Başbakan Binali Yıldırım, Irak Başbakanı Haydar el-İbadi'nin "Türk askeri kendini piknikte sanmasın" sözlerine ilişkin, "Piknikte olduğunu kim söylüyor? Asker piknik yapar mı? Asker görev yapar, bizim askerimiz orada görev yapıyor. Dünyanın başının belası DEAŞ ile mücadele yapıyor. Bu mücadeleyi Suriye'de, Irak'ta yapan sadece biz değiliz. Bütün ülkeler yapıyor. BM yapıyor, koalisyon güçleri yapıyor. Amerika, Rusya, bütün 60 küsur ülkeden orada mücadele eden var. Irak ile ne fiziki ne gönül bağı olan, olmayan bir çok ülkenin orada uzmanı var, askeri var, bu mücadeleyi insanlık adına sürdürüyor. Dolayısıyla Bağdat'ın bu ve buna benzer açıklamalarını fevkalade tehlikeli ve kışkırtıcı buluyorum. Bugün gitmiş değil askerimiz oraya, uzun zamandır oradadır." dedi.
Yıldırım, Başyazıcıoğlu Camisi'nde kıldığı cuma namazının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
AK Parti'de erken seçim hazırlığı olduğu yönünde iddiaların bulunduğunun belirtilmesi üzerine Yıldırım, "Kim diyor?" diye sordu.
Gazetecilerinin "kulisler" yanıtı üzerine Yıldırım, lüzumsuz işlerle uğraşılmamasını isteyerek, vatandaşın geçim derdi bulunduğunu kafaların karıştırılmaması gerektiğini söyledi.
AK Parti'de her zaman toplantı gerçekleştirildiğini belirten Yıldırım, AK Parti'nin iktidar partisi olduğunun altını çizdi.
Bugün Ankara milletvekilleriyle değerlendirme toplantısı yaptıklarını ve projelerle yeni hizmetleri ele aldıklarını ifade eden Yıldırım, toplantının verimli geçtiğini söyledi.
Irak Başbakanı Haydar el-İbadi'nin "Türkiye'den Irak'a asker göndermesini talep etmedik. Türk askeri orada kendini piknikte zannetmesin" dediğinin ve çatışma uyarısı yaptığının anımsatılması üzerine Yıldırım, şunları değerlendirmede bulundu:
"Piknikte olduğunu kim söylüyor? Asker piknik yapar mı? Asker görev yapar. Bizim askerimiz de orada görev yapıyor. Dünyanın başının belası DEAŞ ile mücadele yapıyor. Bu mücadeleyi, Suriye'de, Irak'ta yapan sadece biz değiliz. Tüm ülkeler yapıyor. Birleşmiş Milletler yapıyor, koalisyon güçleri yapıyor, Amerika, Rusya, hep bütün 60 küsur ülkeden oradan mücadele eden var. Irak'la ne fiziki ne gönül bağı olan, olmayan bir çok ülkenin orada uzmanı, askeri var, mücadeleyi insanlık adına sürdürüyor. Dolayısıyla, Bağdat'ın bu ve buna benzer açıklamalarını, fevkalade tehlikeli ve kışkırtıcı buluyorum. Yani bizim askerimiz oraya bugün gitmiş değil, uzun zamandan beri oradadır ve orada da çok anlamlı, çok faydalı çalışmalar yapıyor. Bizim Irak'ın toprağıyla toprak bütünlüğüyle veya Irak'a hasmane, düşmanca bir tutumumuz yok. Bölgenin huzur bulması için çatışmaların önlenmesi için sorumluluk taşıyoruz. Bağdat hükümeti, buna takılacağına yıllardır bağrında beslediği ve Türkiye'nin canını yakan terör örgütüne karşı yapacağı bir şey varsa onu yapsın, önce onu yapsın sonra konuşsun."
BİZ IRAK'TA NEYİN VAR OLDUĞUNU, NEYİN YOK OLDUĞUNU BİLİYORUZ
Irak hükümetini neden böyle bir açıklama yaptığının sorulması ve Irak Başbakanının el-İbadi'nin "Irak'ta yabancı asker yok" sözlerinin hatırlatılması üzerine Yıldırım, ayaküstü bu tür açıklamalara girmeye gerek olmadığını söyledi.
Başbakan Yıldırım, "Biz Irak'ta neyin var olduğunu, neyin yok olduğunu biliyoruz. Onun için bu lafların hiç kıymeti harbiyesi yok. Irak neden bu açıklamaları yapıyor, bunun nedenini müsaade edin de zamanı gelince söyleriz." diye konuştu.
El-İbadi'nin Birleşmiş Milletleri acil toplantıya çağırdığının anımsatılması üzerine Yıldırım, bunun olabileceğini, herkesin BM'yi toplantıya çağırabileceğini ifade etti.
"BM keşke dünyanın sorunlarını çözebilecek iradeye sahip olsa." diyen Yıldırım, her zaman 5 daimi üyenin dediğinin olduğunu, 196 ülkenin onlara boyun eğmek zorunda kaldığını söyledi. Bu nedenle BM'nin güvenirliğinin sorgulandığına işaret eden Yıldırım, BM'de yeniden yapılanmaya ihtiyaç bulunduğunun altını çizdi.
Yıldırım, mini anayasa için liderlerin ne zaman görüşeceğinin sorulması üzerine, komisyonun çalışmalarını bitirdiğini hatırlattı.
Komisyon üyelerinin üzerine düşen görevi yaptığını dile getiren Başbakan Binali Yıldırım, "Şimdi parti genel başkanları kaldı. Önümüzdeki günlerde bu konuyu bir sonuca bağlamak için gerek Cumhuriyet Halk Partisi gerekse Milliyetçi Hareket Partisi genel başkanlarıyla bir görüşme yapacağız. Henüz daha temas kurmadık ama böyle bir düşüncemiz var. En azından bir adım atmış olalım. Bu kadar emeğin, bu kadar çalışmanın heba olmasının önüne geçelim. Ayrı ayrı olabilir. Eğer arzu ederlerse birlikte de olabilir. Ama ayrı ayrı da olması mümkündür."
Eğitimde tam güne ilişkin tepkilerin sorulması üzerine Yıldırım, öğrencilerin biraz mutsuz olduğunu ama genelde olumlu tepkiler aldıklarını söyledi.
Kendilerinin de öğrenciyken okul olmadığı günlerde mutlu hissettiğini anlatan Yıldırım, çocuklarının daha iyi yetişmesi için tam günün gerektiğini dile getirdi.
Sıkıştırılmış programla yarım gün eğitim yerine, çocukların sosyal, kültürel ve spor faaliyetleriyle tam gün okulda zaman geçirmelerinin önemli olduğunu söyleyen Yıldırım, bunun çalışan anne ve babalar için de kolaylık olduğunu ifade etti.
Derslik sayılarının yetersiz olduğu yönünde eleştiriler bulunduğunun söylenmesi üzerine Yıldırım, "Doğru. Tabi eleştiri değil o bir gerçek. Biz tam güne ne zaman geçeceğiz? 2019'un sonuna kadar. Yani 2017, 2018, 2019 önümüzde 3 sene var. Bu 3 sene içerisinde esas itibarıyla büyük şehirlerimiz sorunlu, buralarda gereken yeni derslikleri yapmak suretiyle, tam gün eğitim sürecini tamamlamış, başlatmış olacağız. Bir sorun olmayacak." diye konuştu.
ÖNÜMÜZDEKİ HAFTA GÖRÜŞMELER KALDIĞI YERDEN DEVAM EDECEK
Kamuoyunda öğretmenlerin mülakatla alınmasıyla ilgili itirazlar ve sürece ilişkin tartışmalar bulunduğunun belirtilmesi üzerine de Yıldırım, "Böyle şeyler konuşulur, gelir geçer. Ne kadar doğrudur, değildir, bunlara kulak asmayın. Belki binde bir böyle şeyler söylenebilir ama bunların hakikat olup olmadığı konusunda şüpheler mevcuttur. Yapılan imtihanlarda, mülakatlarda hassasiyetimiz iki noktada toplanıyor. Bir tanesi FETÖ, ikincisi bölücü terör örgütü. Bunun dışında vatanına, milletine sadık, bayrağını, yurdunu seven bütün öğretmenlerimiz için kapılar sonuna kadar açıktır." değerlendirmesini yaptı.
Meclis'te KHK'larla ilgili komisyon kurulmasına ilişkin de Yıldırım, muhalefet partilerinin genel başkanlarıyla yaptıkları konuşmada, "OHAL'de çıkarılan bütün KHK'ları geciktirmeden Meclis'e göndereceklerini ve görüşülmesini sağlayacaklarını" söylediğini aktardı.
Bunu da yaptıklarını, birincisinin Meclis ara vermeden görüşülmeye başlandığını belirten Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:"Zannediyorum önümüzdeki hafta görüşmeler kaldığı yerden devam edecek. Bir şey daha söyledik. 'Bunlarla ilgili kafanıza takılan, düzeltilmesinde yarar gördüğünüz hususlar varsa bunları da dikkate alırız, makul gördüklerimizi dikkate alırız' dedik. Bu sözümüzün arkasındayız. Değişen bir şey yok. Bu bütün kanunlarda aslında oluyor. Grup başkanvekilleri bir araya geliyor, konuşuyor, görüşüyor, gündemdeki kanunu nasıl ele alacaklarına karar veriyorlar. Anlaşamadıkları noktaları nasıl aşacaklarına karar veriyorlar. Bu da ona benzer bir çalışmadır. Yoksa çıkarılan bir kanun hükmünde kararnameden vazgeçmek, tamamıyla baştan sona değiştirmek gibi konular asla söz konusu olmaz."
BÜTÜN BUNLAR GÖZDEN GEÇİRİLECEK
"FETÖ ile mücadele kapsamında, haksızlığa uğradığını iddia edenlerin başvurularına" ilişkin bir soru üzerine Yıldırım, "Burada şunu bilmenizde yarar var. İşlem yapılanların sayısından fazla başvuru var. Yani 'ne olur ne olmaz bana da böyle bir işlem' yapılır diye tedbirli davranıp önceden başvuranlar da var." dedi.
"Deşifre mi ediyorlar kendilerini?" sorusu üzerine Yıldırım, şunları kaydetti:"Tabii ne yaptıklarını bilmiyorum ama doğru bir iş yapmadıklarından eminim. Maalesef FETÖ, burada da bir yanıltma hareketine girmiş durumda. Ama biz, bu millete sözümüz, bu itirazları çok titiz, kılı kırk yararak değerlendireceğiz. 70 binin üzerinde itiraz var. Bunlar belirli bir zaman alacak. Mekanizması kuruldu, bakanlıklarda değerlendirme heyetleriyle bu kararları alan heyetler değiştirildi. Olur ya başka bir gözün bakmasında fayda var. Aynı arkadaşlar olsa ne değişti? Bir ay önce verdiğiniz kararları gözden geçirecek, değiştirecek yeni bir olay mı oldu? sorusu sorulabilir. Bunun için heyeti değiştirdik. Bakan yardımcılarının başkanlığında heyetler oluşturuldu. Bunlar inceleniyor, itirazlarda ortaya konan gerekçeler dikkate alınıyor. Diyor ki 'Ben ByLock'ta yoktum veya filanca yere gitmedim, gelmedim, para yatırmadım.' Bütün bunlar birer birer detayına girilmek suretiyle gözden geçirilecek ve ondan sonra da bu dosya kapanacak.
Şimdi ne yazık ki Anamuhalefet Partisi Başkanı, 15 Temmuz'u bıraktı, sanki 15 Temmuz olmamış, millet mağdur olmamış, şehitler olmamış, gazilerimiz yaralanmamış, bedel ödememiş, bir mağdur edebiyatıdır gidiyor. Bırak kardeşim, milletin mağduriyeti mi önemli, yoksa darbecilerin mağduriyeti mi önemli? Bir şeye karar vermeniz lazım. Onun için hiç kimse çağın vebası bu terör örgütünün yaptıklarını sulandırmaya kalkmasın. Bunlar, sadece Türkiye'nin değil, dünyanın başına beladır. Bunlara öyle veya böyle destek anlamına gelecek her türlü faaliyet, her türlü açıklama bu millete zulümdür, bu millete yapılacak en büyük haksızlıktır."
BU BİZİM ORTAK ACIMIZDIR
Başbakan Yıldırım, içinde bulunulan muharrem ayının Müslümanların, inananların kucaklaşmasını, kardeş olmasını gerektiren bir ay olduğuna işaret ederek, muharrem ayında Nuh Tufanı, Hazreti İbrahim'in ateşten kurtarılması ve Kerbela olaylarının yaşandığını söyledi.
Kerbela'da Hazreti Hüseyin ve arkadaşlarının hunharca katledildiğini aktaran Yıldırım, "Bu bizim ortak acımızdır. O acıyı ayrışmaya değil, kardeşliğe ve birlik beraberliğe vesile kılmamız lazım. Muharrem ayını, aşure gününü tüm İslam aleminin tebrik ediyorum. Hazreti Hüseyin Efendimiz, Peygamber efendimizin torunu, Ehl-i Beyti, 'reyhanım, çiçeğim' diye sevdiği nadide torunlarından biri. O hepimizin en yüce değeridir. Gerek Kerbela şehitlerini, gerekse ülke için, millet için, demokrasi için hayatını seve seve veren bütün şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Gazilerimize hayırlı uzun ömürler diliyorum. Bütün milletimizin de cuması mübarek olsun diyorum." diye konuştu.