“İki Oğlum Var, Onlar da Vatana Kurban”

Erzurum'un Şenkaya ilçesine bağlı Dokuz Elma köyünde yaşayan ve 1981 yılında köy korucusu olan Mühendis Üstündağ ile evlenen Nezahat Üstündağ, burada yaşamaya başladı. Eşiyle mutlu bir yaşam sürdüren Nezahat Üstündağ'ın bu sırada bugün 24 yaşında olan Vildan ve 26 yaşında olan Serkan isimli çocukları dünyaya geldi. Eşi köyde yaşamasına rağmen çoğu zaman özel harekat timleri ile operasyona çıkıyor ve günlerce dağda kalıyordu. Bölgede faaliyet gösteren terör örgütü mensuplarına yönelik başarılı operasyonlar gerçekleştiriliyordu. 7 Temmuz 1987 tarihinde eşi Mühendis Üstündağ yol kesen terörist grup tarafından bindiği traktörden indirilerek gözleri bağlı halde dağa götürüldü. Burada kendisine işkence yapılan köy korucusu Mühendis Üstündağ'ın cesedi ertesi gün köy girişinde bırakıldı. Nezahat Üstündağ, eşinin örgüt tarafından sözde yargılanarak hakkında idam kararı verildiği ve cesedinin üzerine, "Doğanın, doğacağın yanına bırakmayız" şeklinde Kürtçe yazılı bir not bıraktıklarını söyledi. Eşinin örgüte yönelik yapılan başarılı operasyonlarda önemli rol üstlendiği için örgüt militanlarınca öldürüldüğünü söyleyen Nezahat Üstündağ, birçok gece eşinin yatağından kalkarak askerle birlikte operasyonlara katıldığını anlattı.

TÖRE GEREĞİ KAYINBİRADERİ İLE EVLENDİRİLDİ

İlk eşinin ardından 2 yıl iki çocuğuyla birlikte yalnız yaşayan Nezahat Üstündağ, töre gereği aile büyüklerinin baskısıyla ilk eşi gibi köy korucusu olan kayınbiraderi Ekrem Üstündağ ile evlendi. İkinci eşinden de bugün 16 yaşında olan Serhat ve 15 yaşında olan Hatıra isimli iki çocuğu dünyaya gelen Nezahat Üstündağ, yine bir Temmuz günü, 25 temmuz 1991 tarihinde ikinci eşini de teröre kurban verdi. Köyü basan teröristler eşi Ekrem Üstündağ ve kayınbiraderi Yasin Üstündağ'ı evden alarak ağabeyleri

Mühendis Üstündağ'ın mezarı başına götürerek kurşuna dizdi. 2 eşi ve bir kayınbiraderini teröre kurban veren Nezahat Üstündağ bütün acılarının bundan sonra başladığını söylüyor.

22 YAŞINDA 4 ÇOCUKLA ORTADA KALDIM

22 yaşında dul ve 4 çocukla ortada kaldığını söyleyen Nezahat Üstündağ, yıllarca büyük acılar yaşadığını belirtiyor. Çocukları büyütmek için köyden Erzurum'a göç ettiklerini anlatan Nezahat Üstündağ, "Yıllarca kamu kuruluşlarında temizlikçi olarak çalıştım. Çocuklarıma ekmek parası kazanmak için evlere temizliğe gittim, apartmanlarda kapıcılık yaptım. Yıllar sonra dönemin Erzurum Valisi Mehmet Ağar başlattığı kampanya ile bize ev aldı. Halen bu evde hayatımızı sürdürüyoruz" dedi.

HER ŞEHİT HABERİ ACILARIMI YENİLİYOR

Terörün en büyük acıyı yaşattığı Nezahat Üstündağ, "Terör yine azdı. Artarda gelen şehit haberleri ile yaşadığım acılar yeniden gözümde canlanıyor. Şehit haberlerini izledikçe hem şehit eşlerimle gurur duyuyor, hem de şehit olan Mehmetçikleri gördükçe terör örgütüne lanet ediyorum. Bana bir silah versinler dağa çıkıp Mehmetçikle omuz omuza teröristlerle çarpışayım. Operasyonlarda öldürülen teröristleri neden ekranlarda göstermiyorlar. Şehit cenazeleri ile içimiz kavruluyor. Bu kadar terörist öldürüldü

derken niye onların görüntülerini göstermiyorlar" diye konuştu.

ŞEHİT YAKINLARININ ACISINI EN İYİ BEN ANLARIM

Şehit yakınlarının yaşadığı acıyı en iyi kendisinin anlayabildiğini savunan Nezahat Üstündağ, "İlk günlerde herkes yanında oluyor. Hepsi 'Vatan sağ olsun' diyor. Ben de aynı şeyi söyledim, söylemeye devam ediyorum. Ama yıllarca yaşadığım acıları gelip bana sorun. Ben iki eşimi bir kayınbiraderimi vatan uğruna şehit verdim. Yıllarca yaşadığım sıkıntılar henüz bitmiş değil. Ama zamanla herkes unutuyor. Ve kaderinize terk ediliyorsunuz, bu şehit aileleri olarak bizim içimizi acıtıyor" ifadelerini kullandı.

2 OĞLUM VAR İKİSİNİ DE VATAN İÇİN ŞEHİT VERMEYE HAZIRIM

İki eşinden iki oğlu olduğunu ve gerekirse iki oğlunu da vatana şehit vermekten kaçınmayacağını söyleyen Nezahat Üstündağ, "Vatan uğruna şehit düşmek çok önemli bir olay. Biz bunun farkındayız. İki eşim bu vatan için şehit oldu. Bugün iki oğlumu da şehit vermeye hazırım. Bizi üzen onların arkasından yalnız bırakılmaktır. Yıllarca devlet kapılarında dilekçelerle evraklarla dolaştım. Yaşadığım açlıklar, yalnızlık, çocuklarımın geleceği, hepsini kabul edebiliyorsunuz. Ama gittiğiniz bir devlet kapısından

geri çevrilmek bizi incitiyor, acılarımızı artırıyor" şeklinde konuştu.