AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Balıkesir'de önemli açıklamalarda bulundu.
Balıkesir Öğretmenevi'nde AK Parti İl Başkanlığınca düzenlenen basın toplantısına katılan Kurtulmuş, önceki gün New York'ta yapılan Birleşmiş Millet Genel Kurulu'nu değerlendirdi. BM Genel Kurulu'nda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptığı konuşmanın Türkiye'nin dünya siyasetinde yerini yeniden belirleyen bir konuşma olduğuna dikkat çeken Kurtulmuş, "Cumhurbaşkanımız burada Tükiye'nin pozisyonunu, duruşunu, dünya sistemine ilişkin görüşlerini hiçbir şekilde laflarını eğip bükmeden dünya kamuoyuyla paylaşmıştır. Dünyada adalete, hakkaniyete ve hakların arasındaki eşitliğe dayanan yeni bir dünya sistemi kurulmasına duyulan ihtiyaçlar dile getirildi. Bildiğiniz gibi en üst perdeden bunu dile getirmeye devam ediyoruz. Burada Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda bunun dile getirilmiş olması önemliydi. Bununla birlikte bunun sadece bir temenni şeklinde değil aynı zamanda bir teklif şeklinde gündeme getirilmesi de çok önemlidir. Birleşmiş Milletler'in yeniden yapılanlandırılması, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde veto sahibi 5 üyenin statüsünün yeniden gözden geçirilmesi, her zaman söylediğimiz tabirle dünyanın 5'ten büyük olduğu gerçeği bir kere daha dile getirildi" şeklinde konuştu.
Türkiye'nin insani diplomaside önemli bir rol oynadığını söyleyen Kurtulmuş, "Türkiye'nin son yıllarda dünya diplomasisine kazandırdığı bir kavramın da altını çizmek isterim. O da insani diplomasidir. Özellikle bütün dünyanın, hele hele gelişmiş ülkelerin göçmen dediğiniz zaman tüyleri diken diken olur. Türkiye'nin insani diplomasi kavramı çerçevesinde milyonlarca göçmeni özellikle Suriye ve Irak kökenli göçmeni kendi ülkesinde kabul etmesi ve bununla ilgili önemli bir yükü de yükleniyor olması gerçekten önemli. Kaldı ki son örneğinde gördüğünüz gibi bizim dışımızdaki ülkeler İdlib meselesine kendi bölgesel siyasi çıkarları çerçevesinden bakarken, Türkiye İdlib meselesine yeni insanı dramın önlenmesi, yaklaşık 4 milyona yakın bir nüfusun bombalanarak, göçe zorlanarak yerinden yurdundan edilmesi ve belki 10 binlerce insanın haksız yere öldürülmesini önlemek için cansiparane bir şekilde mücadele etti. İdlib'le ilgili Astana'da başlayan süreç arkasından Tahran zirvesinde Türkiye, Rusya ve İran'ın ortak bir anlayış içerisinde hareket etmeye çalışması ve özellikle Cumhurbaşkanımızın orada ısrarla ateşkes çağrıları üzerinde odaklanması Türkiye'nin insani diplomasiye verdiği önemin bir parçasıydı" dedi.
İdlib konusunda Ruslarla alınan mutabakat sonucunda göçün olmamasının sağlanacağını ifade eden AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, "Binlerce insan Türkiye'ye gelecekti. Sivil insanların korunmasını sağlayacak bir plan üzerinde anlaşıldı. Ümit ederiz ki bu plan herhangi bir provokasyona meydan verilmeden başarıyla uygulanır ve Türkiye'nin İdlib üzerinde ortaya koymuş olduğu insani diplomasi meselesi de bütün dünyaya örnek olur" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ırkçılığa, yabancı düşmanlığına ve özellikle İslam karşıtlığına karşı dikkat çektiğini ifade eden Kurtulmuş, "Dünyada hem yabancı düşmanlığı, hem ırkçılık hem de İslam karşıtlığı tesadüfen oluşan gelişmeler değildir. Bunlar belli merkezlerden planlı programlı şekilde maalesef kışkırtılarak, özellikle Batılı zengin ülkelerin halkları nezdinde gündeme getirilen yeni siyasi akımlardır. Maalesef özellikle Avrupa'da ve Amerika Birleşik Devletleri'nde bu üç konudaki gelişmede sadece oradaki yabancılara ya da Müslüman azınlıklara zarar vermiyor, aynı zamanda bu ülkelerin kendi halklarının arasında da o halkları zehirleyen toplumsal bir etki oluşturuyor. Dolayısıyla Türkiye'nin bu ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve Müslüman karşıtlığına karşı vermiş olduğu mücadeleyi Birleşmiş Milletlere Cumhurbaşkanımızın taşıması ve bunun dünya gündeminde önemli bir yer alacak olması önemliydi" şeklinde konuştu.
Türkiye'nin ekonomide, siyasette, teknolojide ve sosyal yapıda daha güçlü bir Türkiye olmak için yoluna devam ettiğinin altını çizen Kurtulmuş, "Teknofest, Türkiye'nin gelmiş olduğu teknolojik başarılar, Türkiye'nin en üst düzeydeki teknolojik ürünleri üretebilme becerisi ve teknoloji de milli, yerli ürünleri destekleme kabiliyetlerini göstermesi bakımından önemliydi. Türkiye güçlü olmak zorundadır. İçeride dirliğini, birliğini sağlayarak, milli bağımsızlığını koruyarak, farklılıkları arasında topyekun bir millet olduğunu hissederek, ele güne muhtaç olmadan kendi teknolojisini kendisi üreterek, kendi sanayisini kendisi güçlendirerek ekonomisinde de bu kazanmış olduğu zenginlikleri topluma yayarak daha da ileriye gitmek mecburiyetindedir. Türkiye güçlü bir teknolojiye, güçlü bir savunma sanayine, bağımsız bir ekonomiye, dünya sistemi içerisinde dilediğini her platformda dile getiren bir öz güvene sahip olursa, birilerinin bundan açıkçası rahatsız olacağı ortadadır. İşte Türkiye tam da bu sebeple Gezi Parkı olaylarıyla başlayan süreçten itibaren sürekli bir takım manipülasyonlarla, bir takım krizler oluşturma gayretleriyle, bir takım operasyonlarla karşı karşıya kalıyor. Gezi Parkı olayları arkasından 17 - 25 Aralık olayları, 15 Temmuz darbe teşebbüsü ve bütün bunların arasında zaman zaman gündeme gelen ekonomik manipülasyonlardan sonra Türkiye tam da yeni bir yönetim modeline geçtikten hemen sonra açık bir ekonomik saldırıyla karşı karşıya kalmıştır. Allah'a çok şükür bu millet nasıl 15 Temmuz'u cesaretle bertaraf ettiyse bundan sonraki süreci de inşallah cesaretle bertaraf edebilecek bir kabiliyete sahiptir" dedi.
AK Parti'nin yerel seçimlerden yine en güçlü parti olarak çıkacağını söyleyen Kurtulmuş, "Bu yerel seçimler yeni sisteme geçtikten sonra yaptığımız, yapacağımız ilk seçim olacak. Dolayısıyla bu seçimle milletimizin hangi yönelim içerisinde olduğunun ortaya konulması, anlaşılması bakımından önemlidir. Biz AK Parti olarak seçim çalışmalarına ilk başlayan partiyiz. Adaylarımızda 5 temel özellik arayacağız. Artık bu seçim partinin adayları taşıdığı değil, adayların partiyi taşıdığı bir seçim olacak. Bu özelliklerinden birisi adaylarımızın tevazu sahibi olması olacaktır. Ayrıca adaylarımızın adalet duygusunun çok güçlü olmasına bakacağız. Yani eşini, dostunu, hısımını, akrabasını koruyan kollayan değil, gerçekten liyakatli bir şekilde ortaya çıkarabilecek yerel yöneticileri bulup çıkaracağız. Ve en önemlisi de sadakat sahibi olmasıdır. FETÖ hadisesi bize gösterdi ki falancaya filancaya sadakat değil bizatihi millete sadakat sahibi olan adaylarımızla yolumuza devam edeceğiz. Böylece bu kuvvetli adaylarımızla birlikte seçim kampanyası başlamış olacak ve inşallah AK Parti ifade ettiğim gibi yerel seçimlerin yine açık ara birinci partisi olacak" dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki ve MHP Genel Başkan Yardımcısı Sadır Durmaz arasındaki yerel seçimlere dönük ittifak görüşmesini değerlendiren Kurtulmuş, "Bu bir muhabbet görüşmesi, bir iyi niyet görüşmesiydi. İki arkadaşımız birbirini zaten yakinen tanıyan arkadaşlar. Onlar gayri resmi olarak, henüz resmi görüşmelere başlanmadan bir muhabbet ortamında bir araya gelmişler ve karşılıklı olarak temennileri ifade edilmiştir. Dolayısıyla yapılan bir resmi görüşme ve karar verilmiş bir durum değildir. AK Parti gelenekleri olan bir partidir. Bu ilk temastan, ilk gayri resmi görüşmeden sonra heyetler arasında resmi görüşmelere geçilebilir. Sonuçta AK Parti'nin kendi müzakere ortamları vardır. Kararı bu müzakere ortamlarında alırız. Yani partinin MYK'sında, MKYK'sında ve sonunda genel başkana konu arz edilir. Bundan sonraki süreçte müzakerenin nasıl devam edeceği, ne şekilde olacağı kararlaştırılır. Henüz temenni safhasından öte bir adım atılmış değildir. Bundan sonrası resmi görüşmeler eğer gerekiyorsa bundan sonraki süreçte devam edecektir" şeklinde konuştu.