstlükten bahsedeceksin, bunların hiçbirine sahip olmayacaksın. Parti için rakiplerini yok etmek için her yolu deneyeceksin, aday belirlemede ortalığı kırıp geçireceksin ama diğer yandan sürekli demokrasiden, hukuktan, haktan, adaletten bahsedeceksin, öyle bir durum olmadığı açıklandığı halde benimle görüşen bir CHP’li olduğunu iddia edeceksin. Kendi genel başkanlığını korumak için şahsımın birilerine CHP Genel Başkanlığı teklif ettiğim yalanını ortaya atacaksın. Bay Kemal olmak hakikaten kolay değil” ifadelerine yer verdi.
“Bu zata vakit ayırmak gerçekten israftır”
Kılıçdaroğlu ile ilgili harcadıkları nefesin bile beyhude olduğunun farkında olduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu zata vakit ayırmak gerçekten israftır. Ancak hezeyanlarını cevapsız bıraktığımızda iftira çıtasını yükseltiyor, yalan yelpazesini genişletiyor, terbiye sınırlarını iyice aşıyor. Ara sıra kendisinin hatırını sormak durumunda kalıyoruz. Hiç ümidimiz yok ama şayet bir gün gerçekten bu ülkenin hayrına işler yapmak isterse kendisine kapımızın açık olduğunu söylemek isterim. Tüm meselelerinin üstesinden gelmeyi başaran Türkiye’nin muhalefet sorununu da bir gün çözüme kavuşturacağına da inanıyorum” yorumunda bulundu.
“Bu tür ayrımcı yaklaşımlar, eski Türkiye’nin hastalıklarıdır”
Türkiye’nin gelmiş geçmiş tüm hükümetleri içerisinde İzmir’in en büyük yatırımları AK Parti döneminde gördüğünü kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“17 yılda 70 katrilyon lirayı aşan yatırım yaptık. İktidarlarımız döneminde İzmir’in asla ihmal edilmediği, tam tersine sürekli kollanmıştır. İzmir halkının günlük hayatında yaşadığı sıkıntıların büyük bir bölümü, Büyükşehir Belediyesinin sorumluluk alanında olup yapılmayan yatırımlardan kaynaklanıyor. Son dönemde özellikle Binali Yıldırım kardeşimizin kendini adamasıyla birlikte belediyenin görevi olan yatırımların çoğunu bakanlıklarımız üstlenmiştir. Bu yatırımları yaparken seçim sonuçlarına göre hareket etmedik. Bizim anlayışımızda milletimizin meşrebine, kökenine, inancına, kılık kıyafetine, eğitim durumuna olduğu gibi siyasi tercihleriyle sınıflandırmak asla yoktur. Bu tür ayrımcı yaklaşımlar, eski Türkiye’nin hastalıklarıdır. Gerçi son dönemde bu hastalıkları yeniden hortlatma, adeta metastaz yapma çabaları yok değil ama bu ilkel ve insanlık dışı gayretlerin milletimizden hak ettiği cevabı aldığına ve alacağına inanıyorum.”
“İzmir’in başına gelmiş en büyük felaket CHP’dir”
İzmir’in hiç hak etmediği şekilde bu tarz eski Türkiye alışkanlıklarının sembolü olarak göstermeye çalışanlara gereken dersin verileceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Açık konuşmak gerekirse İzmir’in ülkemizin üretiminde, ihracatında, istihdamında halen olması gereken yere gelememesinin sebebi, bu şehrin ufkunu karartan CHP zihniyetidir. İzmir’in başına gelmiş en büyük felaket CHP’dir. Yıllarca bu şehrin yaşam biçimi tehlikede yalanı ile esir alanlara buradan soruyorum; AK Parti’nin 17 yıllık iktidarında hangi İzmirli yaşam biçiminden dolayı baskıya, zulme, tehdide maruz kalmıştır? Türkiye’nin hiçbir yerinde olmadığı gibi İzmir’de de böyle bir durum asla söz konusu değildir. İnşallah İzmir yakında bu istismarcılardan kurtulacak, sahip olduğu potansiyeli hakkıyla değerlendirerek, güçlü Türkiye fotoğrafında hak ettiği yeri alacaktır. Bağnazlıktan, ideolojik saplantılardan, altı boş korkulardan kurtulan her İzmirli kardeşimiz de bu şehrin geleceği için birlikte çalışacağız. Ülkesine ve milletine ihanet etmemiş, terör örgütleriyle arasına mesafe koymuş herkese başka hiçbir şart koşmaksızın kapımız açıktır. Hedefimiz, ülkemizin 82 milyonunun her ferdiyle gönül köprüsü kurarak Türkiye’yi önce 2023 hedeflerine ulaştırmak, ardından da yeni nesillere, 2053 ve 2017 vizyonlarımızı emanet etmektir” ifadelerine yer verdi.
“Oraya kaçamayacaklar”
“Son yıllarda ardı ardına yaşadığımız saldırıların ülkemizin bu konudaki kararlılığından kaynaklandığını biliyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
“Türkiye’nin demokrasisini sarsamayanlara, güvenliğine ve huzuruna zarar veremeyenler, birliğimizi ve beraberliğimizi bozamayanlar, ekonomimizi yıkamayanlar sürekli yeni arayışlar içindeler. Milletimiz bir olarak, iri olarak, diri olarak, kardeş olarak, hep birlikte Türkiye olarak önümüze kurulan tuzakların hepsini parçalayarak yoluna devam ediyor. Geçtiğimiz 6 yılda ülkemizin yaşadığı sınamalara dayanabilecek pek az güç vardır. Biz maruz kaldığımız saldırılara karşı her cephede yürüttüğümüz mücadeleyi kazanarak dimdik ayakta olduğumuzu gösterdik. Suriye’nin kuzeyinde terör devleti kurmak istediler ama biz fırsat vermedik. İnlerine girdik. Onlar kaçtı, biz kovaladık. Şimdi Suriye tarafına kaçmaya çalışıyorlar ama oraya kaçamayacaklar. Çünkü ona göre oralarda farklı stratejiler uyguluyoruz, farklı tedbirler alıyoruz.”
“Ülkemizi içine düşürülmek istendiği sinsi oyundan kurtarmayı başardık”
Artık kendi silahımızla, kendi savunma sistemlerimizle mücadele sürdürdüğümüzü ifade den Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle devam etti:
“Ekonomimiz bütün bunlarla birlikte dimdik ayaktadır. Türkiye’ye diz çöktürmek isteyenler başarılı olamadılar. Sokaklarımızda kaos çıkarmayı denediler, izin vermedik. Terör örgütlerini kullanarak şehirlerimizi ateşe boğmaya kalktılar, balyoz olup tepelerine bindik. Devlet içine örgütlenmiş yapılarını kullanarak envai çeşit darbe girişimlerinde bulundular, milletimizle birlikte boşa çıkardık. Terör örgütleri ile ülkemizi güneyden kuşatmaya çalıştılar, bu projeyi de paramparça ettik. Ekonomimizi çökertmek için kur, faiz, enflasyon üçgeninde oyun kurdular, aldığımız tedbirlerle bunun da üstesinden geldik. Uluslararası alanda Türkiye’yi sıkıştırmak için bin bir yalanı, çarpıtmayı, iftirayı devreye soktular, her platformda hakikati anlatarak bunun da önünü kestik. Netice olarak yedi düvele karşı verdiğimiz mücadele ile ülkemizi içine düşürülmek istendiği sinsi oyundan kurtarmayı başardık.”