Helikopter kazasında hayatını kaybeden Büyük Birlik Partisi'nin (BBP) merhum genel başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun ilk trafik kazasını MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin aracıyla yaptığı ortaya çıktı.
//YAZICIOĞLU ANISINA
Gazeteci Abdülkadir Selvi ve Erhan Seven'in kaleme aldığı 'Alperen' kitabının genişletilmiş yeni baskısı piyasaya çıktı. Kitapta yer alan bilgilere göre, birçok kaza geçiren Yazıcıoğlu'nun ilk trafik kazasını MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin '01 plakalı' aracıyla hacı karşılamasına giderken geçirdiği ortaya çıktı. Aracı kullanan BBP Genel Sekreteri Mustafa Destici, kitapta kazayı şu şekilde aktarıyor:
"Ocak Genel Başkanımız Suat Başyaran aradı. 'Partiye git, Devlet Bahçeli'nin arabasını al, dergiye gel, Muhsin Başkan'la hacı karşılamaya gideceğiz' dedi. Devlet Bahçeli'nin 01 Adana plakalı arabasını aldım, Muhsin Başkan'ın bulunduğu Necatibey'deki binanın önüne arabayı bırakıp binaya girdim. Aşağıya indiğimde aracın başında polis bekliyordu. Ehliyetim olmadığı için 'ehliyet, ruhsat sorarsa başım belaya girecek' diye düşünürken polis 'Buraya araba park edilir mi, sana ceza yazacağım' dedi. Ben de 'Başkan geliyor, istersen yaz' dedim. Polis de 'Başkan'ın kimmiş?' deyince, 'Muhsin Yazıcıoğlu' cevabını verdim. Polis memuru da bunun üzerine, 'Ben de göreyim başkanı' diyerek bekledi, aşağıya inince elini sıktı ve uğurladı. Karşılayacağımız hacı Necati Bayram amcamızdı. Muhsin Başkan arka koltukta oturuyordu. O dönemde hacılar şimdiki Atatürk Kültür Merkezi'nin olduğu eski hipodroma geliyorlardı. O zaman otobüsle AKM'ye dönüş yapıyorlardı. Sıhhiye'den çıkınca bir Cebeci'ye giden, bir de eski terminale giden iki yol vardı. Biz ikinci yoldan gidecektik ama Suat ağabey, birinci dönüşün yanına geldiğimizde aniden 'Buradan döneceğiz' deyince ben de ani bir şekilde arabanın yönünü çevirdim. Bu dönüşümle birlikte arabayı orta refüje vurdum. Başkan, arka koltukta oturduğu yerden diğer tarafa savruldu. 'Kardeşim, ben 7.5 yıl hücrede yattım, şimdi dışarı çıktım, iki rahat nefes alalım diyorduk, az daha siz buna engel olacaktınız. Dönüşü sizin arabanızla yapmayacağım' diyerek şakayla karışık beni uyarmıştı."
//"SENİ SEVİYORUZ DİYORLAR AMA OY VERMİYORLAR"
Siyaset yaptığı dönemde doğruları söylemekten çekinmeyen ve doğruları söylerken iktidardan uzak kalacağını bilerek 'dik bir duruş' sergileyen Yazıcıoğlu'nun annesiyle bu konuda dertleştiği de ortaya çıktı. Kitapta, Yazıcıoğlu'nun annesine, "Bu millet beni çok sevdiğini söylüyor ama oy vermiyorlar" diyerek serzenişte bulunduğu yer aldı. Yazıcıoğlu ile son döneminde siyaset sahnesinde birlikte yer alan Destici, bu konuda da kitapta şunları aktarıyor:
"Başkan'ın ölümünden sonra başkanın annesi Fidan anne ile beraberdik. O anlattı, 'Oğlum hiç şikayette bulunmazdı, serzenişte bulunmazdı. Ama oğlum bana (seni seviyoruz, sen temizsin, sen dürüstsün deyip oy vermemeleri zoruma gidiyor demişti) diyerek annesine milletin oy vermemesiyle ilgili kırgınlığını aktarmış. İçinde bir serzeniş vardı. Kendi vefasına karşı yapılan vefasızlıklar kendisini biraz yıpratmıştı. Ailesine çok düşkündü. Eşini, çocuklarını çok seviyordu. Onlara yeterince vakit ayıramamak onu
üzüyordu. Zorda kalanlara maddi, manevi yardımlarda bulunurdu. Öldükten sonra yardımda bulunduğu birçok insan ortaya çıktı."
//YAZICIOĞLU'NUN CUMHURBAŞKANI GÜL'E MEKTUBU
Kitapta Muhsin Yazıcıoğlu'nun hayatını kaybettiği kazanın ardından yaşanan araştırma ve soruşturma süreçleri de yer alıyor. Yazıcıoğlu'nun eşi Gülefer Yazıcıoğlu'nun Ocak ayında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile yaptığı görüşmede ve 7 sayfalık dilekçe- mektubun tam metni kitapta yer alıyor. Gül'e verilen mektupta olaydan sonra yaşanan süreç ve bu süreçle ilgili duyulan şüphe ve sıkıntılar dile getirilirken, Gülefer Hanım'ın duygu yüklü ve çaresizliğini dile getiren cümlesi de dikkat çekiyor. Gülefer
Yazıcıoğlu, dilekçenin 5. sayfasında, "Eşimin, İsmail Güneş'in ve Erhan Üstündağ'ın saatlerce kurtarılmayı beklediğini biliyoruz. Bu gerçek beni kahrediyor" ifadesini kullanıyor