Mikroenjeksiyon ve tüp bebek yöntemleri ise, bunların en önemlileri arasında bulunuyor.
Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sedat Kadanalı, tüp bebek yönteminin, çiftin her ikisine ait üreme hücreleriyle vücut dışı koşullarda döllenme işlemini gerçekleştirmek şeklinde tanımlandığını söyledi.
Bu yöntemde erkek ve kadın üreme hücrelerinin vücut sıcaklığındaki uygun bir ortamda 48 saat bekletildiğini anlatan Kadanalı, “Bu sürede elde edilen yumurtaların yaklaşık yarısında döllenme oluşmaktadır. O zaman bu döllenmiş yumurtalar embriyo (cenin) olarak adlandırılmakta ve son hedef olan kadın rahmine yerleştirilmektedir. Embriyolar rahim içerisine rahim ağzından ince bir kateter ile yerleştirilmekte ve bu işlemler sonucu kadınların yaklaşık %50’sinde gebelik oluşmaktadır. Ancak bu gebeliklerin bir kısmı düşük ile sonlanmakta ve tedaviye giren çiftlerin uygulama başına yaklaşık % 40’ında çocukları olabilmekte, bu oran birçok uygulama sonucu % 70–80’lere çıkabilmektedir. Geri kalan % 20-30’luk grup modern tıbbın bütün olanaklarına rağmen günümüzde çocuk sahibi olamamaktadırlar” dedi.
TÜP BEBEK UYGULAMASI
Tüp bebeğin, klasik yöntemler ile gebe kalamayan kadınlarda uygulanan bir tedavi şekli olduğunu, erkek (sperm) ve dişi (yumurta) döl hücrelerinin laboratuar koşullarında birleştirilmesi sonucunda oluşan embriyoların, rahme transferi ilkesine dayandığını vurgulayan Prof. Dr. Kadanalı, “Laboratuar koşullarında gerçekleştirilen döllenme, kendiliğinden (in vitro fertilizasyon) ya da insan eliyle, tek yumurta içine tek sperm verilmesi ile (mikroenjeksiyon) sağlanır. Tüp bebek, önceleri enfeksiyon veya cerrahi işlem sonucunda tüplerinde kalıcı hasar oluşan kadınlarda uygulanmaya başlanmış, kısa bir süre sonra ise, kısırlığa yol açan diğer nedenlerin tedavisinde de kullanılır olmuştur. Bugün, endometriosis, nedeni açıklanamayan kısırlık olguları ve erkeğe bağlı kısırlıkta tüp bebek yöntemleri ile başarılı sonuçlar alınmaktadır” şeklinde konuştu.
TÜP BEBEK YÖNTEMİYLE DÜNYAYA GELMİŞ YÜZBİNLERCE BEBEK VAR
Tüp bebek yöntemlerinde kadının yumurtalıklarının uyarılmasının sağlandığını anlatan Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sedat Kadanalı, yumurtalıkların uyarılmasının amacının, embriyo oluşturmaya aday çok sayıda yumurta elde etmek olduğunu dile getirdi. Çok sayıda embriyonun rahim içine yerleştirilmesinin (embriyo transferi) gebelik şansını artırdığını bildiren Kadanalı, “Rahime bir embriyo yerleştirildiğinde gebelik oranları yaklaşık %10, üç embriyo yerleştirildiğinde ise %40–50 civarındadır” dedi.
Tüp bebek yöntemiyle dünyaya gelen çocukların, sağlık ve fiziki yetkinlik açısından normal yollarla meydana gelen gebeliklerden elde edilen çocuklar arasında hiçbir fark bulunmadığını vurgulayan Kadanalı, uygulamayla ilgili olarak bazı yanlış halk inanışlarının bulunduğunu, bu inanışların da zaten tarihe karışmak üzere olduğunu ifade etti.
Tüp bebek yönteminin, modern tıbbın anne ve babalar için sunduğu bir mucize olduğuna işaret eden Prof. Dr. Sedat Kadanalı, söz konusu yöntemin Erzurum’da da yıllardır uygulandığını kaydederek, isteklilere bu anlamda her türlü desteği vermeye hazır olduklarını sözlerine ekledi.