“Hayatta muvaffakiyetin en büyük sırrı, her işe başlamadan önce ulaşılacak hedefin daima uzak olduğunu takdir ederek ona göre hazırlanmaktır.”
Dr. Fazıl KÜÇÜK
Anadolu insanının engin deneyimleri sonrasında dillendirdiği duyguları adeta imbikten süzülerek geliyor. “Kurt tüyünü değiştirir, huyunu değiştirmez” söylemi son dönemde hem içte hem de dışta yaşananlarla birebir örtüşüyor. Mendil büyüklüğündeki ülkenin en önde gideni dışarıdan da bulduğu desteklerle saldırıyor.
Guardian gazetesinde yer alan Hitler benzetmesi, bunun en son kanıtı olmaktadır. Yıllardır yaptıkları şımarıklığın bedelini AB üyeliği ile aldılar. Bu üyelik onlar için adeta bir ödül olmuştur. AB’ni kendilerinin çığırtkanı olarak, sürekli olarak ortalık yere çıkarıyorlar. Bu başarılarına şapka çıkarmak gerekiyor mu ne…
23 Ekim 1648 tarihi, AB ülkelerini daha yakından tanımak açısından son derece önemli tarihlerden bir tanesidir. 1618 yılında başlattıkları ve tarihe “30 Yıl Savaşları” diye geçen savaşın sona erdirildiği gündür. Dini anlaşmazlıklar öne çıkarılarak başlatılan bu savaş, Kutsal Roma İmparatorluğu’nun Kilise mallarının kamulaştırılmasının yasaklanması ve bu uygulamaya Alman prensliklerinin karşı çıkmasıyla başlatılmıştı. Dini anlaşmazlıklar giderek politik alana dökülmüştür.
Bu acımasız savaşta, Almanya, İngiltere, İspanya, Hollanda, Danimarka, İsveç ve Fransa yer almıştır. Milyonlarca insan, şiddet açlık ve hastalıktan kırılmıştı…
Böylesine kirli bir geçmişe sahip olanların günümüzde medeniyet projesi olarak AB’ni sunmaları anlaşılır bir husus olmanın ötesindedir. O dönemde yaptıklarının hesabını insanlık adına vermeden, Türkiye’yi Ermenilere karşı kırım yaptı diye suçlayabilmektedirler. İsmet Paşa’nın ünlü söylemi ile “hadi canım sen de.”
Mendil büyüklüğündeki ülke ile Yunanistan’ın hizmetkarlığına soyunan AB sürekli olarak Türkiye’ye saldırmaktadır. Hazırladıkları 11. İlerleme Raporunda, Türkiye’deki iç düzenlemeleri ağır bir dille eleştiriyorlar. Böyle bir eleştiri haklarının olmadığını, etkili ve yetkililerin artık dur demeleri gerekiyor mu ne…
Türkiye’nin önüne Fransa tarafından konulmak istenen Akdeniz İçin Birlik projesi de bitme noktasına gelmiştir. Birliğin yapmayı düşündüğü toplantılar Araplarla İsrailliler arasında yaşanan sorunlar nedeniyle yapılamıyor.
Bu tür saçma sapan işlerle uğraşıp zaman yitireceklerine, Çek Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesinde açılan dava ile ilgilensinler. AB Anayasa’sı diyerek sundukları Lizbon Anlaşması, 17 Çek senatörün açtıkları dava ile yürürlüğe giremiyor. Bu anlaşmanın Çek Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını tehlikeye düşürdüğünü ve bu nedenle de Anayasa ile bağdaşmadığı savunuluyor.
Son olarak yapılan görüşmelerde, AB’nin en önde gidenleri Çek Cumhurbaşkanına, ülkesinin anlaşmadaki “Temel Haklar Sözleşmesi”nden ayrı tutulacağının güvencesini verdiler. Bu ayrıcalık, bir süre önce başta İngiltere olmak üzere bazı birlik üyelerine de sağlanmıştır.
Çek Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Vaslav Klaus, İ – kinci Paylaşım Savaşı sonrasında ülkesindeki mülklerini kaybeden Alman kökenlilerin kayıplarını tazmin etmek için kullanabileceğinden kaygı duyuyor.
Son dönemde en çok konuşulan konular açılımlar olsa gerek. Bu konuya bizlerde Ermenilerle ilişkin olarak katkıda bulunmak istiyoruz. Amerikanın eski başkanlarından Ronald Reagan’ın hukuk danışmanlığını yapmış olan Bruce Fein’in 22 Haziran 2009 tarihinde yaptığı açıklamasının açılımcıların yolunu aydınlatacağına inanıyoruz.
Reagan’ın başkan olduğu 1981 yılında, Ermenilerin son derece asılsız iddialarının Beyaz Saray tarafından araştırıldığını ve iddiaların asılsız olduğunun belgelendiğini söylüyor. Bay Fein, “Osmanlı İmparatorluğu’nun azınlıklara karşı ‘müthiş’ sayılabilecek bir özen gösterdiğini unutmamak gerekir. Azınlıklar, kendi dini özgürlüklerini ve hayatlarını son derece rahat bir şekilde sürdürdüler.
Ermeni terör çeteleri, 1. Dünya Savaşı sırasında Fransa ve Rusya ile birlikte Osmanlıları (Müslümanları) öldürdü. Bu rakamın 2 milyon civarında olduğu bir gerçek. Ermeni kayıplarının ise 500 bin civarında olduğu bu araştırmalarla kanıtlandı.
Burada asıl önemli konu, Ermenilerin ihanetidir.
Osmanlı kendisini savundu. Özellikle Amerika’da yaşayan Ermeniler, soykırım yalanı ile büyük getirim sağlıyorlar. Amerikan yönetimi de büyük paralar döndüğü için Ermenileri karşısına almak istemiyor. Ermeniler ısrarla kendi arşivlerini açmıyorlar. Çünkü yıllardır soykırım yalanı ile dönen getirimi kaybetmek istemiyorlar. Arşivler açıldığında gerçek ortaya çıkacak” diye konuşuyor.
Arşiv, bir kurumun belleğidir. Bay başkanın seçilme öncesi ve sonrasında arka çıkmaya başladığı Ermenilere ilişkin söylemleri bu raporla havada kalmaktadır. Bay Başkanın, bu arşivleri inceleyerek gerçekleri görmesi gerekmiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…