İlginç halk inanışları
Doğa olaylarında kullanılan halk takvimleri ve inanışlar, bazı yörelerde hala gelenekselliğini koruyor. İnanışlara göre, Şubat ayının sonunda "Kocakarı", Nisan ayının ortasında ise "Camışkıran" soğukları yaşanıyor.
Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Lütfü Sezen, çeşitli bölgelerdeki 150'ye yakın yaşlı kişiyle yaptığı yüz yüze görüşmelerde, meteorolojiyle ilgili halk inanışlarını araştırdı. Araştırma sonucunda, doğa olaylarında kullanılan halk takvimleri ve inanışların, bazı yörelerde hala gelenekselliğini sürdürdüğü tespit edildi. İnanışlara göre, Şubat ayının sonunda "Kocakarı", Nisan ayının ortasında ise "Camışkıran" soğukları yaşanıyor.
AYLARA YÖRESEL İSİM
Eski Türk takviminin 12 hayvanlı takvim olduğunu, her yerleşim biriminin kendine özgü takvimi olduğunu ifade eden Yrd. Doç. Dr. Lütfü Sezen, Erzurum ve çevresinde ise kış mevsiminin yaşandığı bazı aylara yöresel isimler verildiğini söyledi. Ocak'ın "Zemheri", Şubat'ın "Cücük", Mart'ın "Tohum", Nisan'ın "Abrel", Kasım'ın "Koç", Aralık'ın "Karakış" olarak isimlendirildiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Sezen, Şubat ayında, son 4 önemli soğuklardan birinin görüldüğü "Abrel'in 5" diye tabir edilen Nisan ayına "Camışkıran", bahar bayramının yaşandığı Mayıs ayına ise diğer aylardan ayırması nedeniyle de "Ayların Gelini" adı verildiğini kaydetti. Doğu Anadolu Bölgesi'nde uzun kış mevsimi geçiren halkın Şubat ayı başından itibaren baharı beklemeye başladığını belirten Yrd. Doç. Dr. Sezen, cücük denen Şubat ayı içinde ateş parçası anlamına gelen cemrelerin düştüğüne inanıldığını ifade etti.
İlk cemrenin 7 Şubat'ta havaya düşmesiyle birlikte havaların ısınmaya başladığını kaydeden Yrd. Doç. Dr. Sezen, cemrenin 14 Şubat'ta suya, 21 Şubat'ta ise toprağa düştüğüne inanıldığını, bugünlerde güneşli havalarda topraktan buhar çıktığının görüldüğünü sözlerine ekledi.
DOĞA OLAYLARI VE İNANIŞLAR
Doğa olaylarında halk takvimine göre uygulama ve inanmaların önemli yer tuttuğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Sezen, özellikle yağmur ve dolu ile ilgili bazı inanışları şöyle sıraladı:
"Güneşli havada yağmur yağarsa, kurt doğuruyor demektir. Zararlı yağmuru kesmek için çamurdan yoğrularak yapılan kurbağa, kıbleye bakan bir duvarın deliğine konursa yağmur kesilir. Çamurdan fare yapıp ateş yanında kurutulursa yağmur kesilir. Ay doğarken donuk görünürse yağmur yağar. Uzunca bir iplik üzerine kırk kelin adı söylenerek düğüm vurulursa yağmur kesilir. İlk düşen dolu tanelerinden birisini anasının ilk çocuğu olan biri alıp koynuna koyarsa dolu kesilir. Miras olarak intikal eden bir bakır kap dışarıya konursa dolu kesilir. Zemheride (Ocak ayında) havalar sıcak olursa o yıl kıtlık olur. Kar çok yağar ve erimezse kardan bir kadın yapılarak tabut üzerine konur. Yedi dul kadın bir araya gelerek kardan yapılan bu kadını ılık su ile yıkar ve olduğu yere gömerse karlar erimeye başlar."