İhsan KUMRU
Gazetemiz yazarı Tarihçi Abdurrahman Zeynal Erzurum bölgesinde 1970’li yıllara kadar olan delikanlı başı geleneği ile ilgili olarak, “Toplum olarak değerlerimizi koruyamadık üstelik yazmadık da. Keşke delikanlı başları günümüze kadar intikal etseydi. Herhalde bugün yaşadığımız birtakım sosyal ve kültürel olaylarda bu kadar hasar almazdık ve toplum daha çok kazanırdı.” dedi.Tarihçi-Yazar Zeynal, Erzurum ve çevresinde geçmişte, köylerde seçimle bir defaya mahsus aday olan ve seçilirse 2 yıl süre köyde gençlerin başkanı olan delikanlı başlarını anlattı. Delikanlı başı için 2-3 aday çıktığını ifade eden Zeynal, delikanlı başı geleneğine ergenlik çağına gelen gençlerin katılabildiğini dile getirdi. Zeynal, “Oy kullanılıyor ve seçiliyor. Köydeki gençler ergenlik çağına gelince onu törenle delikanlılar arasına alıyorlar. Dahil ederken Erzurum’un o günkü geleneği neyse onlar uygulanıyor. Börekler yeniliyor, sarma dolmaları, tel helvalar yeniliyor. Böylece delikanlılığa adımını atan kişi gruba dahil oluyor. Bu gençler arasında kurulan yapı ile toplumda nasıl oturulacağı, büyüklere nasıl saygı gösterileceği, çevrede bulunan hayvanları nasıl koruyacağının eğitimi veriliyor tabi bunlar köy odalarında oluyor. Delikanlı başı köydeki bütün gençlerin yapabileceği sosyal etkinlikleri düzenliyor ve görevler veriyor tabi herkeste buna uyuyor. Kına gecesi, kısır gecesi olacaksa, misafir gelecekse bunun tüm ihtiyaçlarını bu kişi hallediyor.” dedi.
1970’li YILLARA KADAR DEVAM ETTİ
“Delikanlı başı olunması için evlenmeme şartı vardı.” diyen Zeynal, evlenen kişinin delikanlılık başının düştüğünü söyledi. Zeynal şunları kaydetti: “Böyle bir sosyal organizasyon olmuş ve tüm Osmanlı coğrafyasında yaygınlığı görülüyor. Bunlar 1970’lerden öncesine kadar devam etmiş. O yıllarda hızlı göç, köylerin boşalması, televizyonun çıkması birde o dönem meydana gelen sağ sol olaylarında yaşanan çalkantılarla bu geçmişi bin yıla dayanan müessese önemini kaybediyor. Tabi göçlerle şehirleşmenin yaygınlaşması da en önemli nedenlerdendi. Ben aday olamamıştım, Aşkale ilçesine bağlı Tazegül köyünde ikamet ediyorduk. Göç ettik eğer göç etmeseydik köyün delikanlılık başı sırası bana gelecekti.”
“DELİKANLI BAŞI SİSTEMİ HEM EĞİTİYOR HEM DE ÖĞRETİYORDU”
Delikanlı başına herkesin hürmet ettiğini belirten Zeynal konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bir ağabeyi gibi davranıyordu. Hikâyeler anlatıyordu. Bilecek ki öğretsin. Bana göre örnek bir demokrasiydi. Sırasını bırakan bir daha seçilmiyordu. İşte doğdum başkan, öleceğim başkan yoktu. 2 yıldı duruma göre 3 yıl olabiliyordu süresi. Günümüzde gençler bilmiyor tabi. Delikanlılık sistemi aynı zamanda birer eğitim kurumuydu. Okullar örgün eğitimi temsil ederken bu müessese de yaygın eğitimi temsil ederdi. Dolayısıyla kimseden bir şey almadan köydeki genci eğitiyordu. Evleninceye kadar gençler bu eğitimi aldı. Şimdi böyle bir müessesenin kaybedilmiş olmasının üzüntüsünü yaşıyorum. Buna kültürel erozyon diyorlar. Toplumun sosyal enerjisi boşa gidiyor. Gençler birbirine destek verirse bu ülkenin bütünlüğünü bozmak isteyen, bütünlüğüne zarar vermek isteyen güçler muvaffak olamazlar. Çünkü o durumda gençler müdahale ederler ve izin vermezler. Gönüllü kuruluşların yaşaması çok önemlidir. Bahsettiğimiz bu sistem devam edebilseydi bugün daha farklı olabilirdi.”