Sağlık Bakanı Recep Akdağ, hastanelerde yaşanan bebek ölümleriyle ilgili, Türkiye'de artık riskli bebeklerin takip edilebilir hale geldiğini belirterek, ''Bu bebeklerin takip edildiği merkezlerde komplikasyon dediğimiz hususlarda artış oldu. Olayın aslı budur'' dedi.
VALİ BULUT’U ZİYARET ETTİ
Akdağ, bazı ziyaret ve incelemelerde bulunmak üzere geldiği Erzurum'da, Vali Sami Bulut'u makamında ziyaret etti. Burada gazetecilere açıklamada bulunan Akdağ, bebek ölümlerinin son olarak Tepecik Hastanesinde görüldüğünü belirterek, ''Hepimizin şunu bilmesi lazım. Geçmişte bu kilodaki bebekler, yani bin gram altı ve üzeri bebeklerin hastanelerde yatarak tedavi imkanı yoktu. Kırsalda bu kiloda doğumu yaklaşan hastaların önemli bölümüne doğum yaptırılamıyordu. Bunlar bulundukları yerde kaybediliyordu. Şimdi bu riskli bebeklerimizin doğumlarını gerçekleştiriyoruz'' diye konuştu.
RİSKLİ BEBEKLER TAKİP ALTINDA
Sadece Sağlık Bakanlığı'nda söz konusu bebeklerin bakılacağı yatak sayısını 600'lerden 1700'lere çıkardıklarını anlatan Akdağ, şunları söyledi: ''Artık riskli bebekler takip edilebilir hale geldi. Bu bebeklerin takip edildiği merkezlerde komplikasyon dediğimiz hususlarda artış oldu. Olayın aslı budur. Tabi ki bu komplikasyonların azaltılması için gayretimiz sürecek. 5 komplikasyon olmuşsa, bunu 3'e, 2'ye düşürmeye çalışacağız. Bu hususta enfeksiyon önleme noktasında da çalışmalarımız sürüyor. İşin bir de rakamsal yönüne bakmak lazım. Bir tek bebek ve annemizi kaybetmemiz bizi çok üzer. Bu hissiyatla çalışıyoruz. Ama rakamlara baktığımızda 1998'de, ülkemizde her 100 bin hamile anneden, 70'i hayatını kaybediyordu. 10 yıl öncesinden bahsediyoruz. 2008 yılı itibarıyla ise her yüz bin anneden yaklaşık 18-19'u hayatını kaybetmiş olacak. Bunu hala Türkiye için yüksek sayıyoruz. Bunu 2015'lere kadar yüz binde 15'lerin altın çekmeye çalışacağız.''
BEBEK ÖLÜM ORANLARI
Akdağ, bebek ölümlerinin 2003 yılında binde 29 olduğunu belirterek, ''2008 itibarıyla her bin bebeğin 17-18'si hayatını kaybetmiş olacak. Bunun anlamı binlerce bebeğin hayatının kurtulmasıdır. Kamuoyunda bu konuda hassasiyetin olması da sevindiricidir. Çabalarımıza devam edeceğiz. Türkiye'de bebek ölümleri, kendi gelir grubumuzdaki ülkelerle kıyaslandığında, onlardan iyi durumdayız. Bizim gelir grubumuzda bebek ölümlerinin oranı binde 24'tür. Ama bizim hedefimiz, gelişmiş ülkelerin hedefi olan binde 10'ların altında olabilmektir'' dedi.
"ANNE VE BEBEK ÖLÜMÜ SAYISI AZALDI"
Akdağ şunları kaydetti: "1998 yılında 100 binde 70 anne ölümü yaşanırken, 2008 yılında bu rakam 18 seviyelerine kadar düşmüştür. Türkiye için yüksek bir orandır. Bu oranların daha alt seviyelere çekilmesi için yoğun gayret gösteriyoruz. 2003 yılında bebek ölümlerinde binde 29 olan ölüm oranı 2008 yılında binde 17-18 seviyelerine gerilemiştir. Bu konuda hassasiyetle çalışmalarımı yürütüyoruz. Türkiye'de yeni doğan uzmanı sayısı çok yeterli değil. Kamudaki uzman sayısı sadece 26. Gelir seviyemizdeki ülkeler arasında en iyi durumda olan ülkelerden biriyiz. Ancak hedefimiz Avrupa ortalaması olan binde on seviyelerine ulaşmaktır" dedi.
HEMŞİRE SAYISI
Akdağ, Türkiye'de hemşire ihtiyacı bulunduğuna da dikkati çekerek, ''Biz parti olarak, kendimize muasır medeniyet seviyesine ulaşabilme hedefini koyduk. AB ülkelerine baktığımız zaman her yüz bin kişiye 730-740 hemşire düşüyor. Türkiye'de ise her yüz bin kişiye 130 hemşire düşüyor. Yani beş kat daha az hemşiremiz var'' diye konuştu.
Hemşire sayısını artırmaya çalıştıklarını ifade eden Akdağ, şöyle devam etti: ''1996 yılında meslek liselerinden hemşire yetişmesi durdurulmuş. Ta ki Sayın Osman Durmuş'un Sağlık Bakanlığı dönemine kadar. Sayın Durmuş döneminde buna son verildi. Bu doğru bir karardı. Ancak ilgili hemşire derneği idari yargıya başvurdu ve meslek liselerine öğrenci alımı durduruldu. Yılda üniversitelerde 4-5 bin hemşire kontenjanı açılıyor. Bizim hesaplarımızda, 20 bin kontenjan olmalı ki 2023 yılında hedefimiz olan rakamı yakalayalım. Bir taraftan Türkiye'de hekim ve hemşire yetişmesinin önüne geçmeye çalışacaksınız. Sonra da gonca güllerimiz olan yavrularımız hayatlarını kaybedince bunu siyasi malzeme yapmaya çalışacaksınız. Buna samimiyetsizlik derler.''
HİZMETTE 6 BAŞARILI YIL
Siyaseti, vatandaşın işlerini kolaylaştırma sanatı olarak gördüklerini, Türkiye'de son 6 yılda çok mesafe alındığını ifade eden Akdağ, şöyle devam etti: ''Ekonomiden eğitime, imar iskandan sağlığa, insan haklarından, emniyete ve adalete varıncaya kadar Türkiye'yi daha üst noktalara taşımaya çalışıyoruz. Reformlarımıza önümüzdeki yasama döneminde de süratle devam edeceğiz. Yaptığımız hizmetleri muhalefet partileri ve kendilerini elit gören bazıları küçümsüyorlar. Onlar için siyaset ne anlama geliyorsa artık. Onlar için siyaset, herhalde ideolojik birtakım saplantıları millete dayatmaya çalışmak. Milletin kendi öz değerleri dışında bir takım değerleri millete empoze etmeye gayret etmek. Yapılan hizmetleri de bu şekilde hep küçümsüyorlar. Peki siz iktidar olsanız ne yapacaksınız? Söyleyin bakalım... Siyaset yapmanın amacı bunlar değilse ne yapacaksanız söyleyin bilelim. Eğer işiniz gücünüz çamur atıp aşağılamaksa, size en güzel cevabı içinde bulunduğunuz sosyal demokrat gruptan bir Avrupalı parlamenter verdi.
CHP'nin iktidar olabilmesi için Türkiye halkından ayrı bir halk bulması lazım. Siyaseti biz vatandaşın işini kolaylaştırmak için yapıyoruz. Birtakım çetecilerin avukatı olmak için siyaset yapmak olmaz. Siyaseti menfaat çevrelerine yakın olmak, onları razı etmek için yapamazsınız.''
Numune hastanesi ile ilgili yapılan düzenlemeler hakkında bilgi veren Bakan Akdağ, Bölge İhtisas Hastanesi ile bölge halkına çok daha iyi sağlık hizmeti vereceklerini kaydetti.
"MAMA TARIM BAKANLIĞI'NIN KONTROLÜNDE"
Prof. Dr. Akdağ, Çin'de yaşanan mama skandalı ile ilgili olarak sorulan bir soruya ise, "Bu konuda bana ulaşan bir olumsuz bilgi yok. Zaten mamalarla ilgili kontrol Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından yapılıyor. Şu an için herhangi bir risk söz konusu değil" diye cevap verdi. Akdağ daha sonra, Kızılay Huzurevi binasını inceledi ve AK Parti İl Başkanlığı'nda partililerle bir araya geldi.