“Muhalif, muvafık her vatandaşın tek bir cephe halinde müşterek bir siyaset takip etmesi, varlık ve bekamız namına şarttır”.
Dr. Fazıl KÜÇÜK
Rumlar, Kıbrıs konusundaki isteklerini sürekli olarak ısıtarak gündemde tutmak için özel bir çaba harcıyorlar. Bunu söylemek abartı olmasa gerek. Bu yaklaşımları ile bir yandan çözümden yana olmadıklarını kanıtlarlarken diğer yandan da mağdur rolünü oynuyorlar. Bu güne değin rollerini başarı ile oynadıklarını söylemek olasıdır. 1974 yılında başlattıkları bu yöntemin yanlışlıklarını bizler ne yazık ki evrende anlatamadık. Siyasetçiler bu konuda efelenseler bile bunun ezikliğini yaşadığımızı söylemek durumundayız. Eğer anlatabilmiş olsa idik günümüzde yaşadığımız sıkıntıları yaşıyor olamazdık.
Aynı yıllarda başlayan Filistin sorunu da Kıbrıs uyuşmazlığı gibi gündemde yer buluyordu. Son dönemde Filistin sorunu gündemin üst sıralarında yer bulurken, Kıbrıs uyuşmazlığının gündemden düşürüldüğünü söyleyebiliriz. Filistin’den her gün çatışma haberleri gelirken, 1974 yılından bu yana adada barışın olduğunu hiçbir zaman söylemediler.
Son günlerde Maraş’ın yasal sahiplerine geri verilmesini istiyorlar. Bu toprakların Türk Vakıflarına ait olduğunu söylemekten bıkmamak usanmamak gerekiyor. Bırakınız söylesinler. Nasıl olsa bir gün unuturlar demeden, gerekirse anladıkları dilden konuşmak gerektiğini düşünüyoruz. Kaldı ki elimizdeki arşiv belgeleri Rumları yalanmaktadır. Konuya ilişkin olarak Mağusa Kaza Mahkemesi’nin aldığı kararları evrende herkesle paylaşmak gerekmektedir.
Bu konuya siyasetçilerin özenle eğilmeleri gerektiğini söylemeye gerek bile görmüyoruz. Asli görevlerinin bu gibi yaşamsal önemdeki konuların anlatılması olduğunun bilincinde olduklarını düşünüyoruz. Halkla birlikte, uluslararası toplumun da bilgilendirilmesini bizlerden daha iyi bildiklerine de inanmak istiyoruz. Belgelerle mahkeme kararları elimizde olmasına karşın, Mehmet Ağanın kızının durumu konuşulmamalıdır.
Badül harabül Basra, =Basra harap olduktan sonra= söylemindeki olumsuzlukları yaşamak istemiyoruz. Siyaset kurumunun küçük ayak oyunu olmadığının artık görülmesi gerekiyor. Mehmet Ağanın kızı yaşamına bir şekilde yön verecektir. Bizleri ilgilendiren, Kıbrıs Türklerinin geldiğimiz noktada gösterecekleri duruştur. “Ben bu adada kalıcı mıyım yoksa gidici miyim” sorusuna yanıt vermeleri artık kaçınılmazdır. Bu husus bir zorunluluktur. Veya “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni geçici bir heves için mi kurduk” sorusuna da yanıt vermek gerekiyor mu ne…
Bir önceki cumhurbaşkanına bu konularda güven duyulmadığından olacak, onurlu duruşu göstereceğine inanılan kişi bu makama seçilmiştir. Bu doğru seçim sonrasında bir rahatlığın yaşanmakta olduğunu gözlemlemiş bulunuyoruz. “Nasıl olsa Derviş Bey bizim haklarımızı koruyacaktır” rahatlığı içinde olmak son derece yanlış bir yaklaşımdır. Önümüzdeki aylarda Kıbrıs Türkleri üzerinde çözüm baskılarının artacağı bir sürece gireceğimizin de bilinmesini istiyoruz.
Annan belgesi benzeri bir belgenin görüşme masasına getirileceğine ilişkin çalışmaların yapıldığı gizli bir husus değildir. Rum ve Yunan basını başta olmak üzere yabancı basında t-onlarca haber vardır. Kıbrıs Türklerine olası gelişmeler anlatılmalıdır ki geçmişte yaşadığımız yol kazası yaşanmasın. Olası bir yol kazası da Kıbrıs Türkünün sonu olabilir diye düşünüyoruz.
Şu sıralarda Kıbrıs Türkleri beceriksizlikler nedeniyle ekonomik açmazlarla boğuşuyor. Siyasetçiler ise kendi geleceklerini güvence almak için çalışmalar yapıyorlar. Annan’ın belgesinin oylandığı günlerde de benzer sıkıntılar yaşanıyordu. Sonuç ortalık yerdedir. O dönemde de belirttiğimiz gibi çözüm yorgunu olan Kıbrıs Türklerine bilinçli olarak yol kazası yaptırılmıştır. Tarih tekrar yaşanabilir. Buna karşın hataların yaşanmaması gerekmektedir.
Geçtiğimiz günlerde Yunanistan’daki albaylar cuntasının önde gidenlerinden Dimitris Yuannidis vefat etti. Türk kasabı olarak da ünlenen Bay Yuannidis, 35 yıldır cezaevinde idi. Rahatsızlandığı için son günlerini hastanede geçirmiştir. 87 yaşında vefat eden Bay Yuannidis, 1974 yılında Amerikalıların kendilerini Kıbrıs’a müdahale konusunda kandırdıklarını söylüyordu.
Amerika’ya güven duymadıklarından olacak, Kıbrıs uyuşmazlığının çözümünü AB’ne taşıdılar. Başarılı olduklarının da kabul edilmesi gerekiyor. Bay Klerides’in anıları bu konudaki bulguları içermektedir. Rumlarla Yunanlılar kendileri açısından gereken dersleri aldılar ve gereğini de yaptılar. Siyasetçilerden de 2004 yılında yaşadığımız yol kazasını yaşamak istemediğimizi duyurmak istiyoruz. Çok şey istiyoruz mu ne…
SEVGİ ile kalınız…