HALAÇOĞLU, SARAFYAN'DAN RESMİ BAŞVURU BEKLİYOR
Türk Tarih Kurumu (TTK) Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Ermeni tarihçi Ara Sarafyan'ın Harput Ovası'ndaki mezar iddiaları konusunda birlikte araştırma talebinde bulunuyorsa, bunu resmi olarak bildirmesi gerektiğini söyledi.
Halaçoğlu, , Sarafyan'ın İstanbul Üniversitesinde düzenlenen bir toplantıda 1915 yılında Harput Konsolosu olan Leslie Davis'in ve bazı misyonerlerin raporlarından hareketle 12 bin Ermeni'nin katledildiğini öne sürdüğünü belirtti.
Sarafyan'ın bu Ermenilerin Hazar Gölü çevresindeki bir vadiye atılarak üzerlerinin toprakla örtüldüğünü iddia ettiğini de hatırlatan Halaçoğlu, şunları kaydetti: ''O zaman kendisine bir soru yönelterek teklifte bulundum, dedim ki, 'Sayın Sarafyan, bu 12 bin kişilik toplu mezarı birlikte açmaya ne dersiniz?'. O kadar desteksiz ki, 12 bin kişiyi dolduracak çukur bulamayacağınız gibi, o dönemde dozer de olmadığı için kazma kürekle 12 bin kişinin üzerini örtmeniz de mümkün değil.''
Sarafyan'a bu teklifini ilettiğinde Ermeni tarihçinin kendisinin oraya gittiğini, araştırma yaptığını, ancak bir şey bulamadığını ilettiğini anlatan Halaçoğlu, şöyle devam etti:
''Ben de dedim ki, bulamadığınız bir şeyi sadece birtakım raporlara dayanarak bu şekilde ifade etmeniz, Osmanlı arşivinde, başka arşivlerde belge görmeden, sadece misyoner duyumlarına göre bunları bu şekilde varmış gibi ifade etmeniz bir bilim adamına yakışmıyor. 'İstiyorsanız o zaman bütün Anadolu genelinde Ermenilere ne olduğunu, o tarihte daha doğrusu Müslümanlara ne olduğunu, genel adıyla 1915'te neler olduğunu birlikte araştıralım' dedim. Böyle bir teklifte bulunmuştum, o teklife karşılık sanıyorum bu Nusaybin'de var olduğu iddia edilen ve toplu mezar olduğu iddia edilen mezarla bağlantılı olarak onlar da bize böyle bir teklifte bulundular.''
''TEK YANLI ARAŞTIRILMAZ''
Halaçoğlu, bu konuyu gözden geçirirken sadece tek yanlı olarak araştırma yapılmamasını, Osmanlı arşivlerinin yanında, Ermeni arşivlerini de mutlaka gözden geçirilmesi gerektiğini söyledi. Sarafyan'ın kendisine doğrudan yazı yazmadığını da ifade eden Yusuf Halaçoğlu, şunları söyledi: ''Aslında Sarafyan'ın bizimle doğrudan ilişki kurması gerekiyor. Şimdi eğer bana resmi olarak yazı göndermezse başkasının aracılığıyla yapılacak bir işlem ciddi olmaz. Bilim kurulları arasında da şimdiye kadar bir uygulama olmamıştır. Muhakkak bize ulaşmaları gerekiyor. Bu tekliflerini bize resmi olarak bildirmeleri gerekiyor.
Ben de bununla ilgili kendilerine bir e-mail gönderdim. Eğer resmi olarak kendileri bizden böyle bir birlikte araştırma talebinde bulunuyorlarsa muhakkak ki bize bildirsinler. Biz o çerçeve içinde nerede buluşacağımızı, bu araştırmayla ilgili yöntemlerin ne olacağını ve nasıl bir araştırma yolu izleyeceğimizi birlikte belirleyeceğiz ve ondan sonra araştırma başlayacak.
Zira şimdi 'Harput'ta bir vakayı ele alalım' demekle sorunu çözemezsiniz. Bu bir başlangıç olabilir. Ama ben şöyle düşünüyorum, hemen 'memnuniyetle kabul ediyorum' dememdeki maksadım şuydu. Biz hiçbir şekilde, hiçbir yerden onların çok arzu ettikleri bir yer de dahil olmak üzere çekinmediğimizi, her şeyi araştırabileceğimizi beyan etmek istedik.''
''Bizim tarihimizden, onunla yüzleşmekten korktuğumuzu hiç kimse söyleyemez. Her yerle, her şeyle, her yöntemle araştırmaya hazırız'' diyen Halaçoğlu, ''Dolayısıyla mezar açmak diyorlarsa mezar açarız, 'araştırma yapalım' diyorlarsa araştırma yaparız'' görüşünü dile getirdi.
ERMENİ KOMİTELERİNİN YAPTIĞI KATLİAMLAR
Ermeni komitelerinin Türklere ve Müslümanlara yönelik mezaliminin de ele alınması gerektiğini ifade eden Halaçoğlu, Anadolu'da katliam yapan Taşnak örgütünün de arşivlerinin bulunduğunu, Erivan ve Boston'da bulunan bu arşivlerin açılmasının tarihe ışık tutacağını söyledi. Ara Sarafyan'ın Harput'un Rus işgaline uğramaması nedeniyle önerisini bu bölge üzerinden dile getirdiğini, oysa o dönemde Rus işgaline uğramayan pek çok bölge bulunduğunu kaydeden Halaçoğlu, ayrıca iddiaların dayandırıldığı Davis'in raporlarında da birbiriyle çelişen pek çok ifade bulunduğunu söyledi.
''YÜKSEK TAZMİNAT ALABİLİRLER''
Halaçoğlu, 1948'deki soykırım sözleşmesinde, soykırım kararlarının geçmişe şamil olamayacağı yönünde bir hükmün bulunduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Dolayısıyla, soykırımla ilgili 1915'i ilgilendiren bir mahkeme oluşturulamaz'' dedi.
Böyle bir mahkeme oluşturulması halinde de pek çok ülkenin yaptıklarının o mahkemeye intikal ettirilmesi gerektiğini vurgulayan Halaçoğlu, ''Ermenilerin Türklere yaptıkları ya da Yunanlıların Türklere yaptıkları veya Rusların Türklere yaptıkları, onların da mahkemeye gitmesi lazımdır o zaman. Yani, Balkanlar'dan 5.5 milyon insan topraklarından edilmiştir, sürgün edilmiştir, bu da bir etnik temizliktir.''
Bu durumda işlerin iyice çığırından çıkacağını ifade eden Halaçoğlu, şunları kaydetti:
''Parlamentoların aldığı kararlarla ilgili sadece Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurulabilir. Ben hukukçu değilim ama çözüm yolu olarak ancak bunu görebiliyorum. Parlamentoların aldığı kararlarda, 'Türkler tarihleriyle yüzleşmelidir, Türkler soykırım yapmıştır ve kabul etmelidirler' deniliyor. Türkler kim? Orta Asya'daki Türkler mi? Kafkasya'daki, Balkanlar'daki Türkler mi? Türkiye'deki Türkler mi? 4 bin yıl öncesindeki Türkler mi, günümüzdeki Türkler mi? Şimdi Türkler kim? Her şeyden önce bunu parlamentoların açıklığa kavuşturması lazım.
Bana savunma hakkı tanımadan beni nasıl dünyanın en adi suçuyla suçluyor? Ben birey olarak AİHM'e parlamentolarıyla birlikte dava açarsam tazminat kazanacağımı düşünüyorum. Çünkü ben bir Türküm ve nüfus cüzdanımda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yazıyor. O zaman ben AİHM'e parlamentoları verdiğimde bu kararı almakla beni rencide ettiklerini, suçladıklarını, dolayısıyla buna hakları olmadığını ortaya koyarak parlamentolardan yüksek miktarda tazminat kazanabilirim. Eğer bir kişi bunu bir parlamentoya karşı yapsa ondan sonrası da çorap söküğü gibi gider. Bütün parlamentolar da aldıkları karardan vazgeçebilirler.''
Bunu resmi yetkililerden çok sıradan vatandaşların ve sivil toplum kuruluşlarının yapması gerektiğini kaydeden Halaçoğlu, sözde Ermeni soykırımı konusunda karar alan ve aralarında İsviçre, Fransa, Almanya, Belçika, Polonya ve İtalya'nın da bulunduğu 19 ülkeye karşı bunun yapılabileceğini sözlerine ekledi.